Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/262 E. 2020/612 K. 19.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/262 Esas
KARAR NO : 2020/612

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/05/2019
KARAR TARİHİ : 19/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı “…Limited Şirketi’nin işitme cihazları ticareti ve uygulaması alanında faaliyet gösteren ve kuruluşu 1985 yılına dayanan köklü bir şirket olduğunu, davalı …’in ise “… Cihazları …” unvanı ile faaliyet gösteren gerçek kişi tacir olduğunu, taraflar arasında işitme cihazı ekipmanları alım satımından kaynaklı ticari bir ilişki bulunduğunu, davacının davalı …’den olan faturalı cari hesap alacağı için 06/03/2018 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafından 19/03/2018 tarihinde icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, müvekkil şirket ticari defter ve kayıtları ile taraflar arasındaki faturaların ve cari hesap dökümlerinin incelendiğinde davacının alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını, 19/03/2019 tarihinde arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak uzlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle davanın kabulünü, İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini ve takibin devamını, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; … ile …’ün davacı şirketin ortakları olduğunu, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …nolu iddianamesinin kabulü ile İstanbul … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davacı şirketin temsilcisi hakkında “Özel Belgede Sahtecilik” suçundan kamu davası açıldığını, … kayıtlarından da anlaşılacağı üzere davacı şirketin temsil yetkisi 23/05/2017 tarihli genel kurul ile değiştirildiğini, ancak genel kurul ile yetki alan …’ün yetkisi hukuka uygun olmayan genel kurul kararı ile sağlandığını, bu nedenlerle davada taraf olarak yer alan kimseler dava ehliyeti ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile davada davacı ya da davalı sıfatı yoksa dava konusu hakkın esası yönünden karar verebilme olanağının olmadığını, bu nedenle öncelikle davanın aktif husumet yönünden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise İstanbul … Asliye Ceza Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyasının iş bu dava dosyasında bekletici mesele yapılmasını arz ve talep etmiştir.
DELİLLER
1-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası
2- Arabuluculuk son tutanağı
3-Davacının ticari defter ve kayıtları
4-Bilirkişi raporu
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Yemin delili 6100 sayılı HMK’nın 225 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez.
Bu açıklamalar ışığında davacının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında cari hesap alacağından kaynaklanan 24.390,18-TL asıl alacak için takip yapıldığı, ödeme emrinin 12/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 19/03/2018 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali bilirkişinin 02/06/2020 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; davacının kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 24.390,18 TL alacaklı durumda olduğunu, söz konusu alacak bakiyesini oluşturan faturalara konu malların davalıya teslimine ilişkin sevk irsaliyelerine dosyada rastlanılmadığını, davalı tarafa tarafların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve belgelerini en geç inceleme gününe kadar sunmaları gerektiğinin ihtar edildiğini, ancak mahkemece belirlenen gün ve saatte davalı tarafından incelemeye katılınmadığını, bu nedenle davalıya ait ticari kayıtların incelenmesinin mümkün olmadığını, davalı vekilinin 23/12/2019 tarihli duruşmada “…davacıya borçların ödendiği…” beyanı ile söz konusu ödemelere ilişkin delillerin sunulması için taraflarına süre verilmesi talebinde bulunulduğunu, ancak iddia edilen ödemelere ilişkin olarak davanın bu aşamasına kadar herhangi bir belge ibraz edilmediğini, bu nedenle söz konusu ödeme iddialarının ispata muhtaç olduğunun değerlendirildiğini belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu iddiası ile alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, Mahkememizce bilirkişi incelemesi yapıldığı, davalının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, davacının ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, davacının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu, faturaların ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, ancak yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere faturanın defterlere kayıtlı olmasının alacağın varlığına tek başına ispata yeterli olmadığı, davacının malın teslimini ispatlaması gerektiği, davacı vekilinin sunmuş olduğu faturaların irsaliyeli olduğu ve imzanın bulunduğunu beyan ettiği, talebe konu faturaların incelenmesinde fatura üzerinde imza dışında isim soy isim veya kaşe bulunmadığı bu halde imzası bulunan kişinin kim olduğunun anlaşılamadığından imza sahibi veyahut şirket yetkilisinin isticvap edilemeyeceği, bu halde ise davacı malı teslim ettiğini ve faturaları tebliğ ettiğini ispatlayamadığı, zira faturaların davacının kendi defterlerine kayıtlı olması davayı ispata tek başına yeterli olmadığı, davacının delilleri arasında yemin delili bulunduğu, Mahkememzice 2. celse yemin hakkının hatırlatıldığı, davacının yemin deliline dayanmadığını beyan ettiği, bu hali ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıda şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE;
2-Alınması gereken 54,40-TL harcın, peşin alınan 294,58-TL harçtan mahsubu ile bakiye 240,18-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesi gereğince 3.658,53-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00.-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/10/2020

Katip … Hakim …
e-imza e-imza