Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/959 E. 2021/314 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/959 Esas
KARAR NO : 2021/314
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 10/03/2017
KARAR TARİHİ : 07/04/2021

Mahkememizde görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili,dava dışı … ile yarı ortaklı … şirketini kurduklarını, 30.12.2011 tarihinde payını diğer ortağın kardeşine devrederek ayrıldığını, bu kararın ticaret sicil gazetesinde bir yıl geç yayınlandığını, bu arada ortakların davalıdan kredi çekip ödemediklerini, kendisinin de davalı tarafından yapılan takipte borçlu gösterildiğini, bu borçla ilgisinin bulunmadığını, borcun şirketin payını devretmesinden sonra doğduğunu, davalının kendisini kefil olarak tanımladığını bildirmiş, davalıya borçlu olmadığının tespitine banka siciline düşülen olumsuz kaydın silinmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Temlik eden davalı vekili, davacının ortağı ve yetkilisi olduğu şirket ile davalı banka arasında ticari kredi sözleşmesi imzalandığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının sözleşmeyi müşterek müteselsil kefil sıfatıyla kendi adına da imzaladığını, alacağın davacının müteselsil kefil olduğu esnek ticari hesap kullanımından kaynaklandığını, davacının ortaklıktan ayrıldıktan sonraki iki yıllık süre içinde şirket borçlarından sorumlu bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, GKS’de kefaletinin bulunmadığı iddiasına dayalı olarak İİK’nın 72. maddesi uyarınca borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık dava dışı borçlu şirketin eski ortağı olan davacının şirketteki hissesini devretmesine bağlı olarak kefaleten sorumluluğunun devam edip etmeyeceği, sonraki tanzim olunan GKS’lerin davacı tarafından imzalanmış önceki sözleşmelerle bağlantısının bulunup bulunmadığı, sonradan kullandırılan krediler nedeniyle davacıdan alacak talebinde bulunulup bulunulamayacağı noktalarından ibarettir.
Dava dışı şirket ile davalı banka arasında düzenlenmiş bulunan 26/10/2011 tarihli 5.000,00-TL bedelli GKS ve Teminat Sözleşmesi’nde de 5.000,00-TL kefalet limiti dahilinde müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak üzere davacının imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmelerin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 484 ve 485. maddeleri uyarınca kefaletlerin geçerlilik şekline uygun olarak kaleme alındığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 35. maddesinde kefilin kefaletten kurtulma talebinde bulunamayacağı düzenlenmiş ise de bu düzenleme 818 Sayılı BK’nın 20. maddesine göre butlan ile malul görülmüştür. Davacı kefil sadece bu kredi sözleşmesi kapsamında yani esnek ticari hesap borcundan bakiye kalmışsa sorumlu olur.
Diğer yandan dava dışı kredi lehtarı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı arasındaki 09/04/2012 tarihli … Kart Sözleşmesi’nde davalının kefil olarak imzası bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu sözleşmeye bağlı olarak kullandırılan kredilerde davacının sorumluluğu söz konusu değildir. Zira, sözleşmeler arasında herhangi bir atıf ve bağlantı tespit edilememiştir. Zira, davalı banka da cevap dilekçesinde bu durumu kabul etmiştir. Buna göre davacının sadece kendi kefalet imzası bulunan GKS kapsamında KMH borcundan sorumlu olacağı sabittir. KMH’e bağlı olarak 250,78 TL asıl alacak + 126,30 TL işlemiş faiz haricinde herhangi bir bakiye borcu dosya kapsamında tespit edilememiştir. Dolayısıyla davanın bu bakiye borçlar düşüldükten sonra kalan tutarlar yönünden aşağıdaki şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-…. İcra Müdürlüğü’nün 2014/ … esas sayılı icra takibine konu kredi borcunun 3.533,95-TL asıl alacak, 1.372,23-TL işlemiş faiz, 68,6-TL BSMV olmak üzere toplam 4.974,78-TL borçtan ötürü davacının temlik alan davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya dair isteğin reddine,
2-Sicil kaydının silinmesi talebi bankacılık hukukuna ilişkin idari bir işlem olmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 339,82-TL harcın temlik alan davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 4.080,00-TL nisbi vekalet ücretinin temlik alan davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Temlik alan davalı kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 383,40-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak temlik alan davalıya ödenmesine,
6-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen, 99,50-TL posta ve tebligat masrafı, 488,90-TL bilirkişi masrafı olmak üzere cem’an 588,40-TL’den ibaret yargılama giderinin kabul ve ret oranları nazara alınarak 546,30-TL’sinin temlik alan davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve temlik alan davalı vekilinin yüzüne karşı parasal sınır itibariyle kanun yolları kapalı ve kesin olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 07/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*