Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/773 E. 2020/808 K. 07.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/773 Esas
KARAR NO : 2020/808
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/08/2018
KARAR TARİHİ : 07/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı acentenin 30/11/2011 tarihli sözleşme ile davalı şirketin yetkili acentesi olduğunu, müvekkilinin acentelik sözleşmesinin fesih edildiği 12/10/2017 tarihine kadar bütün yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, müvekkili acentenin yetkisi fesih edilmeden kısa bir süre önce davalı şirketin bölge müdürü … Bey tarafından ziyaret edildiklerini, taraflar arasında üretim karnesi üzerine yapılan tartışma esnasında müvekkilinin bölge müdürüne “siz” diye hitap etmemesi üzerine toplantının terk edildiğini, ertesi günde müvekkilinin poliçe ekranının kapatıldığını ve akabinde sözleşmelerinin fesih edildiğini beyanla neticeten fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile yetkili acentelik sözleşmesinin haksız feshi dolayısı ile müvekkilinin ekranının haksız ve yasal dayanağı olmadan kapatıldığı 12/10/2017 tarihi itibariyle 10.000 TL maddi tazminatın portföy ve komisyon kaybı, haksız feshin yapıldığı 12/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, masraf ve ücreti vekaletin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki bir menfaat olmadığını, davacı açısından huzurdaki yargılamaya konu alacağın objektif ve sübjektif açıdan tespitinin mümkün olduğunu, davacının denkleştirme tazminatına hak kazanamadığını, denkleştirme tazminatı talep etmenin ön koşulunun taraflar arasında tanzim edilen sözleşmenin haksız feshedilmesi olup söz konusu feshin haksız olmadığını, davacının acentelik sözleşmesinin üretim yetersizliği sebebiyle fesih edildiğini, davacı acenteye 2017 yılı için toplam prim tutarı hedefinin 400.000,00-TL verilmesine karşın davacı yanın bu hedefin sadece 141.737,98-TL sini tutturduğunun tespit edildiğini, bu nedenle de sözleşmenin fesih edildiğini, sözleşmenin feshinden sonra önemli menfaat elde edilmesi ile acentenin ücret kaybına uğramasının kabulünün mümkün olmadığını, davacı acentenin müvekkili şirket dışında da sigorta şirketleriyle çalıştığını, sözleşmenin fesih edilmesi nedeni ile davacı acentenin portföy tazminatı alacağı talebinin bir dayanağı bulunmadığını, davacının halen tüm sigortacılık faaliyetlerine devam ettiğini beyanla neticeten davanın belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün olmadığından hukuki yarar yokluğundan reddine, aksi halde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi
2-İhtarname
3-TOBB kayıtları
4- Davacının işletme defterleri, sigorta poliçeleri ve komisyon gider belgeleri
5- Bilirkişi raporları
6-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, sigorta acentelik sözleşmesinin haksız feshine dayalı denkleştirme (portföy) tazminatı istemine ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümü için “portföy tazminatı” kavramının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Genel olarak portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden müvekkilinin hâlen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 Sayılı TTK) 122. maddesinde açıkça “denkleştirme istemi” olarak tanımlanan, doktrinde de “müşteri tazminatı”, “portföy tazminatı”, “portföy akçesi” olarak da ifade edilen bu tür tazminat, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun (6762 sayılı TTK) sigorta hükümlerinde açıkça düzenlenmemiştir. (Kaya, Arslan; Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2015, s. 816).
6102 sayılı TTK’nın 122/3 maddesi gereğince ise, müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz. Yine 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 23/16. maddesi gereğince, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilecektir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması hâlinde tazminat hakkı düşecektir.
