Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/643 E. 2020/554 K. 05.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/643 Esas
KARAR NO : 2020/554
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/07/2018
KARAR TARİHİ : 05/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin yurt içi ve yurt dışı pazarlarında müşterilerine çeşitli gıda ürünlerini pazarlama hizmeti vermekte olduğunu, davalı tarafın ise çeşitli gıda ürünlerinin üretimi konusunda hizmet vermekte olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 21.08.2015 tarihinde imzalanan satış sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketin yapacağı ödeme karşılığında, davalı tarafın kendi üretimi olan salçaları 8 ayrı sevkiyat ile müvekkili şirkete teslim etmeyi, müvekkili şirket ise sevkiyatlara karşılık kararlaştırılan bedeli ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkili şirketin sevkiyatların karşılığı olan ödemelerin tamamını ödediğini ancak davalının 21.08.2015 tarihli satış sözleşmesi hükümlerine aykın olarak 46.130.-KG salçanın teslimatım gerçekleştirmediğini, …. Noterliği 17.11.2017 tarihli … yevmiye numarasına kayıtlı ihtarname ile de davalıya sevkiyatım gerçekleştirmediği 46.130.- kg salçanın karşılığı olan 129.166,01 TL’yi ödemesinin ihtar edildiğini, ancak davalının herhangi bir ödeme yapmadığım ve ihtarnameye karşı da herhangi bir beyanda bulunmadığını, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinden de davalı şirketin talep edilen miktarda borcunun bulunduğunun görüleceğini, söz konusu icra takibi açılmadan önce müteaddit defalar borçluya şifahi olarak borcun ödenmesi konusunda telkinlerde bulunulduğunu, ancak müvekkili şirketin davalı tarafından oyalandığını ve söz konusu borç için icra takibinde bulunmak zorunda kaldıklarını, davalı tarafın aradaki ticari ilişki sebebiyle müvekkili şirkete yukarıda belirtilen miktarda borcunun bulunduğunu bildiğini, ancak davalının kötü niyetli olduğunu ve bu nedenle borcun ifa edilmesini geciktirmek amacıyla borca itiraz ettiğini, davalı tarafça yetki itirazında da bulunulduğunu, davalı şirketin merkezinin İstanbul Beykoz olduğundan yetkili icra dairesinin İstanbul Beykoz İcra Müdürlüğü olduğunun iddia edildiğini, ancak taraflar arasında düzenlenen satış sözleşmesinde “işbu sözleşme kapsamında doğabilecek ihtilafları çözümlemeye münhasıran İstanbul (Merkez) Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.” denilmek suretiyle özel yetki sözleşmesi yapıldığını ve yetki itirazlarının haksız ve yersiz olduğunu belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına davalının % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında takip konusu borcu doğuracak nitelikte ticari ilişki olmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasında akdi ve cari hesap bakımından bir ilişki bulunmadığını, müvekkili şirkete herhangi bir fatura tebliği yapılmadığını, ortada davacı taraf ile müvekkili şirketin yapmış olduğu yazılı bir sözleşme, hizmet talimatı veya mutabakat olmadığını, davacı taraf müvekkili şirketi ticari ilişkinin tarafı olarak göstermeye çalıştığını, davacı yanın bu iddia ve beyanlarının asılsız ve afakî iddia ve beyanlar olduğunu, davacı yanın müvekkili şirketle aralarında cari hesap ilişkisi olduğunu yazılı cari hesap sözleşmesi sunmak sureti ile ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın bu cari hesap ilişkisine dayanarak kendine bir alacak yaratmasının hukuken mümkün olmadığını, dava konusu borcun müvekkili şirket tarafından ödendiğini ve davacı taraf ile ticari ilişkinin bitirildiğini, düzenlenen faturanın içeriğinden müvekkili şirketin haberdar olmadığını, hiçbir şekilde davacı ile bir sözleşme imzalanmadığını ve cari hesap yönünden anlaşma yapılmadığını, müvekkili şirket ticari kayıtlarında davacı tarafa ilişkin herhangi bir veri bulunmadığını, faturanın bir akit olmayıp ihdası muteber bir borç ilişkisinin varlığına bağlı olduğunu, TTK madde 23 hükmünde, faturanın onu teslim alan muhatabı bağlaması için sözleşme ile yüklenilen edimin yerine getirilmiş olması gerektiğini, somut olayda taraflar arasında davaya konu edilen hukuki bir işlem bulunmadığını, sunulan fatura ve kayıtların da hukuki ilişkinin var olduğunu ispata medar nitelikte olmadığım, bu sebeple ispat edilmeyen işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddi ile davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-….İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyası
2-Davacı tarafın ticari defter ve kayıtları
3-Bilirkişi raporu
4-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, avans ödemesinin iadesine ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İspat yükü, bir vakıanın doğru ve gerçek olup olmadığı konusunda hakimi inandırma faaliyetidir. İspat, ispat anıdan önce vuku bulmuş ve tekrar etmeyen, vakıalara ilişkindir. İspat yükü aynı zamanda bir haktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/10133 Esas 2014/451 Karar sayılı ilamında da belirttiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK), “İspat Yükü” başlıklı 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde ise: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Sözkonusu ispat yükünün kime ait olduğunu belirleme görevi, davanın taraflarına değil, mahkemeye aittir.
