Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/50 E. 2022/503 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/50 Esas
KARAR NO : 2022/503 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/01/2018
KARAR TARİHİ : 13/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 16/01/2018 tarihli dava dilekçesini özetle; Davalı tarafından müvekkil aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2017/… esas sayılı dosyası ile … nolu 75.000,00 TL bedelli çek için haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, müvekkillinin takibe konu çek sebebiyle borcunun olmadığını, müvekkil eşi … …’e verdiği vekaletle işlerinin yürüttüğünü, eşi … …’in … Ltd. Şti. Sahibi … e arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı hatır çeki verdiğini, çek üzerinde tahrifatlar olduğunu, müvekkil aleyhine başlatılan … İcra Müdürlüğünün 2017/… esas sayılı takibin iptalini, kötü niyetli takip sebebiyle davalının asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine, takibin ihtiyati tedbir olarak, teminatsız olarak yargılama sonuna kadar durdurulmasına, bu talebimizi yerinde görülmezse uygun bir teminatın takdirine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 28/02/2018 tarihli cevap dilekçesini özetle; Söz konusu çeke ilişkin davacı tarafından … İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/ … esas sayılı dosyasından icra takibine ve borca itiraza ilişkin dava açtığını, davanın derdest olduğunu, dava dışı … Ltd. Şti müvekkil bankaya devir ve temlik ettiğini, müvekkil bu çekte iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, menfi tespit davasında verilen tedbir kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
… İcra Müdürlüğünün 2017/… Esaslı dosyası dosyamız içersine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 75.000,00-TL asıl alacağa 385,94-TL İşlemiş Reeskont Faizi ile 7.500,00 TL %10 Çek Tazminatı ile birlikte 82.885,94-TL için takip yapıldığı, ödeme emrinin 29/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 03/04/2017 tarihinde borca itiraz ettiği anlaşılmatır.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 16/05/2022 tarihli 2 sayfadan ibaret raporunda özetle; İnceleme konusu çek üzerindeki tarih değişikliği onay imzasınını keşidecinin eli mahsulü olup olmadığı sorulmakta ve çekin keşidecisinin adı geçen çek sahibi olmayıp eşi olduğu ve buna dayanak eş … …’in de imzaları incelenmiştir. Çekin grafolojik ve grafometrik usullere göre optik cihazlar kullanılarak ve çıplak gözle yapılan incelemede çekteki keşideci imzasınını …’in mukayese imzaları ile tersim tarzı, istif, eğim, seyir, sürat, baskı derecesi ve alışkanlıklar yönünden farkları bulunduğundan çek üzerinde …’e atfı kabil imza bulunmadığı, … …’in imza örnekleri ile tersim tarzı, istif, ebad, seyir, sürat, baskı derecesi ve alışkanlıklar yönünden yeterli benzerliği bulunduğundan keşideci imzasınını … …’in eli mahsulü olduğu ve fakat tarih değişikliğine dair imzanın aynı grafolojik tanı unsurları bakımından farkları bulunduğundan tarih değişikliğine dair imzanını aynı grafolojik tanı unsurları bakımından farkları bulunduğundan tarih değiştiren imzanını keşideci imzası ile aynı el mahsulü olmadığı cihetle çekteki tarih değişikliğinin tahrifat niteliğinde olduğu ile şahsın mukayese imzaları arasında grafolojik ve grafometrik usullere göre optik cihazlar kullanılarak ve çıplak gözle yapılan incelemede mukayese imzalarının kendi içinde tutarlı olduğu ve münker imza ile arasında tersim tarzı, istif, eğim, seyir, sürat, baskı derecesi alışkanlıklar gibi unsurlar yönünden farkları bulunduğunu saptadığından; borçlu imzasının keşideci … …’in eli mahsulü olmadığı görüş ve kanaatinde raporunu sunmuştur.
Dava, taraflar arasındaki çeke dayalı davacı aleyhine başlatılan icra takibine ilişkin borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi: “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden önce menfi tespit davası açmıştır.
İspat yükü ise; bir vakıanın doğru ve gerçek olup olmadığı konusunda hakimi inandırma faaliyetidir. İspat, ispat anıdan önce vuku bulmuş ve tekrar etmeyen, vakıalara ilişkindir. İspat yükü aynı zamanda bir haktır.
İİK. 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasında, ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer.
Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz konusunda, 6100 sayılı HMK’nın 211/a maddesine göre yapılan incelemeye rağmen hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamış ise, HMK’nın 266. ve devamı maddelerine göre çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. Bu hükümden anlaşılacağı üzere, takibe dayanak senette imzanın keşideciye ait olmadığının- sahteliğinin- bilirkişi raporu ile ispatlanması gerekir.
İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.10.2019 tarihli ve 2017/12-2692 E., 2019/1003 K. sayılı kararı)
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası ve belgeler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; Davacının işlerini vekaletname ile eşi … …’in yürüttüğünü beyan ettiği, dava konusu çekin hatır çeki olarak verildiği, çek üzerinde tahrifat yapıldığı, çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitinin talep edildiği, mahkememizce alınan 16/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda icra takibine dayanak yapılan çek üzerinde davacı …’in imzasının bulunmadığı, keşideci imzasının davacının işlerini vekaletname ile yürüten eşi … …’e ait olduğu ancak tarih değiştiren imzada tahrifat olduğu, tarih değiştiren imzanın davacı ve işlerini yürüten eşine ait olmadığının tespit edildiği, TTK 780. Maddesinde sayılan çekte bulunması zorunlu olan düzenleme tarihinin tahrif edilmiş olması nedeniyle çek vasfını kaybettiği anlaşıldığından davanın kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı takip dosyasında takibe konu edilen çek nedeniyle davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.
Kötü niyet tazminatı talebi yönünden; İcra ve İflas Kanunun 72. maddesinin 5.fıkrasına göre; “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. ”Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalı bankanın çeki temlik alan 3. Kişi olaması nedeniyle çekte yapılan tahrifatı bilemeyecek durumda olması nedeniyle davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın KABULÜ ile …. İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı takip dosyasında takibe konu edilen çek nedeniyle davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davalı banka hamil olarak, kambiyo ilişkisinde yer aldığından ve kötüniyeti tespit olunamadığından bu davalı yönünden kötüniyet tazminat talebinin reddine,
3-Karar ve ilam harcı 5.123,25-TL nin peşin alınan 1.280,82-TL den düşümü ile kalan 3.842,43-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 1.316,72-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 937,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 12.000,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzene karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır