Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/200 E. 2019/1280 K. 16.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/200 Esas
KARAR NO : 2019/1280
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/04/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından işletilen köprü ve otoyoldan, davalıya ait, dava dilekçesinde ve delil listesi ekinde sunulan listede belirtilen … plakalı araç ile gerçekleştirilen ihlalli geçiş nedeniyle doğan ve yasal süresi içerisinde ödenmeyen geçiş tutarı ve yasadan kaynaklı para cezasının tahsili amacıyla, … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinden gönderilen ödeme emri, davalıya tebliğ edildiğini, 6001 sayılı kanunun m.30/5 hükmüne dayandığını, yapılacak yargılama neticesinde, davalının … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile alacağın yasal faizi ve diğer tüm ferileri ile birlikte tahsili için takibin devamına ve borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasını ve vekâlet ücretinin borçluya yükletilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile; davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, davalı şirketin adresi itibariyle aleyhine ikame edilecek davalarda HMK. Md. 6 uyarınca Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, davalının ihlalli geçiş yaptığına ilişkin dosyada hiçbir bilgi ve belge bulunmadığını, yine davalıya herhangi bir uyarı da yapılmadığını, bu sebeplerden dolayı öncelikli olarak yetkisiz mahkemede dava açıldığından yetkisizlik kararı verilerek, dosyanın yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekaleti ücretin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası,
2-… İlçe Emniyet Müdürlüğü yazı cevabı
3-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, otoyol geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığından bahisle tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile mahkememizin yetkisine itiraz etmiştir.
İlamsız genel takipte, borçlu sadece imzaya veya borca itiraz etmiş ise, icra dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılır. Ancak bu halde dahi takibin yapıldığı yerdeki mahkeme yetkili hale gelmez. Borçlu/davalı icra dairesinin yetkisine itiraz etmemiş olmasına rağmen mahkemenin yetkisine itiraz edebilir. (İtirazın İptali, Menfi Tespit ve İstirdat, Tasarrufun İptali, İflas ve İflasın Ertelenmesi, Sıra Cetveline İtiraz Davaları, Ankara-2015, Seçkin Yayınları age:sh-98-109, Mahmut Coşkun) Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 01/10/2012 Tarih ve 15290/20315 E.K.sayılı kararında da işaret edildiği üzere takibin yapıldığı icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmemiş olması, takibin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğunu göstermez. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir.
Bilindiği üzere tüm davalar için uygulanan yetki kuralı, genel yetki kuralı olup; buna göre genel yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.6/1; mülga 1086 sayılı HUMK m.9/1) Bazı davalarda ise genel yetkili mahkeme yanında başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır ki bu da özel yetki kuralıdır. Öte yandan davacının genel yetki ile özel yetki kuralı arasında seçimlik hakkı vardır. 6100 sayılı HMK’nun 10.maddesinde (mülga 1086 sayılı HUMK m.10) sözleşmeden doğan davalar için özel yetki kuralı öngörülmüş olup; sözleşmeden maksat ise konusu mal varlığı hakkı olan Borçlar Hukuku’na ilişkin sözleşmelerdir. (Yargıtay HGK 23/10/2013 gün ve 2013/65 E. 2013/1480 K.)
Taraflar arasındaki uyuşmazlık mal varlığına ilişkin olmayıp bir hizmetin verilmesine ilişkindir. Yetki Sözleşmesi de bulunmadığına göre somut olayda Sözleşmenin İfa Yerinin yetkili olduğuna ilişkin HMK.nun 10.maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır.
TBK.nun 89 (Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 73.) maddesinde para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği belirtilmektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın Otoyol Geçiş İhlalinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere borçlar, sözleşmeden, haksız fiilden ya da sebepsiz zenginleşmeden doğar. Bu üç borcun kaynağına göre yetkili mahkeme ayrı ayrı düzenlenmiş olup, genel yetkili mahkeme ise 6100 sayılı HMK.nın 6. maddesi gereğince davalının ikametgahı mahkemesidir. Yetkiye ilişkin diğer düzenlemeler, bu düzenlemenin yanında özel düzenlemeler olup, genel düzenlemeyi ortadan kaldırıcı nitelikte değildir.
Türk Borçlar Kanununun 89.maddesinde yer alan düzenleme ile para borçlarının ifa yerine göre yetkili mahkemeyi belirleme esası getirilmiştir. Dava Otoyol Geçiş İhlalinden kaynaklanmakta olup, alacağın varlığı öncelikle sözleşmenin mevcudiyeti, daha sonra da davacının edimini yerine getirilip getirilmediğinin tespitinden sonra belirlenecektir. Bir başka ifade ile davanın konusu münhasıran para borcuna ilişkin değildir. Sözleşmenin mevcudiyeti tartışıldıktan ve davacının edimini yerine getirildiğinin tespitinden sonra nihayetinde bir paraya hükmedilecek olması uyuşmazlığın esasının para borcu olduğu sonucunu doğurmamaktadır. Aslında tüm borç kaynaklarına göre değerlendirme yapıldığında dahi, neticede bir para ödeme kararına hükmedildiği için, tüm borçların para borcu olduğu gibi bir sonuca ulaşılır. Haksız fiilden kaynaklanan bir borçta sonuçta haksız fiilin varlığının tespiti halinde para borcuna dönüşeceği gibi sebepsiz zenginleşmeye dayalı bir borçta, sebepsiz zenginleşme koşulların varlığı kabul edildiğinde bir tazmin hükmüne varıldığı için neticede bir para borcuna dönüşecektir. Tüm bu borç ilişkilerinden doğan borçların para borcu olduğu kabul edildiğinde. HMK.nun yetkiye ilişkin genel hükmü olan 6.madde hükmü neredeyse uygulanamaz hale gelecek, özel hüküm olan 10.madde genel hüküm halini alacaktır.
Bilimsel içtihatlarda bu görüş kabul edilmektedir. Prof. Dr. Ahmet M. Kılıçoğlu Borçlar Hukuku Genel Hükümler adlı kitabında (Ankara, 2006, 7. Bası, sh.391) “kanımca BK. md.73 b.1’deki para borçlarında ifa yeriyle ilgili kuralı, kaynağı ne olursa olsun bütün para borçları için getirilmiş bir kural olarak yorumlamak mümkün değildir. Böyle bir yorum tarzı, borç ilişkilerinin tamamına yakın kısmında ifa yerinin alacaklının yerleşim yeri olması sonucunu doğuracaktır. Zira sözleşmelerin büyük bir kısmında borcun konusu para olduğu gibi (kiracının kira borcu, alıcının bedel borcu, işverenin ücret borcu, vekil edenin ücret borcu gibi), haksız fiillerde ve sebepsiz zenginleşmede de failin ve zenginleşen kişinin borcu olayların büyük çoğunluğunda paradır. Bu durumda BK. md.73 b.3’de yer alan “Bunlardan başka her borç doğumu zamanında borçlunun mukim bulunduğu yerde ifa edilir” şeklindeki ana kural istisna, BK. md.73 b.1’deki istisna ise kural haline getirilmiş olacaktır. Öte yandan bu yorum tarzı Türk Hukuku için oldukça sakıncalı sonuçlar doğuracaktır. Yukarıda açıklamış olduğumuz gibi, ifa yeri özellikle yetkili mahkemeyi ve icra dairesini tayin bakımından önem taşımaktadır. HUMK.muza göre kural olarak her dava açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir (HUMK.md.9). BK. md.73 b.1’deki ifa yeri ile ilgili hükmün “kaynağı ne olursa olsun bütün para borçlarıyla” ilgili olduğu yorumu yapılacak olursa, borç ilişkilerinin tamamına yakın kısmında ifa yeri verme zamanında alacaklının yerleşim yeri olacak, borç ilişkisinden doğan bütün davaları alacaklı kendi yerleşim yeri mahkemelerinde dava edebilecektir. Bu durum HUMK.muzda davalarda yetki ile ilgili ana kuralı adeta istisna haline getirmiş olacaktır. Bundan başka HUMK.muz sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin yapıldığı ya da ifa edileceği yer mahkemelerinin de yetkili olduğuna ilişkin bir kural getirmiştir (HUMK. md.10). BK. md.73 b.1’de para borçlarında ifa yeri ile ilgili kuralı, kaynağı ne olursa olsun bütün para borçları için geçerli bir kural olarak yorumlayacak olursak, sözleşmeden doğan borçlarla ilgili HUMK.muzun getirmiş olduğu sözleşmenin yapıldığı yer mahkemelerinin de yetkili olduğuna ilişkin hükmün uygulanma alanı oldukça daraltılmış adeta bir istisna hükmü haline getirilmiş olacaktır. Bütün bu açıklamalardan sonra, BK. md. 73 b.1 ile getirilen, para borçlarında ifa yerine ilişkin kuralın, konusu alacaklının borçluya vermiş olduğu bir miktar paranın borçlu tarafından alacaklıya iadesi borcu ile, yani karz sözleşmesinden doğan borçlarla sınırlı olduğunu kabul etmek gerekir.” demek suretiyle sözleşmeden doğan borçlarda tüm sözleşmelerin para borcu gibi değerlendirilip, buna göre yetkili mahkemenin belirlenmesinin, genel yetki hükmü olan 6. maddeyi istisna, özel yetki hükmü olan 10. maddeyi ise kural haline getireceğini haklı olarak ileri sürülmüştür. Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin yerleşmiş uygulaması da bu yöndedir. Dairenin 11.10.2012 tarih 2011/6415 E. – 2012/6394 K., 24.01.2013 tarih 2012/973 E. – 2013/345 K., 20.11.2013 tarih 2013/2895 E. – 2013/6110 K., 11.03.2014 tarih 2013/3454 E. – 2014/1693 K. sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenerek para borçlarında ifa yerine ilişkin kuralın, konusu alacaklının, borçluya verdiği bir miktar paranın iadesi talebini içeren karz sözleşmesinden doğan borçlarla sınırlı olduğu kabul edilmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, karz aktinden kaynaklanan bir uyuşmazlık olmayıp, Otoyol Geçiş İhlalinden kaynaklanan alacağa ilişkin bulunduğundan ve davalının ikametgahının (muamele Merkezi) bulunduğu yerin Başakşehir/İstanbul olduğu, davacının merkezinin Çankaya/Ankara olduğu, ihlalli geçişin Bursa ilinde gerçekleştiği, bu hali ile yukarıdaki açıklamaların aksi düşünülecek olsa dahi mahkememizin yetki sınırları içerisinde olamayacağı, yetki itirazının süresinde olduğu ve davalının yetki itirazının ayrıntılı olarak açıklandığı üzere yerinde olduğu kanaatiyle davalının talebi doğrultusunda dosyanın görevli ve yetkili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davalının yetki itirazının kabulü ile Mahkememizin yetkisizliğine, davaya bakmakta Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunun tespitine,
2-6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3-6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya yetkili mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/12/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır