Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/620 E. 2019/128 K. 11.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/620 Esas
KARAR NO : 2019/128
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2014
KARAR TARİHİ : 11/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili … ‘ın bütün birikimlerini toplayarak ve bankanın verdiği reklamlara güvenerek ileride getirisinin daha yüksek olacağı inancı ve güvencesiyle anapara ve yüksek getirisi olan para ile birlikte ev alacağı umuduyla vadeli mevduat açmak amacıyla … A.Ş. … Şubesine gittiğini, … Şubesi görevlilerinin müvekkilini bu birikimini kendi bankaları olan … A.Ş.’ye ait ve bankanın güvencesi altında olan … Ltd. Şti.’nde değerlendirmesi için yönlendirmesi ve iknaları sonucunda müvekkilinin … A.Ş’ne güvenerek 8.950-USD tutarındaki parasını yıllık 19 faiz oranı ile 26.10.1999 tarihinde bankaya yatırdığını, müvekkilinin vadenin dolduğu 30.11.1999 tarihinde faizini işletmek üzere … Şubesine müracaat ettiğini, banka görevlisinin bilgisayar sisteminin geçici olarak çalışmadığını belirterek işleyen faizi (30.11.99-faiz oranı 20, vade sonu 06.01.2000, bakiye 9.113.02-usd) olarak el yazısı ile hesap cüzdanına işlediğini, ancak … A.Ş. yönetiminin 21.12.1999 tarihinde … devredilmesinin ardından belirtilen vadede müvekkiline faiz ödemeleri yapılmadığı gibi defalarca bankaya yaptığı başvuruların sonuçsuz kaldığını, bankaya yatırdığı paraların da geri ödenmediği, buna istinaden müvekkilinin iyi niyetli olarak …’ye başvurduğunu, … kapsam ve güvencesi dışında kalan … hesaplarından kaynaklanan alacağın …’a ait … Ltd. Şti.’nden talep edilmesi gerektiğinden fon tarafından ödeme yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle müvekkilinin talebinin kabul edilmediğini, rızaen tahsil imkanı kalmadığından davalılar hakkında bu alacak davasını açmak zorunda kaldıklarını, öncelikle davalı banka, müvekkilinin davalı bankaya başvurarak parasını en iyi şekilde değerlendirmek istediğini belirtmesi ve parasını bankaya teslim etmesiyle para konusunda uzman bir kuruluş olan … A.Ş. ile müvekkili arasında bir vekillik ilişkisi oluştuğunu, davalı banka bir para kuruluşu olup tasarrufların faiz ve repo gibi işlemlerle değerlendirildiği kurumlardan biri olduğunu, bu olayda davalı banka B.K. 506. Maddesinde yer alan özen ve sadakat borcunu yerine getirmeyerek müvekkilinin kendisine tevdi ettiği parayı yanlış değerlendirdiğini, gerçekleri gizleyerek müvekkilinin zarara uğramasına sebep olduğunu, bilindiği üzere vekilin vekil edene zarar verecek davranışlarda bulunarak esasen hiçbir güvencesi olmayan … Ltd. Şti. hesaplarına paranın yatırılmasını sağlayarak özen borcuna da aykırı davrandığını, B.K. 508. Maddesi gereğince davalı işin yapılmasında gerekli özeni göstermeyerek müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğinden bu zararı tanzimle de yükümlü olduğunu, müvekkilinin 26.10.1999 tarihinde yatırdığı 8.950-USD, 30.10.1999 tarihinde faizinin işletilmesiyle 9.113,02-USD’na ulaştığını, 9.113,02-USD, 30.10.1999 tarihinde faizinin işletilmesiyle ulaşan tutarın 187,32-USD 30.10.1999-06.01.2000 arası 20 faizi 9.300,34-USD 06.01.2000 tarihindeki anapara tutarına ulaştığını, bu tutara 06.01.2000 tarihinden itibaren yıllık 20 oranında temerrüt faizi işletilmesi gerektiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin 06.01.2000 vade tarihi itibarıyla 9.300,34-USD mevduat alacağının 3055 sayılı kanunun 2. Maddesi son bendi veya 3095 sayılı yasanın 4 a maddesi gereğince vade tarihi olan 06.01.2000 tarihinden itibaren işleyecek 20’den aşağı olmamak üzere temerrüt faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki rayice göre Türk Lirası olarak davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili 18.08.2014 havale tarihli cevap dilekçesi ile özetle; davacının müvekkili bankadan tahsilini talep ettiği alacağın …-… Ltd.’ne havale edildiğini ve müvekkili bankadan çıkarak …-… ltd. nezdinde bir alacak haline geldiğini, davacının parasını …-… ltd. şti. nezdinde bir hesapta değerlendirmeyi seçtiğini, müvekkili banka ile …-… ltd.’nin farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğunu, başka bir kuruluş nezdindeki alacak için müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, …nin iştiraki olmadığı gibi aralarında hiçbir organik bağın da bulunmadığını, huzurdaki davanın zamanaşımına uğradığını, davanın zamanında açılmadığını ve dava açma süresinin sona erdiğini, davacının serbest iradesiyle daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih ettiğini, belirleyici şekilde havale talimatında …-… ltd.Şti. ibaresi bulunduğunu, davacının iradesini yanıltacak başka bir ibare bulunmadığını, davacının … hesap cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadığını, parasını yatıracağı finans kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapması gerekirken bu özeni göstermediğini, müvekkili bankanın …-… Ltd. nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisi bulunmadığını, müvekkili bankanın davacının talebi doğrultusunda havale işlemini yerine getirdiğini beyanla haksız davanın reddini talep etmiştir.
Dava dilekçesinde … borcu üstlenen olarak gösterilmiş ise de … nin borcu üstlenme beyanı bulunmadığı ,davanın ihbar edilmesi üzerine feri müdahale talebinde bulunmakla dava da feri müdahil olarak yer aldığı kabul edilmiştir.
Feri müdahil … Vekili davacının muhatabının parasını yatırdığı …-… şirket olabileceğini ,ister genel zamanaşımı süresi ister uzamış ceza zamanaşımı süresi olsun zamanaşımı süresinin dolduğunu ,dava açıldığında süreler dolduğundan uzamış ceza zamanaşımı süresininde uygulanamayacağını davacının serbest iradesiyle daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih etmiş olup banka atarfından bilgisi dışında işlem yapılmasının sözkonusu olmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … Vekili tarafından verilen dilekçede; Müvekkili kurumun davalı bankanın borçlarını üstlenmediğini, 18.06.2007 tarihli Hisse Devir Sözleşmesinin … A.Ş ile değil şirket merkezi yurt dışında bulunan … ile imzalandığı, 18.06.2007 tarihli sözleşmenin hükümleri çerçevesinde, tarafların karşılıklı hak ve borçlarının devam ettiği kuşkusuz olduğunu, davalı yanın iddialarını kabul etmediklerini, uyuşmazlığın …’ye devrolunan bankaların …-… hesapları nedeniyle zarara uğrayan mudilerin açmış olduğu tazminat davası olduğunu, davalı banka aleyhine açılan davalarda karar verilmiş ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bu davalarda … borcu üstlendiğini açıkça beyan ettiğini, hükümlerin borcu üstlenen sıfatıyla … aleyhine kurulduğunu, uyuşmazlığın asıl muhatabı olan …’e aleyhine açılması gerektiğini, davanın asıl muhatap olan … ‘ye tevcih edilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davalı banka vekilinin zamanaşımı def’inin Yargıtay 11.HD nin emsal kararlarında davacının mevduatını … den tahsil edemeyeceğini öğrendiği zaman işlemeye başlayacağı yolunda ki kararları nedeniyle aksi ispat edilemediğinden zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı Yargıtay … Hukuk Dairesinin 31/05/2018 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 31/05/2018 tarih ve … esas … karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Mahkememizce yöntemine uygun duruşma açılarak bozma ilamına karşı duruşmada hazır bulunan taraf vekillerine diyecekleri sorulduktan sonra bozmaya uyulmasına karar verilmiş, yargılamaya devam edilmiştir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115.madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, bu kanundu düzenlenen ve diğer yasalarda düzenlenmekle birlikte ticari dava olduğu belirtilen davaların ticari dava olduğu belirtilmiş, aynı yasanın 5. Maddesinde ise ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler olarak, aksine bir hüküm bulunmadıkça dava olan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olarak ifade edilmiştir.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun uygulanmasında tüketici ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır ve taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.
Somut olayda; bozma ilamı sonrasında davacı vekili tarafından davanın tüketici mahkemesi görev alanında olmadığına ilişkin beyan da bulunmak üzere süre talep edilmiş, ancak verilen süre içerisinde davacının … hesabına aktarılan paranın ticari nitelikte olduğu kanıtlanamamıştır. Davanın açıldığı 13.06.2014 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek, Mahkememizin bu davada görevli ve yetkili olmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2-6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli Nöbetçi İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3-6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün yasal süresi içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 11/02/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza