Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/520 E. 2019/688 K. 04.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2018/520
KARAR NO: 2019/688

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 06/06/2018
KARAR TARİHİ: 04/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacılar,… Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde … sicil numarası ile faaliyet gösteren davalı … A.Ş.’nin pay sahipleri olduğunu; davalı şirket, 06.03.2018 tarihinde 2017 yılma ait olağan Genel Kurul Toplantısı yapıldığı ve müvekkil davacılar adına bu toplantıya iştirak edildiğim, mezkûr genel kurulda alman bazı kararlann hukuka, TTK’nın amir hükümlerine ve dürüstlük kurallarına açıkça aykırı olması sebebiyle, bu kararlara olumsuz oy verip muhalefet şerhinin kayda geçirilmesi nedeni ile müvekkilleri adına huzurdaki davayı ikame etme zorunluluğu hasıl olduğunu,
Dava konusu genel kurulda müvekkillerinin pay sahipliğinden kaynaklanan hakları ihlal edildiği ve bilgi alma hakları haksız bir şekilde engellendiğini. bu nedenle 06.03.2018 tarihli genel kurulda alınan kararlar butlan ile batıl olup, bu hususun tespiti ve alınan kararların iptali gerektiğini,
TTK’da açıkça düzenlendiği üzere Genel Kurulda faaliyet raporunun ve finansal tabloların okunması, müzakeresi ve oylanması esnasında şirket yöneticilerinin pay sahiplerine hesap vermesi ve izahatta bulunmasının kanuni görevi olduğunu, mezkur Genel Kurulda şirket yöneticilerine bu kanuni görevleri hatırlatılarak, davacı pay sahiplerinin genel kurul gündem maddeleri hakkında sağlıklı karar verebilmeleri adına şirketin mevcut durumu hakkında bilmeleri gereken ve tamamen teknik izahat gerektiren konularda kendilerine muhtelif sorular yöneltildiği, ne var ki davalı şirket tarafından sunulan toplantı tutanağından da açıkça görüleceği üzere şirket yönetimi bu soruları cevaplamaktan kaçındığını; mülga TIK’dan farklı olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda butlan hallerine de yer verilerek kanunda sayılan bu hallerin varlığı halinde Genel Kurul kararının butlan ile malul olacağını hükme bağladığını, buna göre 6102 sayılı TTK’da butlan halleri m. 447 hükmünde özel olarak; Genel kurulun, “özellikle; pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetim haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran ve kararları batıldır”, denilmek sureti ile butlan hallerini belirtildiğini; Somut olayda, davalı şirket tarafından müvekkili davacıların TTK’nın 437 hükmü ile pay sahiplerine tanıdığı “Bilgi Alma ve İnceleme” haklan ihlal edildiğini ve yine TTK’nın 447. maddesi uyarınca bu hak dava konusu Genel Kurulda kanunun açık hükmüne rağmen ve kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandırıldığını;
Davacıların davalı şirketin yönetimi ve finansalları hakkında bilgi edinme haklarını etkin şekilde kullanabilmelerinin ne kadar elzem olduğu, davacıların bu haklarını kullanamadan davalı şirketin 2017 yılı Genel Kurulunda oy çokluğuyla aldığı faaliyet raporunun ve finansal tabloların onaylanması ile yönetim kurulu üyelerinin ihrası da dahil olmak üzere davacı pay sahipleri adına muhalefet şerhi düşülen tüm kararlar butlan ile batıl olduğunu,
Genel kurul kararlarının butlanının tespiti noktasında illiyet bağı şu noktada gerçekleştiğini; Davacılar şirketin mevcut yönetimsel ve finansal durumu hakkında sordukları sorulara cevap alabilmiş ve dolayısıyla bilgi edinme haklarını etkin bir şekilde kullanabilmiş olsalardı, Genel Kuruldaki oy haklarını daha farklı kullanmayı tercih edebilirlerdi; Ancak davacıların bu haklarını kullanmalarına davalı şirketin çoğunluk hissedarı ve yönetimi tarafından kasten engel olunduğunu; Bu doğrultuda, TTK m. 437 hfikmü ile pay sahiplerine tanınan “Bilgi Alma ve İnceleme” hakkının açık bir şekilde ihlal edilmesi nedeni ile 06.03.2018 tarihli genel kurulun butlan ile malul olduğunun tespiti ile mezkur Genel Kurul’da alınan ve davacı pay sahipleri adına usulüne uygun olarak muhalefet şerhi düşülen tüm kararların iptal edilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … kurulundaki görevine seçilememenin verdiği kızgınlık ve kırgınlık ile 2010 yılından 2018 yılı da dahil olmak üzere bugüne kadar müvekkili şirket ve ortağı bulunduğu sair grup şirketlerin tüm genel kurullarında alınan kararlar ile ilgili iptal davası açmayı bir yöntem olarak belirlediğini, tüm bu Genel Kurul iptal davaları müvekkili şirketin işleyişine zarar verdiği, vermeye de devam ettiğim, bu nedenle TTK’nın 448/2 maddesi çerçevesinde halen devam etmekte olan Genel Kurul iptal davalarının birleştirilerek görülmesi Yasa gereği olduğunu; bu davalar İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin… E, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin … E, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin… E, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin … E, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin… E, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E, İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesinin … E, sayılı dosyalarından halen devam etmekte olduğunu; TTK 448/3 maddesi çerçevesinde Şirketin Muhtemel zararlarına karşın TEMİNAT gösterilmesini; iptali istenen Genel kurul Tarihi nazara alındığında HMK 92. maddesi çerçevesinde sürenin bittiği ayda başladığı güne karşılık gelen günden bir gün sonra huzurdaki dava ikame olunduğunu,; davanın süresinde açılmadığını ileri sürdüğünü,
Davacı taraf dava dilekçesinde öncelikle Genel kurulun Butlan ile malul olduğunun tespitini istediğini, TTK 447 maddesi Genel kurulun batıl olması hallerini tahdidi olarak saydığını, TTK 447/a maddesinde “Pay sahibinin Genel Kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilmez nitelikteki haklarını sınırlandıran” halleri öncelikle belirlediğini, TTK 414 maddesi Genel Kurul çağrısının ne şekilde gerçekleştirileceğini düzenlediği, buna göre esas sözleşmeye uygun olarak çağrı ilanla yapıldığı ve 2 hafta öncesinden pay sahiplerine bildirildiğini, finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yıllık faaliyet tabloları Genel Kuruldan en az 15 gün önce şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulduğunu; çağrı hakkında davacının da dava dilekçesinde öne sürdüğü bir vakıa olmadığını,
TTK 447/b maddesinde “Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran” hali butlan sebebi olarak gösterdiğini, TTK 414 maddeye tamamen uygun yapılan çağrı ve inceleme haklarının yerine getirildiği tartışmasız olduğuna göre davacıların inceleme haklarının kanunun öngördüğü ölçüde bilgileri edindikleri anlaşılmakta olduğunu, ancak davacı taraf Yasanın emrettiği inceleme doneleri dışında ısrarla şirketin iş yaptığı kişi ve kuruluşların listesini talep ettiğini, o halde yasanın “Kanunen izin verilen ölçü” kavramını irdelemek gerekeceğini; davacı tarafın müvekkile şirkete haksız rekabette bulunduğu Mahkeme karan ile sabit olduğunu; İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin… E, sayılı kararlı dosyasında davacı tarafın pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde şirketin ticari ilişkide bulunduğu şirket veya kişilerle temas kurarak şirketin ticari ilişkilerine zarar verdiği görüldüğünü işte bu noktada TTK 437/3 maddesinde anlamını bulan “Bilgi verilmesi sadece istenilen bilgi verildiği takdirde şirket sırlannın açıklanacağı veya diğer şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği “kapsamında değerlendirilmesi gerekeceğim. Diğer taraftan TTK 437/5 maddesi çerçevesinde “bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen, bu fikra anlamında bilgi alamayan pay sahihinin reddi izleyen on gün içinde mahkemeye müracaatı gerektiğini, 06.03.2018 tarihindeki Genel Kurul sonrası hak düşürücü süre içinde davacının bu konuda mahkemeye müracaat etmediğinin de sabit olduğunu, bu noktada davacı tarafın Genel Kurulda cevaplanmasını istediği, cevaplanmayan veya reddedilen sorularına karşın hak düşürücü süre içerisinde bu lazimeyi de yerine getirmediği anlaşıldığını,
TTK’nun 447/c maddesinde “A.Ş’nin temel yapışım bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan” şeklindeki butlan sebebi de mezkur olayda gerçekleşmediğini, şirketin temel yapışım bozan ve sermayenin korunması hükümlerine aykın hareket edenler bizatihi davacılar olduğunu, şirkete haksız rekabet hükümleri çerçevesinde zarar verdiği cihetle … Esas sayılı dosyada bu nedenle tazminata mahkum olan kişi ve kurumlar kimse (Davacı) sorumlusunun da o olduğunu, çünkü hiç kimse kendi kusuruna dayalı olarak hak elde edemeyeceğini; gerek bilgi edinme hakkı gerekse Yasanın izin verdiği ölçüde inceleme hakkı da davacı tarafça kullanıldığını, tüm bu nedenlerle açılan işbu huzurdaki davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 07/02/2019 tarihli 2 celse numaralı 11. Ara kararı uyarınca, dosyamızda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 24/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle;

”DEĞERLENDİRME
1.Davacılar, … A.Ş.’nin 06.03.2018 tarihinde yapılan 2017 yılma ait olağan Genel Kurul Toplantısı’nda kabul edilen kararların pay sahibinin bilgi alma hakkını hiçe sayar nitelikte olduğunu, TTK’nın 447. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereği anılan genel kurulda alman kararlarının butlanının tespit edilmesi gerektiğini iddia etmiştir.
TTK 447. maddeye göre, pay sahibinin vazgeçilemez nitelikteki haklannı suçlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarınız kanım sınırlarını hiçe sayarak kalıcı olarak kısıtlayan, şirketin temel yapısına veya sermayesinin korunmasına yönelik hükümlere aykırı olan kararlar batıldır.
TTK’nın 447. maddesinin karşıt anlamından (muhalif mefhumundan) anlaşılan pay sahibinin (a) ve (b) bendinde sayılan haklanm kaldırmayan, sınırlamayan ve somut bir olayda bir defalık ihlal eden genel kurul kararlannm iptal edilebilir kararlar olduğudur (Erdoğan Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2017,8. Bası, s. 160).
Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kar dağıtım önerisi genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce ortaklığın merkez ve şubelerinde paysahiplerinin incelemesine hayır bulundurulması gereğine ilişkin TTK’nun 437. maddesi hükmü ile bu hükmün diğer fıkraları emredici niteliktedir. Şu anlamda ki, pay sahiplerinin bilgi alma haklan ile ilgili bulunan bu gerekleri tamamen kaldıran veya sınırlayan bir ana sözleşme hükmü veya genel kurul kararı batıldır. Buna karşılık anılan maddelerde öngörülen gereklere uyulmaksızın herhangi bir hesap yılı ile ilgili olarak alınmış bulunan bir defalık bir bilanço, kar ve zarar hesabı karan sadece iptal edilebilir kir karardır. Çünkü, bu hükümler pay sahiplerinin, bilanço, kar ve zarar hesabı ve ibra ile ilgili müzakerelere hazırlıklı gidebilmelerini yarayan, yani halihazır paysahiplerinin çıkarlarının korunmasını öngören nisbi emredici nitelikte hükümlerdir. (Erdoğan Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2017, 8. Bası, s. 164).
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, butlanı talep edilen kararlar ile davacıların hakları tamamen kaldırılmamış veya sınırlandırılmamıştır. Dolayısıyla anılan kararların butlanı talep edilemez.
2.Davacılar, anılan kararlann butlanına karar verilmesinin mahkemece uygun bulunmadığı ihtimalde iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 445. maddesinde genel kurul kararlarının mahkeme hükmüyle iptali düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre; yasaya, esas sözleşmeye, iyiniyet kurallarına kısmen veya tamamen aykırı genel kurul kararlanmn iptali için, muhalefet şerhim toplantı tutanağına geçiren paysahibinin 3 aylık süre içerisinde mahkemeye başvurması gerekmektedir.
Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulması TTK’nın 437. maddesinde bir zorunluluk olarak düzenlenmiştir. Pay sahibi genel kurulda, yönetim kurulundan, şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçlan hakkında bilgi isteyebileceği, denetçi ve yönetim kurulunun da dürüstlük kuralım gözeterek gerçeğe uygun bilgi vermekle yükümlü olduğu kanunda düzenlenmiştir.
Kısaca belirtecek olursak, bilgi alma hakkı, şirketin bağlı şirketler dahil, diğer işletmelerle ve kişilerle olan tüm işlemleri ve iş ilişkilerim kapsar. Pay sahibinin bilgi alma talebine ilişkin kayıtlar finansal tablolarda ve faaliyet raporlannda yer alsa bile, bu belgelerdeki bilgiler pay sahibinin yeterli derecede aydınlatılmasına ve haklarını bilinçli bir şekilde kullanabilmesine imkan verecek derecede değil ise bilgi alma talebi olumlu karşılanmalıdır (Oğuz Atalay, ” Anonim Şirketlerde Bilgi alma ve İnceleme Haklarının Mahkeme Aracılığıyla Kullanılması” Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 16, Özel Sayı 2014, s.56)
Özellikle pay sahiplerinin bilgi alma haklarının genel kurulda kullanılacağı, yönetim kurulu üyelerinin öncelikle genel kurulda bilgi verecekleri ve alman kararların, örneğin ibra kararının sıhhati bilgilenmiş üyelerin vereceği karara bağlı olduğu dikkate alınırsa, yönetim kurulu üyelerinin genel kurul toplantısında bizzat hazır bulunma zorunluluğu kendiliğinden ortaya çıkar (Arslan Kaya, Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Bilgi Alma Hakkı, Ankara 2001, s. 185).
Bilgi alma hakkının genel kurulda olağan veya olağanüstü olduğu fark etmeksizin kullanılabileceği yargı kararlarında belirtilmiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 16.12.1997 T, 1997/7819 E, 1997/9306 K).
Genel kurula katılan her bir paysahibi, incelenmek üzere emre amade tutulan belgeleri tetkiki neticesinde, şüpheli gördüğü bir kalem veya konu varsa denetçilerin veya yönetim kurulunun dikkatim çekebilir ve genel kurulda, yönetim kurulu veya denetçilerdenm yazılı veya sözlü olarak lüzumlu izahat isteyebilir (Arslan Kaya, Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Bilgi Alma Hakkı, Ankara 2001, s.281).
Bilgi alma talebinde bulunan pay sahibinin, bu talebin haklılığım gösterecek gerekçeler sunmasına lüzum yoktur. Pay sahibi genel kurul gündeminde yer almasa dahi, ortaklığın içinde bulunduğu durumu tespit edebilmek maksadıyla bilgi alma hakkına başvurabilir.
TTK’nın 473. maddesinin 3. fıkrası bilgi alma hakkının reddedilmesi için gerekli şartlan düzenlemiştir: ‘Bilgi verilmesi, sadece, istenilen bilgi verildiği takdirde şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken diğer şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi ile reddedilebilir. ”
Pay sahibinin bilgi alma ve inceleme talebinin karşılanması ortaklık sırlarının ifşası sonucunu doğuracaksa veya bilgi verilmesi neticesinde ortaklığın görülebilir, aktüel bir menfaatinin zarar görme tehlikesi varsa yetkili ve yükümlü organ bilgi veya izin vermekten imtina edecektir. Bu halde yetkili ve yükümlü organın izin vermeme/kaçınma hakkı ve yükümü vardır. Fakat, şayet yönetim kurulu veya denetleme organı, pay sahibine haklarını kullanmak için sorunlu olan ve aynca korunmaya değer ortaklık sırlarını da tehlikeye sokmayan bir bilgiyi vermekten kaçınırsa bu kaçmma/red haksız demektir (Arslan Kaya, Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Bilgi Alma Hakkı, Ankara 2001, s.274).
Genel kurul veya yönetim kurulu pay sahibinin inceleme talebinin kabul veya reddini açık ve net biçimde ortaya koymak ve ayrıca gerekçelendirmek ve kayıt altma almak zorundadır. İncelemeye müsaade eden organ şirket sırlarının muhafazası veya bunun dışında bir gerekçe ile, örneğin bilgi talep eden şahsın kişiliğinden kaynaklanan sebeple de bu talebi reddedebilir (Arslan Kaya, Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Bilgi Alma Hakkı, Ankara 2001, s.297).
Bilgi alma hakkının reddedilmesinin haklı olup olmadığı yönünde belirli ve sabit kriterler saptayabilmenin olağanı yoktur. Her bir talep somut dayın özelliğine göre değerlendirilmeli ve yanıtlanmalıdır. Bu yanıtlama esnasında somut olaydaki farklılıklar önemli olacağı için, yetkili organın bir red gerekçesi sunması gerekmektedir. Bu red karan tutanağa geçirilmeli, gerekçelerle açıklanmalıdır. Ancak olayımızda davacının şirketle benzer faaliyet alanında bulunan başka bir şirkette de pay sahibi olduğu, taraflar arasında haksız rekabet iddiasıyla bir dava görüldüğü düşünülmelidir.
Somut olayda kesinleşmeyen haksız rekabet davası düşünüldüğünde, mahkemece ‘’bilgi talep eden şahsın kişiliğinden kaynaklanan” geçerli bir sebebin bulunduğu kanaatine ulaşılması halinde bilgi alma hakkının reddedilmesi, kısıtlı açıklama yapılması hukuka uygundur. Mahkemece ‘’bilgi talep eden şahsın kişiliğinden kaynaklanan” geçerli bir sebebin bulunmadığı kanaatine ulaşılması halinde bilgi alma hakkının hukuka aykın olarak reddedildiği kabul edilmelidir.
Bilgi alma hakkının reddedilmesi halinde yapılması gereken işlemleri TTK’nın 437. maddesinin 5. fıkrası açıklamıştır: “Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan. ftffftrır olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içindekiler hâllerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir. Mahkeme karan, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatım ve bunun şeklini de içerebilir. Mahkeme kararı kesindir”.
Bilgi alma hakkının reddedilmesi -açıkça bu yönde alman bir genel kurul karan olmadıkça, bu ihtimalde bilgi alma hakkım engelleyen genel kurul hükmünün iptali tartışılabilir- TTK uyarınca bir iptal sebebi olarak düzenlenmemiştir. Bilgi alma hakkının hukuka aykırı olarak reddi, istenilen bilgi ve belgelerin gelerin mahkeme kararıyla incelenmesini sağlamak yönetimi ile aşılabilir. Bilgi alma hakkının reddedilmesi, kanunda belirtilen belgelerin kanunda belirtildiği şekilde paydaşların incelemesine sunulduğu müddetçe, başhbasına bir iptal sebebi olamaz. Kanun’da belirtilen minimum şartlan aşan konularda pay sahiplerinin bilgi isteminin reddedildiği ihtimalde ise TTK 437 kapsamında belirli haklar sunulmuştur.
Bu noktada yapılması gereken bilgi alma hakkının engellendiğinden bahisle,bilgi alma hakkının reddini izleyen 10 gün içerisinde diğer hallerde de makul bir süre sonra şirketin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine başvurmaktır. Mahkeme bu başvuru sonrasında, talebi haklı görürse, bilgi verilmesi talimatını ve şeklini yazılı olarak belirtecektir.
İsviçre Federal Mahkemesi’nin 04.05.1983 tarihli BGE 109 II 48 sayılı kararında aynen şöyle denilmiştir:
İsv. BK m.697 uyarınca pay sahibinin bilgi alma hakkı bağımsız bir hak olarak anlaşılmalıdır; bu sebeple tek başına bir yargılamaya da konu olur; yoksa İsv. BK 706 uyarınca bir iptal davası ile birlikte veya birleştirilmiş olarak görülemez.
Bilgi alma ve inceleme davası, başka bir davaya bağlı bir inceleme konusu, bir olgu veya o davanın kararı ile sonuca ulaşmada yardımcı olacak o davanın bir parçası niteliğinde olmayıp kendine özgü yargılama konulan ve istemleri bulunan bağımsız bir davadır. Bu vasfı dolayısıyla, söze konu dava, bazen savunmalarda ileri sürüldüğü ve bazı ticaret mahkemelerinin kararlarında belirtildiği gibi GK kararlarının iptali davası bağlamında ele alınabilecek bir iddia değildir. Bilgi alma ve inceleme davası görülmekte olan bir GK kararlanmn iptali davası nedeniyle derdestlik gerekçesiyle reddedilemeyecek, amacı ve hukuki yapısı değişik bir davadır. Bu dava bazılarının anladığı gibi bir delil tespiti de değildir. Bilgi alma ve inceleme davası bir eda davasıdır. Bilgi alma ve inceleme davası bir eda davasıdır (Reha Poroy/Ünal Tekinaİp/Ersin Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku Cilt I, 2017 İstanbul, s.60).
Somut olayda, bilgi alma hakkının engelleyen bir genel kurul kararı bulunmamaktadır. Bilgi alma hakkı, bu konuya dair genel kurul kararı olmaksızın şirket yönetimi tarafından geri çevrilmiştir. Bilgi alma hakkının engellenmesine yönelik bir genel kurul kararı bulunmamaktadır. TTK’mn genel kurul toplantısından en az 15 gün önce açıklanmasını istediği, şirket paydaşlarına gerekli bilgileri veren dokümanların Kanun’a uygun olarak incelemeye sunulduğu, dolayısıyla yukarıdaki atıflarda açıklandığı gibi iptal edilebilir bir karar olarak değerlendirilemeyeceği düşünülebilecektir. Zira Yönetim Kurulu Kanun’un minimum gerekliliklerim içeren belgeleri, kanunda belirtilen zamana uyarak incelemeye sunmuştur. Bu gereklilikleri aşan hususlar yukarıda açıklandığı üzere bilgi alma ve inceleme davasının konusu olmalıdır.
Davacıların iddia ettiği gibi, bilgi alma hakkının kullanılamaması-minimum gerekliliklerdeki açıklamalar yapıldığı sürece- bir iptal sebebi olarak düzenlenmemiştir. Kanun bilgi alma hakkının ihlal edildiği ihtimalde, mahkemeye başvurmak suretiyle gerekli bilgilerin alınabilmesi için bir yol göstermiştir. Bu bağlamda bilgi alma ve inceleme davası tek başına ikame edilebilecek bir eda davasıdır. Somut uyuşmazlıkta bilgi alma hakkını kalıcı olarak sınırlayan veya kaldıran bir genel kurul karan da bulunmamaktadır. Açıklanan sebeplerle, bilgi alma hakkının ihlal edildiğinden bahisle muhalefet şerhi koyulan kararlann iptali için yeter sebep oluşmadığı düşünülmektedir.

SONUÇ
1.Muhalefet şerhi düşülen kararlann butlanına sebep olacak bir hukuksuzluğun bulunmadığı,
2.Muhalefet şerhi düşülen kararlann iptaline sebep olacak bir hukuka aykınlığm bulunmadığı, bilgi alma hakkının reddedilmesinin alınan genel kurul kararlarının iptaline tek başına yetmeyeceği, sonuç ve kanaatine varılmıştır” denilmiştir.
Dava TTK 447 madde gereğince butlan nedeniyle genel kurul kararlarının batıl olduğu veya hukuka, yasaya ve MK 2. Maddeye aykırı olduğu iddiası ile iptali davasıdır.
TTK 447. Madde ” (1) Genel kurulun, özellikle;

b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,
….
kararları batıldır.” şeklinde olup, bu madde gereğince uyuşmazlığın çözümünde öncelikli olarak ” kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran” ibaresinin anlamının ortaya koyulması gerekmektedir.
TTK’nın 447. maddesinin karşıt anlamından anlaşılan pay sahibinin (a) ve (b) bendinde sayılan haklarını somut bir olayda bir defalık ihlal eden genel kurul kararlannm iptal edilebilir kararlar olduğudur (Erdoğan Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2017,8. Bası, s. 160).
Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kar dağıtım önerisi genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce ortaklığın merkez ve şubelerinde paysahiplerinin incelemesine hayır bulundurulması gereğine ilişkin TTK’nun 437. maddesi hükmü ile bu hükmün diğer fıkraları emredici niteliktedir. Şu anlamda ki, pay sahiplerinin bilgi alma haklan ile ilgili bulunan bu gerekleri tamamen – kalıcı – bir defaya özgü olmayacak şekilde kaldıran veya sınırlayan bir ana sözleşme hükmü veya genel kurul kararı batıldır. Buna karşılık anılan maddelerde öngörülen gereklere uyulmaksızın herhangi bir hesap yılı ile ilgili olarak alınmış bulunan bir defalık bir bilanço, kar ve zarar hesabı karan sadece iptal edilebilir kir karardır. Çünkü, bu hükümler pay sahiplerinin, bilanço, kar ve zarar hesabı ve ibra ile ilgili müzakerelere hazırlıklı gidebilmelerini yarayan, yani halihazır paysahiplerinin çıkarlarının korunmasını öngören nisbi emredici nitelikte hükümlerdir. (Erdoğan Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2017, 8. Bası, s. 164).
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, butlanı talep edilen kararlar ile davacıların hakları tamamen kaldırılmamış veya sınırlandırılmamıştır. Dolayısıyla anılan kararların butlanı talep edilemez.
Somut olayda, bilgi alma hakkının engelleyen bir genel kurul kararı bulunmadığı, bilgi alma hakkı, bu konuya dair genel kurul kararı olmaksızın şirket yönetimi tarafından geri çevrildiği, TTK’nın genel kurul toplantısından en az 15 gün önce açıklanmasını istediği, şirket paydaşlarına gerekli bilgileri veren dokümanların Kanun’a uygun olarak incelemeye sunulduğu, dolayısıyla iptal edilebilir bir karar olarak değerlendirilemeyeceği, zira Yönetim Kurulu Kanun’un minimum gerekliliklerim içeren belgeleri, kanunda belirtilen zamana uyarak incelemeye sunduğu, bu gereklilikleri aşan hususların bilgi alma ve inceleme davasının konusu olduğu, ayrıca bilgi edinmeye ilişkin finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular açısından TTK 420/1 ve 2. Maddesindeki genel kurul toplantısının ertelenmesi hakkının kullanılabileceği, bilgi alma ve inceleme davası tek başına ikame edilebilecek bir eda davası olduğu açıklanan sebeplerle, bilgi alma hakkının ihlal edildiğinden bahisle muhalefet şerhi koyulan kararlann iptali için yeter sebep oluşmadığı anlaşılmıştır.
Bilgi alma hakkının reddedilmesi halinde yapılması gereken işlemleri TTK’nın 437. maddesinin 5. fıkrası açıklamıştır: “Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan. ftffftrır olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içindekiler hâllerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir. Mahkeme karan, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatım ve bunun şeklini de içerebilir. Mahkeme kararı kesindir”.
Bilgi alma hakkının hukuka aykırı olarak reddi, istenilen bilgi ve belgelerin gelerin mahkeme kararıyla incelenmesini sağlamak yönetimi ile aşılabilir.
Bilgi alma ve inceleme davası, başka bir davaya bağlı bir inceleme konusu, bir olgu veya o davanın kararı ile sonuca ulaşmada yardımcı olacak o davanın bir parçası niteliğinde olmayıp kendine özgü yargılama konulan ve istemleri bulunan bağımsız bir davadır.
Genel kurul kararlarının hukuka, yasaya ve MK 2. Maddeye aykırı olduğu iddiası ile iptali de dava edilmiş ise de; dava dilekçesinde bu iddialara ilişkin -bilgi alma hakkı dışında- bir somutlaştırma bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Reddine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 44,40-TL ilam harcından peşin alınan 35,90-TL mahsub edilerek kalan 8,5-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”