Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/491 E. 2019/1105 K. 11.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/491 Esas
KARAR NO : 2019/1105
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 04/10/2017
KARAR TARİHİ : 11/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinden özetle; müvekkil şirketin davalı bankanın … şubesinde … no’lu hesabı bulunduğunu, 23.08.2013 tarihinde müvekkil şirketin hesabından dava dışı … isimli bir şahsın hesabına 10.090,00 TL EFT yapıldığını, dava dışı … isimli şahısla müvekkil şirket arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, esasen müvekkil şirket yetkilisinin bu isimde bir kimseyi de tanımadığını, davalı bankanın yapılmaması gereken bir ödemeyi TTK md 18’e aykırı bir şekilde yaptığı ve müvekkil şirketi zarara uğrattığının açıkça ortada olduğunu, bu sebeple dava konusu haksız ödemenin yapıldığı günden itibaren ödeme miktarı ve bu miktara eklenecek ticari avans faizinden davalı bankanın müvekkil şirkete karşı sorumlu olduğunu bildirerek, 10.090,00 TL tazminatın davalıdan alınıp müvekkil şirkete verilmesine, alacağa 23.08.2013 tarihinden ticari avans faizi eklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize tevzi edilen cevap dilekçesinden özetle; öncelikle görev itirazında bulunarak, davacının limited şirketi olduğunu, her iki tarafın tacir olması sebebiyle davanın görevden reddinin gerektiğini, esastan da davanın reddinin gerektiğini, Davacının bir limitet şirket olduğunu, davacı şirketin TKHK. 3. maddesi kapsamında tüketici sıfatına haiz olmadığım, öncelikle davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek, davaya konu EFT işleminin müvekkili banka çalışanları tarafından değil bizzat davacı şirket yetkilisi tarafından Internet şubesi üzerinden yapıldığını, ekli dekonttan da görüleceği üzere davacı şirketin müvekkil bankanın … (…) şubesi nezdindeki … IBAN numaralı hesabından, … İsimli kişiye ait olduğu anlaşılan … A,Ş. nezdindeki … IBAN numaralı hesaba 10.090,00 TL EFT edildiği görüldüğünü, açıklama kısmında … ve işlem yeri olarak Internet yazılı olduğunu, müvekkili île davacı arasında akdedilen Bankacılık Hizmet Sözleşmesinin Elektronik I Bankacılık Hizmetleriyle ilgili bölümde Müşteri, Tüm Elektronik Bankacılık Hizmetlerini imzası, olmadan yapabileceğini, kendisine ait müşteri numarası, şifre, parola, gizli kelime ve/veya token gibi güvenlik öğeleri kullanarak verilen talimatların, yazılı talimat sayılacağını, banka tarafından verilen kartlan ve şifreyi kullanmak suretiyle kendisine tanınan hak ve limitler dahilinde | gerçekleştirebileceği bütün işlemlerin sistem gereği imzası karşılığı olmadan yapılacağını ve bu İşlemlerin ancak banka nezdindeki kayıtlarla ispat edileceğini ve delillerin HMK. 193. maddesi icabı kesin delil olduğunu kabul eder şeklinde düzenleme yer aldığını, davcı tacir olduğundan bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adam: gibi hareket etmesi gerektiği şeklinde beyanda bulunduğunu beyanla öncelikle görev yönünden davanın reddine, yersiz ve haksız davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER
1-… Bankasına yazılan müzekkere cevabi yazısı,
2- … C.Başsavcılığı … sayılı soruşturma dosyası
3-Bilirkişi raporu,
4-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, davalı banka nezdinde açılmış olan hesabında bulunan paranın davacının bilgisi ve izni dışında internet yolu ile yapılan işlemler sonucu çekilmesi suretiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
… Tüketici Mahkemesinin … esas ve … karar numaralı dosyası ile görevsizlik kararı verildiği Mahkememizin yukarıda numarası verilen esasına kaydı yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18/2 maddesi gereğince, tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Nitekim, bankaların, tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü herhangi bir tacirden farklıdır. Bu sebeple bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü şüphesiz daha ağırdır. Özellikle bankaların internet bankacılığı hizmeti vermeye başladıkları andan itibaren özen yükümlülüğünün daha da arttığının kabul edilmesi gerekmektedir (Yılmaz, Süleyman; Hukuki Açıdan İnternet Bankacılığı, Ankara, 2010, s. 152.) .
Buna karşılık, hiç kuşkusuz, internet bankacılığı işlemlerinde müşteriler de kendilerinden beklenen her türlü tedbiri almak ve her türlü dikkat ve özeni göstermek zorundadırlar. Bu sebeple bilgisayarlarına başkalarının ulaşmasına imkân tanıyan her türlü gerçek ve sanal saldırıyı önleyici tedbirleri almaları ve bu konuda azami özeni göstermeleri gerekmektedir. Müşterilerin, internet bankacılığında kullanılmak üzere kendilerine verilen özel bilgilerini, banka ve kredi kartlarında olduğu gibi, üçüncü kişilerden özenle koruma ve saklama yükümlülüğü mevcuttur. Bu yükümlülüklerin ihlal edilmesi hâlinde müşterinin kendi kusurundan kaynaklanan bu durumun sorumluluğuna kusuru oranında katlanması gerekmektedir.
Bu itibarla, müşterinin internet dolandırıcılığı eyleminin işlenmesinde ve kişisel bilgilerinin kötü niyetli üçüncü kişilerin eline geçmesinde kusuru var ise 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesi gereğince bu kusur, müterafik kusur olarak değerlendirilebilecektir. Bu durumda banka, sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirememesinde kusurlu olmadığını 6098 sayılı TBK’nın 112. maddesi gereğince ispat etmek durumunda olup, ayrıca müşterisinin müterafik kusurunu da ispat etmekle yükümlüdür (Yasaman, Hamdi; Banka Hukuku, İstanbul 2013, C. II, s.105) .
Bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). “Mevduat”; ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. 6098 sayılı TBK’nın 386 ve 387. maddeleri uyarınca ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı, eğer kararlaştırılmışsa faiziyle birlikte iadeye mecburdur. 6098 sayılı TBK’nın 570/1. maddesi uyarınca da “usulsüz tevdi” halinde paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir.
Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde, ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir.
Bu açıklamalar ışığında davacının sunmuş olduğu tüm deliller dosya içerisine alınmış, soruşturma dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
… Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası incelenmesinde; davacı tarafından şüpheli … aleyhine … Bankası … Şubesindeki hesaptan şikayetçinin rızası dışında internet yolu ile EFT yapılmak suretiyle para çekilmesi sebebiyle suç duyurusunda bulunulduğu, tahkikatın halen devam ettiği, şüphelinin ifadesinde tanımadığı kişiler tarafından bankalara borcu olduğu ve kendi hesabına para trasferi yapamadığı beyanıyla, kendisinin hesap numarası istendiği, hesap açtığı, hesaba yatan parayı aldığı, tanımadığı 3. Kişilere teslim ettiği kendisine 100,00-TL verildiğini beyan ettiği görülmektedir.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişilerce Davalı bankanın Şubesiz Bankacılık Bilgi îşlem ve Operasyon Bölümü Gebze … adresinde olması sebebiyle 26.09.2019 günü davalı bankanın … adresindeki Genel Müdürlüğü’nde inceleme yapıldığı, bilirkişi heyetinin 17/10/2019 tarihli ve 15 sayfalık raporundan özetle; “Davacı şirket yetkilisinin İnternet bankacılığı işlemlerinde hesabına erişim için kullandığı müşteri numarası, kullanıcı adı ve ınternet şifresi gibi statik kişisel bilgileri İle OTP uygulamalarından banka sistemine tanımlı parolamatik cihazı tarafından üretilen tek kullanımlık dinamik parolanın, EFT işlemini gerçekleştiren kötü niyetli üçüncü kişiler tarafından ne şekilde ele geçirildiğine dair dosya içeriğinde net bir bilgi ve belge bulunmamadığı, davacı müşteriye tanımlı müşteri numarası, internet şifresi gibi statik bilgiler yanında davalı banka sistemine tanımlı Parolamatik cihazının ürettiği dinamik parola kullanılarak davacı şirket hesabına erişim sağlandığından hareketle, bu kişisel güvenlik bilgilerinin kullanılması sebebiyle davaya konu EFT işleminin bizzat davacı müşteri tarafından yapıldığı varsayımı dışında, Davacı müşterinin işlemi gerçekleştiren dolandırıcılarla İşbirliği içinde olduğu yada işlemin bizzat davacı tarafından yapıldığına dair davalı banka tarafından huzurdaki davada somut bir veri olmadığı, huzurdaki davada davacı şirket yetkilisine davalı banka tarafından verilen Internet bankacılığı ; hizmetine İlişkin, davalı bankanın şubesiz bankacılık birimi aracı kullanılarak elektronik ortamda yapılan davaya konu EFT işlemi ile ilgili, davacı yanın şubesiz bankacılık işlemleri için hesabına giriş için kullandığı kendisine tanımlı, müşteri numarası, kullanıcı adı ve internet şifresi İle banka sistemine tanımlı parolamatik cihazının ürettiği tek kullanımlık dinamik parolanın, davaya konu İşlemi yapan dolandırıcıların eline geçmesine büyük bir ihtimalle iradesi dışında sebebiyet vermiş olduğu, bununla birlikte, 23.08.2013 tarihinde Internet bankacılığı yoluyla 3. kişiler tarafındaki yapıldığı kanaatinde olunan 10,090,00 TL tutarındaki işlemle İle ilgili davacı müşterinin de hesaba her erişimde Parolamatik cihazı tarafından üretilen dinamik paralo dahil internet şifresi gibi diğer statik kişisel bilgilerini dolandırıcılara karşı korumada bilerek ve isteyerek de olmasa da özensiz davrandığı kanaatine vardığımızdan, huzurdaki davaya konu EFT işleminde davacı yanında müterafık kusurunun bulunduğu, ancak, Yargıtay kararlarında da söz konusu olduğu üzere bankaların özel yasa ile kurulan ve ekonomik alanda çeşitli imtiyazlar tanınan kuruluş olduğu, bir güven kuruluşları olan bankaların, topladıkları mevduatı sahtecilere karşı özenle korumak zorunda, oldukları, bu hususta objektif özen borcu ve yükümlülüğü altında olan bankalar, hafif kusurlarından dahi sorumlu olmaları gerektiği, huzurdaki somut olayda davacının kasıtlı olarak internet şifresi gibi statik kişisel bilgileri ile, hesaba giriş için OTP uygulamalarından olan paramatık cihazının ürettiği tek kullanımlı dinamilt şifreyi (parolayı) 3.kişilere verdiği, asıl fail ile birlikte hareket ettiği de, davalı banka tarafından iddia edilip ispat edilemediği, davalı bankanın Internet bankacılığı işlemlerinde kimlik doğrulaması aşamasında, hesapta para transferi yapanın (hesaptan para çıkış işlemlerinde hesaptan para çıkmadan Önce), gerçek hesap müşterisi olup olmadığının doğrulanması açısından, hesaba girişteki güvenlik uygulamaları dışında, kısa mesajla müşterinin banka sistemine kayıtlı cep telefonuna onaylama şifresi göndermemesi, biyolojik tanımlama ve elektronik imza gibi güvenlik uygulamalarını zorunlu olarak mudilerin kullandırmaması ya da hesaptan para çıkışı yapılmadan önce müşteriyi bu konuda bir İletişim aracı ili bilgilendirmemesi ve müşterinin onayım almaması gibi sebepler dikkate alındığında, davalı bankanın şubcsiz bankacılık (Internet Bankacılığı) uygulamasında, davacı müşteri hesabından davaya konu EFT İşlemini gerçekleştiresin gerçek müşteri olup olmadığına yönelik güvenlik tedbirleri uygulamalarının, dolandırıcıların geliştirdikleri yöntemler karşısında belirleyici olmaması sebebi ve kendisine emanet edilen mudi mevduatını koruma konusundaki, objektif özen yükümlülüğü gereği oluşan davacı zararında, davalı bankanın ihmal ve müterafik kusuru bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığı, ancak, huzurdaki dava ile benzerlik taşıyan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ni 2013/11577 E., 24,01,2014 tarih ve 2014/3594 K. sayılı aşağıdaki karan dikkate alındığında, huzurdaki davaya konu işlem nedeniyle oluşan zarardan davalı bankanın sorumlu olması gerektiği kanaatine varılmış olduğu, 23.08.2013 tarihinde elektronik ortamda yapılan 10.090,00 TL tutarındaki EFT işlemi sebebiyle oluşan zararla ilgili, 04.10.2017 dava tarihi dikkate almarak alacak hesabının, davacı yan olay tarihinden dava tarihine kadar, 3095 sayılı yasanın 2. md. göre değişen oranlarda avans faizi isteyebileceği, 10.090,00 TL asıl alacak, 4.548.10 işlemiş faiz olmak üzere toplam 14,638,10-TL olarak hesaplandığını ” belirtir kanaat bildirmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacının davalı banka nezninde hesabı bulunduğu, iş bu hesaptan internet bankacılığı yolu ile 22/08/2013 tarihinde EFT ile … adına 10.090,00-TL gönderildiği, davacının dava dışı …’i tanımadığını bildirerek 23/08/2013 tarihi itibariyle suç duyurusunda bulunduğu, soruşturmanın devam ettiği görülmektedir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında da belirttiği üzere, bankalara karşı gerçekleştirilen sahtecilik işlemi ile hesaplardan para transferi yapılarak başka hesaplara havale edilmiş olması bankayı aldığı mevduatı iade etme yükümlülüğünden kurtarmayacağı, ispat yükü bankada olmakta bankanın vermiş olduğu şifre ve parolaları davacı müşterinin kusuru ile üçüncü kişilerce ele geçirildiğini ispatlaması gerekmektedir.
Dava konusu olayın meydana gelmesinde davacının, bu kişi veya üçüncü kişiler ile işbirliği içerisinde kusurlu davrandığının ispatlanmadığı, davalı banka tarafından hesapta bulunan paranın güvenliğinin tam olarak sağlanamadığı, kötü niyetli kişilerin işlemlerine karşı müşteri ve hesabının korunamadığı, davalı bankanın, bu kişilerin eylem ve işlemlerine karşı koyacak etkili mekanizmayı, güvenlik önlenmelerini geliştirmediği, bu önlemleri kullanmayı müşterileri için zorunlu hale getirmediği, bu nedenle davalı bankanın çekilen paradan sorumlu olduğu, Bu itibarla, somut olayda davacıya atfedilecek her hangi bir kusurun ispat edilememesi nedeniyle tüm kusurun davalı bankalarda olduğunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/7711 Esas – 2018/1256Karar, 2017/716Esas-2017/3979Karar, 2013/5181 Esas-2013/20211 Karar sayılı emsal ilamları )
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; 10.090,00-TL’nin 23/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 589,24-TL harçtan peşin alınan 172,32-TL harcın mahsubu ile, bakiye 516,92-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 172,32-TL peşin harç, 31,40-TL başvurma harcı ve 1.889,60-TL yargılama gideri olmak üzere toplam 2.093,32-TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/11/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza