Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/543 E. 2019/816 K. 09.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2018/543
KARAR NO: 2019/816

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 13/06/2018
KARAR TARİHİ: 09/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinden özetle; davalının sigorta şirketi olarak sorumluluğu bulunduğu aracın kusuru ile neden olduğu kazada davacı …’ın 05/05/2017 tarihli kazada yaralandığını beyanla davanın kabulüne, müvekkilinin tam zararının belirlenmesinin mümkün olmadığı anda artırılmak üzere asgari 200,00-TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 05/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile davacı tarafın yazılı başavuru şartının yerine getirilmediğini belirtmekle davanın reddi gerektiğini, dosyada yapılacak olan hesaplamada THR 2010 tablosunun kulanılması gerektiğini, fazin başlangıç tarihinin dava tarihi olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER
1-Uşak Uzlaştırma Bürasunun … esas sayılı dosya sureti,
2-Davacıya ait SGK raporu,
3-…İlçe Emniyet Müdürlüğü müzekkere cevabı,
4-… Hastanesine yazılan müzekkere cevabı,
5-Halk Sigortaya yazılan müzekkere cevabı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, trafik kazası nedeni ile sürekli iş göremezlik zararının tazmini istemine ilişkindir.
5271 sayılı Ceza muhakemeleri kanunun 253. Maddesinde kanunda belirtilen suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulacağı belirtilmiş, aynı yasanın 252/19. maddesinde de “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma raporunu düzenlenmekle davalının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır.Uzlaşma raporu da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Tüm bu nedenlerle uzlaşma raporu ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağından açılan davanın reddine karar vermek gerekir. (Y.17.H.D. 2016/13482E-2019/3613K, 2016/14555E – 2019/5623K, sayılı emsal ilamları )
Dava tarihinden önce davacının yaralanması nedeni ile dava dışı … ile davacı arasında yürütülen Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasında dosyamız davacısına uzlaşma teklif edilmiştir. Davacı tarafından bu uzlaşma teklifi kabul edilmiş, uzlaşma teklifinin kabulü neticesinde dava dışı araç sürücüsü …’den herhangi bir talebinin olmadığını, ancak sigorta şirketinden alacaklarının saklı olmasını belirtmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından uzlaşma sebebi ile 02/03/2018 gününde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup trafik kazaları dayanağını 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanundan alan haksız fiillerdir. 2918 sayılı KTK.nın 85/1. maddesine göre de, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüs unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
2918 sayılı yasanın 91/1. maddesinde zorunlu mali sorumluluk sigortası düzenlenmiş, “Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde o aracın işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belirli limitlere kadar karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüdür.” denilmiştir. Bir başka deyişle KTK.nın 91.maddesinde işletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur hükmü gereğince sigorta şirketinin de aynı zararlardan sorumlu olduğu belirtilmiştir.
KTK.nın 88 maddesi gereğince “ Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” Yani sigortalıya ait aracın neden olduğu kaza sonucu araç sürücüsü, işleten ve sigorta şirketi ve varsa başka sorumlular müteselsilen sorumludur. TBK 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.”  
Araç işletenin sorumluluğunun dayanağı 2918 sayılı KTK.nın 85. maddesi, sigorta şirketinin aynı kanunun 91. maddesi sürücünün ise TBK.nın 49. maddesidir ve aralarındaki sorumluluk eksik teselsüldür. TBK.nın 163 maddesi gereğince “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir.” hükmüne amirdir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacı ile dava dışı sürücü arasında 20/12/2017 tarihinde uzlaşma tutanağı imzalanmış, 02/03/2018 tarihinde uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş, eldeki dava ise 13/06/2018 tarihinde açılmıştır. Davacının asıl fail konumunda bulunan araç sürücüsü … ile uzlaşması aynı eylem sebebi ile sigorta poliçesi sebebi ile hukuki sorumluluğu üzerine alan sigorta şirketini de kapsamaktadır. CMK 253/19 maddesi gereğince uzlaşmanın sağlanması halinde kovuşturma konusu suç nedeni ile tazminat eski halin iadesi veya diğer bir tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır hükmü bulunmaktadır. Buna göre davacının maddi ve manevi tazminat talebi olmaksızın dava dışı sürücü ile uzlaşmış olması nedeni ile bu kaza sebebiyle tazminat davası açamayacağını kabul etmiş olması Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan uzlaşmanın usulüne uygun olması, uzlaşmanın anlam ve sonuçlarının uzlaşma teklif formu ile usulünce davacıya açıklanması, davacının da bunu okuyup imzalayarak kabul etmesi ,karşısında davalı sigorta şirketi hakkında tazminat davası açamayacağı değerlendirilmiştir. Her ne kadar davacının uzlaşma tutanağında ihtirazi kayıt koyarak sigorta şirketine başvuru hakkını saklı tutmuş ise de, sürücü ile uzlaşması nedeniyle davalı sigorta şirketinin sürücü …’e rücu imkanı bulunamayacağından ihtirazi kayıtın geçersiz olacağı, zira CMK da yapılan düzenleme ve zarar görenin nihai sorumlu sürücü hakkındaki davadan vazgeçmiş olması diğer sorumlularıda borçtan kurtaracağı, aksinin düşünülmesi halinde uzlaşma sonucu sürücüden sigortacının rücu yoluyla tazminat talep edilebilir hale geleceği, CMK ‘nın uzlaşmaya ilişkin hükmünün uygulanamaz hale geleceği, uzlaşma raporunun da ilam mahiyetinde olduğu, aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerektiği, tüm bu nedenlerle uzlaşma raporu ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı kanaatiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 17. H.D. 2016/14555E-2019/5623, 2016/13482E-2019/3613K, Adana Bam 3. H.D. 2018/1905E-2019/755K, 2018/1757E-2019/468K sayılı emsal ilamları)

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-44,40-TL karar harcının peşin alınan 35,90-TL’den düşümü ile kalan 8,50-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre (dava değeri dikkate alınarak)200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
5–Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
e-imza

Hakim
e-imza