Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/253 E. 2020/752 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/253 Esas
KARAR NO : 2020/752
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/05/2019
KARAR TARİHİ : 16/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle;davacı bankanın … Şubesi ile dava dışı kredi lehtarı … Firması arasında Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığı, işbu sözleşmeyi davalı/kefilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, Davalı/kefil 600.000,00 TL limit dahilinde taşınmazını ipotek verdiği için, toplam kredi borcu 800.365,75 TL’den ipotek bedeli düşüldüğünde bakiye 200.365,75 TL’den sorumlu olduğu, anılan sözleşmeye istinaden KMH ve taksitli kredi kullandırılmış olduğu, kredinin sözleşme hükümlerine aykırı kullanılması ….Noterliği’nin 21.11.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilerek nakdi alacağın muaccel hale getirildiği, borcun ödenmemesi üzerine ….İcra Md. 2019/… E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığı, davalıların asıl borca, işlemiş faize, faiz oranına ve ferilerine itirazları üzerine takibin durduğu, itirazın takibi sürünceme bırakmaya yönelik olduğu beyan edilerek 200.365,75 TL üzerinden itirazının iptaline, takibin devamına ve % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmeleri talep edilmiştir.
SAVUNMA
Davalının Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ticaret mahkemesinin görevini düzenleyen TTK. m. 4-5 hükümleri uyarınca, bir davanın ticaret mahkemesinde görülebilmesi için ya bu davanın kanunda belirtilen mutlak davalardan olması ya da her iki tarafı tacir olan ve tacirlerin ticari işletmesini ilgilendiren bir hususta açılmış bulunması gerektiğini oysaki, tacir olmadığı gibi, hiçbir ticari işletmesi de bulunmadığını, bu bağlamda banka ile arasında herhangi bir ticari münasebet de olmadığını, öte yandan, kredinin bir ticari ilişki içerisinde borçluya kullandırılması, huzurdaki davanın “ticari davası” olması değil, “ticari iş” hükümlerine göre görülüp sonuçlandırılması anlamına geldiğini, ne davacı tarafça ne de dosyaya atanan arabulucu tarafından gerekli bilgilendirme yapılmadığını, arabuluculuk gün ve saatinin bildirilmediğinden dava şartının yerine getirilmediğini, davacı tarafın dilekçesinde zikredilen eklerin hiçbirisinin tebliğ edilmediğini, dilekçesi ekinde yer alan ve tarafıma tebliğ edilmeyen belgelere karşı, savunma hakkını kullanamayacağını, dava dışı şahıs tarafından kullanılan krediye kefil sıfatıyla katılmışsa da, söz konusu kefaletin TBK. m. 583’te yer alan şartları taşıyıp taşımadığı bu aşamada tespit edilemediğini bu bağlamda kefaletin geçerli olabilmesi bakımından; kefaletin yazılı olması azami miktarın el yazısı ile ifade edilmesi, kefalet tarihinin el yazısı ile ifade edilmesi müteselsil kefalet ibaresinin el yazısı ile ifade edilmesinin TBK. m. 583 uyarınca zorunlu olup, bu şartlardan birinin geçersiz olması hâlinde, kefalet de geçersiz olacacağını, davanın öncelikle HMK. m. 115 uyarınca görevsizlik nedeniyle usulden reddine, kefaletin geçerliliği hususunun tetkikine, maddi ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddi ile yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, alacağın likit olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyası
2- Sözleşme, ihtarname, ihtarname tebliğ evrakı
3- Banka kayıtları
4- Borçlu şirketin ortaklarını gösterir İTO kaydı
5- Davalının nüfus kayıt örneği
6-Tarafların beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediye ilişkin alacağın ödenmemesi nedeniyle kefil aleyhine açılan itirazın iptali davasıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun n 68/b maddesi uyarınca “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Alacaklının müteselsil kefillere başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ile ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.Bu madde hükmüne göre,kefil yönünden alacağın muaccel olması için kat ihtarının borçluya tebliği gerekiyor ise de kat ihtarının kefile tebliğ şartı bulunmamaktadır. Ancak kefile yapılacak tebliğ,kefil hakkında temerrüt faizi uygulanması için değerlendirilir. Dosyada bulunan sözleşmenin, 6.3 maddesinde,müşteri ve kefillerin sözleşmede belirtilen adresine yapılacak tebligatların adlarına yapılmış sayılacağı, sözleşmede bildirilen adres değişikliğinin ticaret siciline kayıt edilerek bildirilmediği takdirde sözleşmede kanuni ikametgah kabul edilen adrese yapılacak tebligatların geçerli sayılacağı düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre, kat ihtarının sözleşmedeki adrese gönderilmesi yeterli olup, borçluların sözleşmedeki adresten ayrılmış olmaları sebebiyle tebliğ yapılmamasının önemi yoktur.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 581 vd. maddelerinde kefalet detaylı ve sıkı şekil kurallarına bağlı olarak düzenlenmiştir. TBK’nun 583. maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; yazılı olması, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin müteselsil kefalet varsa bunu belirtmesi ve tüm bunların kefilin el yazısı ile yazılması gerekir. TBK’nun 584.Maddesi gereğince ise kefilin evli olması durumunda eşinin en geç sözleşmenin kurulması anında açıkça yazılı rızasının bulunması gerekmektedir. Tüm bu şartlar kefalet sözleşmesi için geçerlilik şartı olup herhangi bir eksikliğin bulunması durumunda geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın “Eş Rızası” başlıklı 584/1.maddesinde; ” …Beri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadıkça yasal olmayan ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasına kefil olan olabilir, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı maddeye 28/03/2013 tarihli 6455 sayılı yasanın 77.maddesi ile eklenen 3.fıkrasında ise; “ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak yada yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz”, hükmü düzenlenmiştir. Aynı yasanın 584/2.maddesi gereğince kefilin sorumluluğun artmasına ilişkin değişiklik içinde eş rızası aranacaktır.
İstanbul Ticaret Odası; firma sicil kayıtları incelenmesinde davalının asıl borçlu şirketin ortaklarından olduğu görülmüştür.
Genel Kredi Sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin 27/09/2017 tarihinde takip dosyası borçlusu şirket ile davacı arasında imzalandığı, davalının 2.000.000,00-TL kefalet limiti ile müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladıkları görülmüştür.
Kat İhtarnamesinin incelenmesinde; davacı banka tarafından …. Noterliği’nin 21/11/2018 tarihli … yevmiye nolu ihtarname keşide edildiği, ihtarnamenin davalının sözleşmedeki adresine 23.11.2018 tarihinde iade edildiği, ihtarnamenin sözleşmedeki adrese çıkarılmadığı, sözleşmede adresin daire numarasının 25 olduğu, ihtarnamede adresin daire numarasının 35 olarak gösterildiği, bu hali ile kefilin temerrüdünün takip tarihi itibari ile başladığının kabulü gerekir.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının … İcra Dairesi’nin 2019/… esas sayılı takip dosyasında kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlular … ve … San ve Tic Ltd Şti aleyhine; … numaralı kredi yönünden; 5.012,00-TL asıl alacak 442,18-TL işlemiş faiz, 22,11-TL BSMV, 325,94-TL masraf olmak üzere toplam 5.802,23-TL; … numaralı kredi yönünden 408.540,79-TL asıl alacak, 31.05,81-TL işlemiş faiz, 1.560,29TL BSMV olmak üzere toplam 441.306,89 TL; … numaralı kredi yönünden 321.000,92-TL asıl alacak, 30.719,73-TL işlemiş faiz, 1.535,98-TL BSMV olmak üzere toplam 353.256,63-TL olmak üzere genel toplamda 800.365,75-TL üzerinden takip yapıldığı, ödeme emrinin 27/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu …’nın da süresi içerisinde 29/02/2019 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği , dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, sözleşme ve banka kayıtları ile asıl borçlu şirketin Ticaret Odası kayıtları dosya içerisine alınmış, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman bankacı bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bankacı bilirkişinin 26/05/2020 tarihli 14 sayfadan ibaret raporunda özetle ; Davacı banka ile dava dışı kredi lehtarı … şahıs firması arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeyi davalı/kefilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu, bahse konu sözleşmeye istinaden muhtelif krediler kullandırılmış olduğu, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler dosyada mevcut olduğundan, davacı bankanın davalı aleyhinde takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği, davalı/kefilin sözleşmede gösterilen kefalet limitinin 2.000.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 734.553,71 TL’sının kefalet limitlerinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefilin hesaplanan kredi borcunun tamamından; müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceği, davacı bankanın … no.lu kredili mevduat hesabı yönünden; 5.012,00 TL asıl alacak tutarı tamamen ödeninceye kadar yıllık %33 oranında temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği, … no.lu taksitli kredi yönünden takip tarihinden başlamak üzere 408.540,79 TL asıl alacak tutarı tamamen ödeninceye kadar yıllık %33,60 oranında temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği, … no.lu taksitli kredi yönünden fazla İlişkin 7.106.68 TL.’nın reddi durumunda, takip tarihinden başlamak üzere 321.000,92 TL asıl alacak tutarı tamamen ödeninceye kadar yıllık %33,60 oranında temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği, ANCAK; davacı davasında harca esas miktarı 200.365,75 TL olarak talep ettiği, İpotek bedeli 600.000,00 TL düşülmek suretiyle bu bedel elde edildiği, yapılan tespitte toplam 792.917,82 alacak hesaplandığı, İpotek bedeli hesaplanan alacaktan düşüldüğünde bakiye 192.917,82 TL alacak hesaplandığını, davacının davasındaki talebe göre davalıdan 192.917,82TL’nın istenilebileceğini belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşme de davalının müteselsil kefil olduğu, müteselsil kefilin yukarıda ayrıntılı anlatılan kefalet sözleşmesi şekil şartlarını sağladıkları, kefilin şirket ortağı olduğu bu hali ile de eş rızası aranmayacağı ancak kefilin eş rızasının alındığı, kefaletin geçerli olduğu, davacı tarafından hesabın kat edildiği, kat ihtarnamesinin davalının sözleşmedeki adresine tebliğ edilmediği ve iade geldiği, bu halde davalı kefilin temerrüt tarihinin takip tarihi olduğu, dava dışı asıl borçluya ihtarname keşide edildiği ve sözleşmedeki adresine tebliğ edilmekle tebligat iade gelmiş ise de sözleşme uyarınca tebliğ edilmiş sayıldığı ve davalı borçluya başvurabileceği, davacının temmerrüt faizi oranı yönünden ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-… Esas 2019/… Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere sözleşmede açıkça temerrüt faiz oranı belirlenmediği, bu halde davacının davalıya uyguladığı akdi faiz oranın sözleşme hükmü gereğince 2 katı alınarak hesaplama yapılacağı, nitekim bilirkişi raporunda da hesaplamanın bu şekilde yapıldığı, davacının dava açılmadan önce yapılan ödeme tenzil edilmek suretiyle davanın açıldığı ve mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişiye tevdii edildiği, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek ;
Dava konusu kredi borcu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptaline, takibin 192.917,82 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren, %33 faiz işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 38.583,56-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 13.178,21-TL harçtan, peşin alınan 2.419,92-TL harç mahsup edilerek kalan 10.758,29-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 2.419,92-TL peşin harç, 44,40TL başvuru harcı olmak üzere toplam 2.464,32-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinnin 13/3 maddesine göre hesaplanan 21.954,25-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yapılan 1.000,00-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 962,80-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere karar verildi. 16/11/2020

Katip … Hakim …
e-imza e-imza