Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/252 E. 2021/886 K. 18.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2019/252 Esas
KARAR NO:2021/886

DAVA:Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/01/2018
KARAR TARİHİ:18/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin yetkisiz mahkemeye tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’nun geçirdiği trafik kazası sonucunda vefat ettiğini, sürücü …’in bu olay nedeniyle olayın meydana geldiği yer olan …’de Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosya ile yargılandığını ve hüküm giydiği kararın kesinleştiğini, kaza yapan … plakalı motosikletin kaza tarihini kapsayan bir zorunlu trafik sigortası olmadığını, daha önceden süresi dolduğunu, bu nedenle ilgili zorunlu trafik sigortasını yapan … Sigorta’ya başvuru olanağı olmadığından … hesabına başvurmak zorunda kaldığını, muris …’nun kuaför olduğunu, olay tarihi itibariyle aylık kazancının 1.300,00-1.400,00-TL civarında olduğunu, ölüme neden olan kazada murisin hiçbir kusurunun olmadığını, …’ın 2015 yılında tekrar evlendiğini, ancak … Aile Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile karşı tarafa boşanma davası açtığını, ilgili dosyanın tahmini olarak 2018 yılı içerisinde biteceğini ve kesinleşeceğini, yaptırdıkları aktüerya hesaplarına göre toplam 349,604-TL maddi zarar oluştuğunu, bunun ödenmesi için … hesabına başvuruda bulunduklarını, … hesabının başvuruyu … no ile kayda aldığını ve müvekkiline 08/01/2018 tarihinde 32,255-TL gönderdiğini, bu rakamın toplam ödenenecek tutardan indirilmesi ile kalan maddi zararın hesaplanmasını ve bu hesaplanan tutardan 10,000 TL’sinin dava tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınmasını istemek gerektiğini, bu nedenlerle müvekkilerinin murisi …’nun …’in kullandığı … plakalı araçla kaza yapması nedeniyle ölmesi sonucunda maddi destekten yoksun kalma tazminatın hesaplanması ve tesbiti ile talep edilen 10,000 TL’nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin yetkisiz vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; trafik kazası nedeniyle uğranılan zarara bağlı olarak maddi tazminat talebiyle ikame edilen işbu davanın yasal dayanağını 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 2918 sayılı Trafik Kanunu ve 6102 sayılı Ticaret Kanunu oluşturmakta olup, TTK. 4.maddesi uyarınca ticari dava niteliğinde olduğunun sabit olduğunu, ticari davalarda görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olup huzurdaki davaya bakmakla görevli mahkeme de Ticaret Mahkemesi olduğunu, hal böyle iken Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olup, dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığından görev itirazında bulunma zorunluluğu doğduğunu, huzurdaki dava açısından mahkememiz yetkili olmayıp, yetki itirazında bulunduklarını, iş bu davaya bakmakla … Mahkemeler yetkili olmayıp KTK md. 110 uyarınca yetkili mahkemeler kaza yeri olan Kırklareli Mahkemesi veya davalı müvekkil kurumun bulunduğu yer olan İstanbul Mahkemeleri olduğunu, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-… Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas, … karar sayılı dosyası, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas, … karar sayılı dosyası
2-Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi yazı cevabı
3-Trafik Tescil Şube Müdürlüğü yazı cevabı,
4-… İlçe Emniyet Müdürlüğü murisin ekonomik sosyal durum araştırması yazı cevabı,… Berberler Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nın yazı cevabı
5-Hasar dosyası
6-SGK yazı cevabı
7-Kusur aktüerya bilirkişi raporları
8-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatının … hesabından tazmini istemine dairdir.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas 2018/511 Karar sayılı dosyası ile yetkisizlik kararı verilmiş olup mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydedilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 91.maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Hesabı Yönetmeliğinin 9.maddesinde; trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için … Hesabına başvurulabileceği belirtilmiş, motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK’nin 3.maddesinde; motorlu bisikletin, silindir hacmi 50 cc’yi geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50km den az olan bisiklet olduğu düzenlenmiş, 2918 Sayılı KTK’nın 103. maddesinde ise; motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir.
… Hesabı, trafik sigortası bulunmayan bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Mahkemece yapılması gereken tarafların kusur oranları hususunda bilirkişi raporu almak ve tüm belgeler toplandıktan sonra aktüerya raporu almaktır.
Dava konusu kaza nedeniyle davacıya dava tarihinden önce ödeme yapılması halinde ise; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/7759 Esas 2018/1350 Karar sayılı emsal ilamında da belirttiği üzere, 2918 sayılı KTK’nun 111.maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebileceği, Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu hususun ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklamasının da yeterli olduğu gibi Yasada belirtilen 2 yıllık sürenin, hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerekmektedir.
Ayrıca sigorta şirketi tarafından dava açılmadan önce ödeme yapılması halinde, ödeme tarihi itibariyle davacıya yapılan ödemenin davacının kaza nedeniyle oluşan gerçek zararını karşılanıp karşılanmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için ödeme tarihi verileri (ödeme tarihindeki asgari ücret vs. gibi) dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılması, ödemenin yeterli bulunması halinde davacının bakiye zararı kalmadığından davanın reddine karar verilmesi, şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez mahkemece karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak (güncelleme yapılarak), hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/845 Esas 2019/8638 Karar sayılı ilamı, 2016/15309 Esas 2019/7039 Karar sayılı ilamı, 2016/4084 Esas 2018/12503 Karar sayılı ilamı, 2015/11243 Esas 2018/5503 Karar sayılı emsal ilamları da bu doğrultudadır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nin yazı cevabının incelenmesinde; dava konusu … Plakalı aracın, 09/09/2010 Kaza tarihi itibari ile zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinin bulunmadığı görülmüştür.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün yazı cevabının incelenmesinde; murisin ekonomik sosyal durum araştırmasının yapıldığı, kaza tarihi itibariyle aylık 1.000,00-TL gelirle kuaför olarak açlıştığının bildirildiği görülmüştür.
… Berberler Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nın yazı cevabında; bayan kuaförü olarak çalışan sigortalı bir işçinin 2010 yılı asgari ücret tutarında maaş karşılığı çalışmış olabileceğinin bildirildiği görülmüştür.
SGK yazı cevabının incelenmesinde; murisin geçirdiği dava konusu trafik kazası nedeniyle davacılara herhangi bir ödeme yapılmadığının bildirildiği görülmüştür.
Hasar dosyasının incelenmesinde; davalı şirketin … sayılı hasar dosyasında … plakalı aracın sebebiyet verdiği kazada muris …’nun vefatı nedeniyle hak sahipleri tarafından yapılan 29.11.2017 tarihli başvuruda …’a 19.965-TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiği bildirilmiştir.
… Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas, … karar sayılı dosyası incelenmesinde; Müteveffa …,Katılan … …, … …, sanık … olduğu, suç tarihinin 09/09/2010 suçun taksirle bir kişinin ölümüne neden olma olduğu, ATK dan ve Trafik bilirkişisinden rapor alındığı, dosyanın 18/03/2015 tarihinde sanık …’in suç konusunun önem ve değeri meydana gelen zarırın ağırlığı ve sanığın asli kusurlu oluşu dikkate alınarak cezalandırılmasına karar verildiği, kararın onama üzerine 01/10/2015 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
… Aile Mahkemesinin … Esas … karar sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı …, davalı …, davanın boşanma davası olduğu 24/05/2018 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce alınan Aktüer bilirkişisinin 22.10.2018 tarihli 11 sayfadan ibaret raporunda özetle; 09/09/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden …’nun davacı hak sahiplerinin destekten yoksun kalma zararının kızı … yönünden muris asgari ücretli çalışan kabul edilecekse 15.687,70-TL aylık 1.000,00-TL maaşla çalışan kabul edilecekse 34.438,53-TL; eşi … yönünden muris asgari ücretli çalışan kabul edilecekse 119.537,16-TL aylık 1.000,00-TL maaşla çalışan kabul edilecekse 173.951,54-TL olarak hesaplandığının bildirildiği görülmüştür.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce alınan Trafik Uzmanı bilirkişisinin 13.06.2018 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda öngörülen ve uyulması zorunlu olan emredici kurallara aykırı davaranması sonucu bu kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği için sürücü …’in % 100 tam kusurlu olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Yetkisiz mahkemeye sunulan bedel artırım dilekçesi; davacı vekili 30/10/2018 tarihli dilekçesi ile talep sonucunu 208.390,07 TL’ye artırdığını bildirmiş, dilekçesinin davalı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ıslah harcının yatırıldığı görülmüştür.
Mahkememizce alınan … Makine Yüksek Mühendisi bilirkişisinin 18.11.2020 tarihli 6 sayfadan ibaret raporunda özetle; olay tarih olan 09/09/2010 tarihinde, saat 21:00 sıralarında, … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin arkasında yolcu olarak bulunan arkadaşı ölen … olduğu halde, … ilçesi istikametinden … istikametine doğu seyir halinde sevk ve idare hatası sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeride geçip asfalt zemine çarptığı ve yoldan çıkarak motosikletin devrilmesi neticesinde motosikletin arkasında yolcu olarak bulunan arkadaşı …’nun Adli Tıp Kurumu’nun 14/10/2010 raporuna göre; genel beden travmasına bağlı kafatası kırığı ile birlikte beyin kanaması ve beyin harabiyeti sonucu hayatını kaybettiği anlaşıldığını, trafik kazasına karışan … plakalı araç sürücüsü …, B sınıfı sürücü belgesi olmasına rağmen, bu sürücü belgesi sınıfının motosiklet sürüşü için yeterli ve geçerli bir belge olmadığı, yolda motosiklet gece vakti seyir halinde iken aracının teknik özelliklerine göre ve yol durumuna göre, karayolunda sevk ve idaresindeki aracı güvenle sevk ve idare edebilecek şekilde kullanmamış, aracının hızını teknik özelliklerine göre uygun şekilde belirlememiş, kontrolsüz ve dikkatsiz bir şekilde kaza mahallinin hemen öncesindeki virajda dönüş yaparken aracı yoldan çıkmasına sebep olarak yol kenarındaki ağaca çarpmış ve trafik kazasının meydana gelmesine sebep olduğunu, dava konusu …, … plakalı ve sürücü …’in sevk ve idaresindeki motosiklette yolcu niteliğinde bulunduğunu, kask kullanmaması kazanın oluşunda etken değil, kaza sonrası ortaya çıkan bedensel zararda etken olabilecek bir durum olup bununla birlikte, kask kullanması halinde hayatını kaybetmeyeceği yönünde de bir kesin kanaat oluşmayacağını belirtmiştir.
Mahkememizce alınan Aktüer bilirkişisinin 03/03/2021 tarihli 6 sayfadan ibaret raporunda özetle; 23.08.1969 doğumlu olan müteveffa …, 09.09.2010 vefat tarihinde (41 yıl 16 günlük olup 41 yaşında kabul edilerek P.M.F. tablosuna göre Bakiye ömrü (29) yıl ve muhtemelen (70) yaşına kadar yaşayacağını, Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarıyla kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmekte olup, müteveffanın aktif çalışma hayatının (60) yaşına kadar süreceğinin kabulü ile bakiye ömründe zarar gördüğü aktif hayat süresi (19) yıl ve pasif devresi (10)yıl olacağını, her ne kadar müteveffanın babası … davacı değil ise de; nüfus kayıt tablosuna göre babanın yaşıyor olması, müteveffanın yaşaması halinde dava dışı Babası …’e de destek olacağı dikkate alınarak destek payları belirlenirken dava dışı baba …’de dikkate alınacağını buna göre; davacı eş … bakımından yeniden evlendiği 06.01.2015 tarihine kadar, davacı kızı … bakımından Yargıtay’ca muhtemel evlenme ve muhtaçlık yaş sınırı olarak kabul edilen 22 yaşına kadar, dava dışı baba … bakımından kendi bakiye ömür süresi ile sınırlı olarak müteveffanın desteğinden yoksun kaldıkları sürelerin … yönünden 4 yıl kızı … yönünden 12 yıl, Baba … yönünden 14 yıl olacağını, destek payları belirlenirken bu olay meydana gelmese idi davacı eş …’nin yeniden evlenmeyeceği varsayımına göre belirleneceğini, bu durumda Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin bu konudaki son kararlarına göre müteveffanın gelirinin tamamı hak sahipleri arasında paylaştırılacağını, davacı Eşin ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen indirimsiz zarar tutarı 13.306,86 TL olup, davalı tarafından ise Eşe 19.965,00 TL ödeme yapıldığını bu durumda davacı eşin maddi zararı ödeme ile karşılanmış olduğundan eş bakımından ayrıca gereksiz yere günümüze kadar bilinen verilere göre zarar hesabı yoluna gidilmeyeceğini, Davacı kızı …’nin ödeme tarihindeki verilere göre indirimsiz zararı 29.765,87 TL ve hatır ve müterafik kusur indirimi yapılmış zararı 17.953,17 TL olarak belirlendiğini, Davalı tarafında ise …’ye 12.290,00 TL ödeme yapıldığını, bu durumda davacı kızı …’nin ödeme tarihindeki verilere göre gerek indirimsiz gerekse de indirimli zararı yapılan ödemenin üzerinde olduğundan bu husustaki nihai takdir ve değerlendirme Mahkemeye ait olmak üzere; Davacı kızı … bakımından günümüze kadar bilinen verilere göre maddi zarar hesabı yapılarak ödemenin güncel tutarı tenzil edileceğini, olay tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre davalı … Hesabının sorumluluk limiti 175.000,00TL olmakla daha önce yapılan ödemenin tenzili sonucu bakiye sorumluluk limiti (175.000,00-32.255,00)-142.745,00 TL olarak devam ettiğini, Davacının bakiye maddi zarar toplamı, bakiye limiti aşmadığından davalı belirlenen maddi zarar tutarının tamamı ile sorumlu olacağını, neticeten 09.09.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda vefat eden …’nun geride kalan hak sahiplerinin; ödeme Tarihindeki Verilere Göre; Davacı Eş …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 13.306,86 TL, Davacı Kızı …’nun destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 29.765,.87 TL. Olduğu, Davalı tarafından davacı Eş …’ye 19.965,00 TL, davacı kızı …’ye 12.290,00 TL ödeme yapıldığı, Davacı eş …’ın destek zararının ödeme tarihindeki verilere göre karşılanmış olduğu, Davacı kızı …’ya yapılan ödemenin ise ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen 29.765,87 TL.lık indirimsiz ve 17.859,52 TL.lık indirimli(hatır ve müt kusur indirimli) zararı karşılamadığı, Günümüze Kadar Bilinen Verilere Göre Mahkemece ödeme ile borcun sona ermediği ve ödemenin kısmı ifayı içeren makbuz olarak kabul edilmesi halinde ise; Davacı eş …’ın ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen maddi zararının davalı tarafından yapılan ödeme ile karşılanmış olması nedeniyle talep edilebilir başkaca destek zararının söz konusu olmayacağı, günümüze kadar gerçekleşen veriler esas alınarak belirlenen zarar tutarından, ödemenin güncel tutarın tenzili sonucu; Davacı Kızı …’nun %100 kusura göre belirlenen destek zararından ödemenin güncel tutarının tenzili sonucu; bakiye maddi zararının(33.945,15-15.774,97) 18.170,48 TL olduğu, Davacı Kızı …’nin %100 kusura göre belirlenen 33.945,45 TL.lık maddi zararından %20 hatır taşıması(6.789,45 TL) ve %20 müterafik kusur(6.789,45 TL) indirimi yapıldıktan sonra bulunan 20.367,27 TL.lık destek zararından ödemenin güncel tutarı olan 15.774,97 TL.nın tenzili sonucu; bakiye maddi zararının 4.592,30-TL olacağı, Davacının bakiye maddi zararının her iki durumda da bakiye poliçe limiti içinde kaldığı, Dava dilekçesinde dava tarihinden(30.01.2018) itibaren yasal faiz talep edildiğini belirtmiştir.
Mahkememizce alınan Aktüer bilirkişisinin 22/06/2021 tarihli 6 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; Davacı eş bu kazadan sonra ve 06.01.2015 tarihinde yeniden evlenmiş ve daha sonra … Aile Mahkemesinde boşanma davası açtığı, ilk raporda davacı eşin destek süresi yeniden evlendiği 06.01.2015 tarihine kadar hesaplandığından bu hususta değişikliğe gidilmeyeceği, diğer yandan; Destekten yoksun kalanlar müteveffanın Eşi …, kızı … ve Babası … olduğu, müteveffa kaza tarihinde 41 yaşında olup, PMF yaşam tablosuna göre bakiye ömür süresi 29 yıl olup TRH 2010 yaşam tablosuna göre ise bakiye ömür süresi 34 yıl, Davacı eş …’nin destek süresi yeniden evlendiği tarihe kadar 4 yıl, Davacı kızı …’nin destek süresi 12 yıl, Dava dışı Baba …’in destek süresi 14 yıl olduğunu, bu durumda; Destek görenlerin destek sürelerinin tamamı müteveffanın aktif döneminde kaldığından hesaplamanın TRH 2010 yaşam tablosuna göre veya PMF yaşam tablosuna göre yapılmasının sonucu bir etkisi bulunmayacağı, mahkemenin ara kararı doğrultusunda TRH 2010 yaşam tablosuna göre yeniden hesaplama yapılacak ve ödeme işbu rapor tarihine kadar yeniden güncellenerek davacıların zararından tenzil edileceğini, davacı eşin ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen indirimsiz zarar tutarı 13.306,86 TL olup, davalı tarafından ise eşe 19.965,00 TL ödeme yapıldığını, bu durumda davacı eşin maddi zararı ödeme ile karşılanmış olduğundan eş bakımından ayrıca gereksiz yere günümüze kadar bilinen verilere göre zarar hesabı yoluna gidilmeyeceğini, Davacı kızı …’nin ödeme tarihindeki verilere göre indirimsiz zararı 29.765,87 TL olarak belirlendiğini, Davalı tarafında ise …’ye 12.290,00 TL ödeme yapılmakla bu durumda davacı kızı …’nin ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen zararı yapılan ödemenin üzerinde olduğundan bu husustaki nihai takdir Mahkemeye ait olmak üzere; Davacı kızı … bakımından günümüze kadar bilinen verilere göre maddi zarar hesabı yapılarak ödemenin güncel tutarı tenzil edileceğini, neticeten 09.09.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda vefat eden …’nun geride kalan hak sahiplerinin; Ödeme Tarihindeki Verilere Göre;Davacı Eş …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 13.306,86 TL, Davacı Kızı …’nun destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 29.765,87 TL olduğu, Davalı tarafından davacı Eş …’ye 19.965,00 TL, davacı kızı …’ye 12.290,00 TL ödeme yapıldığı, Davacı eş …’ın destek zararının ödeme tarihindeki verilere göre karşılanmış olduğu, Davacı kızı …’ya yapılan 12.290,00 TL ödemenin ise ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen 29.765,87 TL.lık maddi zararını karşılamadığı, Günümüze Kadar Bilinen Verilere Göre; mahkemece ödeme ile borcun sona ermediği ve ödemenin kısmı ifayı içeren makbuz olarak kabul edilmesi halinde ise; Davacı eş …’ın ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen maddi zararının davalı tarafından yapılan ödeme ile karşılanmış olması nedeniyle talep edilebilir başkaca destek zararının söz konusu olmayacağı, günümüze kadar gerçekleşen veriler esas alınarak belirlenen zarar tutarından, ödemenin güncel tutarın tenzili sonucu; Davacı Kızı …’nun %100 kusura göre belirlenen destek zararından ödemenin güncel tutarının tenzili sonucu; Bakiye maddi zararının 17.834,10 TL. Olduğu, Davacının bakiye maddi zararının bakiye poliçe limiti içinde kaldığı, Dava dilekçesinde dava tarihinden(30.01.2018) itibaren yasal faiz talep edildiğini belirtmiştir.
Hatır taşıması yönünden; Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Ayrıca yakın akrabalık bağı bulunması halinde taşımada hatır taşıması bulunmamaktadır.
Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre ise hatır taşıması indirimi yapılması halinde %20 oranında indirim yapılması gerekmektedir.
(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/6587 Esas 2019/2961 Karar,2016/19530 Esas 2019/9799 Karar, 2018/3231 Esas 2018/12869 Karar, 2017/19 Esas 2018/10930 Karar, 2014/835 Esas 2015/7747 Karar)
Müterafik Kusur yönünden; kask kullanılmaması, koruyucu önlemlerin alınmaması gibi durumlar zararın doğmasında yada artmasında etkili davranışlar olarak kabul edildiğinden zarar görenin müterafik kusurunu oluşturur. Tazminattan indirim sebebi olarak ön görülen bu kusur kazanın oluşuna etki eden bir kusur olmayıp zararın artmasına sebep olan bir kusurdur. Bu eylemlerin müterafik kusur olarak kabul edilebilmesi ve belirlenen tazminattan bu sebeple indirim yapılabilmesi için anılan kusurlu eylemin zararın doğmasında yada artmasında etkili olmuş olması gerekir.“Zarar görenin kusuru” olarak da günümüz Türkçesiyle ifade edilen mütefarik kusur, “Zarara uğrayanın, zararın doğumuna veya zararın artmasına yardım etmesi; bu durumda zarara uğrayana ödenecek tazminat miktarının azaltılabilmesi veya tamamen kaldırılabilmesi” şeklinde izah edilebilir. Hukukumuzda beyyine külfetinin davalıya yüklendiği müterafik kusur halinde Yargıtay uygulamaları uyarınca tazminattan indirim yapılması gerekir. Asıl olan davacı tarafın koruyucu tertibatlarının bulunduğunun kabulü olup aksini yani müterafik kusurun varlığını ispat yükü bunu ileri süren davalıdadır.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, 09/09/2010 tarihinde davacıların murisinin dava dışı aracın sürücüsü nün kullandığı motor bisiklette yolcu olarak bulunduğu, trafik kazası meydana geldiği, dava dışı aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu mali mesuliyet sigortasının olmadığı, bu halde davalı … Hesabının sorumluluğu bulunduğu, davacıların murisi …’nun kaza sonucu vefat ettiği, davalı kuruma mirasçılarının başvuruda bulunduğu, davalı tarafından kısmi ödeme yapıldığı, ödemeden itibaren 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davayı açtığı, mahkememizce tarafların tüm delilleri toplandığı, kusur raporu alındığı, hüküm kurmaya ve denetime elverişli kusur raporunda davacının kusursuz, dava dışı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun bildirildiği, bilirkişi raporunun Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli 2019/40 esas 2020/40 karar sayılı iptal kararı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin güncel içtihatları doğrultusunda TRH 2010 yaşam tablosuna göre düzenlendiği, ödemenin güncellendiği, ödeme ile davacılardan …’nun mağduriyeti doğrultusunda açık fark olduğu, bu hali ile davacının tazminat talep edebileceği, davacının gelir hesabının SGK kayıtları esas alınarak yapıldığı, davacının her ne kadar dava dilekçesinde. kuaför olarak çalıştığı iddiası olsa da alınan aktüerya raporuna itirazı olmadığı, davacıların yetkisiz mahkemece alınan rapor doğrultusunda talebini artırdığı,
Davacı eski eş … yönünden her ne kadar talep artırımı yapılmış ise de Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/2656 Esas 2019/9725 Karar sayılı ve 2013/6045 Esas 2014/6926 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere eşi öldükten sonra yeniden evlenen davacı eşin, destek gereksinimi ve bakım ihtiyacı evlendiği gün sona ereceğinden, destekten yoksun kalma tazminatının davacının yeniden evlendiği güne kadar hesaplanması gerekmekte olup davacının sonradan boşanmış olması desteğin yeniden başlayacağı anlamına gelmeyeceği, bu halde davacı … yönünden maddi zararın davalı tarafından dava tarihinden önce ödemeyle karşılanmış olması nedeniyle başkaca destek zararının bulunmadığı kanaatiyle reddi gerektiği;
Davacı … yönünden ise babası müteveffanın vefatı nedeniyle destekten yoksun kaldığı, bu kapsamda destekten yoksun kalma zararının TRH-2010 tablosuna göre hesaplamanını yapıldığı, müteveffanın kesinleşen ceza kararında da görüldüğü üzere kask takmadığı, ölümün kafatası kırığı nedeniyle gerçekleştiği, kask takılmamış olması ile arasında illiyet bağının bulunduğunun kabul edileceği, müteveffanın sürücünün kullandığı araçta yolcu olduğu, sürücünün arkadaşı olduğunun, taşımanın karşılıksız olduğunun ceza yargılamasındaki beyanlar ve kesinleşen karardan anlaşıldığı, bu halde yerleşik Yargıtay uygulaması doğrultusunda %20 hatır taşıması %20 müterafik kusur indirimi olmak üzere toplam %40 indirim yapılması gerektiği, davacının toplam zararının 33.945,45-TL olduğu, %40 takdiri indirim ile 13.578,18-TL olduğu, toplam zarardan bu miktarın düşümü ile davacının zararının 20.367,27-TL olduğu, davalı tarafından yapılan ödemenin güncellenmesi ile 16.111,35-TL olduğu, güncellenen ödemenin düşümü ile davacının toplam zararının 4.255,92-TL olduğu, talep gibi dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın davacı … yönünden REDDİNE;
2-Davanın davacı … yönünden KISMEN KABULÜ ile 4.255,92-TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 30/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine;
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 290,72-TL harçtan, peşin alınan 848,38-TL harç mahsup edilerek bakiye 557,66-TL’nin hüküm kesinleştiğinde talep halinde davacılara iadesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 290,72-TL peşin harç, 35,90-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 326,62-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı … yönünden; davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/4 maddesine göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan … tarafından tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Davacı … yönünden; Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00-TL (kabul miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı … tarafına verilmesine,
7-Davacı … yönünden; Kabul-red oranına göre davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/3 maddesine göre hesaplanan 4.080,00-TL (davacının vekalet ücretini geçemeyeceği nazara alınarak) vekalet ücretinin davacılardan … tarafından tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan 3.207,42-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 65,50-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okundu.18/10/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır