Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/912 E. 2020/865 K. 21.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/912 Esas
KARAR NO : 2020/865
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/08/2018
KARAR TARİHİ : 21/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacılar aleyhine davalı tarafından … İcra Müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davacı …’ın diğer davacı …’a borcu bulunduğunu, borca karşılık …’a araç alınması hususunun da davacıların anlaştığı, davacı …’un davalı …’nın kardeşi olan …’na ait … plaka sayılı aracı satın aldığını ve bu araç üzerinde davalının kardeşi olan … lehine rehin tesis edildiğini, araç satışını … adına kardeşi …’nın gerçekleştirdiğini, ayrıca araç satım bedeline karşılık …’nın kardeşi olan ve onun adına vekaleten hareket eden … ve davalıya, davacı … ve … 21.400,00 TL bedelli 10 (on) adet senet verdiğini, yargılamaya konu borca ve senetlere karşılık olarak davacı … tarafından karşı tarafa 16.03.2016 tarihinde 1.000,00 TL, 26.03.2016 tarihinde 460,00 TL, 24.06.2016 tarihinde 1.760,00 TL, 29.08.2016 tarihinde 955,00 TL, 21.09.2016 tarihinde 855,00 TL, 17.10.2016 tarihinde 1.010,00 TL ve 24.11.2016 tarihinde 610,00 TL olmak üzere toplam 6.650,00 TL nakit olarak PTT ATM’sinden ödendiğini, davacıların ayrıca bu borca ilişkin olarak …’ın borca karşılık eşine ait … plaka sayılı aracını davalının kardeşi …’na devrettiğini, araç bedeli olarak taraflarca 29.216,00-TL değer tespiti yapıldığını ve bu bedel üzerinden satışın gerçekleştiğini, davalı ve kardeşleri … ile …’nın kötü niyetli olarak hareket etmekte olduğunu, tahsil etmiş oldukları bedeli tekrar tahsil etme yoluna gittiklerini, … plaka sayılı araca ilişkin olarak davacı … aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı dosyası ile rehnin paraya çevrilmesi sureti ile takip başlatıldığını, müvekkillerinin davalı yana borcu olmadığını, ödenmiş olan borcun tekrar tekrar tahsili çabasının söz konusu olduğunu belirterek, müvekkillerinin daha fazla mağdur edilmemesi adına bu dava sonuna kadar takibin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesini, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak başlatılan …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı dosyası ile başlatılan takipten dolayı ve takibe konu senetlerden dolayı müvekkillerin borcunun bulunmadığının tespitine ve takibin iptaline, takip bedelinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle;Davacı … ve … arasındaki iç ilişki ve buna bağlı olarak aralarındaki alacak borç ilişkisini davacıların ne niyetle neye istinaden araç satın aldıklarını ve mülkiyeti devrettiklerini, verdiklerini bilecek yada bilebilecek durumda olmadığını, davalı … mülkiyet alacaklısı …’nın amcaoğlu olup …’nın abisi … ile beraber oto alım satımı yapmakta iken daha sonra … ortaklıktan ayrılmış ve …’na olan borcuna karşılık takip borçlusu …’un borçlusu olduğu senetleri …’na temlik ettiğini, …’nın öncelikle … plaka sayılı aracı …’a satmış talep üzerine eşi … ‘ın üzerine 25/06/2014 tarih ve … yevmiye no’lu mülkiyeti muhafaza satış sözleşmesi ile sattığını, …’ın dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu dekontlar iş bu satış sözleşmesine istinaden yapılan ödemeler olup bu ödemeler senet asıllarının sol tarafına şerh olarak düşüldüğünü ve ödeme tarihleri ile senet vade tarihleri uyum sağladığını, dekontların açıklama kısmında da …’un borcuna mahsuben gibi bir ibare yazılmadğı, ihtirazi kayıt konulmadığı ki bu ödemelerin … plaka sayılı araca mahsuben yapıldığına karine teşkil edeceğini, daha sonraki süreçte borç yenilenmiş ve senetlerin ödemelerini yapamayacağını belirten … hukuki süreç başlatılmadan kalan borcuna istinaden 23/12/2016 tarihinde … Noterliği’nde satış sözleşmesi ile … plaka sayılı aracın mülkiyetini yine bu aracı almasından kaynaklı doğan borcuna mahsuben mülkiyeti devir etmiştir ki hayatın olağan akışına uygun olanda kendi borcuna mahsuben mülkiyeti devir etmektir aksi iddiları davacı taraf yazılı bir belge protokol vs ile ispatlamakla yükümlü olduğunu, Davacı … ise … Noterliği 10/02/2015 tarihli mülkiyetin saklı tutulması kaydıyla satış sözleşmesi ile … plaka sayılı aracı almış ve bu aracın bedeli olarak senetleri borçlu diğer davacı … ise kefil sıfatı ile imzalamışlar ancak ne borçlu nede davacı herhangi bir ödeme yapmadığını, icra dosyasından talep edilen alacak ve icra takibine konu senetlerin …’a satılan … plaka sayılı aracın satışından doğan borcun yenilenmesi nedeni ile … tarafından asıl borçlu … tarafından kefil sıfatı ile imzalanan senetler olduğunu, … plaka sayılı aracın kesinlikle …’un adına kayıtlı olan ve …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı dosya borcuna konu senetlerin borcuna karşılık mahsuben yapılmış bir devir işlemi olmadığını, … plaka sayılı aracın satışına karşılık müvekkile … tarafından verilen senetlere ilişkin ödeme yapıldığı(ödeme dekontu ve … plaka sayılı aracın iadesi şeklinde ) için herhangi bir icra takibine ve alacak davasına konu etmediğini, davacı tarafların ödeme defisine bağlı nedensiz zenginleşme sebebine dayalı olarak menfi tespit davası açtığını, davacıların gerçek, akla,mantığa ve hayatın olağan akışına uygun olayları takip dosyasından davalının haklı alacağı olan borçtan kurtulmak adına kendilerince acemice bir seneryo yazdığını, davanın reddi ile yargılama harç masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-… İcra Dairesi 2018/… Esas sayılı dosyası
2-… İcra Dairesi 2018/… Esas sayılı dosyası
3-Trafik Tescil kayıtları
4-PTT kayıtları
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, taraflar arasında düzenlenen bonoların ödendiği iddiası ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden 6 ay sonra Menfi tespit davası açmıştır.
İspat yükü ise; bir vakıanın doğru ve gerçek olup olmadığı konusunda hakimi inandırma faaliyetidir. İspat, ispat anıdan önce vuku bulmuş ve tekrar etmeyen, vakıalara ilişkindir. İspat yükü aynı zamanda bir haktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/10133 Esas 2014/451 Karar sayılı ilamında da belirttiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK), “İspat Yükü” başlıklı 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde ise: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Sözkonusu ispat yükünün kime ait olduğunu belirleme görevi, davanın taraflarına değil, mahkemeye aittir.
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır.
Yemin delili 6100 sayılı HMK’nın 225 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez.
… İcra Dairesinin 2018/… esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklı … tarafından borçlular … ve … aleyhine 10/03/2015 düzenlenme tarihli 2.000,00-TL bedelli 10/04/2015-10/12/2015 tarihleri arasında sıralı 9 adet bono ile 3.400,00-TL bedelli 10/06/2015 vade tarihli 1 adet bonodan kaynaklanan 21.400,00-TL asıl alacak 5.491,33-TL işlemiş faiz, 548,40-TL masraf olmak üzere toplam 27.439,73-TL takip yapıldığı, takibin kesinleştiği görülmüştür.
… İcra Dairesinin 2018/… esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine bonodan kaynaklanan 5.250,00-TL asıl alacak 1.351,88-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.601,88-TL takip yapıldığı, takibin kesinleştiği görülmüştür.
Trafik Tescil kayıtlarının incelenmesinde;
– … plakalı … adına ilk tescil işlemi yapılan aracın 08/09/2010 tarihinde plaka değişikliği yapılarak … plakasıyla … a devredildiği, 07/10/2011 tarihinde … adına devredildiği, 16/06/2014 tarihinde … adına devredildiği, 25/06/2014 tarihinde yine aynı plaka ile … ‘a devrediliği, 23/12/2016 tarihinde …’na devredildiği, 02/01/2017 tarihinde plaka değişikliği yapılarak … plakası ile … adına devredildiği görülmüştür.
– … plakalı … San. A.Ş. adına ilk tescil işlemi yapılan aracın, 08/06/2010 tarihinde …’a devredildiği, 10/02/2015 tarihinde …’a devredildiği görülmüştür.
PTT cevabi yazısında, sistem üzerinde yapılan araştırmada … tarafından … adına gönderilen parasal işlem kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Davacının sunmuş olduğu ödeme dekontlarının incelenmesinde; yapılan ödemelerde açıklama kısmının “Diğer” olarak göründüğü görülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı …’ın keşideci, diğer davacı …’ın avalist, davalının ise lehtar olduğu bonolar yönünden davalı tarafından yapılan ve kesinleşen icra takibi ve takibe dayanak bonolar nedeniyle davacıların borçlu olup olmadığına ilişkindir. Davacılar bonoların ödendiğini iddia etmektedirler. Menfi tespit davalarında ispat yükü her ne kadar alacaklıda ise de alacağının dayanığının bono olması ve davacıların ödeme definde bulunması nedeniyle ispat yükü davacı borçluların üzerindedir. Davacılar ödemeleri PTT havale yolu ile yapıldığını beyanla ödeme dekontlarını sunmuşlardır. Dekontların incelenmesinde açıklama kısmının “diğer” olarak yazılı olduğu görülmüş, PTT’ye ödeme dekontlarının celbi istenmiş ise de müzekkereye olumsuz yanıt verilmiştir. Davacı vekili Mahkememizin son celsesinde dekontların açıklama kısmının celbi halinde de dosyadaki şekli ile bulunduğunu beyan etmiş, bu halde usul ekonomisi açısından PTT’ye yeniden müzekkere yazılmamıştır. Davacılar ödemelerin mevcut borca karşılık yapılan ödemeler olduğunu iddia etmiş, davalı ise ödemelerin davacı …’ın eşine satılan … plakalı araca mahsuben yapıldığını beyan ederek bonolara ilişkin ödeme iddiasını kabul etmemiştir. Trafik tescil kayıtlarının celbinde … plakalı aracın davalı … tarafından 25/06/2014 yılında bonoların keşide tarihinden önce davacının eşi …’a devredildiği görülmüştür. Taraflar tanık deliline dayanmış ise de havaleler yönünden açıklama kısmı bulunmadığından yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmeyerek tarafların tanık dinletme talebi davanın değeri nazara alınarak kabul edilmemiştir. Mahkememizce 2. Celse 2 nolu ara karar ile dava konusu bonoların ödenmesine ilişkin açıkça bonolara atıf yapan yazılı delillerini sunmak üzere kesin ve ihtaratlı süre verilmesine rağmen davacılar tarafından yazılı delil de sunulmamıştır. Bu nedenlerle davacının tüm iddialarını yazılı delille ispat etmesi zorunludur. Yukarıda açıklandığı üzere bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemediği taktirde diğer tarafa yemin teklif edebilir. Mahkememizce 3. Celse davacı tarafa yemin delili hatırlatılmış, ihtaratlı kesin süre verilmiş olmasına rağmen davacı tarafından yemin deliline dayanılmamıştır. Bu halde davasını ispatlayamayan davacıların davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gereken 54,40-TL harcın, peşin alınan 468,61-TL harçtan mahsubu ile bakiye 414,21-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesi gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2020

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır