Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/970 E. 2022/266 K. 11.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/970 Esas
KARAR NO : 2022/266

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/10/2018
KARAR TARİHİ : 11/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; 18.02.2017 tarihinde gerçekleşen kazada davalı … şirketine ZMMS ile sigortalanmış … plakalı araç sürücüsünün kusuru sonucunda gerçekleşen kazada müvekkili …’ın maluliyet oluşacak şekilde yaralandığını, … Cumhuriyet Başsavcılığı… sayılı soruşturma dosyası ile soruşturmanın devam ettiğini, tutulan kaza tespit tutanağında müvekkilinin kusurunun olmadığının açıkça belirtildiğini, kaza sonrası davalı … şirketine yapılan başvuru sonrasında … sayılı hasar dosyasının açıldığını, taraflarınca sigorta genel şartlarında belirtilen tüm evraklar gönderilmiş olmasına rağmen taraflarına herhangi bir ödeme yapılmadığını ve genel şartlarda bulunmayan evrakların istendiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili … için sakatlığından dolayı oluşacak iş gücü kaybından dolayı 1.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihi itibariyle yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; usul açısından 17.02.2017 tarihinde meydana gelen kaza sonrası 18.10.2018 tarihinde davanın açıldığını, 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren kanun ve 2918 sayılı KTK 97.maddesi uyarınca dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine yazılı başvuru bir dava şartı olduğunu, kaza tarihi 17.02.2017 olduğundan 02.08.2016 tarihinde Poliçe Genel Şartlarında meydana gelen değişikliğin işbu poliçe açısından hüküm ifade edildiği belirtilerek eksik evraklarla başvuru yapıldığından ve kusur oranı belirsiz olduğundan değerlendirme yapılamadığını, bu nedenle KTK Md 97 kapsamında geçerli başvuru sayılmaması gerektiği ve huzurdaki davanın reddi gerektiğini, esas açısından; kazaya karışan… plakalı araç müvekkili …Sigorta A.Ş. nezdinde…numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile 23.05.2016/2017 tarihleri arasında sigortalı olduğu müvekkili şirketin dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, 2918 KTK Md 86 uyarınca araç işleteninin ve sürücünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat yükümlülüğü olmadığından davacının, sigortalı araç sürücüsüne kusur ve zararı kanıtlaması gerektiğini, davacının sakatlığının 12 ay boyunca stabil ve kalıcı olduğunu kanıtlaması gerektiğini, 01.06.2015 tarihli genel şartlardaki TRH-2010 Kadın Erkek hayat tablolarının esas alınarak yapılması ve % 1,8 teknik faiz oranının esas alınması gerektiğini, davacı yanın gelir durumunu somut belgelerle ispatlaması gerektiğini, işleyecek faizin de dava tarihi itibariyle olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-İstanbul … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası
2-Trafik Tescil Şube Müdürlüğü yazı cevabı
3-Poliçe,hasar dosyası, SBGM yazı cevabı
4-Davacının kaza nedeniyle tedavi gördüğü hastane evrakları
5-SGK yazı cevabı
6-Adli Tıp Kurumu maluliyet raporu
7-Kusur aktüerya bilirkişi raporu
8-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
Sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Mahkemece yapılması gereken dava konusu trafik kazası nedeniyle yapılan tedavilere ilişkin tüm evraklar toplanarak, Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyet raporu almak, tarafların kusur oranları hususunda bilirkişi raporu almak ve tüm belgeler toplandıktan sonra aktüerya raporu almaktır.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Aktüerya raporlarında ise; Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli 2019/40 esas 2020/40 karar sayılı iptal kararı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar sayılı güncel ilamı doğrultusunda TRH-2010 yaşam tablosu ve prograsif rant formulüne göre hesap yapılması gerekmektedir.
Temerrüt ve faiz yönünden ise; davaya konu edilen zarar doğurucu haksız fiil, trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Ancak haksız fiil faili olan sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili, araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına alan trafik sigortacısının, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2.maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve sigortacının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafın, davadan önce başvurusunun bulunmadığı durumda ise, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir.
Aynı zamanda söz konusu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına göre davacının alacağının tamamına temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmekte olduğu gibi Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/15535 Esas 2019/7234 Karar sayılı emsal ilamında da belirttiği üzere, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
İstanbul … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçu kapsamında sanık … hakkında TCK 62/1-53/6 maddeleri uyarınca mahkumiyet kararı verildiği, katılanın … olduğu, dosyanın istinaf aşamasında olduğu görülmüştür.
SGK yazı cevabının incelenmesinde; 20/03/2019 tarihli yazı cevabında davacıya dava konusu trafik kazası nedeniyle ödeme yapılmadığının bildirildiği, SGK hizmet dökümünün gönderildiği, aylık kazancına dair herhangi bir belge bulunmadığının bildirildiği, 19/04/2019 tarihli yazı cevabında görülmüştür.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi yazı cevabının incelenmesinde; 15.12.2016 tarihli kazaya ilişkin … plakalı aracın kaza tespit tutanağının gönderildiği, gönderilen evrakların dava konusu kaza ile ilişiği bulunmadığı görülmüştür.
Hasar dosyası ve poliçenin incelenmesinde; … plaklar aracın poliçe tarihinin 26.05.2016-23.05.2017 tarihleri arasını kapsadığı, kazanın 18/02/2017 tarihinde meydana geldiği, kaza tarihi itibariyle davalı şirketin sorumluluğunun olduğu, hasar dosyası kapsamında herhangi bir ödeme yapılmadığı görülmüştür.
Hastane evraklarının incelenmesinde; davacıya… Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nce 12.07.2018 tarihli %18 engelli olduğuna ilişkin durum bildirir Sağlık Kurulu Raporunun düzenlendiği görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 30/10/2020 tarihli maluliyet raporunda özetle; …’ın 18/02/2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, tüm vücut engellilik oranının %3 olduğu, kişinin mevcut kırığının 14/09/2017 tarihinde kaynamamış olduğu ve psödoartroz meydana gelmiş olduğu, kişide saptanan kırığın fizyolojik iyileşme süresinin 9 ay olduğu dikkate alındığında, geçici işgöremezlik süresinin 16 ay olduğu bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 08/03/2021 tarihli maluliyet raporunda özetle; …’ın 18/02/2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre %5 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 16 ay olduğu bildirilmiştir.
Makine Mühendisi ve Aktüer bilirkişisinin 21.12.2021 tarihli 7 sayfadan ibaret raporda özetle; ilk kaza sonrasında sol şeritte duraklayan ve davacının da yolcu olarak bulunduğu araçların sürücülerinin meydana gelen bu ikinci kazada atfı kabil kusuru bulunmadığını, karıştıkları ilk kazadaki kusur oranlarının ise ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, Yargıtay kararı dikkate alınarak; hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri TRH 2010 yaşam tablosuna göre, bilinmeyen dönem kazançlar ise Yargıtay kararlarındaki gibi 9610 artış ve iskonto esasına (progresif rant yöntemine) göre belirlenerek hesaplama yapılacağını, Davacının sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zararı; geçici iş göremezlik süresinin bittiği tarihten itibaren maluliyetiyle orantılı olarak hesaplanacağını, davacı, 17.02.2017 olay tarihinde, 37 yıl, 9 ay, 16 günlük olup, 38 yaşında kabul edilerek, TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (37) yıl ve muhtemelen (75)yaşına kadar yaşayacağını, Yargıtay’ın bu konuda yerleşmiş içtihatlarında aktif çalışma yaşı sonu 60 olarak kabul edilmekte olup buna göre kazalının aktif çalışma hayatının (60) yaşına kadar süreceği kabul olunarak, olay tarihinden (60) yaşına kadar bakiye aktif hayat süresi (60-38)= 22 yıl ve pasif devresi (75-60)=15 yıl olduğunu, 17.02.2017 kaza tarihinde geçerli olan tarifeye göre davalı … şirketinin zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumluluk üst limiti 330.000,00 TL olduğunu, davacı tarafından dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmiş olması nedeniyle ayrıca başvuru tarihine göre temerrüt tarihi tespiti yoluna gidilmediğini, neticeten; davalı tarafında zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış bulunan … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’in %100 oranında kusurlu olduğunu, Davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda yaralanarak malul kalan davacı …’ın
1.Seçenekte; Adli Tıp Kurumu tarafından 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenen %5 maluliyet oranına ve 16 aylık geçici iş göremezlik süresine göre geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının 23.573,06 TL, Sürekli iş göremezlik dönemine ait %5 maluliyet oranı ile ilgili maddi zararının 86.817,03 TL olduğu,
2.Seçenekte; Adli Tıp Kurumu tarafından 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre belirlenen %3 maluliyet oranına ve 16 aylık geçici iş göremezlik süresine göre; geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının 23.573,06 TL, sürekli iş göremezlik dönemine ait %3 maluliyet oranı ile ilgili maddi zararının 52.090,22 TL olduğu, davacının belirlenen maddi zararlarının zorunlu trafik sigorta poliçesindeki limiti içinde kaldığını, dava dilekçesinde dava tarihinden (08.10.2018) itibaren yasal faiz talep edildiği belirtilmiştir.
Bedel artırım dilekçesi; davacı vekili 14/01/2022 tarihli dilekçesi ile 52.090,22-TL kalıcı maluliyet, 23.473,06 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 75.663,28 TL’ye artırdığını bildirmiş, dilekçesi davalı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, 18/02/2017 tarihinde davacı ile davalı sigortacının sigortalısı arasında trafik kazası meydana geldiği, davacının malul kaldığı, davalı … şirketine başvuruda bulunduğu, sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığı, mahkememizce tarafların tüm delilleri toplandığı, kusur raporu alınmak üzere bilirkişiye gönderildiği, hüküm kurmaya ve denetime elverişli kusur raporunda davacının kusursuz dava dışı sigortalının % 100 kusurlu olduğunun bildirildiği, alınan maluliyet raporunun ise kaza tarihi olan 18/02/2017 nazara alınarak Adli tıp Kurumu’nun 30/10/2020 tarihli Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenen 9 ay geçici iş göremezlik, %3 kalıcı maluliyet oranının yönetmeliğe uygun olduğu, mahkememizce bu oranın kabul edildiği, davacının maluliyetinin belirlendiği, dosyanın aktüerya raporu alınmak üzere aktüerya bilirkişisine tevdii edildiği, bilirkişi raporunun TRH 2010 yaşam tablosuna ve prograsif rant formulüne göre düzenlendiği, davacının gelir hesabının dosya kapsamında asgari ücretin üzerinde kazanç sağladığını gösterir belge sunulmadığından asgari ücret esas alınarak yapıldığı, davacının alınan aktüerya raporuna itirazı olmadığı, rapor doğrultusunda talebini artırdığı, her ne kadar dosya içerisinde davalı sigortaya başvuru tarihine ilişkin belge bulunamasa da davacı tarafından dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmesi nedeniyle temerrüt tarihi tespiti yoluna gidilmediği, davacının belirsiz alacak davası olarak açtığı davasına dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği kanaatiyle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 23.573,06 TL geçici iş göremezlik ve 52.090,22-TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 75.663,28 -TL iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine;
2-Alınması gereken 5.168,55-TL harcın, peşin alınan 1.315,91-TL harçtan (08.10.2018 tarihli 35,90-TL peşin harç+14.01.2022 tarihli 255,01-TL ıslah harcı+11.04.2022 tarihli 1.025,00-TL ıslah harcı) mahsubu ile bakiye 3.852,64-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvurma harcının ve 08.10.2018 tarihli 35,90-TL peşin harç, 14.01.2022 tarihli 255,01-TL ıslah harcı, 11.04.2022 tarihli 1.025,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.351,81-TK harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.550,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 03.05.2021 tarihli 820,00-TL bedelli ve 11.01.2021 tarihli 562,00-TL bedelli adli Tıp Kurumu fatura bedelleri olmak üzere toplam 1.382,00-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesi gereğince 10.636,23-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/04/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır