Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/713 E. 2020/750 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/713 Esas
KARAR NO : 2020/750
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/07/2018
KARAR TARİHİ : 16/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle;davalının. , … Sokak’taki … tesisat numarası ile ticarethanesine sağlanan enerji bedeline karşılık 02.12.2013, 24.02.2014, 28.03.2014, 30.05.2014, 11.08.2014, 28.08.2014, 29.09.2014 31.10.2014, 27.11.2014 vc 19.01.2015 son ödeme tarihli faturalarını ödemediğinden davalının toplam 3.617,35 TL asıl alacak bedelini ödemediğinden, 1.910,07 TL gecikme zammı, 343,81 TL zammın KDV’si ile birlikte toplam 5.871,23 TL tahsili için … İcra Müdürlüğü’nün 2017/… E sayılı dosyasıyla icra takibinin başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ederek durdurduğunu, itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalının kullanmış olduğu elektrik ve kendisine gönderilen faturaların hepsini ödediğini, davalının böyle bir borcu olmadığını, bu borcundan dolayı temerrüde düşmediğini ve alacağın likit alacak olmadığını, davacı tarafından talep edilen faizinin hiç bir yasal dayanağı bulunmadığını, delil listesinde belirtilen ve dava dilekçesinde konu edilen evrak ve belgelerin hiçbirinin dosyaya sunulmadığını belirterek davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine yargılama ve vekalet ücretlerinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-… İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyası
2-Abonelik sözleşmesi ve dosyası
3-Bilirkişi raporu
4-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, abone tarafından ödenmeyen elektrik tüketim bedellerinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Abonelik sözleşmesini imzalayan abone, sözleşme sona erinceye kadar tahakkuk edecek olan tüketim bedelinden, dağıtım yapan kuruma karşı sözleşme gereği sorumludur. Hemen belirtmek gerekir ki, burada kullanımın normal ya da kaçak kullanım olmasının da sonuca etkisi bulunmamaktadır. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin, sözleşmesi iptal edilmediği sürece, kullanım bedelinden dolayı fiili kullanıcı ile beraber müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin istikrar kazanmış uygulamasına göre, abonelik iptal ettirilmedikçe, o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz gibi abonelik bedellerinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur. Nitekim, aynı ilkeler HGK’nın 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Öte yandan biliniği üzere Yönetmelikler ancak yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki dönemlerde gerçekleşen olaylara uygulanabilir. Daha önce gerçekleşen olaylara sonradan yürürlüğe giren yönetmeliklerin uygulanarak alacak hesabı yapılması mümkün olmadığı gibi, yönetmeliklerin yürürlükten kaldırılmasından sonra gerçekleşen olaylara da yürürlükten kaldırılmış eski yönetmelik hükümlerinin uygulanması dahi mümkün değildir.
09/11/1995 tarih, 22458 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 26. maddesine göre; aboneliğinin başlangıç tarihinin sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarih olduğu, başka bir yere taşınacak abonenin taşınma tarihinden en az bir hafta önce şirkete yazılı olarak başvurarak sayaç değerinin okunmasını istemek zorunda olduğu, bir hafta içinde sayaç değeri belirlenmediği takdirde abonenin bildiriminin esas kabul edileceği, 38. maddeye göre idarenin faturalama dönemlerinde abone sayacının kaydettiği değeri mahallinde ve zamanında okuyarak faturalamaya esas olacak şekilde kayda geçirilmesinin esas olduğu, 50. maddeye göre fatura bedeli son ödeme tarihine kadar ödenmediği takdirde 20 gün içerisinde Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılacağı, “bu tebligattan sonra fatura bedeli 10 gün içinde ödenmediği takdirde abonenin elektriği kesilir” hükmü getirilmiştir.
25/09/2002 tarihli ve 24887 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24. maddesine göre; zamanında ödenmeyen borçlar başlığı altında “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir” şeklindedir.
01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren ve 30/12/2012 tarihli 28513 sayılı resmî gazete ile 24/2. maddesindeki “kesilebilir” ibaresi “kesilir” şeklinde değiştirilen Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2.maddesine göre, “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine en az 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir” söz konusu durum 2 gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir.
09/11/1995 tarihli Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği ve 01/03/2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğu anlaşılmaktadır.
Müterafik kusur yönünden; Yargıtay … Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları gereğince, davacının uzun bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de, bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davacının beraatını gerektirmeyeceği gibi (tüketim bedeli olan ana borçtan) hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz ve müterafik kusur nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirimi gerektirmez. Olsa olsa davacının elektriği kesmemesi dolayısıyla davacının müterafik kusuru nedeniyle, davalı açısından normal tüketim bedeli dışında gecikme zammı ve işleyecek yasal faizden indirim sağlar. Davacının müterafik kusuru nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirim davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açar ki, bu da yukarıda bahsedilen usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil eder. Bu durumda müterafik kusur indirimi ancak uygulanacak faiz oranı üzerinden ve ancak yasal faize kadar indirim yapılabilecektir.
Gecikme zammı yönünden; Hukuk Genel Kurulunun ve Yargıtay 3. Hukuk Dainesi’nin yerleşmiş uygulamasına göre; abonelik sözleşmesinde ödemelerde gecikme olması hâlinde, 6183 sayılı kanun da belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, gecikme zammına ilişkin şartın açık, anlaşılabilir ve oranları da belirtilmek suretiyle yazılması gerekir. Soyut olarak, salt kanun ve yönetmelik hükümlerine atıf yapılmış olması hâlinde gecikme zammı istenemez, abonenin sıfatına göre faiz istenebilir. Abonelik (elektrik, su, atık su ve doğalgaz) sözleşmesinde; 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı oranının uygulanacağına yönelik bir hüküm yoksa, borç ödenmediği takdirde, normal tüketim bedeline 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı değil, abonenin sıfatına (mesken ise yasal faiz, ticarî ise TTK’nuna tabi aboneler için ticarî faiz, diğer aboneler için yasal faiz) faiz uygulanacaktır. (HGK’nun 22/09/2010 tarih, 2010/13-466 Esas, 2010/410 Karar, 28/11/2012 tarih, 2012/13-624 Esas, 2012/915 Karar, 3. HD’nin 27/02/2014 tarih, 2013/18346 Esas, 2014/3079 Karar sayılı ilâmlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.)
Temerrüt ve işlemiş faiz yönünden; bilindiği üzere faiz; para borçlarında borcun zamanında ödenmemesi -borçlunun temerrüde düşmesi- halinde kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüt devam ettiği sürece varlığını koruyan, alacaklının zararın varlığını ve miktarını aynı zamanda borçlunun kusurunu ispat etmek zorunda kalmaksızın borçlunun ödemek durumunda olduğu ve miktarı yasalarca belirlenmiş asgari ve maktu bir tazminattır. Temerrüt faizinin miktarı yasalarca belirlenmiş olduğundan, alacaklının bir zararının olup olmadığı veya zararın temerrüd faizi oranından daha düşük olup olmadığı tartışmalarına meydan vermeksizin, borçlunun faiz ödemeye peşinen zorlanması yargı organlarını da büyük bir yükten kurtarmakta ayrıca borçluyu zamanında ödemede bulunmaya sevk etmektedir.
Para borçlarında borçlunun borcunu vadesinde ödememesi halinde kararlaştırılan gecikme zammının aslında bir faiz olduğu kabul edilmektedir (HGK’nun 16.06.2004 gün ve 2004/19-357-360; 10.10.2012 gün ve 2012/7-502-707 sayılı kararları)
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 101. Maddesinde (6098 sayılı TBK’nun 117.maddesi) “borcun ifa olunacağı gün sözleşme ile belli edilmiş ise ihtar şartı aranmadan bu günün bitmesi ile borçlu mütemerrit olur.” hükmü mevcuttur.
Buna göre, abonelik sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıkta her bir faturanın son ödeme günü belli ve muayyen olduğuna göre, abonelik sözleşmesinde faturanın zamanında ödenmemesi hakkındaki madde hükümlerine göre her bir fatura alacağına son ödeme tarihinden itibaren 818 sayılı BK’nun 101. maddesi (6098 sayılı TBK’nın madde 117) gereğince faiz (abonelik sözleşmesinde hüküm bulunması halinde gecikme zammı, aksi halde yasal faiz) işletilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/13741 Esas 2018/2639 Karar sayılı emsal ilamı)
O halde yapılması gereken yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan tarifelerinin (yönetmelik ve abonelik sözleşmesinin) ilgili maddeleri uyarınca; davacının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükarda sorumlu olduğu, abonelik sözleşmesinde gecikme zammının alınacağına dair hüküm bulunması halinde ise, Yönetmelik gereğince elektriğin kesilmesi gereken tarihe kadar olan gecikme zammından da sorumlu olacağı, aksi halde abonenin sıfatı nedeniyle avans faizi hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davalının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak gecikme zammından indirim sağlayacağı, bu indirimin de en fazla yasal faize kadar olacağı nazara alınıp, bu doğrultuda rapor alınmak üzere dosyayı bilirkişiye tevdii etmektir.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman elektrik mühendisi bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, … İcra Dairesi’nin 2017/… esas sayılı takip dosyasında enerji bedelinden kaynaklanan 3.617,35-TL asıl alacak 1.910,07-TL işlemiş faiz 343,81-TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 5.871,23-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 18/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 23/10/2017 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği , dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Abonelik dosyasının incelenmesinde; taraflar arasında 25/09/2013 tarihli Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin Perakende Satış Sözleşmesi imzalandığı, abonenin fatura bedelini ödememesi halinde elektiriğin kesileceğine ilişkin düzenleme bulunmadığı görülmüştür.
Dava konusu faturaları incelenmesinde; ilki 02.12.2013 son ödeme tarihli en sonuncusunda 19.01.2015 son ödeme tarihli toplam 10 adet fatura olduğu, faturaların tarihleri itibariyle Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
Elektrik mühendisi bilirkişinin 06.11.2019 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; davalının abonelik dönemine ilişkin olarak davalı adına toplamı bedeli 3.617,35-TL olan 10 adet elektrik faturası tanzim edildiğini, davalının, aboneliği döneminde tahakkuk ettirilen sözü geçen faturaları ödeme yükümlülüğü olduğunu, davalının dava konusu fatura bedellerini ödediğine ilişkin makbuz veya dekont ibraz etmediğini, bu nedenle davalının dava konusu fatura bedellerim ödemesi gerektiği kanaatine varıldığını, İstikrar Kazanmış Yargıtay Kararlarına Göre elektriğin kesilmesi gereken tarihe kadar olan borcun ve işleyen gecikme zammının tamamı, bu tarihten sonraki dönem için ise davacının elektriği kesmemesi müteralîk kusur teşkil ettiğinden ve kusurunun %100 olduğu, bunun da davalı için gecikme zammından %100 indirim sağlayacağı gecikme zammı işletilmeden davalıdan tahsil edilmesi kanaatine varılarak, gecikme zammı 42,33 TL, zammın KDV’si 7,62 TL hesaplandığını, davacı şirketin asıl alacağı 3.617,35 TL Gecikme zammı 42,33 TL Gecikme zammı KDV’si 7,62 TL Davacı şirketin icra takip tarihi itibariyle alacağı 3.667,30 TL davacı … A.Ş’nin, icra takip tarihi itibariyle, davalı …’den toplam alacağının 3.667,30 TL olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; davalı davacının elektrik abonesidir. Davacı kurum , 02.12.2013 ile 19.01.2015 yılları arası elektrik tüketim fatura bedellerinden oluşan alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere davalı aboneliğini iptal ettirmedikçe davacı kuruma karşı sorumludur. Dava konusu abonelik sözleşmesinde, geciken ödemelerle ilgili olarak 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre gecikme zammı alınacağına ilişkin açık ve anlaşılır bir hüküm bulunmadığından davacının avans oranda faiz isteyebileceğinin kabulü gerekir. Ayrıca davacının gecikme zammı talebi, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2017/… Esas 2019/… Karar sayılı emsal ilamında da belirttiği üzere ” çoğun içinde az da vardır” kuralı gereğince, abonenin sıfatına göre avans faiz olarak değerlendirilmelidir. Bu kapsamda Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin içtihatları doğrultusunda Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğine göre davacının elektriği kesmesi gereken tarih son ödeme tarihinden 30 gün sonradır. Davacının bu tarihten sonra elektriği kesmemesi müterafik kusur olduğundan ve ancak müterafik kusur indirimi faizden ve ancak yasal faize kadar olabileceğinden, elektriğin kesilmesi gereken tarihten, icra takibine kadar ancak yasal faiz talep edebilecektir. Bu kapsamda mahkememizce alınan bilirkişi raporu hükme esas alınmamış Mahkememizce her fatura için ayrı ayrı olmak üzere, fatura son ödeme tarihinden elektiriğin kesileceği tarihe kadar avans faizi işletilerek kdv si hesaplanmış, elektiriğin kesileceği tarihten icra takibine kadar yasal faiz hesabı ile kdv si hesaplanmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek,
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan … İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptaline, takibin 3.617,35-TL asıl alacak 1.030,94-TL gecikmiş gün faizi, 183,84-TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 4.832,13-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren, avans faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 966,42-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 330,08-TL harçtan, peşin alınan 70,91-TL harç mahsup edilerek kalan 259,17-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 70,91-TL peşin harç, 35,90TL başvuru harcı olmak üzere toplam 106,81-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.039,10-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 795,00-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 654,30-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı parasal miktar itibariyle kesin karar açıkca okunup usulen anlatıldı.16/11/2020

Katip … Hakim …
e-imza e-imza