Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/831 E. 2021/97 K. 15.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/831 Esas
KARAR NO : 2021/97
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2018
KARAR TARİHİ : 15/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacının yurt içi ve yurt dışı kargo hizmetleri sunan bir firma olduğu, davalı şirket tarafından müvekkil şirket adına dayanağı anlaşılmamakla birlikte, “masraf yansıtma” açıklaması ile 09.02.2018 tarih … nolu 20.842,43 TL tutarlı fatura düzenlendiğini, faturanın davacı müvekkil şirket tarafından kabul edilmeyerek 20.842,43 TL tutar ile bedelli 04.05.2018 tarih … nolu iade faturası düzenlendiğini, davacı şirketin iade faturasına davalı tarafından KEP üzerinden itiraz edildiği ve taraflarınca düzenlenmiş olan ve müvekkil şirket iade faturasına konu 09.02.2018 tarih … nolu 20.842,43 TL bedelli faturaya istinaden, …. İcra Müdürlüğü 2018/… Esas sayılı icra dosyasından takip başlatıldığı ve kesinleştiği ancak müvekkil şirketin işbu takipten hesaplarına konulan haciz ile haberdar olduğunu, davacı şirket tarafından itiraz suresinin geçirilmesi ile kesinleşen icra takibine istinaden icra dosyasına alınan kapak hesabına istinaden 05.07.2018 tarihinde 25.213,53 TL ve tahsil harcının eksik hesaplandığı bu nedenle eksik ödenen 975,22 TL’nin ödenmesine ilişkin gönderilen icra müdürlüğü yazısına istinaden 24.07.2018 tarihinde 975,22 TL olmak üzere toplam 26.190,75 TL ödeme yapıldığı ve bu sebeple de huzurdaki davanın açıldığını, davalının takibe konu ettiği vc müvekkili şirket tarafından cebri icra tehdidi altında ödeme yapılmak zorunda kalınan tutarın hukuki dayanaktan yoksun olduğu ve söz konusu ‘masraf yansıtma’ açıklamalı davalı faturasının neye istinaden düzenlenmiş olduğu, hangi masrafların yansıtılmış olduğu belli olmadığı gibi müvekkili şirketin davalıya bu tutarda bir borcunun da bulunmadığını, davanın kabulü ile, cebri icra tehdidi altında ödenen 26.190,75 TL’ nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davacı şirkete iadesi, davalı yanın haksız takip bedelinin %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi, yargılama giderleri vc vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı taşıma şirketinin, müvekkili şirkete ait yedek parçaları getirmek yerine, Afrikalı bir şirkete ait otomobil yedek parçalarını dikkatsizliği nedeniyle Türkiye’ye taşıyarak ve şirketin fazladan ithalat masrafı yapmasına neden olarak şirketi zarara uğrattığını, davalı şirketin, Almanya merkezli … GBMH’den yedek parça ithalatı yaptığı ve yedek parçaların Almanya’dan Türkiye gümrük sahasına getirilmesi konusunda davacı şirketten hizmet aldığını, dava konusu olayda da, davacı şirketten dava dışı … ‘de üretilen 24 adet Arıza Ölçüm Cihazı’nın Türkiye’ye taşınması hususunda hizmet aldığını, yurt dışı gönderici yedek parça üreticisi … ‘in, dava dışı Gana merkezli … … … Ltd. şirketine ait ürünlerin havayolu vasıtası ile taşınması için taşıma kolisine gerekli etiketlemeyi yaptığını, buna rağmen, davacı taşıyıcı şirket