Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/578 E. 2018/856 K. 19.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/578 Esas
KARAR NO : 2018/856
DAVA : Yargılamanın Yenilenmesi
DAVA TARİHİ : 25/06/2018
KARAR TARİHİ: 19/07/2018
Mahkememizde görülen yargılamanın yenilenmesi davasının yapılan açık yargılaması sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargılamanın iadesini talep eden davalı … vekili dilekçesi ile, Davacı, kefalet borçlusu diğer davalı … aleyhine, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, müvekkili diğer davalı …’dan bedelini gerçek değeri üzerinden ödeyerek satın aldığı, … İli, …. İlçesi, … Mah. … parselde kayıtlı 38/2038 arsa paylı … Blok …. Kat … ve … nolu iki adet dairesi için müvekkili aleyhine, İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas dosyasında tasarrufun iptali davası açıldığını, İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı dosyasında 08.10.2012 tarihinde verilen tasarrufun iptaline ilişkin karar, Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleştiğini, ancak davacının kesinleşmiş gerçek bir alacağının bulunmadığını ve yapılan icra takibinin muvazaalı olduğunu, söz konusu davanın taraf teşkili sağlanmadan görüldüğü ve karara bağlandığını kanıtlayan yeni belgeler ışığında, yargılamanın iadesi gerektiğini, davalı … tarafından, Muvazaalı satış ihalesinin feshine ilişkin olarak açılan ve …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı dosyasından verilen hatalı kararın temyiz edilmesi üzerine; borçlu …’a yapılan ödeme emri, kıymet taktiri ve satış ilanı tebligatlarının usulsüz yapılmış olması nedeniyle, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 22.02.2018 tarih ve … esas, … karar sayılı kararı ile bozulduğunu, davacı alacağının dayanağı olan İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından, diğer davalı asıl borçlu …’a yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu, Yargıtay kararı ile ortaya çıktığını, bu nedenlerle İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararının iptali için yargılamanın iadesi talebinin kabulüyle yeniden yargılama yapılmasını öncelikle tedbir kararı verilerek müvekkile ait dava konusu iki adet dairesi hakkında verilen İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından konulan haczin ve satış işlemlerinin, dava sonuna kadar ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını ile tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılamanın yenilenmesi istemli dilekçe esas dava davacısına tebliğ edilmiş, esas dava davacısı vekili yazılı beyanı ile talebin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce duruşma günü tayin edilmiş, tayin edilen duruşma gününde 6100 sayılı Yasanın 379.maddesi çerçevesinde inceleme yapılacağı taraf vekillerine ihtar edilmiştir.
Yargılamanın yenilenmesine konu olan ve Mahkememizin … esas sayılı dava dosyası dosya arasına alınmış incelenmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre dava, yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.
Kesin hükme bağlanmış olan bir davaya yeniden bakılamayacağına ilişkin kuralın en önemli istisnası iade-i muhakeme yolu olup yargılamanın iadesi bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı maddi anlamda kesin hükmün sona ermesini, ortadan kaldırılmasını ve daha önce kesin hükme bağlanmış bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. Yargılamanın iadesi sebepleri Yasanın 375.maddesinde tahdidi olarak sayılmış olup bunun dışındaki bir sebepten dolayı yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Maddede sayılan iade sebepleri, Mahkemenin kanuna uygun teşekkül etmemiş olması, davaya bakması yasak olan veye reddi kabul edilen bir hakim tarafından karar verilmiş olması, vekil ya da temsilci olmayan kişiler huzuru ile davanın görülüp karara bağlanmış olması, yeni bir belgenin ele geçirilmiş olması, karara esas alınan senedin sahte olduğunun sonradan anlaşılması, ifadesi karara esas alınan tanığın yalan tanıklık yaptığının karardan sonra sabit olması, karara esas alınan bilirkişi veya tercümanın kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması, lehine karar verilen tarafın yalan yere yemin ettiğinin kendi ikrarı veya yazılı delil ile sabit olması, karara esas alınan hükmün kesinleşmiş bir başka mahkeme kararı ile ortadan kalkmış olması, lehine karar verilen tarafın karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması, tarafları sebebi ve konusu aynı olan bir dava hakkında birbirine aykırı kesinleşmiş iki hüküm bulunması, AİHM’nin kesinleşmiş kararı olup, evvelce de belirtildiği üzere bu sebepler sınırlı sayılmış olup bunlar dışında bir sebeple yargılamanın yenilenmesi istenemez.
Yargılamanın iadesi talebi bir dava şeklinde ileri sürülür ve hükmü vermiş olan mahkemeye açılır, mutlaka duruşmalı olarak incelenir. Mahkeme, yargılamanın iadesi talebi üzerine tarafları duruşmaya davet eder ve talebin mesmu olup olmadığını araştırır. Genel dava şartlarından başka davanın süresinde açılıp açılmadığını, yargılamanın iadesi yolu ile kaldırılması istenen hükmen kesin veya kesinleşmiş olup olmadığını ve kanunda yazılı bir yargılamanın iadesine sebebine dayanılıp dayanılmadığını kendiliğinden inceler. Mahkeme bu şartların birinin mevcut olmadığı kanısına varırsa yargılamanın iadesi davasını mesmu olmadığından esasa girmeden reddeder. (Baki KURU, Medeni Usul Hukuk Ders Kitabı, 23. Baskı.)
Somut durumda, talep eden vekili, tasarrufun iptali davasının dayanağı olan takip dosyasında ihalenin feshi istemi ile açılan davada Yargıtay kararı ile, borçlu Poyraz’a yapılan ödeme emri, kıymet takdiri ve satış ilanı tebligatlarının usulsüz yapıldığının tespit edildiğini, ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunun Yargıtay kararı ile ortaya çıktığını, bu durumda asıl dosya davacısının kesinleşmiş bir alacağı bulunmadığını, asıl borçluya tasarrufun iptali davasında yapılan tebligatların da usulsüz olduğunu beyanla yargılamanın yenilenmesini talep etmiş ise de;
6100 sayılı Yasanın 375.maddesinde yargılamanın yenilenmesi sebepleri tahdidi olarak sayılmıştır. Bu sebeplerin dışındaki bir sebeple yargılamanın yenilenmesi mümkün değildir.
Talep edenin, tasarrufun iptali davasında diğer davalı olan asıl borçluya yapılan tebligatların usulsüz olduğunu beyanla yargılamanın yenilenmesi talebi Yasada sayılan yargılamanın yenilenmesi nedeni değildir. Tebligatın usule uygun olmadığı iddiası bir yargılamanın yenilenmesi sebebi olmayıp, davalı kararın tebliğinin usulüne uygun yapılmadığını belirterek kendisine yeniden karar tebliğini talep edebilir ve bu talep uygun bulunursa kararı temyiz etme hakkını yeniden elde eder. Kaldı ki somut durumda, tebligatı usulsüz olduğu iddia olunan kişinin böyle bir talebi ve yargılamanın yenilenmesi de mevcut değildir. Yargılamanın yenilenmesini isteyen davalı, diğer davalıya dava dosyasında yapılan tebligat usulsüzlüğüne dayanarak yargılamanın yenilenmesini talep etmektedir.
Öte yandan, talep eden, takip dosyasında asıl borçluya yapılan tebligatların usulüne uygun olmadığının Yargıtay kararı ile ortaya çıktığını savunmuş ve bu nedenle takip kesinleşmediğinden, yargılamanın yenilenmesini talep etmiş ise de, öncelikle tebligatta bir usulsüzlük var ise bu, Yargıtay kararı ile oluşan ortaya çıkan bir durum olmayıp, Yargıtay kararından evvel zaten var olan ve dosya kapsamından da anlaşılabilecek bir husustur. Diğer yandan, kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan takip borçlusu, tebligat usulsüzlüğünü şikayet yolu ile İcra Mahkemesine götürebilecekken dosya kapsamından asıl borçlunun böyle bir yola başvurduğuna dair sonuç da çıkarılamamaktadır.
Sonuç olarak yargılamanın yenilenmesini talep edenin gerek kendisine gerek diğer borçlu veya davalıya yapılan tebligatların usulsüzlüğü iddiası yargılamanın yenilenmesi nedeni olmadığı gibi, tebligat usulsüzlüğü sonradan ortaya çıkan bir durum da olmayıp, yargılamasının yeniden yapılması talep edilen dosya derdest iken de mevcut olan bir durumdur. Hükme karşı yasa yolunda ileri sürülebilecek hususlar da yargılamanın yenilenmesi nedeni ile olarak ileri sürülemez. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 18/03/2016 tarih, 2015/14112 esas ve 2016/4843 karar sayılı ilamı; 25/11/2015 tarih, 2015/5296 esas ve 2015/15542 karar sayılı ilamı; 29/05/2017 tarih, 2016/7964 esas ve 2017/4269 karar sayılı ilamı; Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 19/12/2017 tarih, 2015/11118 esas ve 2017/11834 karar sayılı ilamı da aynı yöndedir.
Tüm bu nedenlerle talebin, 6100 sayılı yasanın 379/1-c maddesi delaleti ile 379/2. maddesi uyarınca esasa girilmeksizin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
Yargılamanın yenilenmesi talebi ayrı bir dava olduğundan ve bu dava tarihi itibari ile Bölge Adliye Mahkemeleri faaliyette olduğunda yasa yolu Bölge Adliye Mahkemesi olarak belirlenmiştir.
HÜKÜM:
1-Yargılamanın yenilenmesi isteminin 6100 sayılı yasanın 379/1-c maddesi delaleti ile 379/2. maddesi uyarınca esasa girilmeksizin reddine,
2- Alınması gerekli 35,90 TL harç peşin olarak alındığından ayrıca hüküm tesisine mahal bulunmadığına,
3-Talep eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karşı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 2180,00 TL vekalet ücretinin talep edenden tahsili ile karşı yan vekiline verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/07/2018

Katip Hakim