Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/797 E. 2020/764 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/797 Esas
KARAR NO : 2020/764
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/09/2018
KARAR TARİHİ : 18/11/2020

Mahkememizde görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında bankacılık hizmetleri sözleşmesi, GKS ve Çek hesabı açılış sözleşmesi imzalandığını ve diğer davalılar ise bu sözleşmelere müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, sözleşmelere binaen ödenmemiş bakiye alacağın tahsili için … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas numaralı dosyadan icra takibi başlatıldığını belirterek itirazın iptali ile asgari %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili, müvekkillerin davacı bankaya takip konusu miktar kadar borçlarının olmadığını, bu nedenle takibe itiraz ettiklerini, ayrıca müvekkillerinin bankaya olan borçların taksitler halinde ödendiğini, çek ve senet ödemesi de yapıldığını belirterek bunların tespitini istemiş ve davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, GKS’den kaynaklanan ödenmeyen bakiye borcun tahsili için başlatılan icra takibine vaki olmuş itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Davalı şirketin asıl borçlu diğer davalıların ise müteselsil sıfatıyla imzaladığı 03/03/2014 tarihli genel kredi sözleşmesi ile çek taahhütnamesi kapsamında hesabın 08/12/2017 tarihinde kat edildiği, davalı asıl borçluya 15/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, diğer davalılara ise çıkartılan tebligatın bila döndüğü anlaşılmaktadır.
Kural olarak kefillerin gayri nakdi alacak kalemleri yönünden depo edilmesi şeklinde sorumluluğuna gidilebilmesi için GKS’de buna dair açık madde hükmü bulunması zorunludur. (İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi 2018/1559 Esas, 2020/413 Karar 16/04/2020 tarih, İstanbul BAM 43. Hukuk Dairesi 2020/55 esas 2020/209 karar, 22/10/2020 tarihli emsal kararları) Kural olarak kefil asıl borçlunun bankaya karşı tüm yükümlülüklerini değil fakat asıl bankanın teminat mektup bedelinin ya da gayri nakdi çek bedelinin tazmini halinde bu bedeli ödemeyi borçlanmaktadır. Henüz tazmin edilmeyen depo bedelinin depo edilmesinin borçlusu kefil değil lehine teminat verilen esas kredi borçlusudur. (Reisoğlu Seza: Türk Kefalet Hukuku, Ankara 2013, s.219) Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/03/2020 tarihli 2017/11-36 esas 2020/290 karar sayılı ilamında da işaret edildiği üzere; kefil olunan gayri nakdi kredi nedeniyle asıl borçlunun yükümlülüklerinin kefiller hakkında da uygulanacağının genel muğlak bir ifade ile kabul edilmesinin kefilin de gayri nakdi teminat bedelini depo etme mükellefiyeti altına soktuğunu ileri sürmenin yasa koyucunun kefilleri koruma amacı ile çeliştiğine, zira kefaletin kendisi tıpkı depo gibi bir teminat olduğundan ve kefil açıkça teminat mektubu bedelinin ayrı bir garanti sözleşmesi ile tekeffül etmedikçe iradesinin dar yorumlanması gerektiğine, dolayısıyla müteselsil kefillerin imzaladığı sözleşmede açıkça gayri nakdi nitelikteki da mer’i teminat mektupları yönünden sorumluluğunun bulunmadığına karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle somut olayda, gayri nakdi çek taahhüt bedeli yönünden kefillerin sorumlu olacağına dair sözleşme hükmü bulunmadığından kefiller yönünden gayri nakdi depo bedel talebinin reddi gerekmiştir. Öte yandan davalı şirkete çek karnesi verildiğine ilişkin belge ve delil sunulmamıştır. Zira, davacı lehine HMK 193. maddesi anlamında sözleşmedeki münhasır delil kaydının lehine işlemesi için öncelikle edimini yerine getirdiğini usulüne uygun delillerle ispat etmiş olması gereklidir. Bir başka söyleyişle eldeki davada davacı kredi kullandıran bankanın öncelikli olarak bu edimi yerine getirdiğini ispatlaması gerekir. Dolayısıyla asıl borçlu yönünden gayri nakdi çek kullandırımı da ispatlanabilmiş değildir.
Davada asıl borçlunun 17/12/2017 tarihinde temerrüte düştüğü görülmüş olup, kat tarihinden temerrüt tarihine kadar akdi faiz işletilmesinde herhangi bir isabetsizlik söz konusu değildir. Sözleşmede belirlenen faiz oranları TTK’nın 8. maddesine göre serbestçe belirlenebileceği açık ise de merkez bankasının yayınladığı 2013/8 sayılı genelge uyarınca akdi faizin %24,24 ‘ü geçemeyeceği belirgindir. Bilirkişi tarafından buna uygun olarak yapılan hesaplama denetime elverişlidir. Takip talebinde akdi faiz talep edilmiş ise de işlemiş temerrüt faizi talep edilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle kefillerin ve davalı borçlunun temerrütüne ilişkin tartışmaya girilmemiştir. Usulüne uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporu gereğince aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulü gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-… İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlular tarafından vaki olmuş itirazın kısmen iptali ile;
-Kredili mevduat hesabı yönünden 15.925,85-TL asıl alacak, 450,41-TL işlemiş akdi faiz ile 18,23-TL BSMV olmak üzere toplam 16.395,49-TL alacağın asıl alacağın takip tarihinden evvel yıllık %24,24 temerrüt faizi ve bunun %5 BSMV’si ile birlikte tahsili için takibin devamına, fazlaya dair istemin reddine,
-Gayri nakdi çek taahhüt bedeli yönünden davanın reddine,
2-Alacak niteliği itibariyle likit ile belirlenebilir olduğundan %20 icra inkar tazminatı 3.279,10-TL’nin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 1.119,97-TL harçtan peşin alınan ve ikmalen yatırılan toplam 225,82-TL harcın mahsubu ile, bakiye 894,15-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına;
4-Davacı tarafından sarf edilen 225,82-TL peşin harç gideri, 35,90 başvuru harç gideri olmak üzere cem’an 261,72-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.400 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.301,08-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
7-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen; posta masrafı 213,50-TL ve 700,00-TL bilirkişi gideri olmak üzere cem’an 913,50-TL’den ibaret yargılama giderinin kabul ve ret oranları nazara alınarak 801,10-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 18/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*