görevlisi, … … … Ltd. şirketine ait parçaların olduğu taşıma kolisinin üzerine davalı şirket adına doldurulan taşıma etiketini de hatalı olarak yapıştırdığı ve Gana merkezli … … … Ltd. şirketine ait ürünlerin Türkiye’ye geldiği ve bu yüzden müvekkilinin davalı şirketin sipariş ettiği yedek parçaları teslim alamadığı ve bu nedenle doğru yedek parçaların gelmesi için ikinci kez ithalat masrafı yapmak zorunda kalan davalı şirketin zarara uğradığını, davalı şirket yetkililerinin davacının kusuruyla yapmış olduğu yanlış taşıma işlemi nedeniyle, aynı ürün için ikinci kez yapılan ithalat masraflarının olduğunu, yasal yollara gidilmeden sulh ile çözümlenmesi gerektiğini şirket yetkilisi İthalat Müdür … vasıtası ile davacı şirket yetkililerine defalarca kez ilettiğini, davacı şirket yetkililerinin ise, hataen taşınan ürünün geri alınması için yapılan e-posta yazışmalarıyla durumu kabul etmesine rağmen, özensiz taşıma nedeniyle ortaya çıkan zarar talebini uzun süre karşılamadığı, en sonunda müvekkili davalı şirkete gönderilen 09.02.2018 tarihli yansıtma faturasını, yasal itiraz süresi geçtikten sonra 04.05.2018 tarihinde iade ettiğini, iade edilen dava konusu faturanın müvekkil şirket tarafından tekrar davacıya iade edildiği ve sonrasında da müvekkil şirket tarafından son çare olarak ilamsız icra takibi başlatılmak suretiyle tahsil yoluna gidilmek zorunda kaldığını, istirdat davasında Tazminat talep edilmesi ve İflas Kanunu Hükümlerine göre mümkün olmayacağını, davanın reddi, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davacı ürerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyası
2-Takibe konu faturalar, taşıma sözleşmesi ve ödeme dekontları
3-Tarafların ticari defter ve kayıtları
4-Bilirkişi raporları
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, hatalı taşıma nedeniyle davalının ikinci kez ödemek zorunda kaldığı bedelin taşıyıcı aleyhine icra takibine konu edildiği, takibin kesinleştiği, haciz baskısında altında ödenmesi nedeniyle bedelin istirdatı talebine ilişkindir.
Tarafların sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali ve taşımacı bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davalı tarafından ….İcra Dairesinin 2018/… esas sayılı takip dosyasında faturadan kaynaklanan 20.842,43-TL asıl alacak 591,01-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.433,44-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 18/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği, takibin itiraz olmaksızın kesinleştiği ve borçluya haciz ihbarnamesi gönderildiği, borçlunun 05.07.2018 tarihli kapak hesabına istinaden 25.215,53-TL olarak borcu ödediği, icra müdürlüğünce sehven 1.950,44-TL olan tahsil harcının 975,22-TL olarak eksik hesaplanması nedeniyle borçluya bakiye tutar için borç muhtırası gönderildiği, 23.07.2018 tarihinde borçludan eksik tahsil harcının da tahsil edildiği görülmüştür.
Taşıma Sözleşmesinin incelenmesinde, Davacı ile davalı arasında 30.10.2006 tarihinde 30.11.2006-30.11.2007 tarihleri arasında geçerli özel kargo taşımacılığı sözleşmesi akdedildiği görülmüştür.
Mali müşavir ve lojistik uzmanı bilirkişilerin 04/09/2019 tarihli 10 sayfadan ibaret raporunda özetle; dava konusu taşımanın, Almanya – Türkiye arasında yapılan bir uluslararası havayolu taşıması olduğu ve söz konusu davada taşıma ile ilgili olan kısmın, Montreal Konvansiyonu hükümlerince değerlendirilebileceği tespit edildiğini, davacı taşıyıcı firma tarafından, yanlış malzemelerin taşımasının yapıldığı ve taşıyıcı firmanın, bu durumu kabul ettiği, dosya delilleri arasında bulunan, taraflar arasında yapılan e-posta yazışmalarından anlaşıldığı, taraflar arasında düzenlenmiş, olası kayıp, gecikme ve hasar gibi durumlarda ne kadarlık bir cezai durumun oluşacağı; herhangi bir gecikme, kayıp veya hasar oluşması durumunda oluşacak cezai durumun hangi tarafça ne kadarlık bir tutardan sorumlu olacağı gibi hususları içeren detaylı olarak yapılmış, herhangi bir ‘Taşıma Sözleşmesi’ne dosya delilleri içinde rastlanılmadığını, dosya delilleri içerisinde bulunan gümrük hizmetlerini veren firma olduğu anlaşılan (… A.Ş.) tarafından davacı firmaya düzenlediği anlaşılan 2 ayrı faturadan; davalı firmanın, önce yanlış gelen ürünler sonrasında kendi adına gelen doğru ürünler için olacak şekilde 2 ayrı ithalat gümrük hizmeti aldığını, davalı firma vekili tarafından cevap dilekçesinde, zarara uğradığı iddia edilen hususların tek tek belirtildiğini;
Bununla birlikte, dosya delilleri arasından bulunan 15.11.2017 tarihli ‘Gümrük Vergi Tahsil Alındı’ belgesinde Katma Değer Vergisi 7.247,60 TL, İlave Gümrük Vergisi 7.773,17 TL ve Damga Vergisi (68,60TL) kalemlerinin davalı alıcı firma tarafından ödendiği; bununla birlikte, yine 12.01.2018 tarihli Gümrük Vergi Tahsil Alındı belgesinde; Gümrük Vergisi 845,12 TL, ‘Katma Değer Vergisi’ 7.717,97 TL, İlave Gümrük Vergisi’ 7.825.22-TL, ‘Damga Vergisi’ 78.50 TL ‘Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu’ 1.827,94 TL; kalemlerinin de davalı alıcı firma tarafından ödendiği tespit edilmiştir.
Bu durumda, yanlış ürünlerin hiç getirilmediği ve doğru ürünlerin zamanında taşıması yapıldığı ve davalı firmaya teslim edildiği varsayılırsa davalı firmanın Katma Değer Vergisi , İlave Gümrük Vergisi ve Damga Vergisi kalemlerini zaten gümrük vergisi kapsamında ödeyeceğini tespit edilmiştir.
Hem Montreal Sözleşmesinin ilgili maddeleri hem de dosya delilleri arasında bulunan davalı ve davacı taraflar arasındaki e-mail yazışmalarından, dava konusu taşımada, davacı taşıyıcı firmanın yanlış ürünlerin getirilmesinden dolayı sorumlu olduğu; Montreal Sözleşmesi madde 22/f.3’e göre taşıyıcı, yükün yani kargonun kaybolması, hasara uğraması ziyaı ve gecikmesinden dolayı, kilogram başı 19 SDR (Özel Çekme Hakkı) limitiyle sorumlu bulunduğu, bu azamı limit olmakla beraber, eğer taşıtan, yükü taşıyıcıya teslim etttiği anda özel bir sorumluluk limiti belirlemişse ve gerektiğinde ek ödeme de yapmışsa artık bu belirtilen miktarı geçmeyecek şekilde istenen tazminatı taşıyıcı ödeyeceği, zor olmakla beraber eğer istisnai olarak, taşıtanın varış yerindeki gerçek menfaatinin belirtilen miktardan daha düşük olduğunu ispatlaması halinde ise taşıyıcı istenen miktarda yerine daha da düşük olan gerçek menfaat değerini ödeyebileceği, bu bağlamda, dava konusu taşımada, davacı firmanın davalı firmaya karşı, 28,43 kg (taşıması yapılan kargo ağırlığı) x 19 SDR = 540,17 SDR tutarında tazminat ödeme yükümlüğünün olacağı; raporun yazıldığı gün itibarı ile TCMB şayiasında, 1 SDR (Özel Çekme Hakkı) = 7,65 TL olduğu, davacı taşıyıcı firmanın, her iki taşıma (hem yanlış ürünlerin taşınması hem de daha sonra tekrar doğru ürünlerin taşıması) için sadece tek bir navlun faturası düzenlediği ispat edilirse, davalı alıcı firmanın bu navlunu tekrar davacıya yansıtmasının uygun olmayacağı ve davalının zararının çekme hakkı kapsamında 4.132,30-TL olduğu,
Davalı alıcı firma, ürünlerinin taşıma işini davacı firmadan talep ettiği ve doğru ürünleri teslim aldığı için oluşan taşıma bedelini davacı taşıyıcı firmaya ödemesi gerektiği, davalı firma tarafından, doğru ürünlerin tekrar taşınması ve Türkiye’ye getirilmesi sonucunda, tekrar ithalat işlemleri yaparak, Gümrük Prosedür gereği bazı maliyetleri ekstra ödemek zorunda kaldıkları tespit edilse de; Montreal Sözleşmesi’nde, olağanüstü durumlarda yapılan tüm masrafları taşıyıcı firmadan talep edebileceği yönünde herhangi bir hüküm bulunmadığı, her ne kadar Montreal Sözleşmesinde bir hüküm bulunmamasına rağmen, doğru ürünlerin Türkiye’ye getirilmesi sonucunda, davalı firma tarafından yapılan sadece ekstra maliyetlerin (gümrük hizmeti aldığı firmaya, ikinci kez ödeme yapılan gümrük hizmet bedeli; doğru ürünlerin getirilmesi sonucunda ekstra ödenen ‘Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu’ miktarı ve bunu benzer ek maliyetlerin) yapılan anlaşmaya dayalı olarak, davacı firmadan talep edilebileceği;
Taşımalarda yaşanan bu tür problemlerde genelde, taşıyıcı ve taşıtan arasında yapılmış iş anlaşmasına göre anlaşma sağlanmakta ve çözümün bu şekilde sağlandığını,
İş bu dava konusu toplam istirdat tutarının asıl alcak 21.433,44-TL den davalının talep edebileceği 4.132,30-TL’nin düşülmesi suretiyle 17.301,14-TL olduğu, tahsil harcı vekalet ücreti faiz ve masrafın toplamı itibari ile ise 21.112,20-TL olduğunu belirtmiştir.
Lojistik Uzmanı bilirkişinin 03.03.2020 tarihli 1 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; kök raporda sunulan kanaatlerini aynı şekilde ibraz ettiği, davacı ve davalı itirazlarını göz önünde bulundurarak her iki tarafın da herhangi bir haksızlığa uğramaması adına ikinci kez ödenen gümrük vergilerinin davalı tarafa iade edilip edilmeyeceği konusundaki karar için uzman gümrük müşaviri bilirkişiden görüş alınabileceğini belirtmiştir.
Gümrük Mevzuatı Uzmanı bilirkişinin 01.10.2020 tarihli 5 sayfadan ibaret kök raporunda özetle; hatalı taşınan eşya davalı tarafından sağlam ve eksiksiz bir şekilde ithal edildiğini, burada olabilecek zararın davalı yanın ikinci ithalat aşamasında ödemek zorunda kaldığı fazladan masrafların tespit edilmesi olduğunu, davaya konu 1.taşıma işinde davacı … hatası olduğunu kabul ettiğini ikinci taşıma işinde navlun bedeli ve gümrük işlemlerine ilişkin yapıları harcamaları davalı yandan talep etmediğini, icra kapak hesabı ile 25.215,53 TL tutarın davacı tarafından ödendiğini, akabinde hesaplamanın hatalı olduğu bildirimi sonrasında da 975,22 TL daha yatırmakla toplamda 26.190,75 TL tutarı icra müdürlüğü hesabına yatırdığını, ancak her iki beyanname hakkında yapılan masraflar karşılaştırıldığında, davalı yanın yapmış olduğu tespit edilen fazladan ödeme tutarları olan 11.508,78 TL tutarın defaten ödemeye konu kalemlerden oluştuğu, bu ödemelere nedenin de, davacı … şirketinin taşıma hatalından kaynaklandığının görüldüğünü, davacı … hatalı bir taşıma yapmış, telafisi için ikinci taşımada navlun ve sair masrafları davalı yandan talep etmemiş olduğunun sabit olduğunu, dolayısıyla hatalı taşımaya konu eşya siparişe konu olmasa da, iş bu eşya davalı tarafından ithal edilmiş olmakla, davalı stokuna giriş yapmış olabileceği müşahedesi ile, hatalı taşımaya konu eşyanın davalı yana madden zarar verip verdiğinin tespitini de yapmak gerekliliği hasıl görüldüğünü, hatalı taşımaya konu eşyanın, davalı … Makine tarafından stok kayıtlarına alınmadığı, buna bağlı olarak da eşyanın BSA formlarında gözükmediğinin ifade edildiği, dilekçe ekinde sunulan KDV beyannamesinde indirilen KDV tutarı global gözüktüğünden, davaya konu eşyanın ithalatında ödenen KDV tutarı gözükmediği, ancak iş bu KDV’nin mahsuba tabi vergi türü olduğundan maliyet hesaplamasına dahil olmayacağı esas olduğunu, neticeten davacının 11.508,78 TL tutar kısmının iadesini talep etmemesi gerektiği, sonuca göre (26,190,75-11.508,75)= 14.682,00 TL’nin iadesini talep edebileceği kanaati belirtilmiştir.
Gümrük Mevzuatı Uzmanı bilirkişinin 11.12.2020 tarihli 4 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; davacı vekilinin de ifade ettiği gibi hatalı taşınan eşyanın yol açtığı vergilerden dolayı zarar varlığının tespit edilmesi gerektiğini zira ön rapor sunulmasının amacının da bu yönde olduğunu, öte yandan davalı vekilinin beyanında olduğu gibi konu eşya stok kayıtlarına alınmamış olsa bile, iade mi, imha mı edilmiştir, zararına mı satılmıştır, her ne şekilde işlem görmüş ise açık ve net olarak akıbetinin ne olduğu hakkında belgelerinin ibraz edilmesi gerektiğini, davalı iddiasında olan zarar varlığını tespit etmek üzere ön rapor ile girişimde bulunulmasına rağmen, davalı iddiasında olan zarar konusu, davalı ispat şartına bağlanması gerekirken, yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, ödenen vergiler nedeniyle zarar iddiasının davalı tarafından ispat edilmesi halinde, hatalı taşımayla meydana gelen, davalı yanın fazladan ödemek durumunda kaldığı 11.833,28 TL tutara karşı davacı … nin katlanması gerekeceği, bu halde davacı yanın 26.190,75-11.833,28= 14.357,47 TL kısmının iadesini talep edebileceği,
Davalı yanın, konu eşyaların akıbeti hakkında somut belge sunmaması, iddia ettiği zarar konusunu somut belge ile ispat etmemesi halinde, hatalı taşınan eşyayı tasarrufunda kullanmış durumda görüneceğinden, 26.190,75 TL tutarı davacı yana iade etmesi gerekeceğine ilişkin kanaati bildirilmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunduğunu, bu kapsamda davacı tarafından davalıya uluslar arası hava yolu ile taşıma yapıldığı, taşımanın hatalı yapıldığının fark edildiği, hatalı taşıma nedeniyle yeniden taşıma yapıldığı, davalı tarafından bu taşıma nedeniyle yapılan masraflara ilişkin fatura düzenlendiği, faturanın icra takibine konulduğu, takibin kesinleştiği, davacı tarafından kesinleşen takip nedeniyle icra takip dosyası tüm ferileri ile birlikte ödendiği, haciz baskısı altında ödenen bedelin istirdatı talebi ile eldeki davanın açıldığı görülmüştür.
Montreal Sözleşmesi madde 18/f.1’e göre taşıyıcı, yükün kaybolması, hasara uğraması ile ziyandan sorumludur, taşıyıcının sorumlu olması için zarara sebebiyet veren bu olaylar yükün havayolu ile taşınması esnasında yani yükün taşıyıcının kontrolünde olduğu bir anda meydana gelmesi gerekmektedir. Madde 18/f.2 ise taşıyıcının bu sorumluluktan kurtulma imkanlarına yer vermektedir. Buna göre. taşıyıcı; zarara sebebiyet veren bu üç halin herhangi birinin ; a) yükün kendisinden kaynaklandığını veya b) taşıyıcı ile çalışanları ile yardımcıları dışındaki bir başkasının yanlış paketlemesinden kaynaklandığını veya c) savaş hali ya da silahlı çatışmadan meydana geldiğini veyahut d) yükün gümrüğü ile geçişlerine dair devletin aldığı önlemlerden kaynaklandığını ispat etmesi halinde sorumluluktan kurtulacaktır.
Uyuşmazlık konusu eşya ise taşıma aşamasında kaybolmamış, ziyana uğramamış, eksilmemiş olmakla ilgili hükümlerin uygulanması mümkün değildir. Hatalı taşıma nedeniyle ikinci kez taşıma yapıldığı anlaşılmakla bu hatalı taşımada yapılan masraflar davalı tarafından icra dosyası ile takibe konu edilmiştir. Bu halde Montreal Sözleşmesi kapsamında taşıyıcının özel çekme hakkı kapsamında sınırlı sorumlu olduğundan bahsedilemeyecektir. Ayrıca Montreal Sözleşmesi’nde, olağanüstü durumlarda yapılan tüm masrafları taşıyıcı firmadan talep edebileceği yönünde herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Her ne kadar Montreal Sözleşmesinde bir hüküm bulunmasa da doğru ürünlerin Türkiye’ye getirilmesi sonucunda, davalı firma tarafından yapılan sadece ekstra maliyetler talep edilebileceğinden, gümrük işlemlerine ilişkin gümrük uzmanından rapor tazmin edilmiştir. Taşıma nedeniyle dosyadaki tüm evraklar incelenmiş ve ikinci taşıma nedeniyle yapılan masraflar ayrıştırılmıştır. İlk taşınan hatalı ürünün davalının uhdesinde olmadığı, doğru adrese taşımasının yapıldığı taraflar arasındaki 10/01/2018 tarihli yazışmalarla sabittir. Nitekim davacının da dava dilekçesinde eşyanın davalı uhdesinde bulunduğuna veya davalının kullanımında olduğuna ilişkin iddiası bulunmamaktadır. Davalı tarafından ikinci taşıma nedeniyle 11.833,28-TL masraf yapılmıştır. Ancak davalı tarafından icra takibine konu borç 26.190,75-TL olarak ferileri ile birlikte ödenmiştir. Bu halde davacının talep edebileceği miktar 14.357,47-TL olup, bu tutara ilişkin tahsil harcı, icra vekalet ücreti, faiz ve masraf eklenmesi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki şekilde 17.520,23-TL bedelin istirdatına karar verilmiştir.
Davacının icra inkar tazminatı talebi yönünden ise; ancak menfi tespit davasının isitirdata dönüşmesi halinde icra inkar tazminatı kabul edilebilecek olup, mahkememiz dosyasında isitirdat davası açılmakla icra inkar tazminatına hükmedilebileceğine dair yasal düzenlenme bulunmamaktadır. Bu nedenle talebin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın KISMEN KABULÜ ile; 17.520,23-TL’nin ödeme tarihi olan 05/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine
2-Davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 1.196,80-TL harçtan, peşin alınan 447,28-TL harç mahsup edilerek kalan 749,52-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 447,28-TL peşin harç, 35,90-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 483,18-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kabul-red oranına göre davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 2.503,00-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 1.674,40-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 15/02/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır