Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/612 E. 2021/1065 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/612 Esas
KARAR NO:2021/1065

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:02/07/2018
KARAR TARİHİ:06/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; 11/03/2017 tarihinde plakası, markası, modeli ve sürücüsü tespit edilmeyen araç sürücüsünün müvekkiline çarpması nedeniyle yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, dava konusu trafik kazasına karışan aracın sürücüsü ve plakasının tespit edilemediğinden müvekkilinin zararlarından davalı … Hesabı’nın sorumlu olduğunu, müvekkilinin … Devlet Hastanesinde ve … Devlet Hastanesinde tedavi altına alındığını, … Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen Engelli Sağlık Kurulu Raporunda müvekkilinin %12 oranında engeli bulunduğunun tespit edildiğini, müvekkillinin ağır şekilde yaralandığını, sürekli bakım ihtiyacı içine düştüğünü, ihtiyaçlarını tek başına karşılayamadığını, kaza nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyası kapsamında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, bu nedenlerle davalarının kabulünü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde geçici iş göremezlik tutarı için talep edilen miktarın belirlenebilir olmadığını, olaya karıştığı iddia edilen araca ait herhangi bir somut delil olmadığını, davacının soyut beyanına itibar edilmeyerek davanın reddedilmesi gerektiğini, dava öncesinde kuruma yapılan başvurunun haklı gerekçeler ile reddedildiğini, davacının … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyasına esas olan ifadesinde yaralanmasında kimsenin kusurunun olmadığını beyan ettiğini, olay sebebiyle herhangi bir motorlu araca kusur izafe edilmediğinin tespit edilmediğini, davacının yaya geçidinde veya kaldırımda yürümesi gerekmesine rağmen yolda yürüdüğü esnada kazaya maruz kaldığı iddiasının kabul edilemeyeceğini, olaya dair kamera kaydı veya görgü tanığınında olmadığını, geçici iş göremezlik talebi ile bakım ve bakıcı giderinin muhatabının … Hesabı olmadığını, müvekkili kurumun ancak kalıcı maluliyet sebebiyle sorumlu tutulabileceğini, faize ilişkin taleplerinde reddedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-… C.Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası
2-Davacının ekonomik ve sosyal durum araştırması
3-Hasar dosyası
4-Davacının kaza nedeniyle tedavi gördüğü hastane evrakları
5-SGK yazı cevabı
6-Adli Tıp Kurumu maluliyet raporu
7-Kusur aktüerya bilirkişi raporu
8-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava trafik kazası nedeni ile sürekli ve geçici iş göremezlik zararının … hesabından tazmini istemine dairdir.
2918 sayılı KTK’nın 91.maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Hesabı Yönetmeliğinin 9.maddesinde; trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için … Hesabına başvurulabileceği belirtilmiş, motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK’nin 3.maddesinde; motorlu bisikletin, silindir hacmi 50 cc’yi geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50km den az olan bisiklet olduğu düzenlenmiş, 2918 Sayılı KTK’nın 103. maddesinde ise; motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından … zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından … zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden … zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan … olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
… Hesabı, plakası tespit edilmeyen bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Mahkemece yapılması gereken dava konusu trafik kazası nedeniyle yapılan tedavilere ilişkin tüm evraklar toplanarak, Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyet raporu almak, tarafların kusur oranları hususunda bilirkişi raporu almak ve tüm belgeler toplandıktan sonra aktüerya raporu almaktır.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; 11/10/2008 tarihinden önce; Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008-01/09/2013 tarihleri arasında; Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arasında; Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arasında; Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine 20/02/2019 tarihinden sonrada; Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
… C.Başsavcılığının … Soruşturma nolu dosyasının incelenmesinde; taksirle yaralama suçu kapsamında suçun şikayete tabi olması, tarafların şikayetçi olmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
… Jandarma Komutanlığı’nın yazı cevabının incelenmesinde; davacının ekonomik sosyal durum araştırmasının yapıldığı, davacının kaza tarihi itibariyle … Belediye Başkanlığı’nda Usta olarak 2.500,00-TL maaşla çalıştığı, 1998 model … marka aracı ve kendi adına kayıtlı evi bulunduğu, evli ve 2 çocuklu olduğunun bildirildiği görülmüştür.
SGK yazı cevabının incelenmesinde; davacıya ait hizmet dökümünün gönderildiği, dava konusu trafik kazası nedeniyle ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkin beyanda bulunulmadığının bildirildiği görülmüştür.
Hasar dosyasının incelenmesinde; plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiği kazada malul kalan davacının 13.12.2017 tarihinde davalı kuruma başvuruda bulunduğu, … sayılı hasar dosyasının oluşturulduğu, davacının soruşturma dosyasında şikayetçi olmaması ve yaralanmasında kimsenin kusur ve kabahatinin bulunmaması nedeniyle hasar dosyasından herhangi bir tazminat ödemesi yapılmadığı görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 08.02.2021 tarihli maluliyet raporunda özetle; 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak meslekte kazanma gücü kaybının %19,2 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 17.06.2021 tarihli maluliyet raporunda özetle; 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre, meslekte kazanma gücü kaybının %19,2 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceğini, 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı remsi gazetede yayınlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği’ne göre iş göremezlik süresinin 6 aya kadar uzayabileceği, maluliyet oranının %18 olduğu, iyileşme süresi içerisinde 2 ay boyunca başka birinin yardımına ihtiyaç duyabileceğini bildirmiştir.
Makine Mühendisi ve Aktüer bilirkişisinin 10.11.2021 tarihli 5 sayfadan ibaret rapordan özetle; dava konusu olayda, olayın meydana geliş şekline ilişkin olarak davacı …’in kolluk kuvvetlerine verdiği ifadesinde yer alan; “…Havanın karanlık oluşu ve yağmurlu oluşundan dolayı ben de biraz dikkatsiz davrandığım için karayolundaki ışıklara ve araçlara dikkat etmediğim için bir araç bana çarptı…” beyanı, davacının olay anında trafik ışıklarına ve seyir halindeki araçlara dikkat etmediğini de gösterdiğini, trafik kazasında yaralanan davacı yaya …’in karayolunda karşıdan karşıya geçerken, karşıdan karşıya geçiş kurallarına uymadığı, karayolunda seyir halindeki araca ilk geçiş hakkını vermediği, karayolundaki trafiği yeterince kontrol etmemiş ve dikkatsiz ve tedbirsiz davranarak trafik kazasına sebep olması nedeniyle 2918 sayılı KTK 68. Mad. Ve Karayolları Trafik YÖnetmeliği 138/b maddeleri hükümlerine uymadığı için olayda kusurlu olduğunu, neticeten; olayın meydana gelişi ve kaza mahalline ilişkin yeterli bilgi bulunmadığını, mevcut dosya kapsamına göre; ifadelere göre olayın karayolundan geçmekte olan yayaya araç çarpması şeklinde meydana geldiği kabulü ile değerlendirme yapılması durumunda; olay esnasında yaralanan yaya davacı …’in olayda ve %100 oranında kusuru olduğunu, olayın meydana gelişine ilişkin somut yeni belgelerin dosyaya sunulması halinde kusuru yönünden yeniden değerlendirme yapılabileceğini, kusur değerlendirmesinde davacının %100 kusurlu olduğu belirlenmiş olup, davalının sorumluluğunun doğuran plakası belirsiz araç sürüsüne kusur izafe edilmemiş olunması nedeniyle davalının işbu dava kapsamında davacıya karşı bir sorumluluğunun söz konusu olmayacağını, davalının sorumluluğu söz konusu olmadığından gereksiz yere karışıklığı sebebiyet verilmemesi bakımından maddi zarar hesabı yoluna gidilmediğini, mahkemece aksi kanaate varılması veya kusur durumunda değişiklik olması halinde maddi zarar hesabının buna göre yapılabileceğini belirtmişlerdir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, 11/03/2017 tarihinde davacı ile dava dışı aracın sürücüsü arasında trafik kazası meydana geldiği, davacının malul kaldığı, davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığı, mahkememizce tarafların tüm delilleri toplandığı, yönetmeliğe uygun olarak Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyet raporu alındığı, kusur raporu alınmak üzere alanında uzman bilirkişiye tevdi edildiği, hüküm kurmaya ve denetime elverişli kusur raporunda davacının % 100 kusurlu olduğunun bildirildiği, nitekim davacının kolluk kuvvetlerine verdiği ifadenin de kusuru doğruladığı, yine savcılık dosyası içerisinde bulunan 11.03.2017 tarihli araştırma tutanağında o tarih itibariyle kazaya ilişkin bir bilginin bulunmadığının bildirildiği, 13.03.2017 tarihli araştırma tutanağının incelenmesinde olay yerine ilişkin kamera kaydının bulunmadığı, tanık bulunmadığının bildirildiği, olay anında davacının yanında olan Hüseyin Kararkaya’nın da 13.03.2017 tarihli beyanında olay anını görmediğinin bildirdiği, bu halde keşif veya tanık delili de kusur oranın değişmeyeceği, raporun ATK’dan alınmasının yargılamaya fayda sağlamayacağı, bu halde davalının sorumluluğu bulunduğu plakası tespit edilemeyen aracın kusurlu olduğu davacı tarafından ispatlanamadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 35,90-TL harçtan mahsubu ile eksik 23,40–TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 27,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/12/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır