Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/135 E. 2019/1190 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/175 Esas
KARAR NO : 2019/1191 Karar

HAKİM : ADNAN YILMAZ 25811
KATİP : AHMET ZİYA YALÇIN 229307

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2019
KARAR TARİHİ : 26/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 04.04.2019 tarihli dilekçesinde özetle; “davalı tarafın müvekkili hakkında, İstanbul … İcra Dairesi …E. Sayılı (Eski no:… E.) dosyası ile kambiyo senedine mahsus haciz yoluyla takip başlattığını, takip tarihi 31.03.2005 olup ödeme emri müvekkiline bizzat tebliğ edilmediğini, bu nedenle icra takibinden müvekkilinin haberdar olmadığını,Müvekkilinin, icra takibinin başlatıldığı tarihten çok önce, takip sırasında ve halihazırda hep aynı adreste otururu durumda olduğunu, Kısa süreliğine İçerenköy Mah. … Sok. No:… Daire: 33 Ataşehir İstanbul adresi mernis olarak kaydolduğunu, müvekkili resmi ikametgahına ödeme emri tebliğ edilmediği için 2005 yılında başlatılan icra takibinden hiç bir surette haberdar olunmadığını , Müvekkilinin üzerine kayıtlı … plakalı aracı üzerine haciz konulması üzerine, 19.02.2019 tarihinde durumdan haberdar olunduğunu, senedin müvekkili eli ile düzenlenmiş bir senet olmadığını, sahte olarak hazırladığını, bu nedenle imzaya itiraz ettiklerini, müvekkilinin eli ürünü yazı ve imza örneklerinin alınarak, takibe konu senetteki yazı ve imza örnekleri ile karşılaştırılmasını talep ettiklerini, davalı yanın müvekkilinin aleyhinde başlattığı ve halihazırda devam ettiği icra takibi ve icra marifeti ile haciz işlemi uygulaması sebebiyle müvekkil açısından telafisi güç zararlara sebep olacağından öncelikle takibin tedbiren durdurulmasını talep ettiklerini, fazlaya dair tüm dava ve talep haklarının saklı kalmak koşuluyla, Öncelikle, icra takibinin tedbiren durdurulmasını, Müvekkilinin davalı yana borçlu olmadığının tespitini, İstanbul … İcra Dairesi … E. Sayılı icra takibi dosyasının iptalini,Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline Karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 14/06/2019 tarihli cevap dilekçesini özetli;Müvekkilinin Banka’nın…Şubesi tarafından, dava dışı … Ltd. Şti.’ne kredi kullandırılmış olup, müvekkilinin Banka kredi ilişkisi nedeniyle alacaklı olduğunu, Kredi borçlusu dava dışı …Ltd. Şti., takip konusu bonoyu, tahsilinde kredi borcuna mahsup edilmek üzere müvekkilinin Banka’ya ciro ve teslim ettiğini, yasal hamil durumundaki müvekkilinin Banka, kredi borçlusu tarafında ciro ve teslim edilen sözkonusu bonoyu, süresinde ibraz ederek yasal müracaat hakkını kullandığını,bono bedelinin vade gününde ödenmemesi üzerine Kartal … Noterliği’nin 21.09.2004 tarih, …yevmiye numaralı ödeme protestosu gönderilmesine karşın bono bedelinin ödenmediğini, Bunun üzerine müvekkilinin, Banka, alacağının tahsili amacı ile İİK. m. 257 uyarınca ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş ve İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı verilmiştir. Bu kararın icrası amacıyla da İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas (eski esas: …) Esas sayılı dosyası ile borçlular …-…Gıda Pazarlama Dağıtım ile … Ltd. Şti. aleyhine icra takibi başlattığını, Müvekkilinin Banka meşru hamil ve iyiniyetli 3. kişi olduğunu,müvekkilinin Banka bononun iyiniyetli yasal hamili sıfatı ile icra takibi yaptığını, Bonodaki imzaların sahte olması konusunda müvekkili Bankanın hiçbir bilgisi olmadığını, davacı, kendisine ödeme emrinin tebliğ edilmediğini iddia ettiğini, takip sırasında uzunca bir süre davacının kayıtlarda ve merniste belirlenmiş olan adresine ödeme emri gönderilmesine karşın tebligatın yapılamaması sebebiyle son çare olarak Tebligat Kanunu 28. madde hükmü uyarınca ilanen tebligat yapıldığını, Davacı ayrıca senedin muhatabı olan … Ltd. Şti. ile arasında işbu senede dayalı herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını belittiğini, ancak takibe konu olan senedin kambiyo vasfına haiz bir senet olması ve kambiyo senetlerinin illetten mücerret olması gerçekliği karşısında, başlatılmış olan bir icra takibinden sonra menfi tespit davasının açılması halinde, borçlunun bu davayı, icra takibini sürümcemede bırakmak için açtığı hakkında kuvvetli bir karinenin olduğu kabul edildiğiıs bilinmekte olup kanun koyucu İİK. 72/3 maddesinde “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez.” demekte olduğunu, Davacının takibin tedbiren durdurulması talebinin reddini, haksız açılan davanın reddini, davacının davasını kötü niyetli olarak ikame ettiğinden davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kanbiyo takibi dosyasının uyap suretinin geldiği görüldü.
Dosyanın incelenmesinde davacıya icra dosyasının 26.10.2009 tarihli ilan tutanağı ile ilanen tebliğ edildiği görüldü.
Davanın davacı yanın davalıyla yaptığı Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan senet nedeniyle borçlu olmadıkları yönünde açılmış Menfi Tespit davası olduğu görüldü.
İcra ve iflas hukuku, icra ve iflas takiplerinin usul hukuku niteliğindedir. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötüniyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinden, tahsile kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz, İİK’nun 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK’nun 209. maddesi uygulanamaz. İmza itirazı, İİK’nun 170/1. maddesi uyarınca satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz. Ancak icra mahkemesi itirazla ilgili kararına kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir (İİK m. 170/2).
Öte yandan sahtelik iddiasının imza itirazı dışındaki bir nedene (yazıda sahtelik) dayanması halinde Dairemiz, İcra ve İflas Kanunu’nda bir düzenleme bulunmadığından HMK’nun 209. maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde iken, daha sonra içtihat değişikliğine gidilerek, senet üzerinde bulunan yazıdaki sahtelik iddiasının borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK’nın 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK’nun 209. maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığı görüşü benimsenmiştir.
Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İİK’nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibi durdurulabilir. Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir.
Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur.
Somut olayda, borçluların ödeme emri ilanen tebliği üzerine yasal sürede icra mahkemesine takibe konu bonoda tahrifat yapıldığına ilişkin bir başvurusu bulunmadığı gibi borçluların bu iddiası İİK’nun 169/a maddesindeki borca itiraz niteliğinde olup ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresi içerisinde bu yönde yapılmış bir başvuru olması halinde icra mahkemesince incelenmesi mümkündür.
Tüm bu nedenlerle süresi içerisinde dava açılmamış olması nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Süresinde açılmayan davanın Reddine,
2- 44,40-TL karar harcının peşin alınan 187,86-TL den düşümü ile kalan 143,46-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davalı taraf kendisini vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/11/2019

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır