Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/571 E. 2020/506 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/571
KARAR NO : 2020/506

DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ : 08/08/2012
KARAR TARİHİ : 24/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İpotek davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı kararı ile vesayet altına alındığını, kararın kesinleştiğini, kısıtlı davacının, vesayet davasından önceki son 3 yıllık dönemde, medeni haklarını kullanamayacak durumda olduğunun doktor raporu ile tespit edildiğini, davacının bu dönemde, dava dışı borçlu şirket tarafından alınan krediye dayanak olan ipotek sözleşmesi ile 3 adet bonoyu kefil olarak imzaladığını, borcun ödenmemesi üzerine davalı banka tarafından … 10. İcra Müdürlüğünün … E. ve … 13. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyaları ile icra takipleri yapıldığını,davacıya ait gayrimenkuller haczedilerek satışa çıkarıldığını, davacının kefaletinin, temyiz kudretine sahip olmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, bu nedenle ipoteğin fekki ve bonoların iptali gerektiğini belirtilerek, öncelikle icra dosyalarından yapılacak gayrimenkul satışlarının tedbiren durdurulmasına, ipotek ve bonoların davacının ehliyetsizliği nedeniyle iptaline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının vasisinin … 2. İcra Hukuk Mahkemesine açtığı … E. ve … E. sayılı davalardan feragat ettiklerini, bu davaların eldeki dava ile aynı mahiyette olduğunu, bu nedenle eldeki dava için kesin hüküm teşkil ettiğini, davacının … 15. İcra Hukuk Mahkemesine açtığı … E. sayılı dava ile … 16. İcra Hukuk Mahkemesine açtığı … E. sayılı davada, ipotekli takibin durdurulmasını ve satışın iptalini istediğini, bu davaların da eldeki dava için kesin hüküm niteliğinde olduğunu, davaya bakma yetkisinin … Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu belirterek, kesin hüküm ve yetki itirazında bulunduğunu, esasa ilişkin olarak da; müvekkili bankanın alacağının kesinleştiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, icra takibine dayanak yapılan ipotek sözleşmesi ile bonoların iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Dosyanın, … 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas,… Karar sayılı ilamıyla, görevsizlik nedeniyle Mahkememize gönderildiği görüldü.
Mahkememizin 30/04/2014 tarihli celsesi ara kararı gereğince, Adli Tıp Kurumu Başkanlığından rapor aldırılmasına karar verildiği, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 4. İhtisas Kurulunun 22.12.2014 tarih ve 5977 karar sayılı raporunda özetle:
Getirtilen tıbbi tetkik sonuçları , “Kişiye 06/05/2011 tarihinde (… Eğitim ve Araştırma Hastanesi) … rapor numarası ile Nöroloji Doktoru … tarafından Demans, Distimik bozukluk (Alzheimer Hastalığı, Depresif Nöbet) tanısı konulduğu, 06/05/2011 – 06/05/2012 tarihleri arasında Donepezil HCL 1×10 mg/gün, Sertralin 1×50 mg/gün, Memantin HCL 2×10 mg/gün kullanması gerektiği”ne dair onaysız medula eczane çıktısı,
… Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 13/05/2011 tarihli, 1848 rapor numaralı “Nöroloji muayenesinde; Kognitif yetmezliği olduğu, sorulara duraksayarak yanıt verebildiği, çocuklarının yaşlarını ve ne iş yaptıklarını söylemekte zorlandığı, ay ve yılı bildiği, günü karıştırdığı, Psikiyatri muayenesinde; son 3 yıldır kognitif yetersizliği olduğu, çocuklarının ne iş yaptığını yaşlarını, seçimlerin tarihini bilmediği, (psikiyatri muayenesinde; halen Aricept ve Ebixa kullandığı, gün (-), ay (-), 2011 (+)), Karar; Kognitif yetmezliği olduğu, bu nedenle medeni haklarını kullanmayacağı, hastalığının sürekli olduğu, mahkemece dinlenmesinde fayda olmadığı, medeni kanunun 405. Maddesine göre vesayet altına alınmasının uygun olduğu”na dair sağlık kurulu raporu (ve muayene kağıdı),
Özel Clinix Tıp Merkezinin 18/11/2011 tarihli, 2551 rapor numaralı “Koroner Arter Hastalığı, Arteriyel Hipertansiyon, Hiperkolesterolemi, Hiperlipidemi, Demans, Yaygın Anksiyete Bozukluğu tanısı konulduğu, hastalığı ile ilgili ilaçlarını (Donepezil HCL 10 mg 1×1/gün, Sertralin 50 mg 1×1/gün, Valsartan + Hidroklorotiyazid 1×1, Asetil salisilik asit 0x0, Rosuvastatin kalsiyum 0x0) 18/11/2011 – 18/11/2013 tarihleri arasında kullanması gerektiği”ne dair ilaç kullanım raporu,
… Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 15/08/2013 tarihli ve bila tarihli “…rapordaki kararın 13/05/2011 tarihi için geçerli olduğu”na dair yazıları, … Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 21/11/2013 evrak tarihli, 15343 sayılı “Kişinin raporda belirtilen 3 yıldan beri unutkanlığının olmasının vesayet gerektirir bir hastalığı olması manasına gelmeyeceği, vesayet kararının 13/05/2011 tarihi itibariyle geçerli olduğu, 3 yıl öncesini kapsamadığı”na dair yazısı,
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 15/10/2014 tarihli Demansiyel Sendrom saptandığı”na dair muayene kaydı,“saat çizme testinden 2/4 puan aldığı”na dair test sonucu, Adli psikiyatrik hususlar tüm olarak değerlendirilmiş ” Sonuç olarak : Yukarıda sıralanmış tıbbi belgeler ile adli tahkikat dosyasında belirlenen ve adli tıbbi yorumlamayı ilgilendiren hususların değerlendirilmesinden görülmekte olan ipotek (ipoteğin kaldırılması (fekki)) davasında vesayete ilişkin karar tarihinden (08/06/2011) geriye doğru üç yıllık süre içerisinde temyiz kudretinin tamamı ile kaybedilmiş olup olmadığı, hastalığın kademeli bir ilerleyiş gösterip göstermediğinin tespiti ile 03/11/2008, 16/03/2010, 18/03/2010 ve 15/03/2011 tarihlerinde temyiz kudretinin bulunup bulunmadığı sorulan davacının Adli Tıp İhtisas Kurulunca 15/10/2014 tarihinde yapılan muayenesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından; fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olan (Demansiyel Sendrom) denilen bunama halinin saptandığı, dava dosyasının tetkikinde; kişide tespit edilen bu bunama halinin ilk kez 2011 yılı Mayıs ayında tespit edildiği ve … Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 13/05/2011 tarihli sağlık kurulu raporunda, medeni haklarını kullanamayacağı, vesayet altına alınmasının uygun olduğunun belirtildiği, kişide tespit edilen Demansiyel Sendrom denilen bu akli arızanın klinik, fizyopatolojik ve ilerleyici vasfı dikkate alındığında 03/11/2008, 16/03/2010, 18/03/2010 tarihlerine teşmil ettirilemeyeceği, ancak 15/03/2011 tarihine teşmil ettirilebileceği tıbbi kanaatine varıldığı; bu duruma göre davacının 03/11/2008, 16/03/2010 ve 18/03/2010 tarihlerinde fiili ehliyetine haiz olduğu, ancak 15/03/2011 tarihinde fiili ehliyetine haiz olmadığı oy birliği ile mütalaa edilmiştir.” denilmiştir.
Mahkememizce verilen 02/04/2015 tarihli karar da, işbu Yargıtay kararına uyulması nedeniyle eldeki davanın takipten sonra açılmış bulunan menfi tesbit davası olduğu kabul edilerek bonolara dayalı olan … 13. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takibe konu olan bonoların tanzim tarihinde hukuki ehliyetinin bulunmadığı bu sebeble, davalının kefil sıfatıyla imzaladığı bonolardan dolayı borçlu olmadığının kabulü gerektiği, ipotek tesis tarihlerine ise ehliyetsizliğin teşmil edilemeyeceğine ilişkin Adli Tıp Kurumu raporuna göre ipotek tesis tarihlerinde davacının ehliyetsiz olduğu kanıtlanamadığından fazlaya dair istemlerin reddine, dava takipten sonra menfi tesbit davası kabul edilerek takip tutarları esas alınarak yargılama gideri takdirine hükmolunmuştur.
Mahkememizin 02/04/2015 tarihli kararının, davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/14090 Esas, 2016/5913 Karar sayılı ilamıyla temyiz talebinin reddine karar verildiği ve hükmün onandığı, davacı vekililince Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 05.04.2016 gün ve 2015/14090 Esas, 2016/5913 Karar sayılı ilamına karşı davacı vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulduğu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/16646 Esas, 2018/2514 Karar sayılı ilamıyla, ”Mahkemece Adli Tıp Kurumuna 15.10.2014 tarihli yazılan müzekkere ile davacı mahcurun 03.11.2008, 16.03.2010, 18.03.2010 ve 15.03.2011 tarihlerinde temyiz kudretinin bulunup bulunmadığı sorulmuş ancak 19.03.2010 ve 19.07.2010 tarihli ipoteklerin tesisi tarihinde davacı mahcurun fiil ehliyeti bulunup bulunmadığı sorulmamış ve doğal olarak bu konuda Adli Tıp Kurumu’nca da bir görüş bildirilmemiştir. Mahkemece Adli Tıp Kurumu raporunda davacı mahcurun 19/03/2010 ve 19.07.2010 tarihlerindeki durumu hakkında bir görüş olmadığı halde varmış gibi kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle davacının karar düzeltme talebinin bu yönlerden kabulü ile Dairemizin 05.04.2016 gün ve 2015/14090 -2016/591 E.-K. sayılı onama kararı kaldırılarak, Adli Tıp’tan uyuşmazlık konusu tarihlerle ilgili olarak da mütalaa alınması için mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.” denilerek dosyamızın iade edilerek, Mahkememizin 2018/571 Esasına kaydedildiği görüldü.
Mahkememiz dosyasında …’ın tanık olarak dinlenilmesine karar verildiği, Mahkememizin 12/12/2019 tarihli celsesinde hazır bulunan Tanık … beyanı ile ”Davacı hep asabi idi, Mühendislere elindeki çay bardağını fırlatacak kadar sinirliydi. İlk ipotekler verildiğinden ben bankanın bölük pörçük para verdiğini söyleyerekten böyle yapmamasını ipotek vermemesini söyledim. Ancak sen benim dediğimi yap diyerekten ipotekleri vermek istedi. Davacı aksi fikirlere karşı aşırı bir şekide sinirlenmeteydi. Çok asabiydi. Ben davacının şirketinde eski bir banka müdürü olarak danışman olarak çalışmaktaydım. Davacının ticari basiretsizliğide vardı. Bir söylediğini ikinci gün değişitiriyordu. Tam aksini söylüyordu. Daha sonra da bize niye böyle yaptın, beklesiydin, acele etmeseydin şeklinde beyanda bulunuyordu. Bizde kendisinin böyle şekilde söylediğini söylüyorduk. Dediğim gibi ikinci ipotekler verilirken vekaletnameyi önüme koyup git ipoteği ver dedi. İthalat yapacaktık ancak bankanın mubabiri yoktu, biz farketmedik demekki hastaymış, davacı kendi dediğinin yapılmasını isteyen biriydi dedi.
Tanıktan soruldu:Ben davacının yanında 10 yıl kadar çalıştım daha önce de tanıyordum. Çok eksi tarihlerde daha olumlu ve ılımlıydı. Çalışmaya başlatıktan sonra tavırlarında değişiklik oldu. Ayrıca birçok mühendis aldı. Kendisine bu kadar mühendise gerek olmadığını söyledim , çünkü büroda 1 mühendis sahada 1 mühendi ve iki teknikerle bu işler rahatlıkla yürürdü ancak toplamda 10-15 mühendisle çalıştı bunları işe aldı.
Davalı vekilinin talebi ile tanıktan soruldu: Davacı şirketin yönetim kurulu başkanıydı dedi.
Davacı vekilinin talebi ile tanıktan soruldu: Bir insanın alzheymır hastası olduğunu anlaycak bir bilgim yoktur ancak dediğim gibi tutarsızdı. Genelde randevularını unutmaktaydı. Bir yere gidileceği bir gün önceden planlanmasına rağmen unutmaktaydı. Hatırlatınca da aaa öylemi idi şeklinde beyanda bulunmaktaydı. Sıklıkla oluyordu. Tarih veremem. 2010 yılının sonlarında veya 2011 yılında büroda birini gördüm bu kim diye sorduğumda davacı … Şubesinin yeni müdürü olduğunu söyledi. … Şubemizin müdürü vardı. İsmi de …’dır. Performanslı da çalışmaktadır. Ben zaten müdürümüz var dediğimde aa öylemi unuttum doğru söylüyorsun dedi. Yeni müdür olarak aldığı kişi de 2-2,5 ay kadar şirket merkezinde çalıştı ancak ismini şuan hatırlamıyorum.” demiştir.
Mahkememizin 12/12/2019 tarihli celsesi 4 nolu ara karar gereğince celse arasında dosyamızda raporlar arasında çelişkilerin giderilmesi için … Eğitim ve Araştırma Hastasinden rapor aldırılmasına karar verildiği, hastane heyetinin 05/02/2020 tarihli raporunda özetle;
”Gönderilen dava dosyalarındaki hukuki ve tıbbi evrakların incelenmesine göre;
Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin … (T.C. Kimlik No:…) hakkındaki … tarih ve … sayılı raporunun, ”Klinik bulguları: Nöroloji:Kognitif yetmezlik. Sorulara duraksayarak yanıt verebiliyor. Çocuklarının yaşlarını ve ne iş yaptıklarını söylemekte zorlanıyor. Ay ve yılı biliyor. Günü karıştırıyor. Psikiyatri:Son 3 yıldır. Kognitif yetersizlik Çocuklarının ne iş yaptığını, yaşlarını,seçimlerin tarihini bilmiyor. Karar:Kognitif yetmezlik. Bu nedenle medeni haklarını kullanamaz. Süreklidir. Mahkemece dinlenmesinde fayda yoktur. Medeni Kanunun 405. Maddesine göre vesayet altına alınması uygundur. Sağlık kurulu raporu oybirliği ile verildi.” şeklinde olduğu,
-… Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından … tarih ve … sayı ile Başhekim Yardımcısı Op. Dr. …’nin imzası ile … tarih ve … esas sayılı yazıya verilen yanıt olarak … 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan yazının “…’ın raporda belirtilen 3 yıldan beri unutkanlığı olması, vesayet gerektirir bir hastalığı olması manasına gelmez. Vesayet kararı 13.05.2011 tarihi itibariyle geçerlidir. 3 yıl öncesini kapsamaz” şeklinde olduğu,
-Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun … tarih ve … sayılı raporunun özetle “…’ın 15.10.2014 tarihinde yapılan muayenesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından, fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olan (demansiyel sendrom) denilen bunama halinin saptandığı, kişide tespit edilen bu bunama halinin ilk kez 2011 yılı Mayıs ayında tespit edildiği ve … Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nce düzenlenen 13.05.2011 tarihli sağlık kurulu raporunda, medeni haklarını kullanmayacağı, vesayet altına alınmasının uygun olduğunun belirtildiği, kişide demansiyel sendrom denilen bu akli arızanın klinik, fizyopatolojik ve ilerleyici vasfı dikkate alındığında, 03/11/2008, 16/03/2010, 18/03/2010 tarihlerine teşmil ettirilemeyeceği, ancak 15/03/2011 tarihine teşmil ettirilebileceği tıbbi kanaatine varıldığı, bu duruma göre …’ın 03/11/2008, 16/03/2010, 18/03/2010 tarihlerinde fiil ehliyetine haiz olduğu ancak 15/03/2011 tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığı” şeklinde olduğu,
-… Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nın … tarih ve … sayılı raporunun özetle “…’ın adli tıbbi ve psikiyatrik değerlendirmesinde, mixt tip demans (Alzheimer + Vasküler) klinik tanısı konulduğu, kişinin hastalığının 2008 yılından beri mevcut bulunduğunun anlaşıldığı, bu nedenle 2008 yılı itibariyle hukuki ehliyetine haiz olmadığının kabulü gerektiği” şeklinde olduğu,
-… Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 11.01.2019 tarih ve 482 sayılı … hakkındaki raporunun “Hastanın elindeki belgelerden şikayetlerinin 2008 yılından beri mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Hastaya demans tanısı ilk resmi belge olarak 2009 yılında koyulmuş ve tedavi başlanmıştır. Demans nedeniyle akli melekelerini, işlevselliğini ve hukuki melekelerini kesin olarak kaybettiğine dair kanıt 2011 tarihindeki vasi tayini raporudur. Hastanın 2008 yılındaki şikayetlerinin nasıl ilerlediği, 2009 yılında başlanan tedaviden faydalanıp faydalanmadığı, 2008-2011 yılları arasında hukuki ehliyetini hangi aşamada kaybettiğine dair elimizde o dönemlere ait nörolojik ve psikiyatrik muayene bulguları mevcut değildir. Demansın progressif ve heterojen bir hastalık olması, hastadan hastaya farklı seyredebilmesi nedeniyle 2008-2009-2011 yıllan arasında ne kadar hızlı ilerlediği, muayene bulguları ve takiplerine dair kesin tarihler olmadığından, ne zaman hukuki ehliyetini kaybettiğine dair kesin tarih belirtmek de mümkün değildir. Hastalık progresif bir hastalık olduğundan, çok muhtemeldir ki bu tarih demans tanısı konulan tarih (2009) ile vasi tayini raporunun verildiği tarih (2011) arasındaki süre içerisindedir. Ancak elimizdeki belgeler bunun ne zaman olduğunu tam olarak göstermemektedir”şeklinde olduğu,
-… İleri Görüntüleme Merkezi’nin kişi hakkındaki 18.01.2007 tarihli raporunun özetle ” kranial MR’da bilateral frontopariyetal kronik iskemik sinyal değişikliği, yaş ile uyumlu serebral atrofı saptandığı, üçüncü ve lateral ventriküller normal, hemisferik kortikal sulkuslar yaş ile uyumlu genişlemiştir” şeklinde olduğu, -… Sağlık Grubu’nun kişi hakkındaki 16.01.2010 tarihli kranial MR raporunun özetle “serebral ve serebellar minimal atrofi, 3. ve lateral ventriküllerin genişliklerinde minimal artış (santral atrofiye sekonder), bilateral periventriküler serebral derin ak maddede iskemik gliotik sinyal değişiklikleri, serebral sulkuslann genişlikleri artmış olup komşu subaraknoidal mesafelerde genişleme izlenmektedir ” şeklinde olduğu,
-… 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.12.2019 tarihli celsesinde dinlenen tanık …’ın … hakkındaki beyanının özetle “Genelde randevularını unutmaktaydı. Bir yere gidileceği bir gün önceden planlanmasına rağmen unutmaktaydı. Hatırlatınca da aaa öyle mi idi şeklinde beyanda bulunmaktaydı. Sıklıkla oluyordu. Tarih veremem. 2010 yılının sonlarında veya 2011 yılında büroda birini gördüm bu kim diye sorduğumda davacı … Şubesinin yeni müdürü olduğunu söyledi. … şubemizin müdürü vardı. İsmi de …’dır. Performanslı da çalışmaktadır. Ben zaten müdürümüz var dediğimde aa öyle mi unuttum doğru söylüyorsun dedi.” şeklinde olduğu saptanmıştır.
10 Şubat 2012 tarih ve 8003 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 386. sayfasının bir örneğine göre … Anonim Şirketi Yönetim Kurulu’nun 01.02.2012 tarihli 2012/1 karar sayılı kararında …, …, …’ın şirket merkezinde toplanarak Yönetim Kurulu Başkanı olarak … ve Yönetim Kurulu Üyeleri olarak … ve …’ın imzası ile merkezlerinin taşınmasına ve adres değişikliğinin tesciline oybirliği ile karar verildiğinin belirtildiği saptanmıştır.
Sonuç:… Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nce düzenlenen ve 13.05.2011 tarihli sağlık kurulu raporu öncesinde, …’ın belirli aralıklarla yapılmış ve klinik durumunu yansıtacak düzeyde ayrıntılı psikiyatrik ve nörolojik klinik muayene bulgularına ilişkin belgelerin olmaması, belirli aralıklarla yapılmış ve bilişsel durumunu izlemeye yardımcı olacak kısa akıl muayenesi ve diğer nöropsikometrik testlerinin bulunmaması, 2007 ve 2010 yıllarındaki beyin görüntüleme bulgularının klinik durumu hakkında tam bir tıbbi kanaat veremeyecek olması nedeniyle, tüm dosya içeriğine göre, ipoteklerin, ipotek limit değişikliklerinin ve dayanak vekaletnamelerin tarihi olan 04.11.2009, 25.02.2010, 26.02.2010, 16.03.2010, 19.03.2010, 16.07.2010, 19.07.2010, 16.03.2011 tesis/değişiklik/vekaletname tarihleri itibariyle fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının kesin olarak saptanmasının mümkün olmadığı tıbbi kanaatini bildirir bilirkişi heyet raporu oybirliği ile verildi.” denilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, mahkememizin önceki kararını 2018/2514 sayılı kararı ile ; “Mahkemece Adli Tıp Kurumuna 15.10.2014 tarihli yazılan müzekkere ile davacı mahcurun 03.11.2008, 16.03.2010, 18.03.2010 ve 15.03.2011 tarihlerinde temyiz kudretinin bulunup bulunmadığı sorulmuş ancak 19.03.2010 ve 19.07.2010 tarihli ipoteklerin tesisi tarihinde davacı mahcurun fiil ehliyeti bulunup bulunmadığı sorulmamış ve doğal olarak bu konuda Adli Tıp Kurumu’nca da bir görüş bildirilmemiştir. Mahkemece Adli Tıp Kurumu raporunda davacı mahcurun 19/03/2010 ve 19.07.2010 tarihlerindeki durumu hakkında bir görüş olmadığı halde varmış gibi kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle davacının karar düzeltme talebinin bu yönlerden kabulü ile Dairemizin 05.04.2016 gün ve 2015/14090 -2016/591 E.-K. sayılı onama kararı kaldırılarak, Adli Tıp’tan uyuşmazlık konusu tarihlerle ilgili olarak da mütalaa alınması için” bozulmasına karar verilerek ATK’dan rapor aldırılması gerekliğini ortaya koymuş olsa da ATK raporları ile diğer raporlar arasında var ise çelişkinin de giderilerek ipoteklerin , ipotek limit değişikliklerinin ve dayanak vekaletnamelerin tarihi olan 04.11.2009 , 25.02.2010 , 26.02.2010, 16.03.2010, 19.03.2010, 16.07.2010 , 19.07.2010 , 16.03.2010 (Ara karar müzekkere de sehven 2011 yazılmıştır) tarihlerinde davacının fiil ehliyetine sahip olup olmadığının tespiti açısından heyetteki tüm üyelerin alanında uzman olduğu … Eğitim ve Araştırma Hastanesinden rapor aldırılmıştır.
… Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kurulu Raporunda açıklandığı üzere … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nce düzenlenen ve 13.05.2011 tarihli sağlık kurulu raporu öncesinde, …’ın belirli aralıklarla yapılmış ve klinik durumunu yansıtacak düzeyde ayrıntılı psikiyatrik ve nörolojik klinik muayene bulgularına ilişkin belgelerin olmaması, belirli aralıklarla yapılmış ve bilişsel durumunu izlemeye yardımcı olacak kısa akıl muayenesi ve diğer nöropsikometrik testlerinin bulunmaması, 2007 ve 2010 yıllarındaki beyin görüntüleme bulgularının klinik durumu hakkında tam bir tıbbi kanaat veremeyecek olması nedeniyle, tüm dosya içeriğine göre, ipoteklerin, ipotek limit değişikliklerinin ve dayanak vekaletnamelerin tarihi olan 04.11.2009, 25.02.2010, 26.02.2010, 16.03.2010, 19.03.2010, 16.07.2010, 19.07.2010 tesis/değişiklik/vekaletname tarihleri itibariyle fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının kesin olarak saptanmasının mümkün olmadığı bilimsel mütaalası karşısında bozma ilamına konu tarihler açısından da davacının fiili ehliyetinin bulunmadığının ispatlanamadığı; davacının şirket yönetim kurulu başkanlığı yaptığı, genel kurul toplantılarına katıldığı bir iş hayatında vesayet altına alınması için başvuru tarihi dikkate alındığında daha önce fiil ehliyetini kaybeden bir yönetici için vesayet başvurusunun daha önce yapılmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu; ipoteklerin GKS için verilmesi nedeniyle davacı tarafın ileri sürdüğü alınan krediden daha yüksek ipotek ve aval verilmesinin davacının fiil ehliyetinin bulunmadığını göstermeyeceği; Özer Sağlık Hizmetleri’nin 09.11.2009 tarihli raporu ile demans teşhisi konulduğuna ilişkin rapor ibraz edilmiş ise de demansın teşhisine ilişkin klinik bulguların belirtilmediği, demansın aşamasının da belirtilmemiş olduğu, demans teşhisi sonrası tedavi sürecine ilişkin delillerin de ibraz edilmediği gibi, demans teşhisine rağmen davacının yönetim kurulu başkanlığına devam ettiği, genel kurullara katıldığı, geçmişte de akıl hastalığının bulunduğu ve de fiil ehliyetini kaldıracak ağırlıkta olduğunu, dava konusu yapılan işlemlerin ticari işleyişe aykırı olduğu hususları ispatlanarak geçmişe yönelik fiil ehliyetsizliği sirayetinin ortaya konamadığı, tüm hususlar da dikkate alındığında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Dördüncü İhtisas Kurulunun ve … Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kurulunun bilimsel görüşünden ayrılmayı gerektirecek bir delil bulunmadığı anlaşılmış ve sonuçta ipotek ve bonoların düzenlenme tarihinde davacının fiili ehliyetinin bulunmadığının ispatlanamadığı anlaşıldığından menfi tespit davasının reddine karar verilimiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken maktu 54,40-TL harcın, peşin alınan 106.177,50-TL harçtan mahsubu ile bakiye 106.123,10-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 160.125,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.24/09/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”