İtirazın iptali davacı alacaklı takip konusu alacağın varlığını ispat etmelidir. Ancak borçlunun itirazındaki beyanına göre ispat yükü yer değiştirebilir. İtirazında borcu varlığını kabul edip, ödeme savunmasında bulunan borçlu bu savunmasını ispat etmelidir.
Davalının yetki itirazı yönünden; İtirazın iptali davasının öncelikle görülme şartı; yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun yapılıp süresinde itiraz ile durmuş bir icra takibinin bulunmasıdır. İcra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildikten sonra itirazın iptali davası açılması halinde, mahkemece öncelikle (mahkemenin görev ve yetkisinden önce) icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı incelenmeli, icra müdürlüğü yetkisiz ise dava, dava şartı yokluğundan HMK 114/2.maddesi uyarınca usulden reddine karar vererek işten el çekmesi gerekir. İtirazın iptaline bakan mahkemenin icra dairesini yetkili daireye göndermek gibi bir karar vermesi mümkün değildir. Ancak icra müdürlüğü yetkili ise ara kararı ile gerekçesi yazılarak icra müdürlüğünün yetkisine vaki itiraz ret edilerek, mahkemenin görevli olup olmadığı, şayet mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş ise mahkemenin yetkili olup olmadığı incelenmelidir. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/7166 Esas 2012/12627 Karar, 2014/19073 Esas 2015/8884 Karar, İstanbul BAM 13.H.D. 2018/1614Esas 2019/27Karar sayılı emsal ilamları da bu doğrultudadır.
İİK’nın 50/1. maddesi uyarınca, para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile uygulanır. 6100 sayılı HMK 10. maddesi gereğince sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda dava ve icra takibi, sözleşmenin yerine getirileceği (ifa edileceği) yerde açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer tarafların açık ya da örtülü isteklerine göre belirlenir. Aksi durumda ise sözleşmenin yerine getirileceği yer Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi gereğince tespit edilir. Uyuşmazlık sözleşmeden doğan bir para borcuna ilişkin olup, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Somut olayda, taraflar arasında ticari satımdan kaynaklanan bir sözleşme ilişkisinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, icra takibinde bu sözleşme ilişkisi nedeniyle doğan para alacağının tahsilini talep etmektedir. Taraflarca para borcunun ifa yeri bakımından alacaklının ikametgahından başka bir yer kararlaştırıldığı iddia ve ispat olunmamıştır.
Somut olayda, davalı tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş olmakla, Mahkememizce ilk celse 1 nolu arar karar ile İstanbul İcra Müdürlüğünün yetkili olduğu gerekçesiyle davalının yetki itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının … İcra Dairesi’nin 2017/… esas sayılı takip dosyasında satış sözleşmesinden kaynaklanan 129.166,01-TL asıl alacak 1.000,59-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam130.166,60TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 03/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 04/01/2018 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Taraflar arasında akdedilen satış sözleşmesinin incelenmesinde; 21.08.2015 tarihinde … San ve Tic A.Ş.ile … San ve Tic A.Ş. Arasında yapıldığı, sözleşmede belirtilen programa uygun olarak … çekleri ile ödeme yapılacağı ve … çeklerinin sözleşmenin imzalanması ile beraber …’ya toplu olarak teslim edileceğinin akdedildiği, sözleşmeye göre davalının davacıya net 200 ton salça teslim edeceği ve bedelinin de toplam 604.800,00TL olarak belirlendiği, iş bu sözleşmeden doğan ihtilaflarda İstanbul Mahkemeleri ve İstanbul İcra Dairelerinin yetkili kılındığı, dosyaya sunulan sözleşmede tarafların imzalarının bulunmadığı görülmüştür.
… Noterliği’nin 17.10.2017 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesinin incelenmesinde; 01.09.2015 tarihli satış sözleşmesine istinaden 46.130kg salçanın veya 46.130kg salça bedeli olan 129.166,04TL’nin ödenmesi hususunun ihtar edildiği, 22.10.2017 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Mali bilirkişinin 13/01/2020 tarihli 9 sayfadan ibaret raporunda özetle; davacı tarafça incelemeye ibraz edilen 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin yasal defterlerin tasdikle ilgili yükümlülüklerinin kanuni sürelerinde yerine getirildiği, davacının yasal defterlerinde icra takip tarihi itibariyle asıl alacak yönünden davacının davalıdan cari hesap bakiyesi olarak fazla ödeme yönünden 129.166,01.- TL tutarında alacaklı olarak göründüğü, davalı tarafça yasal defter ve dayanak belgelerin incelemeye ibraz edilmediği bu nedenle dava konusu olaylar yönünden davalının yasal defterlerinde herhangi bir inceleme yapılamadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkide davacı tarafın vermiş olduğu ileri vadeli çeklere karşılık davacının ürün teslimatları yaptığı ancak huzurdaki dava konusu davacı tarafça yapılan 129.166,01.- TL ödemeye karşılık davalı tarafça ürün teslimi yapıldığı hususunda dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığı, davacı tarafça davalıya alacağın tahsili için noter aracılığıyla ihtarname keşide edildiği ve borcun ödenmesi için 3 gün süre verildiği, davalının temerrüdünün 25.11.2017 tarihi itibariyle gerçekleştiği, davacının takip tarihine kadar talep edebileceği işlemiş faiz tutarının 1.104,10.- TL olarak hesaplandığı ancak davacının takip talebinde 1.000,59.- TL talep ettiği taleple bağlılık ilkesi gereği davacının işlemiş faiz olarak takip tarihi itibariyle 1.000,59 – TL talep edebileceği, davacının fazla ödeme nedeniyle davalı tarafça teslim edilmeyen ürünlerden kaynaklı cari hesap bakiyesi olarak icra takip tarihi itibariyle “asıl alacak + işlemiş faiz” olarak 129.166,01 +1.000,59= 130.166,60.- TL alacaklı olduğu belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu ve bu anlamda cari hesap borç ilişkisinin oluştuğu, davacının bu cari hesap alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacının avans olarak verdiği çeklere karşılık davalının malı teslim etmediği iddiasında bulunduğu, sözleşmeye dayandığı, dosya içerisindeki sözleşmenin incelenmesinde taraf imzalarının bulunmadığı, davalı tarafça sözleşmenin kabul edilmediği, bu durumda sözleşmenin yargılamaya esas olamayacağı, ispat yükünün davacıda olduğu, alacağın varlığını ispatlaması gerekmekle beraber davalının cevap dilekçesinde ödeme definde bulunduğu, bu halde yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere ispat yükünün davalıya geçtiği, davalının ödemeye ilişkin yazılı veya kesin delil sunmadığı, bu halde davacının davasını ispatladığı, davacının davalıyı ihtarname keşide etmek suretiyle temerrüde düşürdüğü işlemiş faiz talep edebileceği kanaatiyle davanın kabulüne karar verilere;
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu alacağın önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM:yapıldı
1- Davanın KABULÜ ile; … İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptaline, takibin 129.166,01-TL asıl alacak 1.000,59-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 130.166,60-TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacağa avans faiz uygulanmasına,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 26.033,32-TL’nın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
3-Davacı tarafından yatırılan 1.572,10-TL. peşin harç ve 35,90-TL. başvurma harcı olmak üzere toplam 1.608,00-TL.’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Alınması gereken 8.891,68-TL harçtan peşin alınan 1.572,10-TL’den düşümü ile bakiye kalan 7.319,58TL.’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 16.315,83-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından karşılanan 920,60-TL yargılama giderinın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
05/10/2020

Katip … Hakim …
e-imza e-imza