Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/800 E. 2021/513 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/800 Esas
KARAR NO:2021/513

DAVA:Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ:08/09/2017

BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
… ESAS, … KARAR SAYILI DOSYASI

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:02/08/2018
KARAR TARİHİ:10/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin de ortak olduğu davalı …. Ltd. Şti. diğer ortağı ve aynı zamanda müdürünün … olduğunu, şirket müdürünün şirketin yönetilmesi konusunda yükümlülüklerini yerine getiremediğini, ayrıca şirketin kapı kilitleri değiştirerek müvekkilinin şirkete girmesine izin vermediğini, müvekkili şirkete gittiğinde de şirket müdürü tarafından kendisine saldırıldığını, müvekkilinin suç duyurusunda bulunduğunu ancak sonuç alamadığını, şirket müdürü tarafından şirketin gelirlerinin az gösterildiğini, şirket adına kayıtlı … İli … İlçesi kayıtlı olan … Köyü … pafta … ada … parselde kayıtlı taşınmazın satılacağını müvekkiline ihtaren bildirildiğini, şirket müdürünün müvekkilinin ağabeyi olduğunu, her iki ortağın birbirinden şikayetçi olması nedeniyle menfaat çatışması çıktığından genel kurul yapılamadığını, bu nedenlerle öncelikle yargılama süreci boyunca müvekkilinin ve şirketinin daha fazla zarara uğramadan tedbiren şirkete kayyum atanmasına sonra da şirket müdürü olan Niha Doğan’ ın yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına ve şirkete kayyum atınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin taraf sıfatının olmadığından pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen dosya davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının kardeş olup, dava dışı … Ltd Şti’nin ortakları olduğunu, davacı müvekkili ile davalının fiili olarak eşit şekilde %50 oranında şirket ortağı olduğunu ancak şirketin yönetilmesi için davacının ağabeyi olan davalının resmiyette %51 pay olarak gösterildiğini, dava dışı şirketin küçük bir şirket olması ve başka çalışanının bulunmaması nedeniyle bütün işlerin davacı müvekkili tarafından yürütüldüğünü, davalının şirkete ait … ilçesinde bulunan taşınmazı satmak istediğini, davacı müvekkilinin de buna karşı çıkması üzerine davalı ile aralarında anlaşmazlık çıktığını, davalının şirketin bütün kapılarının kilitlerini değiştirdiğini ve müvekkilinin şirkete girmesine izin vermediğini,yine …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyası ile şirkete kayyum atanması için dava açıldığını, açılan davanın halen derdest olduğunu keza davalı tarafından 2017 yılının Temmuz ayında da davacı müvekkilinin işten çıkartıldığını ve o zamandan bu yana çalışmadığını, davalının bu süre zarfında şirketten elde ettiği kardan müvekkiline düşen payı ödemediği gibi işten atılması neticesinde de derin acılar yaşadığını manevi olarak yıprandığını bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.-TL maddi ve 50.000.-TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosya davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin iddialarının tamamen asılsız olduğunu, dava dışı şirketin kurulduğu sırada davacının askerde olduğunu, davalı müvekkilinin himayeci bir yaklaşım ile kardeşini korumak için bedelsiz olarak kendisini şirkete ortak olarak aldığını, şirketin gelirinin önemli ölçüde azalması üzerine şirkete bir sermaye sağlamak amacı ile … bulunan taşınmazın satının müvekkili tarafından talep edildiğini, davacının şirkete alınmadığı iddiasının da tamamen asılsız olduğunu, davacının müvekkilini darp ettiğini, davacının çalışmadığı iddiasının da doğru olmadığını, kendisinin yeni bir şirket kurduğunu ve rekabet kurallarına aykırı olarak da eski müşterilerine mesaj gönderdiğini, yine dava dışı şirketin de herhangi bir karı bulunmadığından davacıya kar payı ödenmesinin de mümkün olmadığını, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacının ortak hisse sahibi olduğu şirkette ortak ve şirket müdürü olan ortağın müdürlük görevlerini su istimal ettiği, yerine getirmediği iddiasına dayalı olarak TTK 630 md uyarınca şirket müdürünün azli davasından kaynaklıdır.
Mahkememizin 01/02/2018 tarih ve …/… Esas, …/… Karar sayılı ilamı ile, ”Davacı, müdürün azli davasını davalı şirketi hasım gösterip açmış olup, dava azli istenilen şirket ortağı ve müdüre karşı yönetilerek açılması gerekirken, davada şirkete husumet yöneltilemeyeceğinden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmek gerekmiştir.” denilerek davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği, Mahkememizin kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine,
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 28/06/2018 tarih ve 2018/654 Esas, 2018/788 Karar sayılı ilamı ile, ”Somut olayda davacı …”ın … …. Ltd. Şti.nin müdürü …”ın müdürlükten azli ve şirkete kayyum atanması talebiyle 08.09.2017 tarihinde Şirketi ve şirket Müdürü …”ı taraf göstermek suretiyle davasını açtığı anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinin incelenmesinde: davalı olarak … … …. Ltd. Şti. (Müdürü:…)ın davalı olarak gösterildiği anlaşılmakla hem şirketin hemde …’ın davalı olarak gösterildiğini kabul etmek gerekmektedir.
Şirket müdürünün azli davasında, husumetin şirkete yöneltilmesi mümkün bulunmamakla birlikte davacının talepleri arasında şirkete kayyım atanması talebi de bulunduğundan talebin hem şirkete hemde azli istenen müdüre karşı yöneltilmesi gerektiği göz önüne alındığında azli istenen şirket müdürünün ve şirketin davada taraf gösterilerek husumetin doğru yöneltildiğini kabul ile yargılamaya devam edilerek yeniden esasla ilgili olarak tarafların göstereceği deliller toplanmak suretiyle bir karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine karar verilmiştir.” denilerek dosyanın Mahkememize iade edilerek Mahkememizin 2018/800 Esas sırasına kaydedildiği anlaşıldı.
Mahkememizin 09/07/2020 tarihli celsesinde tanıklar… … ve …’ın Mahkememizde hazır oldukları;
Tanık … beyanında; “2017 yılından bu yana mali gelir giderlere ilişkin taraflar arasında problem oluştu. Şirketin operasyonel işlerini davacı yapmaktaydı. Muhasebe işlemlerini de davalı … yerine getirmekteydi. Şüphe üzerine sorduğumuzda gelir ve giderlere ilişkin davalı … bilgi vermedi. Ayrıca muhasebeye ilişkin kayıtları da ortadan kaldırdı. Davacıyı şirkete almadı. Kepenğin kilitlerini de değiştirdi dedi.
Davacı vekilinin talebi doğrultusunda tanıktan soruldu:şuan halen davacı şirkete alınmamaktadır. Şirketin malzemelerine de el konuldu” demiştir.
Tanık… … beyanında; “Davacıyı eskiden beri tanımaktayım, aynı yerde dükkanımda vardır, 2017 yılında ben kahvedeyken Vedat yanıma geldi, bana dükkana kilit vurmuşlar şeklinde beyan da bulundu. Dükkana kilit vuranın yani … olduğunu söyledi.
Davacı vekilinin talebi doğrultusunda tanıktan soruldu:daha sonra karakolluk olduklarını sonradan duydum. ” demiştir.
Mahkememizin 09/07/2020 tarihli celsesi 2 ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 09/03/2021 tarihli raporunda özetle;
”SONUÇ:
1-İncelenen davalı yana ait 2017-2018 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerini ile 2017 yılı kapanış tasdikinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, 2018 yılı yevmiye defteri kapanış tasdikinin yaptırılmadığı, bu anlamda 2017 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ancak 2018 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı,
2-Geçmiş yıllar zararları geçmiş yıllar karlarından fazla olan şirketin, dağıtıma konu edilebilecek bir karından bahsedilemeyeceği,
3-Şirketin bilanço tablolarının incelenmesinde, şirket ortaklarının şirketten çektikleri paraların izlendiği ”ortakların alacaklar” hesap bakiyesinin mevcut olmadığı görülmekle, bu anlamda da davacı yanın, şirket müdürünün şirkete gelen paraları aldığı yönündeki iddialarını destekler nitelikte bir bulguya rastlanmadığı, davacı yanın bu yöndeki iddialarını somutlaştırması gerektiği hususunun mahkemenin takdirinde olduğu,
4-Diğer yandan şirket müdürünün, kendisi ve ailevi giderlerini şirketin giderleri olarak gösterdiği yönündeki davacı iddialarının incelenebilmesi için şirketin tüm gider hesaplarının uygunluk denetime tabi tutularak, hesapların geriye doğru izlenmesi yöntemi ile denetim prosedürü işletilmesi gerekmekte olup, huzurdaki davada heyetimiz bu anlamda özel denetçi olarak görevlendirilmediğinden, davacı yanın bu yöndeki iddialarını somutlaştırması gerektiği hususunun mahkemenin takdirinde olduğu,
5-Şirket aktifinde 2015 yılından beri 14.000,00-TL bedelli bina kaydının mevcut olduğu ve dava tarihi itibarıyla da söz konusu taşınmazın satılmamış olduğu, halen şirketin aktifinde yer aldığı,
6-Rapor içerisinde yer verilen mali inceleme ve değerlendirmeler ışığında, davacı yan iddialarını somutlaştırmadığından, bu iddialarının ispata muhtaç olduğu,
7-Asıl davada, davacı tarafın davalı müdürün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasına ilişkin ileri sürdüğü sebeplerin haklı sebep olarak değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla davacının davalı müdürün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılması talebinin, yerinde olmadığı,
8-Asıl davada, davacı tarafın davalı şirkete kayyım atanması talebi bakımından, davacı şirketin organsız kalması söz konusu olmadığından, bu talebin de yerinde olmadığı,
9-Birleşen davada, davacı tarafın maddi ve manevi tazminat taleplerinin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Takdir Sayın Mahkemenin olmak üzere saygıyla arz olunur.” denilmiştir.
Asıl dava, şirket müdürünün azli ve şirkete kayyım atanması olup, birleşen dava ise, görevi kötüye kullanma ve haksız fiile dayalı maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Her ne kadar asıl dava da, davalı şirket taraf olarak gösterilmiş ise de asıl davada aynı zamanda şirkete kayyım atanması talebi bulunduğundan, asıl dava da davalı şirketin taraf olarak gösterilmesi yerinde görülmüştür.
Yapılan bilirkişi incelemesinde, davalı şirketin geçmiş yıllar zararları geçmiş yıllar karlarına fazla olduğundan dağıtılabilecek bir kardan bahsedilemeyeceği, şirket bilançosundaki ortaklardan alacaklar hesap bakiyesinin mevcut olmadığı, şirket müdürünün şirkete gelen paraları uhdesine geçirdiğine ilişkin başkaca da bir delil bulunmadığı, davacı tarafın bu hususa ilişkin iddiasını miktar, tarih, işlem bazında somutlaştırmadığı, bu somutlaştırmanın mahkememizce de yapılmasının beklenemeyeceği, … Cumhuriyet Başsavcılığının …/… Soruşturma sayılı dosyasında takipsizlik kararı verildiği, Mahkememizce dinlenen tanıklardan…’in beyanın doğrudan görgüye dayalı olmadığı, tanık…’in beyanının ise denetlenebilir, ayrıntılı bir beyan niteliğinde olmadığı, asıl dava da, davacı tarafın davalı müdürün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasına yönelik ileri sürdüğü diğer taleplerin de haklı sebep olarak kabulünün mümkün olmadığı, dolayısıyla da şirkete kayyım atanması talebinin de yerinde olmadığı, tüm bunlara göre birleşen dosya açısından maddi ve manevi tazminat koşullarının da oluşmadığı anlaşılmış ve bu nedenlerle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Birleşen ve asıl davanın REDDİNE,
2-Asıl dava yönünden;
-Alınması gereken maktu 59,30-TL harcın, peşin alınan 31,40-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 27,90-TL harcın, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
-Davalı tarafından yapılan 130-TL yargılama giderinin, davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
3-Birleşen dava yönünden;
-Alınması gereken 59,30-TL maktu harcın 1.024,65-TL peşin harçtan düşümü ile artan 965,35-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
-Davacının karşıladığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 8.600,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.10/06/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …