Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/298 E. 2020/632 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/298 Esas
KARAR NO : 2020/632
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2014
KARAR TARİHİ : 21/10/2020

Mahkememizde görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, taraflar asında 8-9 yıldır devam eden ticari ilişkinin bulunduğunu, 24.04.2013 tarihinde imzalanan promosyon anlaşmasına göre, davalı şirketin 2013 yılında müvekkili şirket ürünlerinin “…, katalog ve diğer aktivitelerle tanıtımı ve reklamını” sağlayacağını, müvekkilinin de karşılığında 22.000 Euro katılım bedeli ödeyeceğini karşılıklı olarak taahhüt ettiklerini, davalı şirketin 30.06.2013 tarihli, 14.857,72 TL, 31.07.2013 tarihli 22.640,06 TL ve 12.08.2013 tarihli 28.758,33 TL tutarında, “yıla özel reklam insörtü” açıklamalı toplam 66.256,11 TL’lik üç adet faturayı müvekkiline gönderdiğini, müvekkilinin sadece 14.857,72 TL bedelli faturaya itiraz etmeyerek kayıtlarına işlediğini, diğer faturaları iade ettiğini, davalının faturalara konu hizmeti vermediğini beyanla, 66.256,11 TL alacağın ihtar tarihi olan 29.08.2013 tarihinden itibaren faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, faturaların 2 tanesinin davacı tarafça teslim alınmayarak reddedildiğini, davacının dava dilekçesinde alacak sebebi olarak faturalar dışında delile dayanmadığını, faturalarda alacaklı sıfatının davalıda olduğunu, davacının alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkilinin borcunun bulunmadığını, 11.604,12 TL alacağı olduğunu, davanın müvekkilinin alacağını geciktirmeye yönelik olduğunu, müvekkilinin alacağının ….İcra Müdürlüğü’nün 2014/… E.sayılı icra dosyasında takip edildiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, taraflar arasındaki reklam ve tanıtıma ilişkin hizmet ilişkisi kapsamında ödenmeyen alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizin 2014/1230 Esas, 2016/… karar sayılı 19/12/2016 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilince istinaf kanun yoluna götürülen hüküm, … BAM … Hukuk Dairesi’nin 2017/… Esas – 2019/… Karar sayılı 03/05/2019 günlü kararı ile; “Davacı vekilinin, dava dilekçesinde, davaya konu alacağının dayanağını açıklamadığı, davalı tarafından kendisine gönderilen 3 adet fatura konusu hizmetin verilmediğini beyan ettiği, davacı tarafın, davalı tarafından kesilen faturalara dayanarak alacak talebinde bulunamayacağı anlaşılıyorsa da, ticari defterlerin incelenmesinde davacı tarafın alacaklı göründüğü anlaşılmakla, mahkeme tarafından, davacı tarafa dava dilekçesi, alacak talebi ve dayanağı, açıklattırıldıktan sonra, tarafların ticari defterleri üzerinde, alacak kalemleri yönünden karşılaştırılmalı olarak bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verildiği, kararın yeterli gerekçeyi içermediği” belirtilerek kararımızın kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere iade edildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilince istinaf kararı doğrultusunda dava dilekçesinde belirtmiş olduğu alacak kalemlerinin hukuksal dayanağını açıklaması için HMK’nın 31. maddesi gereğince süre verilmiştir. Davacı vekilinin davaya dayanak alacağının 2012-2013 yılları arasında satmış olduğu ürünler karşılığından tanzim edilen faturalara dayanan cari hesap alacağı bulunduğu belirtilmiştir. Talep açıklama dilekçesi ekinde de, 2013 yılı cari hesap ekstresi ile 2014-2015-2016-2017-2018-2019 yıllarına ait muavin defter kaydının sunulduğu görülmüştür. Oysa ki, dava dilekçesi incelendiğinde toplamda 66.256,11-TL tutarlı 3 adet davalı tarafından tanzim olunan faturaların reklam hizmetinin verilmemesi nedeniyle iade edildiğini belirtmiştir. Ancak herhangi bir alacak davasından bahsetmemiştir. Alacağın dayanağı ilk dava dilekçesinde hiçbir şekilde açıklanmadığı gibi esasında menfi tespit davasına konu olacak vakıaların ileri sürüldüğü görülmektedir. İncelenen kayıtlara göre davacının bu bedeli peşin ya da avans olarak ödediği anlaşılamamıştır. Talep açıklama dilekçesi ile ise, aynı tutarlı 66.256,11-TL tutarlı 3 adet fatura bedelinin cari hesaba ilişkin alacaktan kaynaklandığı belirtilmiştir.
İstinaf incelemesinden evvel yapılan muhasebesel inceleme sonucunda 07/10/2016 havale tarihli raporun 13. sayfasında vurgulandığı üzere, davacının defterleri uyarınca davalıdan 100.253,50-TL alacaklı göründüğü, davalının ise kendi defterinde davacıdan 11.604,12-TL alacaklı konumunda kaydedildiği, aradaki 111.857,60-TL farkın ise anlaşılamadığı, davacının hesap bakiyesi yönünden dava dilekçesinde talepte bulunmadığı, herhangi bir dayanak ve gerekçe göstermeksizin davalı tarafından düzenlenen 3 adet toplam 66.256,11-TL bedelli faturalar nedeniyle davacının davalıdan alacak talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafından düzenlenen yıla özel reklam insörtü açıklamalı 3 adet faturadan sadece 14.857,72-TL bedelli faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, diğer 2 adet faturanın ise davacı defterlerine alınmadığı tespit edilmiştir.
Davacı talep açıklama dilekçesi ile esasında dava dilekçesindeki hukuki sebebi değiştirmektedir. Ancak karşı tarafın iddianın genişletilmesine muvafakat etmemesi gözetilerek HMK’nın 180. maddesi gereğince davanın kamilen ıslahı yapılmaksızın talep açıklanması suretiyle dava konusu ve hukuksal sebebi değiştirilemez. Nitekim dava dilekçesinde davanın temel dayanak argümanı hizmetin alınmaması yönündedir. Ancak davacı vekili sonraki açıklama ve beyanlarla karşı tarafa mal satıp teslim ettiklerini ve mal bedellerini tahsil edemediklerini belirtmiştir. Davacı taraf karşı tarafa mal teslim ettiğini gerek defter gerekse de faturalarla da ispat edemediği gibi davadaki hukuksal sebebin sonradan kamilen ıslah yapılmaksızın değiştirilerek (açık muvafakat olmadıkça) alacak talebinde bulunulması mümkün değildir. Davalının mal teslimi iddiası karşısında sessiz kalması malı teslim aldığı yönünde ikrar neticesi de doğurmaz. Nitekim taraf defterleri de birbirini doğrulamamaktadır. Bilirkişi incelemelerinde reklam hizmetinin sektörel yönden “yıla özel reklam insörtü” çalışması ile uyumlu olmadığı, davalının tanzim ettiği faturadaki bedelleri talep edemeyeceği bildirilmişse de davacının alacak talebi ile bu durumun ilgisi bulunmamaktadır. Davalının tanzim etmiş olduğu fatura bedellerine ilişkin olarak vermesi gereken hizmeti ifa etmemesi, davacı tarafından peşin ya da avans ödemesi yapılmadığı sürece alacak talep hakkı kazandırmaz. Şartları varsa sözleşmenin ifa edilmemesine bağlı olarak, gecikme tazminatı, uğranılan menfi ya da müspet zarar kalemleri tartışılabilirse de bu husus dava konusu değildir.
İstinaf incelemesinden sonra alınan ek raporda da davalının tanzim ettiği faturalardan kaynaklanan hizmetin ifa edilmediği hususu yinelerek, davacının hesap bakiyesi yönünden bir talebinin bulunmayıp sadece davalı tarafından düzenlenen 3 adet toplam 66.256,11-TL tutarlı faturalar nedeniyle davacının alacak talebinde bulunduğu, davacı tarafından sunulan bir tomar evrakın hangi fatura veya faturalardan oluştuğu somutlaştırılmadığı belirtilmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere istinaf aşamasından önce yapılan defter incelemesinde tarafların kayıtları birbirini tutmadığı gibi alacağın dayanağı ispatlanamamıştır. Kaldı ki, kamilen ıslah da söz konusu olmadığından ilk dava dilekçesindeki hukuki sebebin değiştirilerek farklı bir alacak davasına teşmil ettirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle davanın reddi gerekmiştir.
HÜKÜM Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40-TL ret harcının peşin alınan 1.131,50-TL harçtan mahsubu ile artan 1.077,10-TL harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
3-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 9.413,29-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından sarf edilen 78,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya edilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.21/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*