Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/476 E. 2020/313 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/476 Esas
KARAR NO : 2020/313
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/10/2017
KARAR TARİHİ : 12/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma … Santlar Kampüsünde yer alan mecuru 27/08/2012 tarihli sözleşme ile davalı … A.Ş.den 5 yıllığına kiralanmış olduğunu,mecurun kullanımı müvekkili firma tarafından devam ederken her hangi bir tahliye kararı yokken ve müvekkili firma tarafından kiraları düzenli olarak ödenirken 27/07/2017 tarihinde işyerine gelen firma çalışanları ve şirket yetkilisi mecuru üniversite güvenlik görevlileri tarafından alınmamış kapıda bulunan güvenlik Amiri okulun Genel sekreterinin emri ile gece 00.00 itibarı ile müvekkili firma çalışanlarına ve yetkililerine ait olan üniversite giriş kartları iptal edilerek kendilerinin üniversite kampüsüne ve mecura girmelerin engellendiğini, bu hususun sonlandırılması hususunda Bilgi Üniversitesine gönderilen ihtarnameye cevaben içeri alınmamasını gerekçe olarak sözleşmenin sona ermesinin gösterildiğini bildirerek sözleşme edimlerini yerine getirmeyen davalılardan 366.000,00TL maddi, 20.000,00TL manevi tazminat olmak üzere toplam 386.000,00TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; işletme sözleşmesi ve Geçici Süreli İşletme Sözleşmelerinin süresinin sonra ermesiyle davacı yanın işletme haklarının sonra erdiğini, işletmenin teslimi için tahliye kararının gerekmediğini, dava dışı Lamp83 firmasından devralınan 15.06.2007 tarihli 10 yıllık İşletme Sözleşmesinin 15.06.2017 tarihinde dolduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin davacının iddiaları aksine bir sözleşmesi değil, “Geçici Süreli İşletme Sözleşmesi” olduğunu, ticari bir konuda imzalanan ticari bir sözleşme ile ilgili tahliye kararı verilmesine gerek olmadığını, davacının sözleşmenin bitmesinden sonraki 27 Temmuz-25 Ağustos dönemine ilişkin ciro bedeli olarak 156.000,00TL talep ettiğini, ancak yürürlükte olmayan bir sözleşmenin yerine getirilmediği bahsi ile ciro bedeli talep edilmesinin herhangi bir hukuki temelinin bulunmadığını, davacının bu yöndeki iddialarının reddedilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle davacının ciro kaybı olarak talep ettiği zararını ispat etmesi gerektiğini, davacının personeli ile ilgili giderleri de müvekkilinden talep etmesinin abesle iştigal olduğunu, müvekkilinin davacı yana eşyalarını alması için defalarca sözlü ve yazılı ihtar ettiğini, ancak davacının eşyaları teslim almaktan imtina ettiğini, kalan eşyaların işbu dava açıldıktan sonra davacı tarafça teslim alındığını, müvekkilinin davacı yana karşı herhangi bir haksız fiilinin ika edilmediğini, sözleşmenin süresinin dolacağını bilen davalının basiretli bir tacir gibi ticari eylemlerinin ayarlaması gerektiğini, davacı şirketin çeklerinin arkasının yazılmasının müvekkili ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını beyan ederek, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı … San. ve Tic. AŞ’nin davalı …’nin 15.06.2007 tarihli kira sözleşmesi ile … kampüsündeki bir kısım yerleri kiraladığını, ilerleyen dönemde dava dışı … şirketinin mezkur sözleşmesindeki yetkisine istinaden bahse konu kira sözleşmesini müvekkili şirkete devrettiğini, müvekkilinin işbu yerleri bir süre işlettikten sonra davalı üniversitenin onayıyla davacı yana tahsis ettiğini, davalı üniversitenin sözleşmenin bitimine 28 gün kala hem müvekkili şirketin hem de davacı yanın elemanlarını geçerli bir neden göstermeksizin … İstanbul kampüsüne almadığını, davacının kampüse alınmaması ve davalı üniversitenin mecura zorla girmesinin müvekkilinin eylem ve işlemleri nedeniyle olmadığını, bu durumdan müvekkili şirketin de yeterince mağdur olduğunu, ancak davacının müvekkili şirkete ihtarname keşide ettiğini, davacı yana verilen cevapta, aynı mağduriyeti yaşadıklarını, arzu ederlerse işbirliğinde bulunabileceklerinin bildirildiğini, davacının davalı üniversitenin kusurlu hareketleri ile 28 gün önce fiili olarak mecuru tahliye ettiğini, bu süre içinde de davacının müvekkili şirkete herhangi bir kira ödemediğini, müvekkilinin davalı yana borçlu olmadığı gibi alacaklı olduğunu, davacının talep ettiği 366.000,00 TL maddi, ve 20.000,00 TL maddi zararının kabulünün mümkün olmadığını, zira bahse konu zararın ispatı noktasında dosya içeriğinde herhangi bir delil bulunmadığını beyan ederek, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
…. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/878 Esas, 2018/119 Karar sayılı ilamıyla;
”Somut uyuşmalıkta, taraflar arasındaki sözleşme, hasılat kirası sözleşmesinin unsurlarını içerdiği gibi istisna sözleşmesi ve hizmet sözleşmesinin de unsurlarını içermektedir. (Bknz.Yargıtay 11.HD. ESAS NO:2017/3 KARAR NO:2017/7377) taraflar arasında İşletme devir sözleşmesi imzalandığı, işletme devir sözleşmesinin süresinin sona erip ermediği ihtilaf konusu olup, davacı tarafın ciro bedeli, personel giderleri ve zayii olan malzeme bedeli olarak talep ettiği maddi ve manevi tazminat talebi TTK’nın 4. maddesine göre ticari dava niteliğini taşıdığından, TTK’nın 5. maddesi uyarınca somut uyuşmazlıkta davaya bakmakla Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir.
HMK m. 4’te Sulh Hukuk mahkemelerinin görevleri arasında kiralanan taşınmazların, kira ilişkisinden doğan alacak davaları ve bundan doğan tüm uyuşmazlıklar, taşınır ve taşınmaz mal ve hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları ile zilyetlikten doğan davalar sayılmıştır.
HMK’nın 1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflarca öne sürülmese bile mahkemelerce kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hiçbir mahkeme kendi görevini aşan bir davaya bakıp sonuçlandıramaz.
Bu nedenlerle davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 s.y.4. maddesinde sınırlı olarak Sulh Hukuk hakiminin bu kanun ve diğer kanunlarla görevlendirdiği davalara bakacağı belirtilmiş olup davacının talebi ve dosya içeriği nazara alındığında davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi kanattine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilerek görevsizlik kararı verilmiş, … Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2018/681 sayılı kararı ile de görevsizlik kararına karşı yapılan istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
Dosya Mahkememize 29/05/2018 tarihinde intikal etmiş olmakla, esas defterimizin 2018/476 Esas sıra numarasına kaydı yapıldığı anlaşıldı.
Mahkememizin 18/10/2018 tarihli celsesi 4 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 07/08/2019 tarihli raporunda özetle;
”1.Davacı ve davalı yanlar arasında sözleşmeye dayalı ticari bir ilişki olduğu, bu ticari ilişki çerçevesinde, davacı yanın, davalı … Üniversitesinde bulunan mecuru diğer davalı … şirketinden kiraladığı ve işletme faaliyetinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
2.Huzurdaki davanın, davalı üniversitenin geçerli bir neden olmaksızın müvekkili şirketin çalışanlarının kampüse almadığını, bu nedenle müvekkilinin maddi ve manevi zararının bulunduğu iddiası ile ikame edildiği görülmektedir. Dava tazminat davadır.
3.Davacı ve davalı … AŞ arasındaki Geçici Süreli İşletme Hakkı Sözleşmesinin 27.08.2012 tarihli olduğu, mezkur sözleşme süresinin 01.01.2012 tarihinde başlayıp, 31.07.2017 tarihinde kendiliğinden sona ereceği hususu 3.maddede hüküm altına alınmıştır. Bu hususun hukuki yorum ve takdiri Sayın Mahkemenize aittir.
4.27.08.2012 tarihli sözleşmenin son sayfası incelendiğinde, davalı …’nin davacı ve diğer davalı … arasında akdedilen sözleşmeyi 28.08.2012 tarihinde onayladığı görülmüştür.
5.Davalı …, dava dışı … şirketi ve dava dışı … şirketi arasında 15.06.2007 tarihinde “… ve İstanbul … Kampüsleri içerisinde yiyecek ve içecek temini” konulu sözleşmenin imzalandığı, bilahare … şirketi ile davacı şirket arasında imzalanan Sözleşeme Devir Protokolü ile, 15.06.2007 tarihinde imzalanan sözleşmenin … şirketine devredildiği tespit edilmiştir. Davalı … ve dava dışı … şirketi ile dava dışı … şirketi arasında imzalanan 15.06.2007 tarihli sözleşmenin 10 yıl süreli olduğu hususu 3.maddede hüküm altına alınmıştır. Buna göre, mezkur 15.06.2007 tarihli sözleşmenin bitişi tarihinin 15.06.2017 tarihi olduğu anlaşılmaktadır.
6.Sayın Mahkemenizce, davacı şirketin iddiaları doğrultusunda davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması istenmiştir.
7.Davacı yanın ticari defterleri davalı … vekilinin de katılımı ile şirketin Mali Müşavirinin ofisinde incelenmiş ve bu incelemeye ilişkin tutanak düzenlenerek dosyaya konulmuştur. Buna göre; davacı şirketin 2016 yılında brüt 276.059,59 TL hasılat elde ettiği, 2017 yılında ise bu hasılatın 173.783,96 TL olarak gerçekleştiği, bir önceki yıl gerçekleşen hasılat ile arasındaki farkın 102.275,63 TL olduğu, 2016 yılı içerisinde gerçekleşen gayrisafi kar miktarının 117.865,67 TL olduğu, bu tutarın oransal karşılığının %42 olarak tespit edildiği, dolayısı ile davacı yanın gerçekleşmeyen olası hasılatınından elde edeceği olası gayrisafi karın takdiren (102.275,63 TL farkın %42) 42.955,76 TL olacağı, işletme giderlerinin düşümünden sonra ortalama 2016 yılı karının hasılatın %35’i oranında gerçekleştiği, bu hesaba göre olası bir iptal olmaması durumunda 2017 yılında davacının gerçekleşecek fark hasılatının (enflasyon eklemesi hariç 102.275,63 TL’nin %35’i) 35.796,00 TL olabileceği, bu tutara enflasyon farkı olarak takdiren %10 oranı eklendiğinde davacının 2017 yılında faaliyetine devam etmesi halinde (35.796 + %10) = 39.375,00 TL tutarında daha kazanç sağlayacağı sonucuna varılmıştır.
8.Davacı yan davaya konu hadisenin vuku bulması esnasında, işyerinde bulunan bir kısım emtianın zarar gördüğünü de beyan etmiştir. Davalı … vekilinin katılımı ile gerçekleşen incelemede, davacı şirketin muhasebesinden bu konuya ilişkin tevsik edici belgeler istenmiş, (bahse konu tarihlerdeki alım faturaları ile, belirtilen adrese teslim edilen emtiaların irsaliyeleri veya irsaliyeli faturaları) cevaben evrakların kendilerinde olmadığı belirtilmiştir.
9.Bu nedenle davacının iddiasında belirttiği “zayi olmuş veya hasar görmüş emtialar” yönünden herhangi bir tespit veya inceleme yapılamamıştır.

Sayın Mahkemenizce incelenmesi istenen güvenlik kamerası görüntüleri üzerinde yapılan tespit ve değerlendirmelerimiz aşağıdaki gibidir.
Tarafımıza sunulmuş olan 32 gb Sandisk marka USB bellek içerisinde 71 adet fotoğraf ve 51 adet video dosyası bulunmakla bu video dosyalarının toplam uzunluğunun 1 saat 38 dakika 30 saniye olduğu görülmüştür.

Raporumuzun geçmiş sayfalarında da örneklendirildiği gibi tarafımıza sunulmuş olan video görüntülerinin hareketli bir kamera ile parça parça çekildiği, kamera görüntülerinde herhangi bir tarih ya da saat bilgisi yer almamakla birlikte incelenen video görüntüleri ve fotoğraf dosyalarında; depolardan ve mağaza içerisindeki alanlarda gıda maddeleri, demirbaşlar ve bilgisayarların toparlandığı, sonrasında araçlara yüklendiğinin görüldüğü tespit edilmiştir.
… Sayın Mahkemenizce incelenmesi istenen hususlarda yapılan inceleme tespit ve değerlendirmeler sonucunda aşağıdaki görüş ve kanaatler oluşmuştur.
1.Davacı yanın sunduğu ticari defterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış ve kapanış onayına sahip olduğu, davacı defterlerinin HMK 222’ye göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun Sayın Mahkemenizin takdirinde bulunduğu,
2.İncelenen video görüntülerinde ve fotoğraflarda herhangi bir tarih ya da saat bilgisi yer almamakla birlikte depolardan ve mağaza içerisindeki alanlarda gıda maddeleri, demirbaşlar ve bilgisayarların toparlandığı, sonrasında araçlara yüklendiğinin görüldüğü; ancak kolilerin ve ürünlerin video çekimi dışında paketlenmiş olması ve videoların parça parça çekilmesi nedeniyle teker teker tespitinin mümkün olmadığı,
3.Davacının mevcut verileri ve mali tabloları ile ticari defterleri üzerinden yapılan incelemeler sonucunda, 2017 yılında çekişmeye konu adreste faaliyet göstermesi halinde, mevcut kazancına ilaveten (35.796 + %10) = 39.375,00 TL tutarında daha kazanç sağlayabileceği yönünde oluşan kanaatimizi son takdir ve karar Sayın Mahkemenize ait olmak üzere arz ederiz.” denilmiştir.
Mahkememizin 12/03/2020 tarihli celsesi 3 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 25/02/2020 tarihli ek raporunda özetle;
”Sayın Mahkemenizce incelenmesi istenen hususlarda yapılan tespit ve değerlendirmelerimiz aşağıdaki gibidir.
1.Sayın Mahkemenizce tarafların itirazları doğrultusunda ek rapor tanzim edilmesine karar verilmiştir. Kök raporumuzun tanzimi için yapılan incelemenin, davacı şirketin muhasebesinin tutulduğu şirkete merkezi dışında bulunan mali müşavirlik bürosunda gerçekleştirildiği, inceleme esnasında büroda sehven başka bir şirkete ait kurumlar vergisi beyannamesinin davacı şirketin mali verileri ile karıştığı, kök rapordaki hesaplamanın karışan mali veriler ile yapıldığının görüldüğü, iş bu raporun ise MADDİ HATANIN düzeltilmesi ile davacı … Mali Müşaviri tarafından sunulan doğru mali veriler ve davacının ticari defterleri ile teyid edilerek tanzim edildiği, bu çerçevede, davacının EK İNCELEMEDE sunduğu belgelerin kontrol edilerek hesaplamaya esas alındığı, davacı yanın 2016 ve 2017 yılı Kurumlar Vergisi Beyannameleri ve ticari defterleri üzerinden çıkartılan mali tabloları ve yapılan hesaplamanın ise aşağıdaki gibi olduğu tespit edilmiştir.
1.Yukarıdaki karşılaştırmalı gelir tablosundan görüleceği üzere, davacı şirketin 2016 yılı Dönem Net Karının 62.304,60 TL olduğu, 2017 yılı Dönem Net Zararının ise, (-) 91.172,72 TL olduğu tespit edilmiştir.
2.Davacı şirketin 2016 yılında brüt 4.156.705,59 TL hasılat elde ettiği, 2017 yılında ise bu hasılatın 1.545.242,44 TL olarak gerçekleştiği, bir önceki yıl gerçekleşen hasılat ile arasındaki farkın 2.611.463,15 TL olduğu, 2016 yılı içerisinde gerçekleşen gayrisafi kar miktarının 279.724,77 TL olduğu, bu tutarın oransal karşılığının % 6,7 olarak tespit edildiği, dolayısı ile davacı yanın gerçekleşmeyen olası hasılatından elde edeceği olası gayrisafi karın takdiren (4.156.705,59-1.545.242,44) =2.611.463,15TL’ye isabet eden fark %6,7) = 174.968,03 TL olacağı, 112.360,75 TL işletme giderlerinin düşümünden sonra ortalama 2016 yılı karının 167.364,02 TL, yani elde edilen hasılatın %%4,02’i oranında gerçekleştiği, bu hesaba göre olası bir iptal olmaması durumunda 2017 yılında davacının gerçekleşecek fark hasılatının (enflasyon eklemesi hariç 2.611.463,15 TL’nin %4,02’si) 104.980,81 TL olabileceği, bu tutara enflasyon farkı olarak takdiren %10 oranı eklendiğinde davacının 2017 yılında faaliyetine devam etmesi halinde (104.980,81 + %10) = 115.478,89 TL tutarında daha kazanç sağlayacağı hesaplanmıştır.
3.Yukarıda detay açıklandığı üzere, davacı şirketin sunulan ve doğrulanmış mali verilerine göre 2017 yılında iptal nedeniyle gerçekleşmemiş olası karının KAYDİ olarak 115.478,89 TL olacağı kanaatine varılmıştır.

Sayın Mahkemenizce incelenmesi istenen hususlarda yapılan tespit ve değerlendirmelerimiz aşağıdaki gibidir.
Mahkemeniz 05/12/2018 tarihli Bilirkişi Teslim Tutanağında dosya ekinde görüntülere ait CD bulunmadığı anlaşılmakla, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/97 D.iş sayılı dosyasınından görüntülere ait CD’nin celp edilerek incelenmesine karar verildiği anlaşılmakla; Davalı … vekilinin 07/12/2018 havale tarihli dilekçesi ile görüntü incelemesinin bu CD üzerinden değil, müvekkil Üniversite bünyesinde tutulan kamera kayıtları üzerinden incelenmesi için yerinde incelenmesine karar verilmesi talep edilmiş olup, 14/12/2018 tarihli ara karar ile de tarafımıza yerinde inceleme için yetki verilmiştir.
Yerinde inceleme ara kararı üzerine Davalı … vekilinin 27/12/2018 tarihli dilekçesi ile yerinde inceleme kararınının tebellüğ edildiği belirtilmiş ve yerinde inceleme gününün tebligat ya da telefon aracılığı ile taraflarına bildirilmesini talep etmiştir.
Bu süreçten sonra Davalı … Vekili Av. … ile tarafımızca görüşülerek yerinde inceleme için ortak bir inceleme günü belirlenmesi istenilmiş ise de; davalı vekili Av. … incelenmesi gereken kamera kayıtlarını tarafıma USB Bellek içerisinde tarafıma sunacağını belirtmiş olup, bu talep üzerine Davalı … Vekili Av. … dosyaya sunmuş olduğu cep telefonundan alınarak, diğer davalı tarafın yerinde inceleme talebi bulunmasına rağmen görüntüleri USB Bellek içerisinde sunmak istediği bilgisi verilmiş, Davacı Vekili Av. … tarafından da incelemenin bu şekilde yapılabileceği şifahi olarak bildirilmiştir.
Davalı … Vekili Av. … tarafından USB Bellek’in sunulacağının bildirildiği telefon görüşmesine ait arama kaydı:¸
Davalı … Vekili Av. …’a incelemenin USB Bellek üzerinden yapılacağının bildirildiği telefon görüşmesine ait arama kaydı:¸
Tüm bu hususlar ile birlikte dosyaya sunulmuş olan 25/06/2019 tarihli bilirkişi beyan dilekçesi ile de incelenmesi istenen görüntülerin USB Bellek içerisinde tarafımıza sunulduğu ve incelemenin bu USB Bellek üzerinden yapılacağı belirtilmiş ise de;
Davalı … Vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde “…bilirkişiye bu görüntülerin kim tarafından ne şekilde sunulduğu ve görüntülerin nereye ait oldukları belirtilmeden tarihsiz görüntü ve video kayıtları üzerinden inceleme yapılması kabul edilemez.” belirtilmiş ise de ilgili davalı taraf vekiline incelemenin tarafıma yeni sunulan USB Bellek üzerinden yapılacağı bildirilmiş ve dava dosyasına incelemenin bu şekilde yapılacağı 25/06/2019 tarihli bilirkişi beyan dilekçesi ile sunulmuştur.
Dava dosyasının 19/09/2019 tarihli duruşma tutanağının 1 nolu ara kararı ile “… Sulh Hukuk Mahkemesini 2017/97 D.İş. dosyası CD’deki görüntülerinin de incelenerek itirazları karşılar şekilde ek rapor aldırılmasına” karar verildiği anlaşılmakla;
Dosya ekinde bulunan … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/97 D.İş dosyası ekinde bir CD bulunmadığı, dosya kapağına zımbalanmış bir USB Bellek bulunduğu görülmüş olup; bu dosya içerisindeki 07/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda incelemenin bu USB Bellek üzerinden yapıldığı anlaşıldığından ilgili USB Bellek incelenmeye çalışılmış ise de belleğin çalışmadığı ve bad sector hatası verdiği tespit edilmiştir.
USB Bellek üzerinde veri kurtarma işlemi yapılmak istenmiş ise de bellek üzerindeki bad sector hataları donanımsal hatalar olduğu için herhangi bir veriye ulaşılması mümkün olmamıştır.
SONUÇ
Sayın Mahkemenizce incelenmesi istenen hususlarda yapılan inceleme tespit ve değerlendirmeler sonucunda aşağıdaki görüş ve kanaatler oluşmuştur.
1.Yukarıda detayı açıklandığı üzere,davacının EK İNCELEMEDE sunduğu belgelerin kontrol edilerek hesaplamaya esas alındığı, davacı yanın 2016 ve 2017 yılı Kurumlar Vergisi Beyannameleri ve ticari defterleri üzerinden çıkartılan mali tabloları ve yapılan hesaplama sonucunda, davacı şirketin sunulan ve doğrulanmış mali verilerine göre 2017 yılında iptal nedeniyle gerçekleşmemiş olası karının KAYDİ olarak 115.478,89 TL olacağı,
2.Davalı … Vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde “…bilirkişiye bu görüntülerin kim tarafından ne şekilde sunulduğu ve görüntülerin nereye ait oldukları belirtilmeden tarihsiz görüntü ve video kayıtları üzerinden inceleme yapılması kabul edilemez.” belirtilmiş ise de ilgili davalı taraf vekiline incelemenin tarafıma yeni sunulan USB Bellek üzerinden yapılacağı bildirildiği ve dava dosyasına incelemenin bu şekilde yapılacağı 25/06/2019 tarihli bilirkişi beyan dilekçesi ile sunulduğu,
3.19/09/2019 tarihli duruşma tutanağının 1 nolu ara kararı ile “… Sulh Hukuk Mahkemesini 2017/97 D.İş. dosyası CD’deki görüntülerinin de incelenerek itirazları karşılar şekilde ek rapor aldırılmasına” karar verilmiş ise de; dosya ekinde bulunan … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/97 D.İş dosyası ekindeki USB Bellekte üzerinde bad sector hataları bulunduğu ve bad sector hataları donanımsal hatalar olduğu için herhangi bir veriye ulaşılmasının mümkün olmadığı, ayrıca bu USB Bellek içerisindeki verilerin incelendiği bir bilirkişi raporunun dosya arasındaki … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/97 D.iş sayılı dosyası içerisinde bulunduğu yönünde oluşan kanaatimizi son takdir ve karar Sayın Mahkemenize ait olmak üzere arz ederiz.” denilmiştir.
Dava, davalı üniversitenin geçerli bir neden olmaksızın işletme hakkı devrine ilişkin sözleşmenin feshi nedeniyle ciro kaybı, personel giderleri (çalışmadıkları halde verilen, fesih, ihbar ücretleri), zayi olan malzeme nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Davacı ve davalı … AŞ arasındaki Geçici Süreli İşletme Hakkı Sözleşmesinin 27.08.2012 tarihli olduğu, mezkur sözleşme süresinin 01.01.2012 tarihinde başlayıp, 31.01.2017 tarihinde kendiliğinden sona ereceği hususu 3.maddede hüküm altına alınmıştır. Her ne kadar bilirkişi raporunda sözleşmenin bitim tarihi olarak 31.07.2017 tarihi yazılmış olsa da dosya içindeki sözleşmenin 3. Maddesinden anlaşılacağı üzere bu tarihin 31.01.2017 olduğunda şüphe bulunmamaktadır.
Davalı … ile dava dışı … şirketi arasında, Kampüs Alanındaki Belirli Hizmetlerin İşletilmesi Sözleşmesi yapılmış, bu sözleşmede 3. kişilere işletme hakkı verilmesi hususunda … ‘a tek otorite yetkisi de verilmiştir. Bu yetkiyi istinaden …’e 10 yıl işletme hakkı verilmiş, bu işletme hakkı daha sonra davalı … şirketine devredilmiştir. Davaya konu … cafenin işletmesi, davalı … şirketi tarafından davacı …’a geçici süreli işletme hakkı sözleşmesi ile devredilmiştir.
27.08.2012 tarihli sözleşmenin son sayfası incelendiğinde, davalı …’nin davacı ve diğer davalı … arasında akdedilen alt işletme devrini 28.08.2012 tarihinde onayladığı anlaşılmıştır.
Davalı … ve dava dışı … şirketi ile dava dışı … şirketi arasında imzalanan 15.06.2007 tarihli sözleşmenin 10 yıl süreli olduğu hususu 3.maddede hüküm altına alınmıştır. Buna göre, 15.06.2007 tarihli Kampüs Alanındaki Belirli Hizmetlerin İşletilmesi Sözleşmesi sözleşmenin bitişi tarihinin 15.06.2017 tarihi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı ve davalı … İşl. AŞ arasındaki Geçici Süreli İşletme Hakkı Sözleşmesinin 31.01.2017 tarihinde kendiliğinden sona ereceği hususu 3.maddede hüküm altına alınmış ise de fiilen sözleşme ilişkisinin 27.07.2017 tarihine kadar devam ettiği, aynı şekilde devrin konusu olan Davalı … ve dava dışı … şirketi ile dava dışı … şirketi arasında imzalanan 15.06.2007 tarihli sözleşmenin 15.06.2017 tarihinde sona ereceği bu sözleşmede düzenlenmiş ise de, bu tarihten sonrada işletme ve işletme devri ilişkisinin devam ettiği; tüm bunlara göre tarafların fiili açık iradelerinin sözleşmelerin devamı niteliğinde olduğu ve bu nedenle hem işletme sözleşmesinin hem de geçici devir sözleşmesinin belirsiz süreli haline gelmiş olduğu olduğu anlaşılmıştır.
Belirsiz süreli sözleşmelere dönen sözlemelerin olağanüstü feshinde, sözleşme niteliğine göre verilmesi gereken ihbar süresine tekabül eden zararların istenebilmesi mümkün olup, 27.07.2017-25.08.2017 arası 30 gün ihbar süresi için sözleşmenin niteliğine göre makul bir süre olarak kabul edilmiştir.
Bilirkişi ek raporunda 2017 yılı için toplam da hasılat kaybının yıl bazında yapıldığı ancak bir üst paragrafta açıklandığı gibi belirsiz süreli sözleşmenin feshinde, sözleşme niteliğine göre verilmesi gereken ihbar süresine tekabül eden zararların istenebilmesi mümkün olup, 27.07.2017-25.08.2017 arası 30 gün ihbar süresi için sözleşmenin niteliğine göre makul bir süre olup, bu süreye isabet eden kazanç kaybı ise 9.441,41 TL’dir.
Personel giderleri ve zayi olan malzemeler nedeniyle tazminat talebinde de bulunulmuş ise de ispat külfeti davacıda olup, davacı ispat yükünü yerine getirememiştir.
Davacı maddi tazminat talep etmiş ise de MK.’nın 24. Maddesi ve BK.’nun 49. Maddesinde belirtilen manevi zarar kişisel çıkarlarında uğradığı eksilme olup, şirketin manevi tazminata hak kazanabilmesi için bir tüzel kişinin haklarından olan (adı, şerefi, onuru ve itibarı) varlıklarına yapılan saldırının bu manevi değerlerinde eksilmeye neden olması gerekmekte olup, bu hususa ilişkin de bir ispat bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 9.491,41-TL’nin 27.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı … Üniversitesinden  tahsili ile davacıya verilmesine, 
-Fazlaya ilişkin istem ile davalı … açısından bu istemin reddine,
2-Manevi tazminat talebinin reddine,
3-Maddi tazminat yönünden;
4- Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 648,35 -TL ilam harcından peşin alınan 6.591,92-TL’nin mahsubu ile fazla alınan 5.943,57 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 14,50-TL başvuru harcın davalı … Üniversitesinden tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalı … Üniversitesinden tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı …, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.400,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Davalı …, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.400,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-Manevi tazminat yönünden;
10- Davalılar, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.400,00-‘er TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
11 Davacı tarafından yapılan 3.568,10-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 92,50-TL’nin davalı … Üniversitesinde tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
12-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.12/03/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”