Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/834 E. 2018/1126 K. 27.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/834 Esas
KARAR NO : 2018/1126

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/10/2016
KARAR TARİHİ : 27/11/2018

İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/443 esas 2018/127 sayılı görevsizlik kararı ile Mahkememize tevzi edilen dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmekle, Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili …’ın, davalı ile … 4. Noterliği … tarih ve … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını, sözleşmenin yapılmasına müteakip müvekkilinin arsa payı sahibi …’a, resmi ortak olmayan kardeşi diğer müvekkili …’ın da imzasının bulunduğu boş teminat senedi verdiklerini, bu durumu tanıklarının tümünün bildiğini, ayrıca …, … ve …’dan da aynı şekilde senet alıp, daire tesliminde veya inşaat başladığında geri verildiğini, boş sadece imza olan senet için 25.06.2015 tarihli aralarında imzaladıkları kat karşılığı inşaat sözleşmesinde …’a 135.000 lik senet verileceği kabul edildiğini, müvekkillerinin senedi boş olarak verdiğini, çünkü … ve babasının davacının büyük amca çocukları olduğunu, kendilerini güvende hissetmeleri için bu senedin verildiğini, ancak aradaki tutarın 135.000TL olduğu unutulup, senede hatalı biçimde 125.000TL yazıldığı veya senet keşide tarihi, vade tarihi ve tutarı farklı şekilde atılıp sanki senedin inşaat işi ile ilgisi olmadığı şeklinde anlaşılması için bu şekilde düzenlendiğini, müvekkillerinin davalıya hiçbir borcu olmadığını, oğluna karşı olan inşaat edimi de tamamlandığını, müvekkillerinin davalı ile hiçbir alacak verecek ilişkisi bulunmadığını, müvekkili tarafından takip eden zamanlarda, inşaat bitirildiğni, ve … 4.Noterliği … tarih … yevmiye nolu ihbarname gönderilerek inşaatın sözleşmede yer alan şartlara uygun olarak tamamlandığı 1 Bodrum Kat ile bağlantılı 5 nolu depolu dükkanın anahtarlarının ve kat irtifaklı tapunun teslim alınmasını istediğini, ibarnamenin şüphelilere ulaşmasına müteakip, şüphelilerce boş olan senet doldurulmuş veya ve doldurtturulmuş olarak düzenleme tarihi kat karşılığı İnşaat sözleşmesinden önce 01.03.2015 şeklinde keşide tarihi atılarak, sanki inşaat yapımıyla ilişkisi yokmuş gibi gösterilmeye çalışıdığını, ödeme tarihinin de 01.08.2016 olarak yazılarak ihbarnameden önce bir tarih konulduğunu fakat icra İşlemi 23.09.2016 tarihinde yapıldığı, 1 ay 22 gün işlem yapılmadan bekletildiğini, bunun mümkün olamayacağını, oğlu … ile kavga eden baba şüpheli … oğlundan istediğini alamadığı için müvekkilerine oğlundan daha önce zorla aldığı senedi 8. İcга Müdürlüğü …E. sayılı dosyası üzerinde icraya koyarak müvekkilinden almak istediklerini, … ile müvekkilnin … arasındaki facebook konuşmasında. …’ın babası …’da senetler olduğu ve bunların dükkan teslimi ile verilmesi gerektiği konusunda konuşmalar yapıldığı anlaşıldığını, müvekkilinin ihbarname çekmesinden sonra oğlundan dükkanı isleyen baba, dükkanı oğlu …’dan alamayınca, boş verilen senedi icraya koyduğunu, takip konusu senet inşaat ilişkisi için verilmiş olan garanti senedi olduğunu, davalı … ile ilgisi bulunmadığını, müvekkillerinin kendisine borcu olmadığı gibi hiçbir alacak verecek ilişkisi de olmadığını, …’da müvekkili … “Tamam ben babamla konuşayım” şeklinde yanıt verdiğini, konuşmaların tarihi 19 Ağustos 2016 olduğu, senedin direkt olarak inşaat ilişkisi ile bağlantılı olduğunu, inşaat ilişkisi de davalı ile değil, … ile kurulduğunu, müvekkillerimin hiçbir türlü borçlu veya herhangi bir şekilde alacak verecek ilişkisi bulunmadığını, senetteki imzalar ile diğer yazılar birden fazla farklı kalemle doldurulduğunu, davalı … ile hiçbir alacak verecek ilişki olmayan müvekkillerim adına, haksız, dayanaksız ve hukuka aykırı takibin iptali ve borçlu olmadığının tespitini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili yanıt dilekçesi ile takibe ve davaya konu olan bononun varlığı ve imzası davacılar tarafından inkar edilmemiş olup kabul edildiğini, davacıların iddia ettikleri gibi dava konusu bononun, davalının oğlu …’a verilmiş olmadığı, bonoda lehtar ve alacaklının davalı olduğunu, bononun davalı vekil edene verildiğini, davacıların, dava dışı … ile yapmış olduğu sözleşme ve sözleşme ile …’a verdiklerini iddia ettikleri 135.000,00 TL lik bono ile müvekkilinin ilgisi olmadığını, davacıların …’a verdiklerini iddia ettikleri bononun 135.000,00 TL miktarlı olduğu kendi beyanları ile ve sundukları sözleşmeden anlaşıldığını, davaya konu olan bononun 125.000,00 TL olduğunu, her iki yazılı belgede de bu durumun açıkça belli olması ve davacılar tarafından imzalanması karşısında, her iki bononun aynı bono olduğu iddiasının yerinde olmadığını, davaya konu bononun hukuken geçerli olduğunu, müvekkilinin alacağı,kambiyo senedi(bono) ya dayalı olduğu ve kambiyo senedi ile ispat edildiğini, senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, davacı borçlunun takibe konu bononun bedelsiz olduğunu, başka bir anlaşmanın teminatı olduğu vs. iddialarını da senetle kanıtlaması gerektiğini, davacının senede karşı tanık dinletme talebine ve tanık dinlenilmesine muvafakati bulunmadığını, senette “bedeli nakden ahzolunmuştur” ibaresi bulunduğundan böyle bir bonoda paranın alındığının borçlu tarafından ikrar edildiğini, yazılı ikrarın aksini, davacı borçlunun kanıtlamakla yükümlü olduğunu beyanla davanın reddini ve davacıların %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Dava dayanağı takip dosyası getirtilmiş incelenmesinde, davalı tarafından davacılar aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip olup takip dayanağı senedin, 01/03/2015 keşide tarihli, 01/08/2016 ödeme tarihli, keşidecisi davacı … ve avalisti davacı … olan, 125.000,00 TL miktarlı senet olduğu görülmüştür.
Dava, ilk olarak Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine Mahkememize tevzi edilmiş ve yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava 2004 sayılı yasanın 72.maddesine dayanan menfi tespit davasıdır.
2004 sayılı yasanın 72.maddesi gereğince, borçlu, icra takibinden evvel veya takip sırasında, borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile dahi takibin durdurulmasına karar verilemez.
Menfi tespit davası, borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı davadır. Bu dava borçlu tarafından henüz borç ödenmeden açılır. Borçlu, hakkında yapılmış olan ve kesinleşen takip nedeni ile takip hukuku bakımından borçlu durumuna düştüğü halde maddi hukuk bakımından takip konusu yapılan alacağın borçlusu bulunmadığını tespit için bu davayı açar.
Borçlu kendisine karşı bir icra takibi başladıktan sonra ve henüz borcu ödememiş durumda iken hukuki yararı bulunması koşulu ile borçlu olmadığının tespiti için bu davayı açabilir. Kambiyo senetlerine dayanan haciz yolu ile takiplerde menfi tespit davası açma olanağı 2004 sayılı yasanın 170/b maddesinde açıkça öngörülmüştür. Menfi tespit davasının dinlenebilmesi için davacının korunmaya değer güncel hukuki yararının bulunması gerekir. Takipten sonra açılacak bu dava başlamış olan takibi kendiliğinden durdurmayacağı gibi mahkemece ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez.
Borçlu, çeşitli nedenlere dayanarak maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürüp menfi tespit davası açabilir. Örneğin sahtelik veya tahrifat iddiası ile senedin sahte olduğunu ileri sürebilir. Yahut alacaklının elinde bulunan senedin bedelsiz veya hatır senedi olduğunu ileri sürebilir.
Menfi tespit davasında davacı borçlunun haksız bulunması halinde davanın reddine karar verilir ve borçlu, haksız ihtiyati tedbir nedeni ile alacağını geç almış olan alacaklıya, bu gecikmeden doğan zararını karşılamak için bir tazminat ödemeye mahkum edilir. Bu tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının borçlu hakkında icra takibi yapmış olması, borçlunun icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı almış olması ve bu kararın fiilen uygulanmış olması gerekir. Takibin fiilen durmamış olduğu hallerde alacaklı lehine tazminata hükmolunamaz. Bu tazminat alacaklının tedbir nedeni ile alacağını geç almış olmasından doğan zararlarını karşılamayı amaçlar.
Menfi tespit davasında ispat yükü davacının iddiasının dayandığı nedenlerin niteliğine göre değişir. 4. HD 9.2.1973 T.6096/1189. Bu nedenle kambiyo senetleri hakkında açılan menfi tespit davalarında senedin dayanağı olduğu ileri sürülen hukuki ilişki ile senet metnindeki borç sebebinin karşılaştırılarak ispat yükünün kime düşeceğinin saptanması gerekir. 11 HD 12.5.1977 T. 1966/2520. Davacı borçlunun senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, senedin sahte olduğunu ileri sürmesi halinde ispat yükü davalı alacaklıya düşer. Davalı alacaklının, davacı borçlu tarafından varlığı inkar edilen hukuki ilişkinin gerçekleştiğini ispat etmesi gerekir. Buna karşılık davacı borçlunun senedin hata, hile, ikrah nedeni ile geçersiz olduğunu, senedin karşılıksız olduğunu, hatır senedi olduğunu, borcun ödeme ibra takas gibi nedenlerle son bulduğunu, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu, ileri sürmesi halinde bu iddiasını kendisinin ispat etmesi gerekir.
Bir bonunun boş olarak verilmesi mümkün olduğu gibi senedi boş olarak alan kimsenin bunu aynen bir başkasına bu şekilde devredebileceği, devralan kişinin de lehdar hanesine kendi adını yazarak takip ve tahsile girişebileceği 19. HD 14.09.2004 T. 522/8730; 30.04.2004 T. 8028/4926; 27.01.2004 T. 1773/571. Senedin boş olarak verildiğini ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu, teminat senedi olduğunu, davacı borçlunun yasal delillerle kanıtlaması gerekir. 19. HD. 10.09.1996 T. 11953/7382. Tam olarak doldurulmamış ve başka bir amaçla imzalanmış senedin davalı alacaklı tarafından haksız olarak ele geçirildiği iddiasının davacı borçlu tarafından ispat edilmesi gerekir. 11.HD 18.12.1987 T. 8549/7377. Menfi tespit davalarında kanıtlar hususunda ise, 1086 sayılı yasanın 288.maddesine karşılık gelen 6100 sayılı yasanın 200.maddesi gereğince, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. 6100 sayılı yasanın geçici 1/2.maddesi gereğince bu kanunun senetle ispata ilişkin parasal sınırlarla ilgili hükümleri kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan dava ve işlerde uygulanmaz. Senetle ispat kuralına karşılık maddi olayların tanıkla ispatı mümkündür. 1086 sayılı yasanın 290.maddesine karşılık gelen 6100 sayılı yasanın 201.maddesi gereğince senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.
Senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiası, ancak kesin delil ile ispat edilebilir. HGK 26.02.2003 T. 19-135/105; 19.HD. 28.1.2002 T. 4744/551; 3.6.2001 T. 1568/5172. Senedin hatır senedi olduğu ancak kesin delille ispat edilebilir. Bu iddia tanıkla ispat edilemez. 19. HD 18.1.2011 T. 9250/314; 3.5.1995 T. 6954/4063. Senedin teminat senedi olduğu ancak kesin delille ispat edilebilir. 19. HD. 4.3.2002 T. 6498/1312; 8.12.2000 T. 5826/8492; 1.5.2000 T. 1298/3345. İspat yükü kendisine düşen taraf bunu yerine getirememiş ise karşı tarafa yemin teklif edebilir. Buna taraf yemini denilir. 6100 sayılı yasa 225 ve devam maddeleri.
Senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu hakkındaki iddiasını ispat edememiş olan taraf senedi anlaşmaya aykırı olarak doldurduğunu iddia ettiği tarafa yemin teklif edemez.
Somut durumda, davacılar senedin davalının oğluna teminat amacı ile verildiğini beyanla borçlu olmadıklarının tespitini talep etmişlerdir. Yukarıda belirtildiği gibi, bir bonunun boş olarak verilmesi mümkün olduğu gibi senedi boş olarak alan kimsenin bunu aynen bir başkasına bu şekilde devredebilmesi, devralan kişinin de lehdar hanesine kendi adını yazarak takip ve tahsile girişebilmesi mümkündür. Böyle bir durumda davacı borçlunun senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu , senedin hatır senedi olduğu, senedin teminat senedi olduğu, senedin boş olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu, teminat senedi olduğu yönündeki iddialarını ancak kesin delille ispat edebileceği, bu iddiaların tanıkla ispat edilemeyeceği, somut durumda da davacı yanın bu yönde kesin bir delil bildirmediği; alacaklı kısmı boş olarak imzalanıp verildiği, senedin boş olarak verilmesi önünde hukuken yasal bir engel bulunmadığı, bu durumun senedin geçerliliğini ortadan kaldırmayacağı, söz konusu senedin, iddianın ileri sürülüş biçimine göre, tahrifat, sahtelik, zorla alınma, hukuka aykırı bir şekilde ele geçirilme gibi bir iddia ileri sürülmediğinden, hukuk düzeni bakımından geçerli bir senet olduğu, yapılan yargılama sonucunda verilecek kararın da senedin geçerliliğine etki etmeyeceği, eldeki davada davacının kesin delil ile ispat kuralına tabi iken bu yönde bir delil sunmadığından senedin teminat amacı ile bedelsiz olarak verildiği iddiasını ispat edemediği; her ne kadar davalının oğluna ait olduğu belirtilen beyan sunulmuş ise de bu beyanın da senede karşı senetle ispat yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, aksi kabul edilse dahi kambiyo senedinin sebepten mücerret olup, davalının oğluna verilen senet ile davaya konu senedin aynı olduğunun da somutta ispat edilememiş olduğu, sonuç ve kanaati ile davasının reddine, verilen tedbir kararı nazara alınarak davacının tazminata mahkum edilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Takip konusu alacağın %20’si oranında hesaplanan 25.381,16-TL tazminatın davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
3-Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 12.902,46 TL nisbi vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/11/2018

Katip …

Hakim …