Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/147 E. 2020/503 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/147 Esas
KARAR NO : 2020/503
DAVA : Rücuen Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/03/2019
KARAR TARİHİ : 23/09/2020

Mahkememizde görülen Rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile dava dışı sigortalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi arasında tanzim edilen iş yeri paket poliçesi kapsamında sigortalıya ait iş yerinde 31/12/2017 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle çalınan bir kısım eşyalar ile hasar gören bazı demirbaşlar nedeniyle yapılan toplam 71.618,26-TL ödemelerin davalılardan gerekli güvenlik önlemlerini almadıklarından halefiyet tarihi 07/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … Sanayi Sitesi İşletme Kooperitifi vekili, kendi işyerinde gerekli güvenlik önlemlerini yeterince almayan dava dışı sigortalı veya güvenlik işini tamamen sözleşme gereği üzerine almış bulunan güvenlik şirketi ortada iken, site yönetimi olan müvekkilinin zarardan sorumlu olmasının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Ltd. Şti vekili, sitenin iki kısma ayrıldığını, birinci kısma girişte kayıt alındığını, ancak diğer kısımda kayıt alınmadığını, hırsızlık olayında sigortalı şirket yetkilisinin olay anındaki ihmali ve olayın tamamlanmasına yardımcı taksirli hakeketleri olayın düzmece olabileceği kuşkusunu yarattığını, kusurlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, TTK’nın 1472. maddesi uyarınca rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Dosyada mübrez hasar evrakları uyarınca 06/03/2018 tarihinde, dava dışı sigortalıya 31/12/2017 tarihinde cereyan eden riziko kapsamında 71.618,26-TL sigortacı tarafından ödeme yapıldığı, davacının aktif husumet (sıfat) ehliyetinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
31/12/2017 tarihinde dava dışı sigortalıya ait iş yerinde demir kapının kilit aksamının kırıldığı, kapı camının da kırık olduğu, iş yeri güvenlik kameraları izlendiğinde beyaz renkli minibüsle gelen yüzleri maskeli ve şapkalı, ellerinde eldiven bulanan şahısların iş yerine girdiği bir kısım malları çalarak araca yüklediği, dava dışı müşteki sigortalıya ait … plakalı araca da çarparak olay mahalinden uzaklaştıkları, sitenin dış nizamiyesindeki asma kilitle kilitli olan kapıya da çarparak uzaklaştıkları anlaşılmaktadır. Kolluk birimleri tarafından yapılan kriminal incelemede mukayeseye elverişli biometrik parmak izine rastlanılmamıştır.
Davalı Kooperatif vekili hırsızlık eyleminin düzmece olabileceğini ileri sürmüş ise de bunu somut deliller ile ispat edememiştir. Davacı dava dışı sigortalının hırsızları sürmüş olduğu araçtan kendi aracını kaçırmak için aracını çekmesi olayın mizansen olduğunu göstermez. Zira kendi aracı üzerine hızla gelen bir araçtan kaçınmak doğaldır. Olayın kurgu ve sigorta şirketini dolandırmak kastı ile yapıldığına dair başkaca herhangi bir somut delil ve belge dosyada mevcut değildir. Yine sigortalının üzerine düşen asgari önlemleri almadığına ilişkin herhangi bir saptama da mevcut değilir. Tutanaklara göre kapıların gerekli şekilde kilitlendiği sabittir. Dolayısıyla TBK’nın 52. maddesi bağlamında müterafık kusurun varlığı söz konusu değildir.
Davalılardan güvenlik firmasının olay tarihini kapsar şekilde 5188 sayılı yasaya göre izin belgesinin mevcut olmaması halinde dahi dosyadaki bilgi ve belgelere nazaran o tarihte sitede fiilen güvenlik hizmeti verdiği sabittir. İzin belgesinin geç alınması ya da hiç alınmaması Adli veya İdari yaptırımı gerektirirse de davalı güvenlik firmasının fiilen hizmet verdiği çekişmesiz olduğundan sorumluluğu ortadan kalkmaz. Savunmasında üst ve alt bölge arasında uyumsuzluk bulunduğu ve girenin çıkanın denetlenemediği ileri sürülmüşse de sitedeki alt ve üst bölgeler arasında gerekli koordinasyonun sağlanarak güvenliğin özenli bir şekilde temini gerekmektedir. Dolayısıyla davalının güvenlik zafiyeti oluşturduğu aşikar olmakla tam kusurlu olduğu sabittir. Diğer yandan davalılardan sanayi sitesini işleten kooperatif tüzel kişiliği ise site güvenliğinin sağlanması hususunda site sakinlerine taahhütte bulunmuştur. Bir başka söyleyişle davalı yönetim site güvenliğini sağlarken diğer davalı özel güvenlik firmasını kullanmış olup, TBK’nın 116. maddesi gereğince ifa yardımcısının sorumluluğu hükümlerine göre iş bu güvenlik firmasının kusur ve ihmallerinden “kusursuz olarak” sorumludur.
Bir diğer uyuşmazlık ise çalındığı iddia olunan ve hasar gördüğü belirtilen demirbaşlar nedeniyle yapılan ödemenin olayın oluş biçimi ile uyumlu olup olmadığı ve çalınan emtiaların sigortalının envanterinde bulunup bulunmadığı hususundadır. Bu sorunun çözümü için dava dışı sigortalının kayıtları muhasip bilirkişi marifetiyle tetkik edilmiştir. Beyan edilen malların sigortalı kayıtlarında bulunduğu tespit edilmiştir. Diğer yandan söz konusu malların niteliğine nazaran elektrik mühendisi teknik bilirkişiden rayice uygunluk raporu alınmıştır. Olay tarihi 2017 yılı itibariyle tespit edilen rayiçlere uygun olarak sigorta tarafından ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla hatır (ex grasia) ödemesinin varlığı anlaşılamamıştır. Sonuç olarak çalınan mallar ile hasar gören demirbaşlar nedeniyle yapılan ödemelerin rayice nazaran kadri maruf olduğu görülmüştür.
Hal böyleyken, toplanan deliller ve yapılan tahkikata göre davalı güvenlik firmasının kusuru olduğu, diğer davalı site yönetiminin ifa yardımcısının sorumluluğu kapsamında kusursuz olarak sorumluluğunun gündeme geldiği, olayın kurgu olduğunun anlaşılamadığı, kaldı ki, ceza tahkikatının 13/03/2018 tarihli savcılık kararı ile daimi aramaya alındığı, yapılan ödemelerin rayice uygun olduğu kanaati ile usulüne uygun halefiyet belgesi uyarınca davacı sigortacının rücuen tazminat talebinin yerinde olduğu kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-TTK’nın 1472 maddesi uyarınca rücuen tazminat miktarı 71.618,26-TL’nin halefiyet (ödeme) tarihi 07/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 4.892,24-TL harçtan peşin alınan 1.223,07-TL harcın mahsubu ile, bakiye 3.669,17-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından sarfedilen, 1.223,07-TL peşin harç, 44,40 TL başvuru harcı, 4.500,00-TL bilirkişi masrafı, 243,00-TL posta tebligat masrafları olmak üzere cem’an 6.010,47-TL’den ibaret yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 10.110,37-TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı SS Sultangazi Kooperatif vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 23/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*