Türk Ticart Kanunu m. 102/son da saklı tutulan düzenlemeler arasında sigorta acenteleri ile ilgili olarak 6102 sayılı Sigortacılık Kanunu yer alır. Türk Ticaret Kanunu ve Sigortacılık Kanunu arasındaki özel kanun-genel kanun ilişkisi dikkate alındığında, Sigortacılık Kanunu’ndaki acenteye ilişkin hükümler sigorta acenteleri hakkında öncelikle uygulanacaktır. Nitekim Sigortacılık Kanunu m. 23/son hükmü, “Türk Ticaret Kanunu’nun acentelere ilişkin hükümleri sigorta acenteleri hakkında da uygulanır” şeklindedir (ayni yönde TTK m. 120/3). Kısaca, sigorta acenteleri bakımından öncelikle uygulanacak kanun Sigortacılık Kanunu’dur. Bu durum karşısında, genel olarak Türk Ticaret Kanunu m. 122 uyarınca acentenin denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için aranan koşullar; sözleşmenin sona ermesi, yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da “önemli menfaatler” elde edilmesi, acentenin ücret kaybına uğraması, denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun olmasıdır. Ancak Sigortacılık Kanunu’nda acentenin ücret kaybına uğraması koşulu yer almamaktadır. Sigortacılık Kanunu’nda denleştirme için aranan kıstaslar, müvekkilinin menfaati ve hakkaniyetttir. Denkleştirme talebi için kanunun aradığı şartlar kümülatiftir. Bu bağlamda, öncelikle yeni müşteri çevresinin yaratıldığını, var olan müşterilerle ilişkinin geliştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle müvekkilinin önemli menfaatler elde ettiğini ispat yükü acente üzerindedir. Buna mukabil müvekkil, denkleştirme talebinin hakkaniyete uygun olmadığını veya bedelin indirilmesi gerektiğini ispat yükü altındadır (Aslan Kaya, Acentelik, 2013 Baskı, sayfa 102 vd., 227 vd.)
(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/11-116 Esas 2018/1794 Karar sayılı ilamı; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/2170 Esas 2017/2780 Karar sayılı ilamı; 2016/12745 Esas 2017/4954 Karar sayılı ilamı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2018/561 Esas 2018/1392 Karar sayılı ilamı )
Bu açıklamalar ışığında taraların sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış ve incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman sigorta ve mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
Acentelik sözleşmesinin incelenmesinde; davacı acente olan şirket ile davalı …Ş. arasında 30/11/2011 tarihinde tanzim edildiğini görülmüştür.
İhtarnamenin incelenmesinde; … Noterliği’nin 12.10.2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 25.07.2016 tarihli acentelik sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiğinin ihtar edildiği, ihtarname içeriğinde fesih için gerekçe belirtilmediği görülmüştür.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 05.08.2019 tarihli cevabi yazısında; … levha kayıt numaralı sigorta acentesi … (T.C. … ) 29.04.2009 tarihinde Sigorta Acenteleri Levhasına kayıt olduğu, adı geçen sigorta acentesinin 07.07.2000 sözleşme başlangıç tarihi ile … A.Ş. İle sözleşmesinin devam ettiği, 21.12.2011 başlangıç tarihli … Sigorta A.Ş.ile olan sözleşmenin 01.02.2018 tarihinde bittiğinin bildirildiği görülmüştür.
Sigorta ve Mali bilirkişinin 01/11/2019 tarihli 7 sayfadan ibaret raporunda özetle; taraflar arasında 30/11/2011 tarihli bir Acentelik Sözleşmesi akdedildiği, davalı tarafından sözleşmenin 12/10/2017 tarihinde fesih edildiği, davacı ticari defterlerinin işletme defteri olduğu, İşletme Defterlerinin yapıları itibarıyla taraflar arasındaki borç-alacak durumunu tespite imkân vermediği, zaten davacı tarafından huzurdaki davaya cari hesap bakiyesinin konu edilmediği, davalı tarafın incelemeye katılmadığı ve herhangi bir ticari defter veya belge ibraz etmediği, herhangi bir yerinde inceleme talebinde de bulunmadığı, bu nedenle davalıya ait ticari defter ve kayıtların incelenmesinin mümkün olmadığı, fesih tarihinden geriye dönük olarak davacı tarafça elde edilen net komisyon tutarının 169.104,60-TL olduğu, TTK Madde 122 ye göre denkleştirme bedelinin üst sınırı olarak talep edilebilecek tutarın ise (169.104.67 / 5yıl\ 33.820.93.-TL olarak hesaplandığını, davacı talebi 10.000-TL olduğundan taleple bağlılık ilkesi gereği bu tutarın dikkati alınmasını, Davacının şirketin portföy tazminatı talebinde bulunabileceğinin Sayın Mahkemece kabulü halinde davacının davalıdan 10.000-TL Asıl Alacak ve 825,41-TL Faiz olmak üzere toplam 10.825.41-TL talep edebileceği yönündeki kanaatleri belirtilmiştir.
Uzman bilirkişi heyetinin 11/06/2020 tarihli ek raporunda özetle; Davalı yanca rapor eki yapılan, ticari defter tasdik bilgileri ve berat fotokopileri, poliçe üretim raporu, acentenin sözleşmesinin feshinden sonra devam eden poliçeleri gösteren liste sunulduğunu, her şirketin kullandığı muhasebe ve acente takip sistemi farklı olduğundan, sunulan poliçe üretim raporundaki verilerin, acentenin toplam üretim miktarı ve bu üretim üzerinden hak ettiği prim tutarlarına ait liste mi olduğu kendisine sorulduğunu, bunun üzerine kendisi telefonla muhasebe departmanını aramış ise de telefonu açan olmadığını, inceleme sonuna kadar da bir dönüş olmadığını buna göre listedeki verilerin acentenin ( toplam prim ) üretimi ve bu prim üzerinden (net kar/zarar) hesabının da acentenin hak ettiği komisyon tutarı olduğu kanaatine varmak gerektiğini, sunulan verilerin 4 yıllık olup, 2014-2015-2016-2017 yıllarını kapsadığını buna göre davacı acentenin hu dönemde toplam prim üretiminin 874,343,68-TL olduğu, yine aynı dönemde net kar zarar toplamının da 268.959,65-TL olduğu görüldüğünü, bu verilerin dikkate alınması halinde davacının talep edebileceği portföy tazminatının üst sınırınında 67.239,91-TL olarak hesaplandığını, ancak daha sonra bilirkişiye yollanan bir diğer mailden, ilk tablonun davacıya ait veriler olduğu, tablonun ise davacıyla aynı bölgede faaliyet gösteren emsal bir acenteye ait veriler olduğunun bildirildiğini, Davalı yandan yollanan bir diğer e-mail ise Acente Profil ( Net Kar/Zarar) başlıklı olup, bu listede ise 4 yıllık dönem için toplam kazanılmış komisyon tutarının 134.144,38.-TL olduğunun görüldüğünü, bu verinin dikkate alınması durumunda ise 134.144,38 / 4 yıl = 33.536,09 -TL rakamına ulaşıldığını kanaatlerince bu verinin dikkate alınması gerektiğini, küçük bir farkla davacı verileri de bu rakamı teyit ettiğini, hemen ardından sunulan veride ise 2017 yılı toplam hedefinin 113.340.-TL olduğu, 8 aylık gerçekleşenin ise 37.807,00-TL olduğunu bu durumda hedefin 400.000,-TL.mi yoksa 115,340TL mi olduğu hususunun muallakta kaldığını, gerçekleşen rakam 141.737,98.-TL olduğuna göre davacının hedefi gerçekleştirdiği sonucuna varıldığını, taraflar arasındaki Sözleşmenin 22.maddesi davalıya, her zaman sözleşmeyi fesih hakkı tanıdığını, Davalının davacıya kanundaki 3 aylık süreyi de verdiğini, ancak fesihnamede, kanunun aradığı haklı sebep gösterilmemiş olup, cevap dosya kapsamına ve sunuları belgelere nazaran davalının, davacının sözleşmesini haklı olarak feshettiğinin ispata muhtaç olduğu ve bu nedenle feshin haksız olduğunu, davalı verilerine itibar etmenin mümkün olmadığı ve davacı verilerinin dikkate alınması gerektiğini, Davacı talebinin kabulü halinde, kök rapordan ayrılmayı gerektirecek bir durumun oluşmadığı, Mahkemenin davalının, davacının sadece fesihten sonraki poliçelerin komisyonlarını alabileceğine yönelik itirazlarına itibar etmesi durumunda ise bu durumda sunulan verilere nazaran davacı alacağının 1.391,23.-TL olabileceği yönünde kanaatleri bildirilmiştir.
Davacı tarafından dava dilekçesi ile portföy ve komisyon kaybı talebi bulunduğu görülmekle 1. Celse 2 nolu ara karar ile 6100 sayılı yasanın 31. Maddesi hakimin aydınlatma ödevi ve 194. Maddesi somutlaştırma yükü nazara kapsamında davacı vekiline süre verilmiş, davacı vekilinin 15/01/2020 tarihli yazılı beyanı ile talebinin portföy tazminatından ibaret olduğunu açıklamıştır.
Bedel artırım dilekçesi; davacı vekili 17/06/2020 tarihli dilekçesi ile talep sonucunu artırdığını bildirmiş, dilekçesi davalı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, taraflar arasında 30/11/2011 tarihli, bir yıl süreli acentelik sözleşmesinin akdedildiği, taraflarca herhangi bir sebeple yada suretle feshedilmediği yada sona erme tarihinden en geç bir ay öncesinden ihtarname ile yürürlüğünün uzatılması arzusunda olmadığının diğer tarafa ihbar edilmemesi halinde sözleşmenin kendiliğinden ve her dönem için bir yıllık süre için yenileceği kararlaştırılmıştır.
Sözleşmenin “Çalışma Sahası” başlıklı 20. maddesinde; “…acente, çalışma bölgesi içinde hiç iş yapamaz veya tatminkar bir faaliyet göstermezse, … Genel Sigorta işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak ve hiç bir koşul aranmaksızın feshedebilir..”denilmiş,
“Sözleşmenin Feshi ve Neticeleri” başlıklı 22. maddede ise; “ Mapfre Genel Sigorta, işbu sözleşmeyi her zaman, tek taraflı olarak hiç bir koşul aranmaksızın feshetmeye yetkilidir…her ne sebeple olursa olsun işbu sözleşme feshedilir veya infisah ederse yahut yürürlük süresinin bitiminden sonra yenilenmezse, acente … Genel Sigorta’dan herhangi bir nam ve unvan altında herhangi bir hak, zarar, ziyan, tazminat, komisyon, portföy hakkı, mahrum kalınan kar, maddi ve manevi zarar karşılığı kar kaybı ve benzeri taleplerde bulunmayacağını şimdiden beyan kabul ve taahhüt eder…” şeklinde hüküm yer almaktadır.
Davalı tarafından davacı acenteye gönderilen 12/11/2017 tarihli noter ihtarnamesi ile tek taraflı olarak ihbar tarihinden itibaren üç ay sonrası etkisini doğuracak şekilde feshedildiği bildirilmiştir.
Davalı tarafça fesih ihtarnamesinde fesih nedeni olarak herhangi bir neden gösterilmemiş ise de yargılamada fesih nedeni olarak, davacının prim üretme ve istikrar sağlama konusunda tatminkar faaliyet göstermemesine ve diğer rekabet halindeki sigorta şirketleri ile acentelik ilişkisi kurmasına dayanılmıştır.
Bu durumda, davalı … her ne kadar acente portföyünün verimli olmamasını gerekçe göstermiş ise de portföy azalmasının acentenin kendi kusuru olarak kabul edilmesi ve sözleşmenin haklı feshine neden olarak değerlendirilmesi söz konusu olamaz. Salt böyle bir iddia hukuken davacı acentenin kusurlu bir davranışına dayanak olarak gösterilemez.
Öte yandan, davacı acentenin davalı dışındaki diğer sigorta şirketleri ile acentelik ilişkisi olduğu ihtilafsız ise de davalı … şirketinin sözleşmenin devamı süresince davacı acenteye bu konuda ihtarda bulunduğunu kanıtlayamamış olduğu gibi, bir yıl süreli olarak akdedilen sözleşmenin birer yıllık devrelerle yenilendiği de gözetildiğinde sonradan bu nedene sözleşmenin fesih nedeni olarak dayanılması iyi niyet kuralları çerçevesinde korunamaz.
TTK’nın 122/4. maddesi gereğince, denkleştirme tazminatı isteminden önceden vazgeçilemeyeceği de nazara alınarak TTK madde 122 uyarınca hesaplanan portföy tazminatına davacının hak kazandığı kanaatiyle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın Kabulü ile; 33.820,93-TL denkleştirme tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
2-Alınması gereken 2.310,30-TL harcın, peşin alınan 170,78-TL peşin harç, 410,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 580,70-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.729,60-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvurma harcının, 170,78-TL peşin harcın, 410,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 616,68-TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.481,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesi gereğince 5.073,14-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2020

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır