Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/648 E. 2018/980 K. 09.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/648 Esas
KARAR NO : 2018/980

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 12/07/2018
KARAR TARİHİ : 09/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin 2 yıl süreli olarak akdedilmiş iş sözleşmesinde, konumunun üst düzey yönetici olarak belirlenerek, ” Hukuki, mali, vergisel, iktisadi olmak üzere her türlü iş ve işlemlerin yönetici tarafından gerçekleştirileceği, bunun engelleyen ya da aşan uygulamaların sözleşmenin haklı fesih sebebi olduğu,şirketin bu düzenlemeye aykırı karar alamacayağının” kararlaştırılmış olduğunu, ancak davalı bu düzenlemeye aykırı davranarak şirketin organizasyon yapısında değişiklik yaparak yeni bir genel koordinatör ve genel müdür atanmak suretiyle müvekkiline tanınan genel müdürlük ve tek yetkili olma hakkının kısıtlanarak çalışma alanı serbestisine müdahale edilmesi üzerine iş sözleşmesini 8/4/2010 günlü istifa dilekçesi ile sona erdirmek zorunda kaldığını ve sözleşmede öngörülen ”şirketin çalışma alanı ve serbestisine müdahale edilmesi sebebiyle yöneticinin sözleşmeyi feshetmesi halinde şirket tarafından yöneticiye 180.000.00 TL ödenecektir” şeklindeki düzenlemeye istinaden … Noterliğinden keşide edilen 7/5/2010 günlü ihtarname ile müvekkilinin talep hakkı doğan söz konusu cezai şartın ödenmesi talep edilmiş ise de, herhangi bir ödeme yapılmadığından, davalı şirketin yaptığı yapısal değişiklik ile sözleşmeye aykırı davranarak müvekkilinin çalışma alanına ve serbestisine müdahale etmiş olmasını beyanla cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile dava dilekçesinde İş Kanunu’na dayalı talepte bulunulmuş olup; davacı, taraflar arasında imzalandığını iddia ettiği bir sözleşmeye dayalı alacak talebinde bulunduğundan davanın görev yönünden reddi gerektiğini savunmuş ve esasa ilişkin olarak da, 5/1/2010 tarihinde işe başlayan davacının kendi isteği ile 8/4/2010 tarihli dilekçesi ile istifa ederek işten ayrılmış olduğunu,taraflar arasında iddia edildiği şekilde bir iş sözleşmesi imzalandığı kabul edilse dahi,sözleşmedeki cezai şartın talep edilebilmesi için sözleşmenin yazılı olarak haklı nedenle feshedilmiş olması gerektiğini,oysa iş sözleşmesi davacı tarafından feshedilmemiş olup, şirketteki görevinden kendi isteği ile istifa etmiş olduğunun gerek dava dilekçesinde, gerekse …Noterliği’nden keşide ettiği ihtarnamede açıkça belirtildiğinden 8/4/2010 günlü istifa dilekçesinin bir fesihname olmadığını, davacının 8/4/2010 günlü istifa dilekçesinde belirttiği,şirketin organizasyon yapısında yapılan değişiklik nedeniyle, yeni atanan genel koordinatör ve genel müdürün kendisine tanınan genel müdürlük ve tek yetkili olma hakkının kısıtlanarak çalışma alanı serbestisine müdahale edildiği iddiasının subjektif nitelikte kendisine ait şahsi görüş olup, bu hususların kanıtlanması gerektiğinden davacı vekili tarafından ileri sürülen iddia ve yorumları kabul etmediklerini,varlığı iddia edilen sözleşmenin ibrazı ile yine var ise sözleşmedeki cezai şart talep koşullarının oluşup oluşmadığının ispatı gerektiğini beyanla haksız davanın görev ve esas yönünden reddini talep etmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunularak deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği ve bilirkişi …’den alının bilirkişi raporunda davacının davalıdan 180.000 TL cezai şart alacağı olduğunun belirlendiği davanın davacı tarafça ıslah edilerek toplam talebin 180.000 TL ye çıkartılarak harcın ikmal edildiği ve yargılama sonunda davanın açıldığı … İş Mahkemesinin … esas … karar sayılı 19/07/2010 günlü kararı ile BK.161/son maddesi gereğince, takdiren %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak kalan miktar olan 126.000,00 TL cezai şart alacağının 10.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 19/07/2010 tarihinden bakiyesinin ıslah tarihi olan 05/11/2012 tarihinden itibaren yürütülecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ait talebin reddine dair kararı temyiz incelemesi sırasında … Hukuk Dairesi Başkanlığının … esas, … karar ve 13/12/2013 günlü ilamı ile “Taraflar arasında davacının şirket genel müdürü olarak görev yapması hususunda sözleşme imzalandığı, görev sebebi ile yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu düzenleyen hükümlere tabi davacı tarafından açılan davalar yönünden Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girildiğinden” bahisle hükmün bozulmasına karar verilerek dosyanın mahkemesine iade edildiği, mahkemesince usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra … İş Mahkemesinin bu kez … esas, … karar ve 08/04/2014 günlü kararı ile İstanbul davada İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilerek kesinleştikten sonra dosyanın mahkememize tevzi edildiği görülmüş, taraf vekillerine duruşma günü tebliğ edildikten sonra davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilmiş, davacının davalıdan davaya konu cezai şart alacağı olup olmadığı hususunda hesaplama yapılmak üzere dosya resen seçilen konusunda uzman bilirkişi Doç Dr Necla Güney Akdağ’a tevdi edilmiş, bu bilirkişi tarafından ise 17/02/2015 havale tarihli bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karar … Hukuk Dairesi’nin13/03/2017 tarih, … esas ve … esas sayılı ilamı ile davalının tüm temyiz itirazlarının reddi ile davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde ise sözleşmede düzenlenen cezai şart ödeneceğine ilişkin hükmün taraflarca itiraz edilmeksizin imzalanmış olmakla ve aksi yönde yasa hükmü de bulunmamakla sözleşme serbestisi ilkesi gereğine geçerli olduğu ve sözleşmenin taraflarını bağladığı, davalının tacir olup ticari olarak mahvına neden olmayacak cezai şarttan indirim yapılamayacağı, Mahkemece cezai şarta ilişkin talep yönünden davanın tümden kabulü gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma sonrası dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiş, oturum günü tayin ve tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin beyanları alındıktan sonra bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Uyulan bozma ilamı yalnızca, cezai şart alacağından indirim yapılmasının doğru olmadığı yönünde olup sair hususlarda ve temyiz nedenleri yönünden evvelce verilen hüküm kesinleşmiş olmakla, uyulan bozma ilamı doğrultusunda ve hükmün kesinleşen diğer yönleri nazara alınarak davanın tamamen kabulü yönünde aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile 180.000,00-TL cezai şart alacağının 10.000,00-TL’sinin dava tarihinden ve bakiye kısmının ıslah tarihi olan 05/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek olan en yüksek banka mevduat faizi oranında faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 12295,80 TL harçtan peşin alınan 148,40 TL ile ıslah yolu ile alınan 2376,00 TL harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 17,15 TL başvuru harcı, 148,40 TL peşin harç, 2376,00 TL ıslah harcı ve davacı tarafından karşılanan 920,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; davalı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen ve harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 16.750,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde …Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yasa yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/10/2018

Katip …

Hakim …