Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/780 E. 2019/329 K. 01.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/780 Esas
KARAR NO : 2019/329
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/08/2018
KARAR TARİHİ : 01/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinden özetle; davalı borçlu yanın takip dayanağı faturaları ödememesi üzerine aleyhine icra takibi yapıldığını, davalı alacağın tahsilini geciktirdiğini, kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini, borçlu olmadığını beyan ederek takibi durmasını sağladığını, davalının borca ve ferilerine ilişkin itirazları soyut, gerçek dışı ve dayanaksız olduğunu beyanla, davalı yanın icra takibine ilişkin borca itirazının iptaline, takip talebindeki şartlarla devamına, icra takibinde yazılı asıl ve feri alacaklarının davalı yandan tahsiline, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, alacağımızı teminen borçlunun taşınmaz taşınır malları ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu beyan dilekçesi ile davalı yan tarafından davaya süresinde cevap verilmediğini, davanın dava dilekçesinde belirtilen talepler doğrultusunda kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile göreve ve yetkiye itiraz edildiğini, faize yönelik itirazlarının bulunduğunu, mükerrer ödeme talep edildiğini beyanla haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacının icra inkar tazminatına hükmedilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-İstanbul…İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası
2-Davalının abone dosyası
3-Kaçak/usulsüz elektirik tespit tutanağı
4-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava mesken elektrik abonesi hakkında tutulan kaçak elektrik tespit tutanağına göre düzenlenen elektrik tüketim faturası ve kaçak elektrik bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115.madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir ve bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.
Bu Kanunun uygulanmasında tüketici ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır ve taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Abonelik sözleşmeleri 6502 Sayılı Kanun’un 52.maddesinde düzenlenmiştir ve tüketici işlemini kapsar.
Somut olayda; davalı abonenin abonelik sözleşmesinin başlangıç tarihi 17/04/2009 bitiş tarihi ise 18/04/2009 olup, mesken aboneliğidir. Davacı kurum görevlileri tarafından düzenlenen kaçak/usulsüz tespit tutanağı tarihi ise 18/04/2009 olup, dava davalı tarafından sayaç dışı kullanılan kaçak elektrik bedelinin tahsiline yönelik itirazın iptaline ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki takip ve dava tarihinde yürürlükte olan 6502 sayılı yasanın 52.maddesine göre sözleşme ilişkisi (mesken abonesi) bulunduğu anlaşılmaktadır. (Yargıtay 3.HD. 2016/9049-11351)
Açıklanan nedenlerle, taraflar arasında abonelik sözleşmesinin bulunması ve davalının 6502 sayılı Kanun anlamında tüketici kabul edilmesi ve bu olgunun sonucu olarak davanın Tüketici Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatiyle dava şartı olan görev hususu yönünden Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda, bu yönde karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Talebin 6100 sayılı Yasanın 390.maddesi ve 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3-6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere karar verildi. 01/04/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza