Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/161 E. 2020/253 K. 02.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/161 Esas
KARAR NO : 2020/253
DAVA :İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 14/08/2017
KARAR TARİHİ : 02/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, 1479907 tesisat numarası ile ticarethanesine sağlanan enerji bedeline karşılık davacı şirket tarafından tahakkuk ettirilen faturalarım ödemediğinden, davalının toplam 379,84 TL asıl alacak bedeli, 567,95 TL gecikme zammı, 109,20 TL zammın KDV’si ile birlikle toplam 1.056,99 TL tahsili için ….İcra Müdürlüğü’nün 2016/7223 esas sayılı dosyasıyla icra takibinin başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ederek durdurduğunu, itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı savunma dilekçesinde özetle; alacaklı görülen tarafa borcunun bulunmadığını, zatürre olduğundan işyerini 2001 yılı içerisinde kapattığını, davacının 2001 yılından sonraki faturaları tarafıma tahakkuk ettirerek hukuka aykırı şekilde takibe geçtiğini, takibe, borca, ödeme emrine, faiz oranına ve işlenmiş faize itiraz ettiğini belirterek; icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğünün 2016/7223 esas sayılı dosyası,
2-Abonelik sözleşmesi ve dosyası
3-Bilirkişi raporu
4-Davacı vekili ve davalının beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, abone tarafından ödenmeyen elektrik tüketim bedellerinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacının davası …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/10/2018 tarih, 2017/384 esas, 2018/392 sayılı görevsizlik kararı ile Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Abonelik sözleşmesini imzalayan abone, sözleşme sona erinceye kadar tahakkuk edecek olan tüketim bedelinden, dağıtım yapan kuruma karşı sözleşme gereği sorumludur. Hemen belirtmek gerekir ki, burada kullanımın normal ya da kaçak kullanım olmasının da sonuca etkisi bulunmamaktadır. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin, sözleşmesi iptal edilmediği sürece, kullanım bedelinden dolayı fiili kullanıcı ile beraber müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin istikrar kazanmış uygulamasına göre, abonelik iptal ettirilmedikçe, o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz gibi abonelik bedellerinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur. Nitekim, aynı ilkeler HGK’nın 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı ilamında da benimsenmiştir.
25/09/2002 tarihli ve 24887 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24. maddesine göre; zamanında ödenmeyen borçlar başlığı altında “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir” şeklindedir.
01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren ve 30/12/2012 tarihli 28513 sayılı resmî gazete ile 24/2. maddesindeki “kesilebilir” ibaresi “kesilir” şeklinde değiştirilen Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2.maddesine göre, “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine en az 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir” söz konusu durum 2 gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir.
01/03/2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğu anlaşılmaktadır.
Müterafik kusur yönünden; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları gereğince, davacının uzun bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de, bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davacının beraatını gerektirmeyeceği gibi (tüketim bedeli olan ana borçtan) hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz ve müterafik kusur nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirimi gerektirmez. Olsa olsa davacının elektriği kesmemesi dolayısıyla davacının müterafik kusuru nedeniyle, davalı açısından normal tüketim bedeli dışında gecikme zammı ve işleyecek yasal faizden indirim sağlar. Davacının müterafik kusuru nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirim davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açar ki, bu da yukarıda bahsedilen usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil eder. Bu durumda müterafik kusur indirimi ancak uygulanacak faiz oranı üzerinden ve ancak yasal faize kadar indirim yapılabilecektir.
Gecikme zammı yönünden; Hukuk Genel Kurulunun ve Yargıtay 3. Hukuk Dainesi’nin yerleşmiş uygulamasına göre; abonelik sözleşmesinde ödemelerde gecikme olması hâlinde, 6183 sayılı kanun da belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, gecikme zammına ilişkin şartın açık, anlaşılabilir ve oranları da belirtilmek suretiyle yazılması gerekir. Soyut olarak, salt kanun ve yönetmelik hükümlerine atıf yapılmış olması hâlinde gecikme zammı istenemez, abonenin sıfatına göre faiz istenebilir. Abonelik (elektrik, su, atık su ve doğalgaz) sözleşmesinde; 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı oranının uygulanacağına yönelik bir hüküm yoksa, borç ödenmediği takdirde, normal tüketim bedeline 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı değil, abonenin sıfatına (mesken ise yasal faiz, ticarî ise TTK’nuna tabi aboneler için ticarî faiz, diğer aboneler için yasal faiz) faiz uygulanacaktır. (HGK’nun 22/09/2010 tarih, 2010/13-466 Esas, 2010/410 Karar, 28/11/2012 tarih, 2012/13-624 Esas, 2012/915 Karar, 3. HD’nin 27/02/2014 tarih, 2013/18346 Esas, 2014/3079 Karar sayılı ilâmlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.)
Temerrüt ve işlemiş faiz yönünden; bilindiği üzere faiz; para borçlarında borcun zamanında ödenmemesi -borçlunun temerrüde düşmesi- halinde kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüt devam ettiği sürece varlığını koruyan, alacaklının zararın varlığını ve miktarını aynı zamanda borçlunun kusurunu ispat etmek zorunda kalmaksızın borçlunun ödemek durumunda olduğu ve miktarı yasalarca belirlenmiş asgari ve maktu bir tazminattır. Temerrüt faizinin miktarı yasalarca belirlenmiş olduğundan, alacaklının bir zararının olup olmadığı veya zararın temerrüd faizi oranından daha düşük olup olmadığı tartışmalarına meydan vermeksizin, borçlunun faiz ödemeye peşinen zorlanması yargı organlarını da büyük bir yükten kurtarmakta ayrıca borçluyu zamanında ödemede bulunmaya sevk etmektedir.
Para borçlarında borçlunun borcunu vadesinde ödememesi halinde kararlaştırılan gecikme zammının aslında bir faiz olduğu kabul edilmektedir (HGK’nun 16.06.2004 gün ve 2004/19-357-360; 10.10.2012 gün ve 2012/7-502-707 sayılı kararları)
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 101. Maddesinde (6098 sayılı TBK’nun 117.maddesi) “borcun ifa olunacağı gün sözleşme ile belli edilmiş ise ihtar şartı aranmadan bu günün bitmesi ile borçlu mütemerrit olur.” hükmü mevcuttur.
Buna göre, abonelik sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıkta her bir faturanın son ödeme günü belli ve muayyen olduğuna göre, abonelik sözleşmesinde faturanın zamanında ödenmemesi hakkındaki madde hükümlerine göre her bir fatura alacağına son ödeme tarihinden itibaren 818 sayılı BK’nun 101. maddesi (6098 sayılı TBK’nın madde 117) gereğince faiz (abonelik sözleşmesinde hüküm bulunması halinde gecikme zammı, aksi halde yasal faiz) işletilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/13741 Esas 2018/2639 Karar sayılı emsal ilamı)
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman elektrik mühendisi bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının … İcra Dairesinin 2016/7223 esas sayılı takip dosyasında faturadan kaynaklanan 379,84-TL asıl alacak 567,95-TL işlemiş faiz 109,20-TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 1.056,20-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 16/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 22/06/2018 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği , dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Abonelik dosyasının incelenmesinde; taraflar arasında sözleşme imzalandığı, faturaların zamanında ödenmemesi durumunda müşterinin elektriğinin kesileceği tarihin açıkça belirlenmediği, gecikme zammına ilişkin açık anlaşılır oranları belirli hükümün bulunmadığı görülmüştür.
Dava konusu faturaları incelenmesinde; ilki 26/02/2008 Son ödeme tarihli en sonuncusunda 05/01/2009 Son Ödeme tarihli toplam 4 Adet fatura olduğu, faturaların tarihleri itibariyle Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
Elektrik Mühendisi Bilirkişi, 10/12/2019 tarihli 4 sayfalık raporunda özetle; fatura bedellerinin ödenmesinde abone ve fiili kullanıcı birlikte yükümlü olduklarından davacının, elektrik enerjisini fiilen kullanan tüketicinin adını çevre araştırması yoluyla belirlemesi gerektiğini, ancak, davacı şirket, fiili kullanıcıyı tespit etmeden abone sıfatıyla davalının fatura bedellerini ödemesini talep ettiğini, davalının Elektrik Faturalarını Ödeme Yükümlülüğü Olup Olmadığını; Davalı, 2001 yılında işyerini kapattığını, bundan dolayı 2008 yılında tanzim edilen fatura bedellerini ödeme yükümlülüğü olmadığını iddia etmektedir, Ancak, abonelik iptal ettirilmediği sürece fiili kullanıcı ile birlikte abonenin de elektrik bedelini ödeme yükümlülüğü olduğunu, bundan dolayı, davalının, abonelik dönemine ilişkin faturaların bedeli 379,84 TL’sini gecikme zamlarıyla birlikte ödeme yükümlülüğü olduğu kanaatine vardığını, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 24. Maddesine göre; tüketicinin, elektrik tüketimine ilişkin ödemelerini son ödeme tarihine kadar yapmaması durumunda tedarikçi tarafından tüketiciye yazılı olarak en az 5 iş günü süreyi içeren ikinci bildirimde bulacağı, ikinci bildirimde belirtilen süre içerisinde yapmaması halinde, bildirim tarihinden itibaren en geç beş iş günü içerisinde elektriği kesileceği, yasal tebligat süreleri dikkate alındığında, borçlunun ödenmeyen abonenin faturaları son ödeme tarihlerinden itibaren en geç 30 gün içinde elektriğinin kesilmesi gerektiği, davalının elektiriği kesmemesi nedeniyle borcunun aşırı derecede artmasında davacınını kusuru müterafik olduğu, elektrik piyasası müşteri hizmetleri yönetmeliğinin 24. Maddesindeki, zamanında ödenmeyen borçlar için 6183 Amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun 51. Maddesine göre işletileceğini, müterafik kusur nedeniyle indirim hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, davacı şirketin İcra takip tarihi itibariyle alacağının davalı …’dan 379,84-TL asıl alacak 420,85-TL gecikme zammı, 75,75-TL gecikme zammı KDV’ si olmak üzere toplam 876,44 TL talep edebileceği kanaatine vardığını bildirmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davalı davacının elektrik abonesidir. Davacı kurum , 2008 ile 2009 yılları arası elektrik tüketim fatura bedellerinden oluşan alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacının eldeki davayı açıldığı anlaşılmıştır. Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere davalı aboneliğini iptal ettirmedikçe davacı kuruma karşı fiili kullanıcı ile birlikte sorumludur. Dava konusu abonelik sözleşmesinde, geciken ödemelerle ilgili olarak 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre gecikme zammı alınacağına ilişkin açık ve anlaşılır bir hüküm bulunmadığından davacının aboneliğin sıfatı nedeniyle elektriği kesilmesi gereken tarihe kadar avans oranda faiz isteyebileceğinin kabulü gerekir. Bu kapsamda Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin içtihatları doğrultusunda Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin göre davacının elektriği kesmesi gereken tarih son ödeme tarihinden 30 Gün sonra olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Davacının bu tarihten sonra elektriği kesmemesi müterafik kusur olduğundan, ancak müterafik kusur indirimi faizden ve ancak yasal faize kadar olabileceğinden, elektriğin kesilmesi gereken tarihten icra takibine kadar ancak yasal faiz talep edebilecektir. Bu kapsamda mahkememizce alınan bilirkişi raporu hükme esas alınmamış her fatura için ayrı ayrı elektriğin kesilmesi gereken tarihini hesabıyla bu tarihe kadar avans faizi bu tarihten sonra ise davacının müterafik kusuru nedeniyle yasal faiz hesaplanmış, faizin KDV’si de hesaplanmak suretiyle aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilerek,
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün 2016/7223 Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptaline, takibin 379,84-TL asıl alacak 167,44-TL işlemiş faiz, 30,13-TL işlemiş faizin KDV’si olmak üzere toplam 547,28-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren, yasal faiz işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 109,45-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40-TL harçtan, peşin alınan 31,40-TL harç mahsup edilerek kalan 23,00-TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 31,40-TL peşin harç ve 31,40-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 62,80-TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 547,28-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.072,50-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 555,30-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı parasal miktar itibariyle kesin karar açıkca okunup usulen anlatıldı.02/03/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır