Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/282 E. 2021/286 K. 05.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2019/282 Esas
KARAR NO:2021/286

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/05/2019
KARAR TARİHİ:05/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, kitap, dergi, ajanda, katalog, kutu, takvim, dön kart, poster, kartvizit, davetiye, broşür, etiket gibi ürünlerin hazırlanmasına ilişkin baskı ve matbaacılık hizmeti sunduğunu, davalı şirkete mail yolu ile teklif ve sipariş verilmek sureti ile öneri ve kabul işlemleri neticesinde ürünlerin sayıları, bedelleri, teslim tarihleri üzerinde anlaşma sağlandığını, davacı şirketin anlaşma kapsamında ürünleri üretip davalı şirkete teslim ettiğini, davalı şirkete faturaların teslim edildiğini ve herhangi bir itirazda bulunulmadığını, faturaların toplam miktarının 130.028,47 TL ise de 37.487,41 TL ödeme gerçekleştirildiğini, bakiye 92.541,06 TL’lik bedelin ödenmediğini, alacağının tahsili için …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının itirazı ile birlikte icra takibi durduğunu, itirazının iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine alacağın %20’si olmak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin ulusal ve uluslararası şirketler, vakıflar ve özellikle sivil toplum kuruluşları ile lisanslı çözüm ortağı olarak basılı malzemeler imal ettirerek, bunların toplu ve perakende satışını gerçekleştirdiğini, 2018 yılı Eylül ayı itibariyle davacı şirket ile çalışmaya başladıklarını, bu çalışma dahilinde sipariş bazında üretim yapılması üzerine mutabık kalındığını ve herhangi bir çerçeve sözleşme imza altına alınmadığını, sipariş bazında öncelikle fiyat teklifi iletilmesi ve teklifin kabul edilmesini müteakip temin vererek üretim yapılması şeklindeki çalışma şeklinin davacı şirket tarafından ciddi bir şekilde aksatılmaya başlandığını, davacı şirkete sistemi düzeltmeye yönelik olarak taleplerde bulunmasına rağmen davacı şirketin kendisine iletilen siparişleri, çok geç teslim etmeye, eksik ve ayıplı olarak ifa etmeye ya da hiç ifa etmemeye devam ettiğini, davacı şirket tarafından hiç işleme alınmayan işlerinde bulunmakta olup, davalı şirketin bu siparişleri de daha yüksek fiyat üzerinden başka firmalara tevdi etmek durumunda kaldığını, davacı şirkete iletilen siparişlerde, sürekli bir biçimde maillere cevap verilmediğini, … ve … için iletilen siparişlerde de benzer aksaklıklar yaşanmasının davalı şirketin ciddi bir ticari itibar kaybına ve zarara yol açtığını, benzer problemlerin 18/12/2018 ve öncesi tarihli “… Baskı Dosyası – 211118” konulu mail yazışmalarına konu siparişte de yaşandığını, davacı şirket tarafından müvekkili şirkete iş bu sipariş nedeni ile 20.723,75 TL bedelli fatura keşide edildiğini, davacı şirket tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında faturaya dayalı ilamsız icra takibi başlatıldığını ve taraflarınca icra takibine itiraz edildiğini, bu nedenlerle öncelikle davanın usulden reddini, aksi halde esastan reddini, taleplerinin kabulü halinde davacı şirketin tespit edilen alacağından, müvekkili şirketin üçüncü kişilere yaptırmak zorunda kaldığı işler nedeniyle uğradığı maddi zararın, müvekkili şirket tarafından ileri sürülen ayıp ihbarları ve davacı şirketin geç teslim kaynaklı kötü ifaları sebebiyle müvekkili şirket nezdinde oluşan zararın belirlenerek mahsup edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirkete bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası
2-Tarafların ticari defter ve kayıtları
3-Taraflar arasındaki mail dökümleri
4-Bilirkişi raporu
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, cari hesap ilişkisinden ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesine göre; bir maldaki ayıp; satıcının zikr ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumludur. Ayıp, maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir. Bunlardan yola çıkılarak; satıcı ve dolayısıyla teselsül ilişkisi nedeniyle ithalatçıyı maldaki ayıptan sorumlu tutmanın maddi koşulları; ortada ayıp sayılan bir eksikliğin olması, ardından maldaki eksikliğin önemli olması ve ayıbın malın yarar ve zararının alıcıya geçtiği anda varolması, alıcının ayıbın varlığını bilmeden malı satın almış olması, olarak sayılabilir.
Borçlar kanununda tanımını bulan ayıba karşı tekeffül, satılan şeyin satıcının zikrettiği vasıfları taşımamasından veya bu şeyin değerini sözleşme gereğince ondan beklenen yararları azaltan veya kaldıran eksiklikler bulunmasından satıcının sorumlu olmasıdır (TANDOĞAN, Haluk: Özel Borç İlişkileri, c. 1/1, Ankara 1988, sh 163; YAVUZ, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, İstanbul 2007, 7. Baskı, sh 97). Diğer bir anlatımla ayıp, satılanın normal niteliklerinden ayrılmasıdır.
Ayıba karşı tekeffül borcu, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Aynı zamanda satıcının bu borcu kanuni bir borç mahiyetindedir (YAVUZ, Nihat: Ayıplı İfa, Ankara 2010, 2. Baskı, sh. 91- 92).
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 221. maddesine göre; satıcı, satılanın ayıbını alıcıdan hile ile gizlemiş ise satımda tekeffül hükmünü kaldıran veya sınırlayan her şart batıldır. Satıcı, tekeffül ödevini kaldırırsa kendisi ve karşı akit için gizli kalmış olan ayıplardan sorumlu olmak istemediğini belirtmektedir. Bu nedenle böyle bir açıklamanın bağlayıcı olabilmesi, satıcının kendisince bilinen ayıpların alıcıdan saklı kaldığını ve diğer ayıpların gerçekten tarafından bilinmeyen ayıplar olduğunu kabul ettiğini gerekli kılar.
Bu ilkeler gereğince her kim, alıcının sözleşme yapılırken ayıpları henüz bilmeyeceği ve yalnız bu nedenden onun için zarar verici olan tekeffül görevinin kaldırılmasına razı olacağı üzerine spekülasyon yaparsa, hileli davranıyor demektir. Satıcının hilesi durumunda, tekeffül borcunu sınırlayan ya da kaldıran sözleşme kayıtları sonuç doğurmaz.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 221. maddesinde,” Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür, ” hükmü düzenlenmiş olup bu nedenle ayıplı mal tesliminde ağır ihmali bulunan satıcı, sorumsuzluk anlaşmasından yararlanamaz (YAVUZ, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, İstanbul 2007, 7. Baskı, sh 104). Bu duruma göre, satıcının sadece ayıbı hile ile gizlemiş olması durumunda değil, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu sayıldığı her durumda sorumsuzluk anlaşması geçersiz sayılır.
Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değildir. Fakat onları meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir (YAVUZ, Nihat: Ayıplı İfa, Ankara 2010, 2. Baskı, sh. 107).
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. maddesine göre, alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
Bile bile aldatma yani hile varsa satıcı ne tam zamanında ayıpların ihbar edilmediğine ne de kısa zamanaşımı süresine dayanabilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 231/2 maddesine göre, Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.
6102 Sayılı TTK’nın 23. maddesinde “Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır.” düzenlemesine yer verilmekle birlikte, maldaki ayıbın ileri sürülmesi ile ilgili olarak ise 23/c maddesinde “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
6098 Sayılı TBK’nun 223/2. maddesinde ise “alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

TTK m. 23/c uyarınca ticari satışlarda malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir, açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek ve incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa durumu bu süre içerisinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Gizli ayıp basit bir muayeneyle anlaşılamayacak durumda ise bu tür bir ayıbın ortaya çıkması halinde TBK.’nun 223-2. fıkrası uyarınca ayıbın derhal satıcıya bildirilmesi gerekmektedir.

Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
Davalı taraf cevap dilekçesi ile eksik ve ayıplı ifa iddiasında bulunmuş olup mahkememizce öninceleme duruşması 3 nolu ara karar ile ; 6100 sayılı yasanın 31. Maddesi uyarınca hakimin aydınlatma ödevi ve aynı yasanın 194. Maddesi somutlaştırma yükü nazara alınarak davalı vekiline mahsup talep edilen her bir fatura yönünden ayrı ayrı belirtilmek üzere mahsup talep ettiği malları ne zaman teslim aldığı, ayıp ihbarında .bulunup bulunmadığı, bulunmuş ise ayıp ihbarının ne şekilde yapıldığı ve hangi tarihte yapıldığı, ayıplı olduğu iddia edilen malların nerede olduğu, eksik ifa edilen malların hangi faturada ne kadar olduğu hususlarında gerekli açıklamaları yapmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiştir.
Davalı vekili tarafından 10/02/2020 tarihli yazı beyanı ile; iddiası somutlaştırılmış olup, teslim edilmeyen siparişler nedeniyle zarara uğradığı 4 adet sipariş bilgisi ve 5 adet işleme alınmayan siparişleri olduğunu bildirmiş, ayıplı olduğunu iddia ettiği mallara ilişkin başkaca somutlaştırması olmamıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında cari hesaptan kaynaklanan 92.541,06-TL asıl alacak için takip yapıldığı, ödeme emrinin 22/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 28/01/2019 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali bilirkişinin 27/07/2020 tarihli 12 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacı ve davalının, ticari defterlerinin e-beratlannı zamanında aldığı, envanter deflerini zamanında tasdik ettirildiği, defterlerin usulüne uygun tutulduğu birbiri ile uyumlu olduğu ve doğruladığı, davacı şirketin 2018 takvim yılına ait kanuni defterlerinin; HMK’nın 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil ettiği, davalı ticari defterleri ile dava konusu muhasebe hesap ve kayıtların göre davacının davalıdan ödeme emri tarihinde 86.764,30, -TL alacağının olduğu, davacı ticari defterleri ile muhasebe hesap ve kayıtlarına göre ödeme emri tarihinde, davacının davalıdan, 92.541,06-TL alacağının olduğu, aradaki uyumsuzluğun 5.776,56-TL olduğu, tarafların ticari defterlerindeki farkın davacı tarafından davalıya düzenlenen teslim edildiği görülen ancak davalı hesaplarına görünmeyen 5.775,96.-TL ile davalı tarafından bir faturanın 0,60.TL eksik girilmesinden kaynaklandığı, davacı tarafından 2018 Hesap döneminde, davalı adına düzenlenen fatura, irsaliyeli fatura, sevk irsaliyeleri ve içerdikleri mal/hizmet ile birlikte davalı tarafa kısmen … Kargo kısmen de imza karşılığı davacı tarafından tebliğ ve teslim edildiği, davacı tarafından 2018 Hesap döneminde, davalı adına düzenlenen fatura, irsaliyeli fatura, sevk irsaliyeleri ve içerdikleri mal/hizmet ile birlikte davalı tarafa kısmeti … Kargo kısmen de imza karşılığı davacı tarafından tebliğ ve teslim edildiği, belirtmiştir.
SGK’nın 08/02/2021 tarihli cevabi yazısının incelenmesinde, davalı şirketin 19/06/2018-31/12/2018 tarihleri arasındaki çalışanlarının bildirildiği görülmüştür.
Mali bilirkişinin 02/11/2020 tarihli 13 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; davalının iddialarının ayrı ayrı incelendiği, … kodlu … Bankası 400 Adet Defter siparişi için davacı tarafından bir bütçe oluşturulmadığı, işin yapılmadığı, faturanın düzenlenmediği, dosyada sadece davalı antetli bir bütçenin var olduğu, o bütçede 500 adet defter için 9.800,00-TL + KDV belirtildiği, Davalı tarafından bütçenin ispat edilmesi halinde 7,840,00.-TL maliyet, 11.01.2019 tarih, … Numaralı A4 Ofset Faturasında davalının 400 adet … Bankası defteri yaptırdığı birim fiyatının 50,00.-TL olduğu, davacının bu defterleri başka firmaya yaptırdığı, bu işlem için 20.000,00.-TL ödemek zorunda kaldığı bu durumda bu işlem için davalının 12.160,00,-TL fazladan maliyet yüklendiği KDV nın maliyet olarak hesap edilmesinin mümkün olmadığı, … kodlu … Hukuk Büromu 250 Adet Defter siparişi için davacı tarafından bir bütçe oluşturulmadığı, işin yapılmadığı, faturanın düzenlenmediği, davalı dilekçesinde 11.12.2018 tarihli bir bütçeden bahsedilerek bu işin davacı 11/12/2018 Davacı Şirket- Birim Fiyat 22,40-Tl. + KDV- 5.600-TL – KDV yapılacağından bahsedildiği, Davalı tarafından bütçenin ispat edilmesi halinde; 5.600 .-TL maliyet 11.01.2019 Tarih, Seri … … Numaralı … Faturasında davalının 250 adet … defter yaptırdığı brim fiyatının 40,00-TL olduğu, davacının bu defterleri başka firmaya yaptırdığı, bu işlem için 250×40,00-10.000,00.-TL ödemek zorunda kaldığı, bu durumda bu işlem için davalının 10.000,00-5.600,00=4.400,00-TL fazladan maliyet yüklendiği, KDV’nin maliyet olarak hesap edilmesinin mümkün olmadığı, kalan diğer 7 sipariş için herhangi bîr mahsup işlemi yapılmasının mümkün olmadığı, davalının mahsup talebi yönünden davalı vekilinin 10.02.2020 tarihli somutlaştırmaya ilişkin beyan dilekçesi esas alınarak; davalının bütçe iddiasını ispat etmesi halinde 12.160,00+4.400= 16.560,00-TL fazladan maliyet yüklendiği sonucuna ulaşıldığını belirtmiştir.
Mali bilirkişinin 18/02/2021 tarihli 2 sayfadan ibaret 2.ek raporunda özetle; kök raporda yapılan tespitlerde içeriklerde teslim eden bilgisinini yanlışlıkla teslim alan olarak yazılmış olup davalı adına A.Tekin isimli kişinin imzasına teslim edildiğinin tespit edildiğini, bu faturaların ek raporda izah edildiği üzere davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, daha önce verilen raporlarda değişiklik yapılmasına gerek olmadığı sonucuna ulaşıldığının bildirildiği görülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu ve bu anlamda cari hesap borç ilişkisinin oluştuğu, davacının bu cari hesap alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacının alacağına dayanak olan faturaların davalıya tebliğ edildiği, faturaya itiraz olmadığı, davacı ve davalının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu, faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, dolayısıyla davalının bu faturaya ilişkin işin yapıldığının kabulü gerektiği, aksini yazılı delil veya kesin delil ile ispat edebileceği, davalının ise herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediği, taraf defterleri arasındaki borç farkı bulunduğu, bu farkın davalı hesaplarına görünmeyen 5.775,96.-TL ile davalı tarafından bir faturanın 0,60.TL eksik girilmesinden kaynaklandığı, davacı defterlerine kayıtlı olan fatura ve içeriği malın davalı çalışanı tarafından tebliğ alındığının tespit edildiği, bu halde davalı defterlerinde kayıtlı olamayan fatura konusu malın teslim edildiğinin de ispatlandığı, davacının tüm bu açıklamara davasını ispatladığı, davalının eksik iş ve ayıp nedeniyle zarara uğradığı ve mahsup talebi yönünden ise, davacı tarafından ayıp iddiasını kesin ve ihtaratlı süreye rağmen somutlaştırılmadığı, eksik iş nedeniyle uğradığı zarara ilişkin somutlaştırma beyanının esas alınarak bilirkişi ek raporunda ayrı ayrı değerlendirildiği;
Davacının siparişi almadığı ve başkasına yaptırması nedeniyle zarara uğradığını iddia ettiği 4 adet siparişin ilk 2 adetinin davalının ödeme yapmaması nedeniyle işleme alınmadığı ve davalının iddia ettiği zarardan davacının sorumluluğunun olamayacağı, diğer 2 sipariş yönünden ise davalının adı geçen siparişleri davacıya yaptırdığı ve defterlerine faturasını kaydettiği, bu halde adı geçen siparişlerin dava dışı şirkete yaptırıldığı ve zarara uğradığı iddiasının dinlenemeyeceği,
Davalının teslim edilmeyen 5 adet siparişler nedeniyle zarara uğradığı iddiası yönünden ise; davalının belirttiği ilk siparişin davacı tarafından ödeme alınmaması nedeniyle teslim edilmediği ve davalının iddia ettiği zarardan davacının sorumlu olamayacağı, 2. ve 4. siparişin ise davacı tarafından teslim edildiği ve davalı defterlerine kayıtlı bulunduğu, bu siparişlere ilişkin davalının mahsup talebinin dinlenemeyeceği, 3 ve 5 nolu siparişlerin ise geç teslim nedeniyle davalı tarafından kabul edilmeyeceğinin mail ile bildirildiği davacı tarafından fatura düzenlenmediği, bu siparişlerin dava dışı şirkete yaptığını iddia etmiş ise de ilgili faturaların ise tebrik kartı açıklaması olduğu, bu siparişlerin başkasına yaptırıldığı iddiasını bu şekilde ispatlayamamış olduğu,
Tüm bu açıklamalarla davacının davasını ispatladığı, davalının eksik iş ayıp iddiasını ispatlayamadığı, bu halde mahsup talep edemeyeceği kanaatiyle davanın kabulüne, takibin devamına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın KABULÜ ile; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptaline, takibin 92.541,06 TL üzerinden iptaline, takipten sonra asıl alacağa avans faiz uygulanmasına
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 18.508,21 -TL’nın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
3-Alınması gereken 6.321,47-TL harcın, peşin alınan 1.580,37-TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.741,10-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvurma harcının ve 1.580,37-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.422,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 12.741,40-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00.-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/04/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır