Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/943 E. 2023/407 K. 22.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/943 Esas
KARAR NO : 2023/407
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2018
KARAR TARİHİ : 22/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 20.05.2013 tarihli Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili şirketin sözleşmesi haksız bir şekilde tazminat ödenmeksizin feshedildiğini, müvekkili şirket sorumluluğunda tüm faaliyetlerini, sözleşme ve yasal düzenlemelerden doğan yükümlülüklerine uygun olarak, davalıların bilgisi ve kontrolü altında yürüttüğünü, bu konuda, davalı şirketlerin, müvekkili şirkete hiçbir uyarı, bildirimi olmadığını, şimdi bu aşamada gizli bilgilerin ihlal edildiğini ispat külfeti davalı tarafta olduğunu, belirtilen sebeple fesih haksız, usulsüz ve geçersiz olduğunu, bayilik sözleşmeleri nitelikleri gereği büyük yatırımlar yapılması gereken sözleşmeler olduğunu, fesih süresinin de makul bir süre olarak belirlenmesi gerektiğini, bu sebeple, işin, büyüklüğü ve yapılan yatırımlar nazara alındığında 7 gün öncesinde yapılan fesih geçerli kabul edilemeyeceğini, ister haklı sebeple fesih ister süreli fesih olarak değerlendirilsin her durumda fesih geçersiz olduğunu, teminat mektupları davalı şirketlere önceden verildiğinden sözleşme hükümlerinin müzakere hakkı ortadan kaldırıldığını, müvekkili şirketin aylık hakediş bedeli olarak kesmiş olduğu faturalar ve davalı şirketlerin ödemelerini gösterir, kayıtlar, bilanço ve mizanlar bilirkişi incelemesi sırasında sunulacağını, bu zarar kalemine ilişkin talebin kesin miktarın belirlenmesiyle artırmak kaydıyla belirsiz alacak olarak her bir müvekkili açısından 1.000-TL olduğunu,
müvekkili şirkete haksız olarak kesilen ceza faturalarının (eksik evrak veya fraud adı altında) bedellerinin tespiti suretiyle, müvekkiline yükletilen ceza bedellerinin iadesini, müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen ceza faturalarının da hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmesini, tüm bu açıklanan nedenlerle
taraflar arasındaki 20/05/2013 tarihli Bayilik Sözleşmesi’nin davalı şirketler tarafından haksız olarak feshedildiğinin tespitini, davalı şirketin Sözleşmeyi haksız feshi yüzünden Sözleşmesi’nin haksız olarak feshedildiği 30.04.2014 tarihinden sözleşmenin en az 10 yılı kapsar biçimde devam edeceğinin tespitini, bu zarar kalemine yönelik olarak 1.000TL maddî tazminatını (yoksun kaldığı kârın), haksız fesih tarihinden itibaren işleyecek ticarî temerrüt (avans) faizi ile birlikte davalı şirketten tahsil edilerek, müvekkili şirkete ödenmesini, müvekkili şirkete kesilen ceza faturalarının haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespiti ile ödenen ve hakedişlerden kesilen bedellerin müvekkili şirkete iadesine, ceza faturalarından dolayı davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığının tespit edilmesini, bu zarar kalemine ilişkin belirsiz alacak olarak HMK m.107/2 uyarınca arttırılmak üzere 500,00-TL’nin davalı şirketten tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı … A.Ş. arasında 05/04/2013 tarihinde, davalı … Anonim Şirketi arasında 20/05/2013 tarihinde ayrı ayrı bayilik sözleşmeleri imzalandığını, … Noterliğinin 03/06/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacının davalı … ile imzalanmış olan sözleşmenin feshedildiğini ve fesih akabinde 4/11/2014 tarihinde ibraname imzalandığını, … Noterliğinin 30/04/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacının davalı … A.Ş. ile imzalanmış olan sözleşmenin 12/06/2014 tarihinde feshedildiğini ve fesih akabinde ibraname imzalandığını, davacı ile müvekkili şirketler arasında imzalanan sözleşmelerin feshedilerek ibraname imzalandıktan ve ibranamelerin üzerinden 4 yıl geçtikten sonra haksız ve kötüniyetli olarak ikame edilen huzurdaki dava ile sözleşmelerin müvekkili şirketler tarafından feshedildiği iddia edilerek fesih nedeniyle yoksun kalınan kar iddiasıyla şimdilik 1.000-TL ve haksız olarak kesildiği iddia edilen cezaların tespiti ile şimdilik 500-TL tazminat talep edildiğini, işbu dava, belirsiz alacak davası için gerekli şartlar oluşmadan açıldığından, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketler ile imzaladığı sözleşmelerden doğan tüm hak ve alacaklarına ilişkin müvekkili şirketleri ibra ettiğinden işbu davanın reddi gerektiğini, davacının, basiretli tacir olarak hüküm ve sonuçlarını bilerek müvekkili şirketleri ayrı tarihlerde ve ayrı ibranameler ile ibra ettiğinden ibranın tüm sonuçlarından sorumlu olduğunu, her ne kadar davacı taraf fesihten önce feshe konu ihlalin düzeltilmesi için süre verilmesi gerektiğini belirtmiş ise de ceza sistematiğine göre belirtilen ihlalin sonucunun sözleşmenin feshi olduğu hususu hüküm altına alındığını, davacı şirketin, Sözleşme’nin imzalanmasının üzerinden 5 yıla yakın bir süre geçtikten sonra ve sözleşmesel yükümlülükler ifa edildikten sonra sözleşme hükümlerinin geçersiz olduğunun ileri sürmesi, hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacının yoksun kalınan kar kaybı talebinin reddi gerektiğini, Yargıtay kararları gereğince sözleşmenin devamı esnasında ödenen cezalar yönünden itirazda bulunmayan davacının, sözleşmenin feshi ile birlikte ödediği cezalara itiraz edemeyeceğini, tüm bu açıklanan nedenlerle huzurdaki haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 07/10/2020 tarihli adli tıp raporunda özetle; İnceleme konusu ibranamelerde atılı imzalar ile … ‘in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla … ‘in eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir.
Mali Müşavir, Sözleşme Uzmanı ve Bilgisayar ve Bilişim Uzmanı bilirkişinin 10/01/2022 tarihli raporunda özetle; Davacının Davalı/… ‘ten, sözleşmenin feshine ilişkin bildirimin yapılmış olduğu 30.04.2014 tarihinden 7 gün sonraki tarihten itibaren, 5 ay 3 haftalık süre için uğramış olduğu kar mahrumiyeti zararının tazminin talebe hak kazandığı; zarar tutarının 145.341,45TL olarak hesaplandığı; bu zararın talep gibi, sözleşmenin haksız fesih bildiriminin yapıldığı 30.04.2014 tarihinden 7 gün sonraki tarihten itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği; Davacının davalı/ … ‘ten, 465,83TL ve 7.776TL tutarlı kesintilerin iadesini talebe hak kazandığı; Davacının Davalı/… A.Ş. sözleşmenin feshine ilişkin bildirimin yapılmış olduğu 03.06.2014 tarihinden 7 gün sonraki tarihten itibaren, 5 ay 3 haftalık süre için uğramış olduğu kar mahrumiyeti zararının tazminin talebe hak kazandığı; zararın tutarının 18.038,51TL’yi olarak hesaplandığı; bu zararın talep gibi, sözleşmenin haksız fesih bildiriminin yapıldığı 03.06.2014 tarihinden 7 gün sonraki tarihten itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği; Davacının davalı/… ‘dan, kesintilerin iadesini talebe hak kazanamadığı yönündeki kanaat ve düşünceler bildirilmiştir.
Mali Müşavir, Sözleşme Uzmanı ve Bilgisayar ve Bilişim Uzmanı bilirkişinin 12/10/2022 tarihli ek raporunda özetle; Taraf itirazlarının incelenmesi neticesinde kök raporumuzdaki değerlendirmelerime ve kanaatlerimizde bir değişiklik olmadığı hususunu Mahkemeniz takdirine sunulduğu bildirilmiştir.
Davacı vekili 22/05/2023 tarihli celse de; ”Lüzum üzerine dava dilekçesindeki 500,00-TL’lik haksız kesinti giderinin her iki davacı açısından ayrıştırılması gerekliliği kapsamında soruldu: 499-TL’lik talebimizi … A.Ş., 1-TL’lik talebimiz … açısından geçerli olmak üzere ayrıştırıyoruz, artırımında bu miktarlar gözetilerek toplam miktar değişmeksizin dikkate alınmasını talep ederim” beyanında bulunmuştur.
Bedel artırım dilekçesi; Davacı vekili 06/02/2023 tarihli dilekçesi ile talebini bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah ettiği, ıslah dilekçesi usulüne uygun olarak davalılar vekiline tebliğ edildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmenin haklı nedenlerle fesh edilip fesh edilmediği, ibranamenin geçerli olup olmadığı, kâr mahrumiyeti ile ödenen ceza bedellerinin iadesinin gerekip gerekmediği istemlerine ilişkindir.
Davacı şirket ile davalı … A.Ş. arasında 05/04/2013 tarihinde, davalı … Anonim Şirketi arasında 20/05/2013 tarihinde ayrı ayrı bayilik sözleşmeleri imzalandığı, … Noterliğinin 03/06/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacının davalı Türk Telekom ile imzalanmış olan sözleşmenin feshedildiği, … Noterliğinin 30/04/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacının davalı … A.Ş. ile imzalanmış olan sözleşmenin 12/06/2014 tarihinde tek taraflı olarak gizliliğe ve kişisel verilere uygun hareket edilmediği gerekçesiyle feshedildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki sözleşmelerden doğan hak ve borçlar yönünden 04/11/2014 ve 09/02/2015 tarihlerinde davacı yanca ibraname imzalandığı belirtilmiş ise de bu ibranamelerdeki imzaların davacı şirket temsilcisine ait olmadığı grafolojik inceleme sonucu sabit olduğundan ibranameye değer verilmemiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmeler birer yıl süreyle uzaması halinde beş yıllık süre için imzalanmıştır. Bu kapsamdaki sözleşmeler ilk uzama döneminden sonra feshedildiğinden azami 5 yıl için belirsiz süreli hale gelmiştir.
Sözleşmenin 20/2. maddesi ile, “Sözleşmenin devamı süresinde herhangi bir zamanda …, 7 (yedi) gün önceden, bayi ise 1(bir) ay önceden noter kanalı ile ihbarda bulunmak koşulu ile işbu Sözleşme’yi her zaman sona erdirebilir” hükmü düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmelerde davalıların sebep göstermeksizin fesih hakları 7 gün olarak belirlenmiş ise de bu belirleme yapılan işin uzun süreli güvene dayanan niteliği, davacının yatırım yaparak sözleşmeye girmesi hususların gözetildiğinde edimler arasında fahiş dengesizlik arz edecektir. Bu kapsamda önceden, belirsiz sayıda sözleşme için matbu olarak hazırlanan sözleşmelerdeki bu şartın davalıların ülke genelindeki operatör ve internet işlemlerindeki neredeyse tekel konumu karşısında genel işlem koşulu olarak nitelendirilmelidir. Bu durumda davalıların fesih gerekçelerinin yerindeliği açıkça ispat olunmadığından ve 7 günlük sebepsiz fesih hakkı “yazılmamış sayılma” müeyyidesi ile karşılaşacağından taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği kapsamında bilirkişiler tarafından kıyasen 6 ay olarak belirlenen önelli fesih süresinin hakkaniyete uygun olduğuna kanaat edilmiştir. Davalıların feshi haksız olduğuna göre davacının sözleşmelerden yana olan beklentisinin mahrum kalınan kar olarak 1 haftalık önel süresinden sonraki 5 ay 3 haftalık bu makul süreye göre hesap edilmesi gerekmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme ile davalıların belirli durumlarda ceza sistematiğine dair sözleşme eki uyarınca fraud/ceza kesintileri yapma hakkı bulunmaktadır. Ancak bu kesintilerin sözleşmeye uygun olması, hak dengesini bozacak şekilde kötüye kullanmaya vücut vermemesi, davacının hak edişlerini ortadan kaldırmaması gerekecektir. Bunun yanında davacının kabul ettiği, ihtirazi kayıt koymadığı veya itiraz etmediği kesintilerin sözleşmenin feshinden çok sonra ileri sürülmesi de mümkün olmayacaktır. Bu kapsamda davalı … A.Ş. tarafından yapılan kesintilerin davacı defterlerine kayıt edildiği, herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmediği, dava ve sözleşmenin fesih tarihine göre yaklaşık üç sene sonra haksızlığının ileri sürüldüğü gözetildiğinde hakkın kötüye kullanımına sebebiyet verecek şekilde ileri sürülen talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Bunun yanında davalı … A.Ş. tarafından kesilen bir kısım fraud/ceza kesintilerinin ise davacı defterlerinden kayıtlı olmadığı, kesintilerin haklılığı ve yapılma sebebinin anılan davalı yanca ispat olunamadığı anlaşılmakla rapor ile tespit edilen miktar uyarınca talebin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Netice olarak davacının Davalı/…’ten, sözleşmenin feshine ilişkin bildirimin yapılmış olduğu 30.04.2014 tarihinden 7 gün sonraki tarihten itibaren, 5 ay 3 haftalık makul süre için uğramış olduğu kar mahrumiyeti zararının tazminin talebe hak kazandığı; zararın tutarının 145.341,45TL olarak hesaplandığı; bu zararın daha öncesinde temerrüt meydana gelmediğinden dava tarihten itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği; Davacının davalı/…’ten, 465,83TL ve 7.776TL tutarlı kesintilerin iadesini talebe hak kazandığı, bu talep yönünden işlemiş faiz talebinin bulunmadığı; Davacının Davalı/… A.Ş. sözleşmenin feshine ilişkin bildirimin yapılmış olduğu 03.06.2014 tarihinden 7 gün sonraki tarihten itibaren, 5 ay 3 haftalık süre için uğramış olduğu kar mahrumiyeti zararının tazminin talebe hak kazandığı; zararın tutarının 18.038,51TL’yi olarak hesaplandığı, bu zararın daha öncesinde temerrüt meydana gelmediğinden dava tarihten itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği;; Davacının davalı/Türk Telekom’dan, kesintilerin iadesini talebe hak kazanmadığı, bu tutarları esas alan bilirkişi kök ve ek raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu anlaşılmıştır.
Davacının haksız fesih nedeniyle mahrum kaldığı karını 1.000,00 TL olarak ileri sürdüğü her bir davalı yönünden 500,00 TL olarak ayrıştırdığı, ceza kesintilerine dair talebini de 500,00 TL olarak ileri sürdüğü ve davalı … A.Ş. yönünden 499,00 TL; … A.Ş. yönünden ise 1,00 olarak ayrıştırdığı görülmüştür.
Belirsiz alacak davası olarak ikame edilen davada, davacının bedel artırım dilekçesi ile davalı … A.Ş. yönünden mahrum kalınan karını 180.000,00 TL, haksız kesintilere dair talebini 8.241,83TL olarak (bu davalı yönünden talep edilen miktar toplamı 180.000,00 TL + 8.241,83 TL 188.241,83 TL); … A.Ş. yönünden ise 20.000,00 TL (bu davalı yönünden talep toplam 20.001,00 TL) olarak artırmıştır.
Davacı her ne kadar sözlemenin 10 yıla kadar uzayacağını, bu kapsamdaki zararının gözetilmesi gerektiğini belirterek mahrum kalınan karını her iki davalı yönünden bilirkişi raporunda hesaplanan tutarlardan daha fazla olacak şekilde ileri sürmüş ise de sözleşmenin tek taraflı feshine dair sürenin kısa tutulması bu hakkın varlığını doğrudan ortadan kaldırmayacağından 6 aylık makul süreye göre hesaplanan tutarlara göre karar vermek gerekmiş, her iki davalı yönünden toplam talebin 208.241,83 TL, kabul edilen toplam miktarın ise 171.621,79 TL olduğu gözetilerek fazlaya ilişkin talep reddedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile;
a-18.038,51 TL Mahrum kalınan kar alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin Reddine,
b-145.341,45 TL Mahrum kalınan kar alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin Reddine,
c-8.241,83TL haksız kesintiye dair alacağın davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
d-Davacının davalı … A.Ş.’den haksız kesintiye dair alacak talebinin Reddine,
2-Karar tarihi itibari ile kabulüne karar verilen miktar üzerinden alınması gereken 11.723,48-TL karar ve ilam harcından 35,90-TL peşin harç, 3.530,63-TL ıslah harcı toplamı 3.566,53-TL harcın düşümü ile eksik kalan 8.156,95-TL harcın davalılardan (davalı … A.Ş. yönünden kabul edilen miktara göre 1.232,21TL ile sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvuru harcı, 35,90-TL peşin harç, 3.530,63-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.602,43-TL harcın davalılardan (davalı … A.Ş. yönünden kabul edilen miktara göre 1.268,11TL ile sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 24.037,49-TL (153.583,28 TL kabul miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davalı … A.Ş’den tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davalı … A.Ş kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL (34.658,55 TL red miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … A.Ş’ye verilmesine,
6-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL (18.038,51 TL kabul miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Kabul-red oranına göre davalı … A.Ş. kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.962,49-TL (red miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … A.Ş’ye verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, adli tıp rapor ücreti, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.003,01-TL yargılama gideri kabul (%82,41) ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 2.474,78-TL’lik kısmının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı … A.Ş. tarafından yapılan yargılama 650-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 114,34-TL’lik kısmının davacıdan tahsiliyle davalı … A.Ş’ye verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
11-Karar kesinleştiğinde belge asıllarının ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.22/05/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza