Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/833 E. 2021/65 K. 08.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO 2018/833 Esas
KARAR NO:2021/65

DAVA:Tazminat (Kara Taşımacılığı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:12/09/2018
KARAR TARİHİ:08/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Kara Taşımacılığı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, düzenlediği 12.09.2017 tarihli … sayılı irsaliyeli fatura kapsamında, “Otomatik Vites kutusu (Şanzuman)” cinsi eşyayı, alıcısı …A.Ş.’ne … Cad No: …. … adresine teslim edilmek üzere davalı tarafın … bulunan … Şube Müdürlüğü’ne sağlam bir şekilde teslim ettiğini, davalı tarafın, eşyayı alıcısına teslim etmek üzere taşırken, taşıma eşyasının düşürülerek hasar gördüğü, eşyanın bu hasarlı hali ile kullanılamaz hale geldiğini ve alıcısı tarafından kabul edilmediğini, müvekkili şirketin bunun üzerine, aynı cins başka bir eşyayı, yeniden alıcısına teslim etmek zorunda kaldığını müvekkili şirketin, 15.09.2017 tarihli yazılı talebi ile, davalı taraftan hasarlı eşyanın hasar bedelinin tazminini talep ettiğini, ancak bu talep davalı tarafça reddedildiğini, davalı tarafın; taşıma sırasında hasarlanan eşyayı, 04.04.2018 tarihinde mevcut hasarlı hali ile eşyanın göndericisi olan davacı müvekkil şirkete iade ettiğini, müvekkili şirketin yasal haklan saklı kalmak üzere eşyayı hasarlı olarak iade aldığını, davalı yanca taşınırken, taşıma sırasında hasarlanan ve mevcut hali ile kullanılamaz halde bulunan “Otomatik Vites kutusu” cinsi eşya nedeniyle, tespit açısından …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …D.İş sayılı dosyası ile talepte bulunulduğunu, uzman bilirkişi marifetiyle eşya üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 31.05.2018 tarihli raporda sonuç olarak; incelenen eşyanın yüksekten düşürülmesi sonucu oluşması mümkün ezik ve kırık kısımlarının olduğu, ölçü kaçıklığı olduğu, eşyanın otomatik vites kutusu olduğu, içinde yüksek devirde dönen dişlilerin olduğu, mevcut haliyle tamirinin mümkün olmadığı, takılıp kullanılmasının imkansız olduğu, hassas imalat yöntemleriyle imal edilen dişlilerden oluşan ileri teknoloji ürünü eşyanın onarımı mümkün olmadığından mevcut haliyle hurda olarak değerlendirilebileceği, hurda değerinin takdiren 1.000,00-TL olduğu, eşyanın onarımı mümkün olmadığından ve hurda olarak ayrılması gerektiğinden değer kaybı oluşmasının mümkün olmadığı tespitlerinin yapıldığını, söz konusu eşyanın alıcısı olan … A.Ş. ‘ne satış bedelinin; 12.09.2017 tarihli … sayılı irsaliyeli faturada yazılı olduğu üzere toplam 35.334,36 TL olduğunu, eşyanın hurda değeri olarak belirlenen 1.000,00 TL. tenzil edildiğinde, dava konusu eşyada oluşan hasar nedeni ile müvekkili şirketin toplam maddi zararının 34.344,36-TL. olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik 34.344,36-TL. zarar miktarının tazmin talebinin 15.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hasarın ve zarar miktarının tespiti amacıyla mahkemece yaptırılan tespit giderleri de dahil olmak üzere tüm yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yer alan iddiaların gerçeklikten uzak olduğunu, müvekkili şirketin üzerine düşen edim yükümünü tam ve eksiksiz olarak ifa ettiğini, müvekkili şirket tarafından kargo alıcısına teslim edilmek istendiğini ancak alıcının kargoyu teslim almaktan imtina ettiğini, gönderici tarafından da kargonun kabul edilmediğini, davacı tarafından kargonun taşımadan kaynaklı hasara uğradığı iddia edilmişse de işbu iddiaların gerçeği yansıtmadığını, somut olayda gönderici tarafından ürünün hasarlı teslim edilmiş olma ihtimalinin de bulunduğunu, müvekkili şirketin şüpheli haller haricinde kargoların içini açıp bakma gibi bir yetkisi bulunmadığını, müvekkili şirkete teslim edilen kargonun paketini açma ve kargonun içine bakma yetkisi olmadığından ürünün zarar görmüş bir şekilde teslim edilme olanağı da bulunduğunu, taşınan kargonun içeriğinin ve değerinin gönderen tarafından beyan edilmediği ve hatta müvekkili şirkete bu konuda herhangi bir açıklama yapılmadığını, taşıma senedinde emtianın içerik ve değerine ilişkin bir bilgi yer almadığını yanlış ve eksik bildirmelerden doğacak her türlü sorumluluğun gönderene ait olduğu olacağını, ancak kargonun içeriğinin davacının dava dilekçesinde beyan ettiği gibi olduğunun farzı halinde, kargonun mahiyetinden dolayı meydana gelecek zarardan müvekkili taşıyanın sorumlu olmayacağını, davacının tazminat talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-….Sulh hukuk Mahkemesi’nin …D.İş sayılı dosyası
2-Fatura ve teslim/iade tutanakları, Tazmin talebi/Red dilekçeleri
3-Bilirkişi raporu
4-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, yurt içi eşya taşıması nedeniyle oluşan hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nin 863. madde hükmüne göre, sözleşmeden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça; gönderen, eşyayı, taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorundadır.
Taşıyıcı, ayrıca yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür. Aynı Kanun’un 864. madde hükmünde de, gönderenin kusursuz sorumluluk halleri düzenlenmiş olup, buna göre, gönderen kusuru olmasa da yetersiz ambalajlamadan ve işaretlemeden kaynaklanan, taşıyıcının zararları ile giderlerini tazminle yükümlüdür. Ambalaj ve işaretlemenin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin 862. madde hükmüne göre, eşyanın niteliği, kararlaştırılan taşıma dikkate alındığında, ambalaj yapılmasını gerektiriyorsa, gönderen, eşyayı zıya ve hasardan koruyacak ve taşıyıcıya zarar vermeyecek şekilde ambalajlamak zorundadır. Ayrıca gönderen, eşyanın sözleşme hükümlerine uygun şekilde işleme tabi tutulabilmesi için işaretlenmesi gerekiyorsa, bu işaretleri de koymakla yükümlüdür.
6102 sayılı TTK’ya tabi taşımalarda eşyanın ambalajlanması kural olarak gönderene aittir. Taraflar arasındaki taşımanın niteliği ve sözleşme ise ambalajlama ve işaretlemenin niteliğine ilişkin olarak belirgin bir rol oynar. Yetersiz ambalajlama ya da işaretlemenin hem gönderenin hem de taşıyıcının sorumluluk alanında gerçekleşen iş ve işlemlerden kaynaklanması halinde zarar, sebep olma oranına göre paylaşılacaktır. Bu yaklaşım TTK’nin 864/3. hükmüne de uygun olacaktır. Buna göre, zararın veya giderlerin doğmasında taşıyıcının davranışlarının da etkisi olmuşsa, tazmin yükümlülüğü ile ödenecek tazminatın kapsamının belirlenmesinde, bu davranışların ne ölçüde etkili oldukları da dikkate alınır.
Somut uyuşmazlıkta davalı, kargo taşıma işini üstlenmiştir. 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun Tanımlar başlıklı 3. maddesinde kargo, tek parçada en fazla yüz kilogramı geçmeyen genellikle ambalaj ve kap içerisinde olan küçük boyutlu koli, sandık, paket gibi parça eşya olarak tanımlanmıştır. Kural olarak, eşyanın ambalajlanması gönderene ait olsa da, kargo taşımasının niteliği gereği, davalının da eşyanın ambalajı hususunda nezaret yükümlülüğü olduğunun kabulü gerekir. Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından alıcıya teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. TTK’nin 854. maddesine göre, Kanunun, taşıyıcıya yüklediği sorumlulukların, önceden hafifletilmesi veya kaldırılması sonucunu doğuran tüm sözleşme hükümleri geçersizdir.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, tespit dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman makine mühendisi ve lojistik uzmanı bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Fatura ve tutanakların incelenmesinde; 12.09.2017 tarihli … seri numaralı irsaliyeli faturada otomatik vites kutusu 35.344,36-TL değerinde olduğu, davacı şirketin 15.09.2017 tarihli dilekçesi ile davalı kargo firmasına … kargo takip numaralı kargonun taşıma esnasında hasar gördüğünden kullanılamaz hale gelip gönderilen kargo faturasının dilekçeyle birlikte … Şubesi’ne teslim edildiği, hasar gören kargonun tazmin edilmesinin talep edildiği, davalı firmanın kendi bölge müdürlüğüne yazdığı 19.09.2017 tarihli dilekçe ile davacı müşterinin hasar tazmini talebini ilettiği, 09.03.2018 tarihli …-… sayılı Genel Müdürlük yazısı ile kargo için talep edilen tazmin bedelinin ürünün kullanımına engel bir durum olmaması nedeniyle uygun olmadığının bildirildiği, davacı şirket yetkilisi … ile davalı kargo şirketi personeli …(soyadı okunaksız) arasında düzenlenen 04.04.2018 tarihli tutanakta dava konusu emtianın taşıma esnasında hasar gördüğünden alıcısı tarafından teslim alınmadığı, eşyanın hasar bedelinin tazmin talebinin … Kargo tarafından reddedildiği, hasarlı eşyanın … Şubesi tarafından davacıya 04.04.2018 tarihinde iade edildiğine ilişkin tutanak tutulduğu, davacı şirket ile dava dışı … arasında yapılan maillerin incelenmesinde tutanakta belirtilen hususların bildirildiği ve hasarlı kargo fotoğraflarının mail yolu ile gönderildiği görülmüştür.
D.İş dosyasının incelenmesinde, davacının ….Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …D.İş dosyasında taşınan emtianın hasar durumu ve bedeline ilişkin delil tespiti talep edildiği, alınan bilirkişi raporunda özetle, tespit konusu kargo emtiasının otomatik vites kutusu olduğu ve ağır hasarlı olup kullanılmasının ve tamirinin mümkün olmadığı, hasarlı emtianın mevcut haliyle hurda değerinin 1.000,00 TL olduğu, tamiri mümkün olmadığından bir değer kaybı oluşmasının da söz konusu olmadığının bildirildiği görülmüştür.
Makine Mühendisi ve Lojistik Uzmanı’ndan oluşan bilirkişi heyetinin 21.01.2020 tarihli 6 sayfadan ibaret raporunda özetle; kargo taşıması sırasında hasarlanan emtia bedelinin tazmini konusunda davalı kuruma 15.09.2017 tarihinde başvuru yapıldığı, davacı ve davalı kargo firması tarafından hazırlanan tutanakta 02.09.2017 tarihinde teslim alınan şanzuman cinsi eşyanın taşıma işlemi sırasında hasar gördüğü, alıcısı tarafından hasarlı hali ile teslim alınmadığı, hasar bedelinin tazmini talebinin davalı firma tarafından reddedildiği, hasarlı emtia durumu hakkında tespit raporu alındığı, dava konusu şanzumanın … marka otomatik şanzuman olduğu yaklaşık 80 kg ağırlığında olduğu, dış gövde alın yüzeyinde yaklaşık 3 cm uzunluğunda bir parça kopması, dış rakor bağlantılarında ve yan kapakta ezilme tespit edildiği, otomatik şanzumanın içindeki elektronik kontrol ünitesinin ve diğer mekanik dişli sisteminin böyle bir düşme ile hasar görmüş olabileceğini, dolayısıyla dava konusu olan otomatik şanzumanın bu şekilde hasarlanmış olması, şanzumanın taşıması esnasında oldukça şiddetli bir düşme ile gerçekleştiği sonucuna varıldığını böyle hasar görmüş şanzuman gerek müşteri ve gerekse de servis tarafından aracına takılması teknik açıdan güvenli bir durum oluşturmayacağını, tespit edilen gövde üzerindeki hasarların yanında şanzumanın içindeki hasarların tespiti ancak araca takılması suretiyle mümkün olacağını, ancak burada önce şanzumanın gövdesinin ve diğer kısımlarının önce tamirinin yapılması gerekeceği böylcce hasarlı şanzumanın onarımı yapılarak yeni haline getirilmesinin ekonomik bir çözüm olmayacağını, bu nedenle dava konusu olan şanzumanın bu hasar görmüş haliyle ancak hurda olarak değerlendirilmesi gerekeceğini, dava konusu olan şanzumanın, davacıya iadesinde orijinal Ahşap Ambalajında geri iade edilmemiş olup plastik kutuya konarak geri verildiğini, şanzumanın Kargo ile taşınması için imalat fabrikasından tasarımı yapılmış ahşap ambalaj kutusu ile yapılmış olduğu ifade edildiğini, ahşap ambalajın alt zemin kısmına, şanzuman gövdesi cıvatalarla sabitlenerek yerleştirildiği ambalaj kutusu dış yüzeyinde üzerinde, yükün taşınmada yükleme yönü ve dikkat edilmesi gerektiği işaretlenmiş olduğunu dolayısıyla, şanzumanın ambalajda belirtilen şekilde nakliyesi yapıldığında hasarlanması mümkün olmadığını, ancak ambalajın yükseklikten düşürülmesiyle şanzımanda hasarın meydana geldiği anlaşıldığını, TTK md.880 gereği belirlenen zarar miktarı 34.334,36 TL olduğu, bu hesapta sovtajın düşüldüğü tespit edildiğini, 12.09.2017 tarihli li satış faturası ile satılan malın hasar durumu 15.09.2017 günü tespit edildiğini, ayrıca taşınan yük 80 kg miktarında olup davalının TTK md. 886 kapsamında ağır kusurunun sabit olmadığını, kargo taşımasında aktarmalarda düşmesi mümkün ve sadece özensizlik derecesinde bir kusur olarak değerlendirildiğinde, davalı TTK m.882 gereği sınırlı sorumluluktan yararlanacağını, buna göre; 80 kg x 8,33 SDR = 666,40 SDR sınırlı sorumluluk sınırı hesaplandığını bunun da o tarihte SDR kuru 4,8799 TL/SDR hesabı ile 666,40 SDR x 4,8799= 3.251,97 TL tazminattan davalının sorumlu olması anlamına geldiğinin tespit edildiğini, davacının tüm zararını tazmin ettirebilmesi için, malda özel menfaat bildirmesi ve bunu yazılı taşıma irsaliyesi, taşıma senedi veya sair yazılı belge ile ispat etmesi gerekeceği ya da davalının ağır kusurunu TTK m.886 kapsamında ispat etmesi gerektiğini neticeten; dava konusu olan eşyanın taşınması sırasında muhtemelen kargo yükleme veya indirilmesi esnasında düşürülmesi ile hasar gördüğü, dava konusu şanzumanın, ambalajına mekanik olarak cıvatalarla sabitlenmiş olduğu, dolayısıyla bu hasarın düşürülmesi ile şiddetli çarpmasından kaynaklı olarak meydana gelmiş hasar özelliğini taşıdığını, dava konusu şanzumanın hasarının, davalının taşıyıcı şirket olarak eşyanın muhtemelen indirilmesi esnasında düşürülmesi sebep olan kusurundan kaynaklandığı, dava konusu emtianın davalı Kargo Şirketinin sorumluğunda iken hasarlandığı, dolayısıyla davalı kargo şirketinin hasarın meydana gelmesinde TTK md. 875 gereği sorumlu bulunduğu, dava konusu eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki hasarsız değerinin 35.334,36 TL olduğu, hasarlı değerinin (hurda değeri) 1.000TL olduğunun belirlendiğinden arasındaki farkın 34.334,36 TL tespit edildiği, davalının sorumlu olduğu tazminatın hesaplanmasında kusurunun ağırlığı sabit olmadığı veya davalının özel menfaat bildirimi altında taşıma yaptığı sabit olmadığı sürece TTK.m.882 gereği sınırlı sorumluluktan yararlanacağı, hesaplanan tazminatın sınırlı sorumluluk esasına göre 3.251,97 TL miktarında olduğu ve talep gibi 15.09.2017 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Makine Mühendisi ve Lojistik Uzmanı’ndan oluşan bilirkişi heyetinin 18/11/2020 tarihli 5 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; somut olayda taşıma yurtiçi karayolu ile eşya taşıması olup, 6102 sayılı TTK 4.Kitap hükümlerine tabi olduğu, 4925 sayılı Kanun karayolu taşıyıcılarının uyması gereken emredici kamu hukuku yükümlülüklerini tespit etmekte; 6102 sayılı Kanun ise ticari taşıma sözleşmesi ve sorumluluk esaslarını düzenlemekte olduğunu, 4925 sayılı Kanun kavramları bakımından ticari hayatta da aynen geçerli olduğunu, ancak taşıyıcı-göndere arası ticari ilişkide sorumluluk düzeni bakımından uygulama 6102 sayılı Kanun kapsamında olacağını, somut olayda taşıma senedi düzenlenmediği, sadece malın satışına dair irsaliyeli faturası bulunduğu bu belgede de malın “şanzuman” olduğunun tespit edildiği, davalının sunduğu elektronik ortam kaydı da elektronik taşıma-yük senedi gibi telakki edilmek ve bu içeriğine itibar edilmek gerektiği hususunda nihai değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunu, öte yandan, taşıma hukukunda temel prensibin sınırlı sorumluluk uygulaması olup sınırsız sorumluluk ancak TTK m.886 kapsamında ağır kusur veya özel menfaat tayini ya da eşyanın niteliğine uygun taşıma taahhüdü halinde söz konusu olabileceği, davalının “eşyanın niteliğine” uygun taşıma taahhüt ettiğini ispat külfeti davacı üzerinde olduğunu, sevk evrakı içinde, refakat belgeleri arasında mal faturası bulunması, taşıyıcının fatura içeriğine uygun taşıma üstlendiği anlamına gelmeyeceği, taşıyıcı sevk evrakı içeriğini ayrı ayrı denetlemek durumunda olmadığını, buna karşın, sunulan fatura salt mal faturası değil; “irsaliyeli fatura” olduğu için, malın sevk irsaliyesi yerine de geçecek mahiyette düzenlendiğini, davalının taşımaya malı aldığında bu irsaliyeli faturayı gözetmesi gerektiğini, yük senedi-taşıma senedi veya taşıma irsaliyesi ile uyumlu olması açısından davalının irsaliyeli fatura konusu emtiayı bilerek taşımaya aldığı söylenebileceği, ancak bu bilmesinin, bu bilgiye göre taşımayı üstlendiği şeklinde yorumlanması sayın mahkemenin takdiri olacağını, davalının tazminat ödemesini reddederken “eşyanın kullanımına engel bir durum olmamasını” gerekçe gösterdiği, yoksa içerik ve ambalaja dair bir savunma yapmadığı, bunun da davalının emtia içeriğini bildiği konusunda ikrar olarak yorumlanacağı ileri sürülmüş ise de değerlendirildiğinde, davalı şirket bir kargo taşıma şirketi olduğunu parsiyel olarak ambalajlı aldığı yükleri istifleyerek taşıdığını, bu yükleri taşırken “bilgisinde” olan emtia niteliğine uygun eleme yapması gerektiğini, bilgisinde olması için de taşıma senedinde veya davacının taşıma talimatında malın niteliği konusunda bilgi verilmiş olması esas olduğunu, taşıyıcı da bu niteliği gözeterek “ek navlun” veya daha fazla fiyat uygulaması yapabileceği, somut olayda, davalının eşyayı bilerek ve niteliği gözeterek taşımayı üstlendiği sabit olmadığı, ancak sayın mahkeme taşıyıcının taşınan emtianın niteliğini bilme, bilmesi gerekme ve niteliğe uygun taahhütte bulunduğu kanaatine varırsa, davacı yan itirazları gözetilerek tam zarar tazmini söz konusu olabileceği, TTK m.879 gereği, ortada taşıyıcının adam veya yardımcılarının kusuru sabit olduğu, ancak bu kusurun TTK m.886 kapsamında, kasıt-pervasızlık ve zarar meydana gelme bilinci içinde hareket olarak değerlendirilmesi hususu mahkemenin takdirinde olduğunu, olağan taşımacılık kusurları, tedbirsizlik, dikkatsizlik, özensizlik ve sebebi belli olmayan olaylarda meydana gelen hasar ve zayi TTK m.882 kapsamında olacak iken; yükün kayıp olması, bilerek isteyerek çalma-kırma, zarar meydana gelme bilinci içinde nezaretsiz bırakma gibi durumlarda ise TTK m. 886 uygulama alanı bulmak gerekeceği, her düşürme, her yüke zarar vermenin ağır kusura dayanmadığı, taşıyıcının kural olarak TTK m. 880 ile hesaplanan zarardan TTK m.882 gereği sınırlı sorumluluk olduğu, ancak TTK m. 886 kapsamında ağır kusur tespit ve değerlendirmesi halinde; sınırsız tüm zararın tazmini söz konusu olabileceği belirtilmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; davalı kargo tarafından nakliyesi gerçekleştirilen ve kendisine sağlam olarak teslim edilen davacıya ait makinenin taşıma sırasında hasarlandığı, davalı taşıyıcının TTK’nın 875. m. uyarınca eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından, teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde meydana gelen hasardan sorumlu olduğu, davaya konu eşyanın davalı tarafından taşındığı, eşyanın taşıma sırasında hasarlandığı, eşyanın ambalajlanmasının yeterli olduğu, eşyanın taşıma sırasında düşürülmesi nedeniyle hasarlandığı dosya içine sunulan tespit dosyasında alınan bilirkişi raporu ve dosyada alınan bilirkişi raporu ile sabittir. Görüldüğü üzere meydana gelen hasar yükün taşınması sırasında düşürülmesinden kaynaklanmıştır. Buna göre davalı taşıyan sorumluluktan kurtulamayacaktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/10274 Esas 2016/5175 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere hasarın ambalaj hatasından ileri geldiği hususundaki ispat yükünün davalı üzerindedir. Mahkememizce alının bilirkişi raporunda dava konusu şanzumanın, ambalajına mekanik olarak cıvatalarla sabitlenmiş olduğu, dolayısıyla bu hasarın düşürülmesi ile şiddetli çarpmasından kaynaklı olarak meydana gelmiş hasar özelliğini taşıdığını tespit edilmiştir.
Davalı, sınırlı sorumluluklarının bulunduğunu belirtmiş ise de yükün taşıma sırasında düşürülerek zararın meydana geldiği anlaşılmakla TTK 886/1 maddesine göre davalı taşıyıcı pervasızca bir davranışla zarara meydan verdiğinden sorumluluğun sınırlanması hakkından yararlanamayacaktır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/850 Esas 2020/1496 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır. Bu nedenlerle davacının davasını ispatladığının kabulü ile hurda değeri 1.000,00-TL düşülmek suretiyle davanın kabulü ile davacının başvuru tarihine ilişkin dosya içerisinde belge bulunmamakla davalı kargonun başvuru dilekçesine atıf yapılmak suretiyle yazışma yaptığı 19/09/2017 tarihi temerrüt tarihi kabul edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yargılama gideri yönünden; Kabule göre de, dava açılmadan önce delil tespitine ilişkin değişik iş dosyasında davacı tarafından yapılan masrafların da yargılama giderlerinden sayılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; 34.334,36-TL hasar bedelinin 19/09/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
2-Alınması gereken 2.346,06-TL harcın, peşin alınan 586,52-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.759,54-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvurma harcının ve 586,52-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.392,00-TL yargılama gideri, …. Sulh Hukuk Mahkemesi …D.İş dosyası 80,80-TL yargılama harçları 500,00-TL bilirkişi ücreti, 14,00-TL tebligat gideri (1 tebligat) olmak üzere toplam 2.986,80-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesi gereğince 5.151,65-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/02/2021

Katip … Hakim ..
e-imzalıdır e-imzalıdır