Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/306 E. 2020/443 K. 08.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/306 Esas
KARAR NO : 2020/443 Karar

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 24/12/2018
KARAR TARİHİ : 08/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 24.12.2018 tarihli dilekçesinde özetle; “Müvekkili fîrma tarafından davalı bankadan 27.03.2018 tarihinde İBAN numarası verilerek ve proforma fatura örneği ibraz edilerek 9.240.-USD havale yapılması istenildiği, hemen akabinde işlemin durdurulması hesabın sahte olabileceği uyarısı ile bankaya iletildiği. Bankaca sadece İBAN numarası esas alınarak hesap sahibinin unvanı dikkate alınmaksızın, havale alıcısının tespiti yapılmadan havalenin gerçekleştirildiği, 16.04.20187 tarihinde 9.240-USD’in tazmin talebi ile bankaya başvurulduğu, cevap olarak acının hesabına geçen bedelin çekilmiş olduğu, kendilerinde maddi hata bulunmadığı gerekçesi ile zararın ödenmesinin mümkün olmadığının bildirildiği. Müvekkil tarafından havale edilen paranın davalı tarafından yanlış kişiye ödenmesinden kaynaklı tazminat davası olduğu 5549 sayılı yasa gereği yükümlülerin kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce İşlemi yapanlar ile nam ve hesaplarına işlem yapılanların kimliklerinin tespiti zorunluğu bulunduğu, aracı bankaların öncelikli olarak objektif özen yükümlülüğüne sahip oldukları, davanın kabulü iIe 9.240-USD havale tutarının havale tarihinden itibaren devlet bankalarınca döviz mevduatlarına uygulanan mevduat faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalıya yüklenmesine karar verilmesini iste iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı vekilinin sunduğu 26.02.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Usule ilişkin itirazlarla birlikte davanın muhatabının müvekkil banka olmaması nedeni ile müvekkil bankaya husumet yöneltilemeyeceği, dava dilekçesi ekinde sunulduğu iddia olunana belgelerin dilekçe ekinde olmadığı, bu nedenle HMK 194 somutlaştırma yükümlülüğüne aykırı davranıldığı, esasa ilişkin olarak ise davaya konu işlemin davacının talimatı doğrultusunda gerçekleştirildiğinden bankaya kusur izafe edilemeyeceği, davacının 27.03.2018 tarihinde müvekkil bankaya hitaben düzenlemiş olduğu yazılı peşin ithalat transfer talimatı ile talimat içerisinde kayıtlı ilgili hesaba 9.240 USD tutarında peşin ithalat transferi yapılması talimatı verildiği, müvekkil bankaca aynı gün içerisinde 9.240 USD’lik transferin 29.03.2018 valörlü ile gerçekleştirildiği; işlemin valörlünden sonra 02.04.2018 tarihinde peşin ithalat transfer işlemin iptal edilmesi ve bedelin iade edilmesini teminen muhabir bankalar ile irtibat kurulduğu, alıcı bankadan alınan yanıtta bahse konu tutarın 15.87 USD’lik ısının iade edildiği, talimatın yanlış verilmiş olduğu, alıcı hesap bilgilerinin hatalı bir şekilde iletilmiş olduğu davacı vekilince ikrar edilmiş olup bankanın sorumluluğunun olmadığı, davacının para transferi işleminin alıcısını kontrol ve iptal talebini işleme alma hususunda müvekkil bankanın teyit yetkisi ve imkânı olmadığı, uluslararası bankacılık kuralları gereğince alıncın hesabını kontrol ve iptal talebinin işleme alma yetki ve yükümlülüğünün muhabir bankada olduğu, ispat yükü üzerinde olan davacı şirketin müvekkil banka aleyhine ileri sürdüğü iddiaları ispat edemediği, müvekkil banka aleyhine haksız ve hukuksuz olarak ikame edilen davanın reddi ile yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini” talep etmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 23.01.2020 tarihli 3 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Huzurdaki dava konusu para transfer işleminde davacı şirketin davalı bankaya verdiği talimat gereği işlemin talimatta yazılı İBAN numarası ve şirket unvanı kullanılarak yapılması gerektiği, davacıdan para transfer (Havale) talimatını alan davalı bankanın, yapılan havaleyi ödeyecek olan banka gibi, gerçek şirketin unvanı ile hesap numarasını eşleştirme olanağı olmadığı, söz konusu yükümlülüğün saticı/ihracatçı konumundaki ….’de …firmasının bankası ofan … bankasına ait olduğu, dava dışı …’nin muhabir banka … Bank üzerinden gelen havaleyi dava dışı satıcı /ihracatçı firma hesabına geçme aşamasında hesap sahibi ile hesap numarası arasındaki uyumsuzluğu fark edip işlemi sonuçlandırmaması gerektiği, Huzurdaki alacak davasında mevcut dosya kapsamına göre davalı bankanın, söz konusu havale işleminden dolayı kusurlu sayılamayacağı” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Bu rapora yapılan itiraz üzerine itirazların değerlendirilmesi için ek rapor düzenlenmek üzere dosya yeniden bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 18.08.2020 tarihli 4 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “Davacı müşterinin dava dışı … Firmasından ithal etmek istediği ürünlerin ithalatı için Peşin İthalat şeklinde ödeme yapmak üzere davalı bankaya gönderdiği talimatta açıkça dava dışı firmanın unvanı da belirtilmiş İken paranın IBAN numarası esas alınarak 3. Kişiye ödenmesinden dava dışı … firmasının bankası, muhabir banka ve davalı bankanın müştereken sorumlu olduğu, davalı bankanın …’deki bir fırmanm adı ile söz konusu firmanın hesap numarasını eşleştirme olanağı olmadığının doğru, ancak Kore’deki lehtar firmanın bankasının muhabirden gelen paranın detayında alıcı ile hesap numarası arasındaki uyumsuzluğu fark edip bu gerekçe ile (Tıpkı ülkemiz sisteminde olduğu gibi hesap ile isim eşleşmediğinde EFT iade olmaktadır.) aynı silsile ile davalı bankaya paranın iade edilmesi gerektiği. Davalı bankaca 16,87 USD’nin 25.04.2018 tarihinde davalı hesabına iade edildiği de göz önüne alınarak, hesabından 27.03.2018 tarihinden ödenen 9.240-USD’nin 25.04.2018 tarihine, 25.04.2018 tarihine itibaren ise 9.223,13 USD’nin en yüksek döviz faizi davacıya ödenmesi gerektiği” kanaati ile ek raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen delil dosyası, davalı banka ile davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, ek rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Davacı banka müşterisi tarafından davalı bankaya proforma fatura örneği ibraz edilerek 27.03.2018 tarihinde TL hesabından 9.240-TL USD satın alınarak USD hesabına aktarılması; müteakiben USD hesabından 9.240 USD peşin ithalat ödeme işleminin yapılması için talimat verdiği anlaşılmaktadır.
Talimatın imza kaşe bölümünü altında …: …, Bank Name; …, Bank Account: …, … kayıtlarının olduğu belirlenmiştir.
Davacı müşteri hesabına 27.03.2018 tarihinde 37.532,11 TL karşılığı satın alınan 9.240 USD dövizin aynı tarihte İthalatçı/Alıcı…’e ödenmek üzere hesabına BORÇ kaydı yapılarak davacı hesabından yine davacının talimatında belirtilen … nolu IBAN hesabına ödendiği, ancak söz konusu IBAN hesabının dava dışı alıcı firma olan …’e ait olmadığı anlaşılmaktadır.
Bankacılık işlemlerinde çift imza kullanılmasının temel sebebinin yapılan her işlemde kontrolün zorunlu olduğunun bir göstergesi olduğu, bankacılıkta yapılan her bir işlemin parasal bir değer taşıdığı, bankaların müşterileri tarafından kendilerine emanet edilen parasal değerlerin korunması ve doğru bir şekilde değerlendirilmesinin bir güven müessesesi olan bankların müşterilerine borcu olduğu, müşteri talimatları yerine getirilirken her safhada yapılan işlemlerin doğru ilerleyip ilerlemediğinin TEYİT edilmesi yani doğrulanması gerektiği. Müşterinin hesabından yapılan işlemin karşılığında hesaba yapılan ödemenin yapıldığı kişinin de bir hesaptan ibaret olmadığı, asıl olanın talimatın üzerindeki numara ve tutar değil parasal bir alışverişe aracılık edildiği göz ardı edilmeden paranın doğru kişiye ödenip ödenmemesi olduğu, hesap numarasının ise ayırıcı ve ilgili kişiye kolayca ulaşmasının sağlayan bir araçtır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin E. 2015/14384, K. 2016/2495 vc 07.03.2016 tarihli kararında “Davacı vekilinin … menşeili… unvanlı firmadan mal ithal ettiği, tedarikçi firmanın e-mailinden aldığı banka hesap bilgileri doğrultusunda mal bedelini aynı firmanın … hesabına gönderilmesi için bizzat alıcı firmanın da isminin belirtilmesi sureti ile davalı bankaya talimat verdiğini, ancak tedarikçi firmanın c-posta adresinin üçüncü kişifer tarafından ele geçirildiğinin anlaşıldığı, müvekkilinin ödeme talimatında özellikle… ye yapılması istenildiği halde lehtar banka tarafından ödemenin başka bir kişiye yapıldığı ileri sürülerek 14.638,16 USD’nin en yüksek banka faizi ile birlikte ödem tarihindeki kur üzerinden tahsilinin talep ve dava edildiği, davalı banka vekili davacı tarafından verilen talimat uyarınca müvekkil bankaya bildirilen IBAN numarası ve unvana havale gönderildiği, davacının düzeltme talimatı ve IBAN’ın yanlış olduğunun bildirilmesi üzerine derhal muhabir bankaya bilgi verildiği, ancak tutar ödendiğinden düzeltmenin yerine getirilemediği, müvekkilini verilen bilgilere bağlı olduğu, IBAN ve unvanın tutup tutunmadığının müvekkil bankaca tespit edilemeyeceği gibi bu yönde bir yükümlülüğünü de olmadığı, söz konusu bilgilerin ancak lehtar banka tarafından denetlenebileceği savunularak davanın reddinin istenildiği, mahkemece iddia savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacı ile davalı banka arasında akdi ilişki olduğu, davalı bankanın bu ilişkiyi ifa yardımcısı dava dışı … aracılığı ile gerçekleştirdiği, davalı bankanın TBK’nın 116. Md gereği dava dışı … isimli bankanın yaptığı işlem sonucu zarar göre en davacıya karşı tam sorumlu olduğu, ödeme ile görevli bankanın, lelıtarı farklı olduğu kendisine bildirilen mesajda belli iken, herhangi bir teyide lüzum görmeden salt IBAN numarasını; alındığında, davacının kusurlu sayılamayacağı gibi davalı banka lehine kusur indirimi de yapılamayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği, karartın davalı bankaca temyiz edilmesi üzerinde mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddine ve kararın onanmasına karar verildiği görülmüştür.
Bankacılık işlemlerinde çift imza kullanılmasının temel sebebinin yapılan her işlemde kontrolün zorunlu olduğunun bir göstergesi olduğu, bankacılıkta yapılan her bir işlemin parasal bir değer taşıdığı, bankaların müşterileri tarafından kendilerine emanet edilen parasal değerlerin korunması ve doğru bir şekilde değerlendirilmesinin bir güven müessesesi olan bankların müşterilerine borcu olduğu, müşteri talimatları yerine getirilirken her safhada yapılan işlemlerin doğru ilerleyip ilerlemediğinin teyit edilmesi yani doğrulanması gerekirdi.
Müşterinin hesabından yapılan işlemin karşılığında hesaba yapılan ödemenin yapıldığı kişinin de bir hesaptan ibaret olmadığı, asıl olanın talimatın üzerindeki numara ve tutar değil parasal bir alışverişe aracılık edildiği göz ardı edilmeden paranın doğru kişiye ödenip ödenmemesi olduğu, hesap numarasının ise ayırıcı ve ilgili kişiye kolayca ulaşmasının sağlayan bir araçtır.
Günümüz bankacılığında değil hesap sahibine ait bilgilerin ve hesap numarasının doğru olup olmadığına ilişkin bilgilerin kontrolü, müşterinin hesabından yapılan işlemlerde işlemin veya işlem girişimlerinin yapılış şeklinden, yerinden, büyüklüğünden, yapılış zamanı ve ritminden hesap sahibi müşteri tarafından yapılıp yapılmadığına kadar kontrol ve denetime tabi tutulması gerekir.
Davacı müşterinin dava dışı … Firmasından ithal etmek istediği ürünlerin ithalatı için Peşin İthalat şeklinde ödeme yapmak üzere davalı bankaya gönderdiği talimatta açıkça dava dışı firmanın unvanı da belirtilmiş İken paranın IBAN numarası esas alınarak 3. Kişiye ödenmesinden dava dışı …Firmasının bankası, muhabir banka ve davalı bankanın müştereken sorumlu olduğu, davalı bankanın Kore’deki bir fırmanm adı ile söz konusu firmanın hesap numarasını eşleştirme olanağı olmadığının doğru, ancak …’deki lehtar firmanın bankasının muhabirden gelen paranın detayında alıcı ile hesap numarası arasındaki uyumsuzluğu fark edip bu gerekçe ile aynı silsile ile davalı bankaya paranın iade edilmesi gerekir.
Davalı bankaca 16,87 USD’nin 25.04.2018 tarihinde davalı hesabına iade edildiği anlaşılmaktadır. Davalı bankanın sorumluluğu taktiren diğer davacının bankası, muhabir banka ve davalı banka müşterek sorumlu kabul edilerek olayda 1/3 kusurlu olduğu kabul edilerek 3.080.-USD den davalı bankanın yaptığı ödeme tutarı 16,87 USD düşülerek bakiye 3.063,13 USD nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Taraflar tacir olduklarından ilişkilerinde faiz esas olup, önceden kararlaştırılmasa bile faiz istenebilir. Bir alacağa faiz istenebilmesi için, ödeneceği tarihin net olarak belli olması veya belli değilse alacaklı tarafından çekilerek bir veya ihbar ile borçlunun temerrüde düşürülmesi veya icra takibine başvurulması gerekir. Dosyamızda davalının temerrüdüne dair bir belge ve iddia yoktur. Ancak davalı banka davacıya bu ilişki nedeniyle 25.04.2018 tarihinde kısmi ödeme yaptığından temerrüt tarihi bu tarih olarak kabul edilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davanın kısmen kabulü ile 3.063,13 USD nin 25.04.2018 tarihinden itibaren 3095 sy nın 4/a md uyarınca USD faizi uyğulanmak suretiyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-İş bu davanın kısmen kabulü ile 3.063,13 USD nin 25.04.2018 tarihinden itibaren 3095 sy nın 4/a md uyarınca USD faizi uygulanmak suretiyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar ve ilam harcı 1.560,94-TL nin peşin alınan 836,80-TL den düşümü ile kalan 724,14-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 872,70-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan 3.642,70-TL yargılama giderinin kabul edilen miktar oranlanarak takdiren 1.207,60-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 3.427,64 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 6.790,33-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7- Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı … davalı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır