Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/344 E. 2021/1067 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2019/344 ESAS
KARAR NO:2021/1067 KARAR

DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:13/05/2014
KARAR TARİHİ:07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu 13.05.2014 tarihli dava dilekçesi ile Müvekkillerinin davalı … A.Ş.’nin bayisi olduğunu, Bayilik Sözleşmesinin hiçbir suretle müvekkillerine verilmediğini, 18.06.2012 tarihinde davalı şirketin herhangi bir gerekçe göstermeksizin müvekkillerinin sisteme girişini engellendiğini, davalı yanın bayilik sözleşmesindeki hükümleri hakkaniyete aykırı ve keyfi bir şekilde değiştirdiğini ve müvekkillerinin ticari hayatını sekteye uğratacak birçok yükümlülük getirdiğini, davalı yanın yaklaşık 2000 bayinin sözleşmelerini yapılan tüm itirazlara rağmen tek taraflı olarak değiştirdiğini, davalı şirketin müvekkillerine hak ettiği primlerde kesinti yaptığını, davalı yanın denetlemek amacıyla “Gölge Müşteri” uygulamasıyla bayilerine anlaştığı personeli gönderip haksız birçok cezaya sebebiyet verdiğini, davalı yanın yakın ilişki içinde olduğu bayilere önceden gölge müşterinin gideceğinin haberi verildiğini, müvekkillerinin de bu uygulamadan dolayı birçok ceza aldığını, müvekkillerinin bu cezalara neden olan durumun tespiti için davalı şirketten kamera kayıtlarını istediğini fakat bu talebinin sonuçsuz kaldığını, müvekkillerinin çarptırıldığı cezaların hukuki dayanağının mahkemece tespitini, davalı şirketin bayilik sözleşmesini tek taraflı ve hukuka aykırı olarak feshettiği için bayilik sözleşmesi uyarınca … Bankası A.Ş. …/… Şubesi tarafından düzenlenen teminat mektubunun müvekkillerine iadesinin gerektiğini ancak 24.09.2013 tarihinde … yevmiye numaralı ihtarnameye rağmen davalı şirket tarafından herhangi bir cevap alınmadığını, sözü edilen teminat mektubunun müvekkillerine iadesini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmasını, müvekkillerinin bayiliği süresince hak kazandığı tüm primleri şimdilik 100,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faizi ile müvekkillerine ödenmesini, fesih sebebiyle uğranılan zarar için şimdilik 100,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faiziyle müvekkillerine ödenmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile davacı ile müvekkili şirket arasında 01.07.2010 tarihinde Bireysel Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, bayilik sözleşmesi müvekkili şirket tarafından keşide edilen … 6. Noterliğinin 06.07.2012 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarneme ile bayilik sözleşmesinin 7.10., 20.1 maddeleri gereğince davacı’nın satış performans hedeflerini yerine getirmediğini ve satışlarının bu hedeflerin altında kaldığının tespit edilmesi sebebiyle feshedildiğini, satış performans tablosunda davacının Ocak 2012’de satış yapmadığı, ve Şubat 2012’de 19 adet, Mart 2012’de 9 adet ve Nisan 2012’de 12 adet satış yaptığını, müvekkili şirket tarafından bayilik sözleşmesi’nin eklerinde yapılan tüm değişikliler bayilik sözleşmesi hükümlerine uygun olarak yapıldığını, bayilik sözleşmesinde müvekkili şirket tarafından sözleşme’nin akdedildiği tarih olan 01.07.2010 tarihinden itibaren herhangi bir değişiklik yapılmadığını, müvekkili şirket tarafından kesinlen cezalar bayilik sözleşmesi’nin ek’i ceza sistematiğinde öngörülen davacının müvekkili şirketi zarara uğratan/zarara uğrama tehlikesi ile karşı karşıya bırakan ve bayilik sözleşmesi hükümlerine aykırı nitelikte davranışları nedeniyle kesilmiş olduğunu, usulsüz ve keyfi olduğu iddiaları doğru olmadığını, dava dilekçesinde aboneliği yapılan müşteriler için ödenen satış ve performans primlerinin abone olan müşterinin aldığı hizmete ilişkin ilk aya ilişkin faturasının ödenmemesi sebebiyle davacıdan geri aldığı, sonraki aylar borcunu ödemiş olsa dahi satış ve performans priminin davacıya iade edilmediği şeklindeki iddiaları ise; söz konusu prim hesaplamasının 2011 dönemi ve 2012 döneminde … (sanal sahte abonelik) durumunu engellemek amacıyla gerçek müşteri durumunun ölçümlenmesi amacıyla yapıldığını, davacının teminat mektubunun iadesini istemiş ise de davacı ile müvekkili şirket arasındaki borç alacak süreci tamamlandığını, davacının teminat mektubunun süresinin geçtiğini, davacının cari hesabında 7.361-TL borcu olduğunu bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra ; ” Dava dilekçesinde davacının belirtmiş olduğu maddi vakalar değerlendirildiğinde davacının davalıdan ödenmeyen prim alacaklarını, haksız fesih sebebiyle uğradığı zararı talep etmiş olup, davacının alacaklarını ve zararını belirleyebilecek durumda olduğu HMK’nın 107 m. belirtilen belirsiz alacak davası açma koşullarını oluşmadığı anlaşılmakla davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2018/1365 E, 2019/1244 K sayılı 30.05.2019 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle ; ” taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi hükümlerini tek taraflı olarak değiştirdiğini, keyfi olarak ceza kestiğini, sonra da sözleşmenin tek taraflı ve hukuka aykırı olarak feshedildiğini beyanla; sözleşme uyarınca verilen teminat mektubunun iadesi, müvekkilinin bayilik sözleşmesi süresince doğan alacakları ve hak kazandığı primlerin, sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan zararının tazminini talep ettiği, mahkeme tarafından davacı vekiline verilen süre üzerine 01/12/2016 tarihli dilekçede “müvekkilinin alacağının ve zararının tek taraflı olarak belirlemesinin imkansız olduğunu belirsiz alacak davası açtıklarını” beyan ettiği, davalı vekili tarafından davacıya verilen şifre ile internet üzerinden alacak ve borç miktarının belirlenebileceğini beyan edildiyse de, dosyaya bu hususta delil sunulmadığı gibi dosyaya sunulan sözleşme ve haberci başlıklı belgelerden davacının alacak ve zarar miktarını tek başına belirleyemeyeceği, davacının 6100 sayılı HMK’nın 107.maddede düzenlenen belirsiz alacak davası açmasında usule aykırılık bulunmadığı, mahkemenin kabulüne göre de; davacı vekilinin talepleri arasında sözleşme uyarınca davalı tarafa verilen teminat mektubunun iadesi talebinin de bulunduğu, mahkemenin bu talep hakkında da olumlu olumsuz karar verilmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, iadesi talep edilen teminat mektubunun değeri davacı tarafa açıklattırılarak, harcı tamamlattırıldıktan sonra, tüm talepler yönünden yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davacı vekilinin 6100 Sayılı HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince istinaf isteminin kabulü ile; ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.02.2017 tarihli ….sayılı kararının KALDIRILMASINA” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü kaldırmıştır.
Mahkememizce Kaldırma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 04.02.2021 tarihli 7 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Davacının Ticari Defter Bilgileri ;, Davacı tarafın ticari defterleri …’da olup buna ilişkin talimatla incelenmesine karar verilmiş olup daha sonra talimat ara kararından vazgeçildiğinden davacının ticari defter ve kayıtları incelenememiştir.
Davalının Ticari Defter Bilgileri; Davalı yan 13.11.2010 tarihinde yapılan incelemeye gelmemiş ticari defter ve belgelerini ibraz etmemiştir. Davalı taraf davacı tarafla olan ticari ilişkisini ve cari hesap ekstrelerini HMK.219/2 mucibi sunması halinde bu boyutta inceleme yapılabileceği, ancak Davacı tarafın talepleri için mutlaka kendi ticari defterlerinde gelir projeksiyonun analiz edilmesi gerekeceği sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Davacı sisteme girmesinin engellendiğini ifade etmektedir sözleşme fesh edildiği ve bayilik faaliyetinin sona ermesi nedeniyle davacının bilgisayarları üzerinde sisteme girip giremediğinin incelemesi ve tespiti yapılamamaktadır. Bu itibarla, bu rapor, bir “kesin görüş” izharı mahiyeti taşımamakta, eksik olan hususların Mahkemenin değerlendirilmesine sunulması tesirini haiz bulunmaktadır.
Davacı sisteme girmesinin engellendiğini ifade etmektedir sözleşme fesh edildiği ve bayilik faaliyetinin sona ermesi nedeniyle davacının bilgisayarları üzerinde sisteme girip giremediğinin incelemesi ve tespiti yapılamamaktadır. Bu itibarla, bu rapor, bir “kesin görüş” izharı mahiyeti taşımamaktadır. Sözleşmenin sona erdirilmesi ile ilgili hukuki tavsifin Mahkemeye ait olduğu” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Bu rapora yapılan itirazlar üzerine itirazların değerlendirilmesi için dosya yeniden ek rapor düzenlenmek üzere bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 10.11.2021 tarihli 9 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “Mali yönden yapılan incelemeler doğrultusunda, davalı tarafından 01.11.2010 ila 04.06.2012 tarihleri arasında davacı yana 80.471,67 TL tutarlı ödeme yapılmış olduğu, yine davalı tarafından davacı yana 13.04.2011 ila 25.04.2013 tarihi arasında toplamda 11.517,74 TL tutalı ceza faturası düzenlenmiş olduğu tespit edilmiştir. Davacı sisteminin 18/06/2012 tarihinde kapatıldığını sözleşmesinin 01/07/2012 tarihinde sonlandığını sözleşme süresinin bitmeden feshedildiğini ve sisteminin erişime kapatılıp kapatılmadığının tespitini talep etmektedir inceleme bu yönde yapılmıştır. 03 kasım 2021 tarihinde davalı avukatı eşliğinde davalı … genel müdürlüğü binasına, bilgisayar sistemlerinde server, veri tabanı kayıtları üzerinde inceleme yapmak üzere gidildi. İnceleme yapıldığına dair tutanak yazılıp imzalandı. Sistem üzerinde yapılan incelemede; davacının sisteminin, 18 haziran 2012 tarihinde erişime kapatıldığı görülmüştür, davacı bu tarihten itibaren sisteme erişememekte ve iş yapamamaktadır, ancak banka ödemesi için 26 temmuz 2012 tarihine kadar borcunu ödeyene kadar sistem açık kalmıştır. Belirtmek gerekir ki davacının bu açık kalma zamanında da sisteme erişimi yoktur. Sistemin kapatıldığını belgeleyen Ekran görüntüsü aşağıda verilmiştir. (Teknik bir incelemenin cezaların kesilmesi cezanın kapsamı vs ile ilgisi bulunmamaktadır. Bu durum işletme politikası ve sözleşmeler ile ilgilidir.)
Davalının, davacıyı denetlemek amacıyla “gölge müşteri” uygulamasıyla bayilere gönderdiği personel vasıtasıyla davalı tarafından davacı adına ceza faturaları (11.517,74-TL) düzenlendiği görülmektedir. Bu faturaların taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre davalı tarafından haklı yere düzenlenip düzenlenmediği hususunda inceleme yapılması yönüne gidilmiş.
Her ne kadar, istinaf makamının “kaldırma” kararının etkisi, temyiz makamının “bozma kararından farklı olmakla, buna göre, kaldırma kararı (İstanbul BAM 2018/1365 E. ve 2019/1244 K. ) sonrası yapılan irdeleme sonucu; Davacının dosyaya sunduğu 6.10.2020 tarihli dilekçesi içeriğine göre, davacının kayıtları incelenme kabiliyetini kaybetmiş olmakla, davacı yanın giderim talepleri yönünden hesaplama yapılması olanağı olmadığı; “genel esaslara göre” davacının giderim isteme hakkını haiz olup olmadığının Mahkemeye ait bulunduğu. Yukarıda anılan 11.517,74 TL faturanın bedelinin, teknik inceleme sonuçları da gözetildikte, davacı yana tahmili için yeter koşulların olmadığının düşünüldüğü, takdirin Mahkemeye ait olduğu. Davalı yan, cevap dilekçesinden itibaren yanlar arası alacak verecek ilişkisinin tamamlandığını ve teminat mektubunun süresinin dolduğunu bildirmektedir. Dosyadan başkaca bir çıkarım yapılması zemini Mahkemece görülmediği takdirde, alacak vereceğin kalmadığının davalı yanca kabul edildiği durumda, teminat mektubunun fiziken (sürenin dolup dolmadığına bakılmaksızın) işlemsiz olarak onu davacıya iadesi gerekir” kanaati ile raporunu sunmuştur. Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen delil dosyası, davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada taraflar arasında 01.07.2010 tarihli … A.Ş. Bayilik Sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır. Bu sözleşme uyarınca davacının davalı … A.Ş.’nin bayisi olduğunu. Bayilik Sözleşmesinin hiçbir suretle davacıya verilmediğini. 18.06.2012 tarihinde davalı şirketin herhangi bir gerekçe göstermeksizin davacının sisteme girişini engellenmiştir. Davalı yanın bayilik sözleşmesindeki hükümleri hakkaniyete aykırı ve keyfi bir şekilde değiştirdiğini ve davacının ticari hayatını sekteye uğratacak birçok yükümlülük getirilmiştir. Davalı yanın yaklaşık 2000 bayinin sözleşmelerini yapılan tüm itirazlara rağmen tek taraflı olarak değiştirdiğini, davalı şirketin davacının hak ettiği primlerde kesinti yapmıştır. Davalı yanın denetlemek amacıyla “Gölge Müşteri” uygulamasıyla bayilerine anlaştığı personeli gönderip haksız birçok cezaya sebebiyet verdiğini, davalı yanın yakın ilişki içinde olduğu bayilere önceden gölge müşterinin gideceğinin haberi verildiğini. Davacının da bu uygulamadan dolayı birçok ceza aldığını, bu cezalara neden olan durumun tespiti için davalı şirketten kamera kayıtlarını istediğini fakat bu talebinin sonuçsuz kaldığını. Davacının çarptırıldığı cezaların hukuki dayanağının mahkemece tespitini, davalı şirketin bayilik sözleşmesini tek taraflı ve hukuka aykırı olarak feshettiği için bayilik sözleşmesi uyarınca … Bankası A.Ş. …/… Şubesi tarafından düzenlenen teminat mektubunun davacıya iadesinin gerektiğini. Ancak 24.09.2013 tarihinde … yevmiye numaralı ihtarnameye rağmen davalı şirket tarafından herhangi bir cevap alınmadığını, sözü edilen teminat mektubunun davacıya iadesini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmasını, davacının bayiliği süresince hak kazandığı tüm primleri tahsili için belirsiz alacak davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı yan tarafından davalı şirkete … 16. Noterliğinden 24.09.2013 tarihinde keşide edilen … yevmiye no.lu ihtarnamede aynen; “Müvekkil ile aranızda yapılan bayilik sözleşmesi devam ederken, müvekkile hiçbir bildirim yapılmadan 18.06.2012 tarihinde müvekkilin sisteme girişi engellenmiştir ve müvekkil ile akdedilmiş olan bayilik sözleşmesi hükümleri tarafınızca ihlal edilerek, bu durum müvekkilin mağduriyetine sebep olmuştur. Müvekkil ile aranızda yapılan bayilik sözleşmesi tarafınızca hukuka aykırı olarak uygulanamaz hale gelmiştir. Bu nedenle müvekkilin bayiliği süresince nezdinizde doğan tüm alacaklarının, hak kazandığı primlerin işbu ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde müvekkilin banka hesabına yatırılması ve sözleşmesinin sona ermesi sebebiyle sözleşmenin teminatı olarak müvekkil tarafından verilen teminat mektubunun işbu ihtarnamenin tebliğinden 7 gün içinde müvekkilin adresine iadesini aksi takdirde hukuki yollara başvuracağımızı ihtaren bildiririz.” denmektedir.
Davalı yan tarafından davacı yana … 6. Noterliğinden 06.07.2012 tarihinde keşide edilen … yevmiye nolu ihtarnamede özetle; “Taraflar arasında 01.07.2010 tarihli … A.Ş. Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, Şubat, Mart, Nisan 2012 aylarında davacı yanın satış hedeflerinin altında kaldığını, Bavilik sözleşmesinin 7.10., 20.11). ve (ü). Maddelerindeki hükümler uyarınca sözleşmenin satış hedefleri dolayısıyla feshedildiğini. Sözleşmenin 20.2. maddesi uyarınca davalı yanın 7 gün önceden bildirim yaparak fesih hakkı bulunduğunu, işbu fesih bildiriminin tebliğ tarihinden 7 gün sonunda sözleşmenin feshedildiğini, sözleşmenin feshiyle birlikte sözleşme kapsamındaki satış ile ilgili her türlü işlemin duracağını, sözleşme gereği satış ve kurum belgeleri ve davalı şirkete ait her türlü evrakın fesih tarihinden itibaren 15 gün içinde davalı şirkete teslim edilmesi gerektiğini, edilmez ise sözleşmenin ceza sistematiği bölümüne göre ceza bedellerinin davacı yana rücu edileceğini, davalı yandan davacı yana teslim edilen satışı gerçekleşmemiş her türlü ekipmanın fesih tarihinden itibaren 30 gün içinde iade edilmesi gerektiğini, edilmez ise ceza tutarını varsa alacaklardan kesme hakkının olduğunu, sözleşmenin 18.5. maddesinden kaynaklı tüm haklarını da sözleşmeden kaynaklı diğer haklarıyla birlikte saklı tuttuğunu, fesih tarihinden itbaren davalı şirkete…, marta, unvan vs. kullanılamayacağını, işbu fesih bildiriminin davacı yanın tebliğ aldığı tarihten itibaren 7 gün içinde sözleşmenin feshedileceğini, davacı yanın yükümlülüklerinden herhangi birinin yerine getirilmemesi halinde yasal işlemlere başvurulacağını..” denmektedir.
Davacı tarafın ticari defterleri …’da olup buna ilişkin talimatla incelenmesine karar verilmiş olup daha sonra talimat ara kararından vazgeçildiğinden davacının ticari defter ve kayıtları incelenememiştir.
Davalı yan 13.11.2010 tarihinde yapılan incelemeye gelmemiş ticari defter ve belgelerini ibraz etmemiştir.
Davalının, davacıyı denetlemek amacıyla “gölge müşteri” uygulamasıyla bayilere gönderdiği personel vasıtasıyla davalı tarafından davacı adına ceza faturaları (11.517,74 TL) düzenlendiği görülmektedir. Bu faturaların taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre davalı tarafından haklı yere düzenlenip düzenlenmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacının dosyaya sunduğu 6.10.2020 tarihli dilekçesi içeriğine göre davacının kayıtları incelenme kabiliyetini kaybetmiş olmakla, davacı yanın giderim talepleri yönünden hesaplama yapılması olanağı olmadığı. Ancak “genel esaslara göre” davacının giderim isteme hakkını haiz olup davalı tarafından davacı adına 11.517,74 TL ceza faturaları kesildiği, bu faturaların taraflar arasında imzalanan 01.07.2010 tarihli … A.Ş. Bayilik Sözleşmesine uygun olduğu kanaatine varılmış olmakla kanıtlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Kanıtlanamayan Davanın reddine,
2-59,30-TL karar harcının peşin alınan 25,20-TL den düşümü ile kalan 31,40-TL nin karar davacıdan alınarak hazineye irat kaydına
3- Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır