Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/972 E. 2023/58 K. 30.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/721 Esas
KARAR NO : 2023/71
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 12/11/2021
KARAR TARİHİ : 30/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı … şirketi arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden taksitli ticari krediler kullandırıldığını, diğer davalılar … … ve … …’in ise Genel Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını ve borçtan hukuken sorumlu hale geldiklerini, davalının sözleşme hükümlerini ihlal etmesi ve bakiye borcunu ödememesi üzerine borçlunun kredi hesabının kat edildiğini ve 19/04/2021 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek gönderildiğini, ihtarnamede ön görülen süre içerisinde borcun ödenmeyerek alacaklarının muaccel hale geldiğini, borcun ödenmemesi üzerine …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalıların ödeme emrine, borca, takibe, faiz oranına, faize vs. ve takibin tüm ferilerine itiraz ettiğini, dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, imza itirazının kabulünün mümkün olmadığını, sözleşme imzalanırken davalıların bankaya imza sirkülerlerini de sunduklarını, davalıların imza itirazının tamamen kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile itirazın iptali ve takibin devamını, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedildiğini, vekalet ücreti ve dava giderlerinin davalılar üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
…. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyasının UYAP üzerinden, ticaret sicil kayıtlarının, nüfus kayıtlarının, GKS suretlerinin celp edilerek, dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyasının genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan 114.750,25-TL ana para, 22.019,37-TL akdi faiz, 204,24-TL işlemiş faiz, 532,75-TL ihtarname masrafı, 1.111,16-TL BSMV olmak üzere toplam 138.617,77-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin borçlu şirkete 26/08/2021 tarihinde tebliğ edildiği, diğer borçlulara çıkan tebligatların bila ikmal iade edildiği, borçluların süresi içerisinde 27/08/2021 tarihinde borca itiraz ettikleri, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Bankacı bilirkişinin 13/05/2022 tarihli raporunda özetle; Dava konusu alacak tutarının, davacı … T.A.Ş. ile davalı … . Ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan 17.02.2017 tarih ve 450.000,00 TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesine istinaden, adı geçen davalı şirkete kullandırılan … no.lu Taksitli Ticari Kredi borçlarından kaynaklandığı, takiple temerrüde düşen davalı asıl borçlu bakımından yapılan hesaplama sonucunda davacı bankanın; takip tarihi itibariyle 138.617,77 TL talep edilebilir alacak tutarının bulunduğu,
davacı banka kayıtları incelendiğinde; davacı banka tarafından, takip tarihinden sonra ancak dava tarihinden önce 23.09.2021 tarihinde toplam 1.000,00 TL tahsilat yapıldığı, Yargıtay emsal kararlarına göre, takipten sonra ancak davadan önce yapılan ödemelerin, itirazın iptali davasında dikkate alınmasının zorunlu olduğu gözetilerek, söz konusu ödeme tutarı TBK’nın 100. maddesi uyarınca öncelikle faiz ve masraflardan olmak üzere, davalının takip tarihi itibariyle hesaplanan 138.618,77 TL borcundan düşüldüğünde; davacının 137.617,77 TL alacak tutarının kaldığı, davacı banka ile davalı asıl borçlu arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinde, davalı kefiller … … ve … …’in ayrı ayrı 450.000,00 TL’lık geçerli kefaletleri bulunmaktadır. Adı geçen kefiller davalı asıl borçlu ile birlikte takiple temerrüte düştüklerinden, hemen yukarıda davalı asıl borçlu bakımından takip tarihi itibariyle hesaplanan 137.617,77TL borçtan, davalı kefillerin müteselsilen sorumlu tutulabilecekleri, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi’nin 2.7.1. maddesi uyarınca, Taksitli Ticari Kredilerden kaynaklanan 114.750,25TL’lık asıl alacak tutarına, takip tarihinden itibaren yıllık % 26,88 faiz oranı üzerinden temerrüt faizi talep edilebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca davalı şirket tarafından kullanılan kredinin geri ödenmemesi ve diğer davalıların kefil sıfatıyla sorumlu olduğu iddiasıyla yapılan icra takibine davalıların itirazı sonucu takibin durması ve mahkememize açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun n 68/b maddesi uyarınca “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Alacaklının müteselsil kefillere başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ile ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Bu madde hükmüne göre,kefil yönünden alacağın muaccel olması için kat ihtarının borçluya tebliği gerekiyor ise de kat ihtarının kefile tebliğ şartı bulunmamaktadır. Ancak kefile yapılacak tebliğ, kefil hakkında temerrüt faizi uygulanması için değerlendirilir. Dosyada bulunan sözleşmenin, 6/3. maddesinde, müşteri ve kefillerin sözleşmede belirtilen adresine yapılacak tebligatların adlarına yapılmış sayılacağı, sözleşmede bildirilen adres değişikliğinin ticaret siciline kayıt edilerek bildirilmediği takdirde sözleşmede kanuni ikametgah kabul edilen adrese yapılacak tebligatların geçerli sayılacağı düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre, kat ihtarının sözleşmedeki adrese gönderilmesi yeterli olup, borçluların sözleşmedeki adresten ayrılmış olmaları sebebiyle tebliğ yapılmamasının önemi yoktur.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 581 vd. maddelerinde kefalet detaylı ve sıkı şekil kurallarına bağlı olarak düzenlenmiştir. TBK’nun 583. maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; yazılı olması, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin müteselsil kefalet varsa bunu belirtmesi ve tüm bunların kefilin el yazısı ile yazılması gerekir. TBK’nun 584.maddesi gereğince ise kefilin evli olması durumunda eşinin en geç sözleşmenin kurulması anında açıkça yazılı rızasının bulunması gerekmektedir. Tüm bu şartlar kefalet sözleşmesi için geçerlilik şartı olup herhangi bir eksikliğin bulunması durumunda geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın “Eş Rızası” başlıklı 584/1.maddesinde; “…Beri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadıkça yasal olmayan ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasına kefil olan olabilir, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı maddeye 28/03/2013 tarihli 6455 sayılı yasanın 77. maddesi ile eklenen 3.fıkrasında ise; “ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak yada yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz”, hükmü düzenlenmiştir. Aynı yasanın 584/2.maddesi gereğince kefilin sorumluluğun artmasına ilişkin değişiklik içinde eş rızası aranacaktır.
Tüm bu açıklamalarla birlikte mahkemece yapılması gereken; alanında uzman bankacı bilirkişiden hesabın kat edildiği tarih itibariyle alacağın ulaştığı miktar belirlenip, bu miktara kat tarihinden temerrüt tarihine kadar akdi faiz ve faizin gider vergisi hesaplanıp, kapitalize edilerek temerrüt tarihindeki asıl alacak bulunmasını ve bu alacağa takip tarihine kadar temerrüt faizi ve faizin gider vergisi işletilerek takip tarihindeki toplam alacak miktarı ödemeler varsa tenkis edilerek saptanarak takip tarihindeki alacağın tespitini talep etmekdir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; Uyuşmazlığın, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediye ilişkin alacağın asıl borçlu ve kefiller tarafından ödenmemesi üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı ve davalı … Ve Tic. Ltd. Şirketi arasında 17/02/2017 tarihinde, 450.000,00-TL tutarlı genel kredi sözleşmesi imzalandığı, şirket ortağı olan diğer davalılar … ve …’in sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladıkları görülmüştür.
Davacı banka tarafından … Noterliğinin 21/04/2021 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edildiği, ihtarnamenin davalı asıl borçluya ve davalı kefillere gönderilen ihtarnamelerin tebliğ edilememesi nedeniyle 26-27/04/2021 tarihinde iade edildikleri görülmüştür.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşme de davalı şirketin asıl borçlu, diğer davalıların müteselsil kefil olduğu, müteselsil kefilin yukarıda ayrıntılı anlatılan kefalet sözleşmesi şekil şartlarını sağladığı, kefillerin şirket ortağı olduğu ve kefalet tarihi itibari ile eş rızasının aranmadığı, davacı tarafından hesabın kat edildiği, kat ihtarnamesinin davalıların sözleşmedeki adreslerine tebliğ edilmekle birlikte asıl borçlu şirkete ve kefillere yapılan tebligatlar her ne kadar iade dönmüş ise de, asıl borçlunun sözleşmedeki ve ticaret sicilindeki adresinden farklı bir adrese gönderilmesi nedeniyle takiple temerrüte düştüğü, bu hali ile tebliğ edilmiş sayılacağı, müteselsil kefillere de başvurulabileceği, temerrüdün oluştuğu, talep edilen faiz oranlarının yerinde ve sözleşmeye uygun olduğu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, hükme esas alındığı, asıl alacak yönünden taleple bağlı kalınsa da feriler yönünden de takipteki miktarların yerinde olduğunun tespit edildiği, takip tarihi itibariyle davacının 138.617,77-TL alacağının bulunduğu, davacı banka kayıtlarında takip tarihinden sonra dava tarihinden önce 23/09/2021 tarihinde toplam 1.000,00-TL tahsilat yapıldığı, ancak bu ödemenin basit bir hesaplamayla dahi takip çıkışı olan 138.617,77-TL karşısında takip talebinde bildirilen TBK 100 hükmü gereğince alacağın ferileri ve icra masraflarına yeter derecede olmadığı, çok küçük bir miktar olduğu ve dolayısıyla harca esas dava değerine etki edemeyeceği gözetilerek infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiğinin tespiti ile yetinilip, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İcra İnkar Tazminatı yönünden; Dava konusu kredi borcu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlular tarafından yöneltilen itirazın iptaline, takibin takip talebindeki kayıt ve şartlarla aynen devamına,
-Takipten sonra ancak dava tarihinden önce 23/09/2021 tarihli 1.000,00-TL’lik kısmi ödemenin bu tarih itibariyle TBK 100 maddesi uyarınca öncelikle masraf ve faizlerden düşülmesi gerektiğinin İcra Müdürlüğünce gözetilmesine,
2-Asıl alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında icra inkar tazminatı 22.950,05-TL’nin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 9.468,98-TL karar ve ilam harcından 1.674,16-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 7.794,82-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL başvuru harcı, 1.674,16-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.733,46-TL harç bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.105,00-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 21.792,67-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.360-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/01/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza