Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/949 E. 2021/45 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/949 Esas
KARAR NO : 2021/45
DAVA : İtirazın İptali (Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/10/2018
KARAR TARİHİ : 03/02/2021

Mahkememizde görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 01/01/2017 tarihinde 12 aylık elektrik tedarik sözleşmesi kapsamında faturaların vadesinde ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, iş bu faturaların geciktirilmesi üzerine sözleşme feshedilerek yine sözleşme hükümleri uyarınca cezai şart faturası keşide edildiğini beyanla …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas numaralı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının takibine itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile asgari %20 inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, sektörde yaşanan kriz nedeniyle sözleşmeden doğan tüketim bedellerini son zamanlarda bir kısım gecikmelerin yaşandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin süresi bittikten sonra aynı koşullarla yenileceğine ilişkin bir hüküm olmamasına rağmen sözleşmenin maddelerinden yola çıkılarak takip konusu alacağı talep etmenin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, geç ödemelere bağlı olarak elektrik abonmanlık sözleşmenin feshi nedeniyle tanzim olunan cezai şart fatura bedelinin tahsili için başlatılan takibe vaki olmuş itirazın İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
İcra takibi incelendiğinde 44.446,68 TL fatura alacağının dayanağının sözleşme ceza tutarı olduğu, 5.333,00 TL’nin ise icra cezai şart olduğu, 466,69 TL’nin ise takip öncesi işlemiş faiz taleplerinden ibaret olduğu anlaşılmıştır. Sözleşmenin 4.2 maddesi gereğince yıllık %54 faiz talep edildiği anlaşılmaktadır. Yani, 1. kalem fatura sözleşmenin feshine bağlı cezai şart tutarı, 2.kalem sözleşmenin 4.2 maddesi gereğince icra ceza bedelidir. 3.kalem ise takibe kadar işlemiş temerrüt faizidir. Sözleşmenin 7.2 maddesinden çıkan anlama göre davalının sözleşme süresince herhangi bir faturasının son ödeme tarihinden önce kısmen yahut tamamen geciktirmesi halinde davacının sözleşmeyi feshetme hakkı vardır. Yine 7.1 maddesi uyarınca da ihlale bağlı olarak davalının ödemekle yükümlü olduğu son 12 dönem faturalarının en yüksek döneme ait fatura toplamının 2 katı kadar cezai şartın davacıya ödenmesini kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin 4.2 maddesinde ise 7 gün içinde ödeme yapılmaz ise davacı tedarikçinin ödenmeyen fatura bedeline aylık %5 gecikme bedeli yansıtılacağı ve sözleşme hükümleri yada borçtan ötürü icra takibine sebebiyet verilmesi halinde ödenmeyen her bir faturanın %12’sine kadar icra ceza bedeli talep edileceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda davacının sözleşmenin 7.2 madde hükmüne göre sözleşmeyi haklı olarak feshettiği, aynı maddenin 1.fıkrası gereğince cezai şart bedelini birinci kalem olarak talep ettiği anlaşılmaktadır. Davalının fatura bedellerini sürekli olarak geciktirmesi nedeniyle sözleşmenin feshine sebebiyet verdiği aşikardır. Bu nedenle cezai şart fatura bedel talebi yerindedir. Bu fatura bedeli hukuki niteliği nedeniyle feshe sebebiyet verme cezasıdır. Sözleşmenin ihlali nedeniyle davalının feshe sebebiyet vermesi nedeniyle cezai şart istemi haklıdır. Davalı tacir olup, bedelin fahiş olduğundan bahisle cezai şart tenkisini isteyemeyecektir. Davalı vekili bu bedelin iktisaden müvekkilinin mahvına sebebiyet vereceğini savunmuştur. Buna binaen talimat mahkemesine yazı yazılarak rapor alınmıştır. Mahallindeki bilirkişi tarafından düzenlenen raporda davalının iflas riskinin bulunduğu, sürekli zarar ettiği, kısa vadeli borçları ödeyemeyediği belirtilmişse de davalı firmanın yapmış olduğu işin kapsam ve mahiyeti, ticari faaliyetleri, gerek karşılaştırmalı bilançolar gerekse de gelir tabloları ve ticaret hacmi dikkate alınarak iktisaden davalının çökeceği yönündeki fikre iştirak edilmemiştir. Kaldı ki, davalı tacir olup basiretli davranmakla mükelleftir. Sözleşmenin de tip sözleşme olduğundan, genel işlem koşulları olduğundan bahsedilemez. Dolayısıyla 2018 yılı itibariyle 44.446,68 TL tutarlı fatura bedelinin davalının ekonomik anlamda çökmesine sebebiyet vereceği yönündeki görüş ticari hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu nedenle cezai şart bedelinden TBK’nın 27. maddesindeki koşullar oluşmadığından mahkememizce tenkis yapılması uygun görülmemiştir.
Mahkememizce alınan 11/06/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda, takip talebindeki 2 ve 3 nolu alacak kalemleri yönünden, sözleşmenin 4.2 maddesinde yer alan fatura tutarı 7 gün içinde ödenmezse aylık %5 gecikme bedeli yansıtılacağı hükmüne nazaran fatura bedeli 7 gün içinde ödenmezse temerrüde düşeceği, takip konusu alacağı içeren faturan son ödeme tarihinin 07/03/2018 olduğu, 14/03/2018 günü mesai bitiminde davalının temerrüde düşeceği, davacının ise 14/03/2018 günü mesai saatleri içerisinde erkenden takip başlattığı, bir başka deyişle atıfet süresinin dolmadığı, dolayısıyla temerrüt oluşmadan icra takibi başlatıldığından icra ceza bedelinin istenemeyeceği belirtilmiştir.
Ancak bu görüşe mahkememizce iştirak olunmamıştır. Şöyle ki, davalı yan 07/03/2018 tarihinde noterden takip konusu faturayı iade etmek suretiyle iade faturası düzenlemiş ve bu iade faturası 13/03/2018 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir. Bu noktadan sonra artık borçlunun hal ve davranışlarıyla ödemeyi yapmayacağı belli olmuştur. Bir başka söyleyişle, borçlu alacaklıya önceden bildirimde bulunarak borcu vadesinde ifa etmeyeceğini bildirmişse borçlunun temerrüde düşürülmesi için 7 günlük atıfet süresinin beklenmesi gereksiz ve yararsızdır. (KILIÇOĞLU, Ahmet M. : Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 15. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2012, s.670) Dolayısıyla, 14/03/2018 tarihi, yani atıfet süresinin dolması beklenmeksizin 07/03/2018 tarihi itibariyle temerrüt olgusu sübuta ermiştir. Buna göre icra ceza bedeline ilişkin 2 nolu, 5.333,00 TL bedelli alacak kalemi de yerindedir. Ayrıca işlemiş faiz bedeli 466,69 TL’nin de sözleşmenin 4.2 maddesine göre temerrüt tarihinden takip tarihine değin, sözleşmesel yıllık % 54 oranında işlemiş temerrüt faizi olarak istenmesi mümkündür. Mahkememizce re’sen işlemiş faiz hesabı yapılmış olup, talep talebinin 3 nolu alacak kalemine ilişkin bedelin de %54 faiz oranına göre doğru olduğu tespit edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-…. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı icra takip dosyasına vaki olmuş itirazın İİK’nın 67/1 maddesi gereğince iptali ile; takip talebindeki kayıp ve şartlarla takibin aynen devamına,
2-Alacak cezai şarttan kaynaklandığından tenkis yapıp yapmamak mahkemenin takdiri indirim hallerinden olduğundan icra inkar tazminat isteminin reddine,
3-Alınması gereken 3.432,32-TL harçtan peşin alınan 606,86-TL harcın mahsubu ile, bakiye 2.825,46-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 7.332,03-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen; 606,86-TL peşin harç gideri, 35,90-TL başvuru harç gideri, posta masrafı 164,70-TL ve 2.400,00-TL bilirkişi gideri olmak üzere cem’an 3.207,46-TL’den ibaret yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 03/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*