Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/472 E. 2023/660 K. 11.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/472 Esas
KARAR NO : 2023/660
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/05/2018
KARAR TARİHİ : 11/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; 03/04/2016 tarihinde davalı sigorta şirketine … sayılı ZMMS poliçesi ile sigortalı davalı … …’ın maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı aracı ile seyir halindeyken … plakalı araç ile çarpışması ve hızını alamaması sonucu kaldırımda yaya olarak duran müvekkili küçük …’a çarpması sonucu yaralaması nedeniyle uğradığı maddi-manevi zararın giderilmesi amacıyla haksız fiil tarihi olan 03/04/2016’dan itibaren hesap edilecek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00-TL maddi, 1.000,00-TL manevi tazminatın yasal faizi ile davalılardan tahsilini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 02.03.2016-2017 vadeli … numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, öncelikle davacı dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminatın faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini poliçe miktarı ile sınırlı talep ettiğini, dolayısıyla müvekkili şirketin manevi tazminattan sorumlu olmayacağı açık olduğunu, bu sebeple manevi tazminat taleplerinin müvekkili şirket bakımından her halükarda reddi gerektiğini, zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiğini,
davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğu Trafik Poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, dava konusu olayla ilgili olarak ceza soruşturma dosyasındaki tüm delillerin, ifade tutanaklarının, tanık beyanlarının ve nihayet bilirkişi raporunun temininin gerektiğini, ceza dosyası ve varsa kusur durumunu gösteren bilirkişi raporu celp edildikten sonra meydana gelen kazada kusur durumlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesini talep ettiklerini, davacı yanın maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesine sevk edilerek yalnızca kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet durumu hakkında rapor alınmasını, diğer yandan kusur durumu ve maluliyet belirlendiğinde dosyanın hesaplama amacıyla, aktüeryal rapor hazırlanabilmesi için aktüer siciline kayıtlı uzman bilirkişiye verilmesini talep ettiklerini, Sosyal Güvenlik Kuruluşlarının da aynı kazadan dolayı aynı rücu talepleriyle karşı karşıya kalmaması için bu konudaki araştırmaların re’sen yapılması gerektiğini, davacının sosyal ve ekonomik durumlarının ve hangi Sosyal Güvenlik Kuruluşlarına tabi olduğunun sayın mahkemenizce tespit edilmesi gerektiğini, tüm bu açıklanan nedenlerle öncelikle 2918 sayılı KTK 97. ve 99.madde sigorta şirketine başvuru zorunluluğu ve ZMM genel şartlar yönünden şartlar oluşmadığından davanın usulden reddini, bu talep kabul görmez ise; manevi tazminat talepleri trafik poliçesi teminatı dışında olduğundan, manevi tazminat taleplerinin her halükarda reddini, kusur durumu ve yalnız kaza ile illiyeti bulunan fiziki ve sürekli maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesi nezdinde bilirkişi incelemesi yapılmasına ve zarar tespiti yönünden aktüer raporu alınmasına, dosyaya sunulan tüm delillerin taraflarına tebliğini, celp edilmesi gereken delillerin toplanmasını, kaza tarihinden faiz yürütülmesine ilişkin taleplerin her halükarda reddini, herhalde poliçe limitini aşan tazminat taleplerinin reddini, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacı taraf ayrıca soruşturma dosyasında şikayetten vazgeçtiği için ceza zamanaşımından faydalanamayacağını, bu nedenle davanın 2 yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığını, kaza tespit tutanağında müvekkile atfedilen kusuru kabul etmediklerini ve açıkça itiraz ettiklerini, nitekim, müvekkili yasal hız sınırını aşmadan normal seyir halindeyken, … plaka sayılı aracın aniden yola girmesi ve yolda durması sonucu müvekkilinin araca çarparak direksiyon hakimiyetini yitirmesi sonucu kaza meydana geldiğini, olay anına ilişkin tutulan tutanaklar da bu durumu kanıtladığını, kazanın meydana gelmesine sebebiyet veren ve olayda %100 kusurlu olan … plaka sayılı aracın şoför ve işleteni olan … olduğunu, bu nedenle öncelikle davanın kendisine ihbar edilmesi gerektiğini, kaza tespit tutanağı incelendiğinde geçiş hakkı müvekkiline ait olmasına rağmen, … plaka sayılı araç ana yola girmeden durması gerekirken, ana yola girdikten sonra durduğunu ve kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, kazayı kaçınılmaz kılan … plaka sayılı araç olmasına rağmen davanın sadece müvekkiline yöneltildiğini, ayrıca, kazaya ilişkin kusuru olmayan ve asıl kusurlu kişiye davanın yöneltilmemiş olması karşısında talep edilen manevi tazminat oranının oldukça yüksek olduğunu, manevi tazminat talep eden kişi yönünde bir zenginleşme aracı olmaması gerektiğini, tüm bu açıklanan nedenlerle huzurdaki davanın öncelikli olarak hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden reddini, kazaya asıl sebebiyet veren ve kazada %100 kusurlu olan diğer araç sahibi … davanın ihbarını, iftirazlarının kabulü ile davanın reddini, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce sosyal ekonomik durum araştırmasının, araç tescil kayıtlarının, hasar ve sigorta dosyasının, savcılık dosyasının, SGK kayıtlarının, hastane tedavi evraklarının celp edilerek dosya kapsamına alınmıştır.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı … İhtisas Dairesinin 31/01/2020 tarihli kusur raporunda özetle; Davalı sürücü … …’ ın %50 (yüzde elli) oranında kusurlu olduğu, Sürücü … ’ nın %50 (yüzde elli) oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı … Adli Tıp … İhtisas Dairesinin 30/05/2022 tarihli maluliyet raporunda özetle; Mevcut belgelere göre … ve … kızı 2002 doğumlu …’ın 03.04.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre Kas İskelet Sistemi, Tablo 3.33b’ye göre suprakondiler kırık, % 5 tablo 3.2 ye göre %3 olarak tespit edildiğine göre; Kişinin tüm vücut engellilik oranının % 3 (yüzdeüç) olduğu, İyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği görülmüştür.
Aktüerya hesap bilirkişinin 11.11.2022 tarihli raporunda özetle; 03.04.2016 tarihinde meydana trafik kazasında davalıların %50 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda yaralanarak malul kalan davacı …’ın; a)Geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararı = 5.303,24-TL olup, Yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen hususlara ve bu konudaki son Yargıtay kararlarına göre olay tarihinde 13 yaşında öğrenci olan ve gelir getiren bir işte çalışmayan davacının geçici iş göremezlik dönemi için maddi tazminat talep hakkının bulunup bulunmayacağı hususundaki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, b)Sürekli iş göremezlik dönemine ait %3 maluliyeti ile ilgili maddi zararının = 61.203,62-TL, c)Tedaviye bağlı ulaşım giderinin = 247,50-TL olarak belirlendiği, d)Davacının maddi zararları sadece davalıların %50 kusur oranına göre hesaplanmış ve dava dışı olan %50 kusurlu araç sürücüsünün kusuru dikkate alınmamış olup, Sayın Mahkemece aksi kanaate varılarak dava dışı araç sürücüsünün kusurunun da dikkate alınacağının kabulü halinde yukarıda belirlenen zarar tutarlarının 2 katının alınması halinde davacının %100 kusura göre talep edilebilir zararının tespitinin mümkün olduğu, e)Davacının yukarıda belirlenen maddi zararı poliçe limiti içinde kalmakta olup, Zorunlu trafik sigorta poliçesinin manevi tazminat taleplerini kapsamaması nedeniyle Sayın Mahkemece takdir edilecek manevi tazminattan sigorta şirketi dışındaki araç sürücüsünün sorumlu olacağı, e)Dosyada sigorta şirketine yapılan başvurunun tebliği tarihini gösterir belge bulunmadığından sigorta şirketinin 25.05.2018 dava tarihinden önce temerrüde düştüğünün belirlenemediği, Davalı araç sürücüsü bakımından ise her hangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın temerrüdün 03.04.2016 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, f)Sigortalı aracın kullanım şeklinin hususi olup, dava dilekçesinde de yasal faiz talep edildiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Aktüerya hesap bilirkişinin 15.03.2023 tarihli ek raporunda özetle; 03.04.2016 tarihinde meydana trafik kazasında yaralanarak malul kalan davacı …’ın;
1.Seçenekte; Müteselsilen %100 kusur oranına göre; a)Geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının = 318,19-TL, b)Sürekli iş göremezlik dönemine ait %3 maluliyeti ile ilgili maddi zararının = 186.656,10 TL, c)Tedaviye bağlı ulaşım giderinin = 495,00 TL olduğu,
2.Seçenekte; Sadece davalıların %50 kusur oranına göre; a)Geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının=159,10TL, b)Sürekli iş göremezlik dönemine ait %3 maluliyeti ile ilgili maddi zararının 93.328,05TL, c)Tedaviye bağlı ulaşım giderinin = 247,50TL olduğu, Davacının yukarıda belirlenen maddi zararı her iki seçenekte de poliçe limiti içinde kalmakta olup, Zorunlu trafik sigorta poliçesinin manevi tazminat taleplerini kapsamaması nedeniyle Sayın Mahkemece takdir edilecek manevi tazminattan sigorta şirketi dışındaki araç sürücüsünün sorumlu olacağı, Dosyada sigorta şirketine yapılan başvurunun tebliği tarihini gösterir belge bulunmadığından sigorta şirketinin 25.05.2018 dava tarihinden önce temerrüde düştüğünün belirlenemediği, Davalı araç sürücüsü bakımından ise herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın temerrütün 03.04.2016 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, Sigortalı aracın kullanım şeklinin hususi olup, dava dilekçesinde de yasal faiz talep edildiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Talep artırım dilekçesi; davacı vekili 03/07/2023 tarihli ve 31/08/2023 tarihli ıslah dilekçeleri ile talep sonucunu artırdığı, talep dilekçelerinin davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalıların sürücü ve sigorta şirketi olarak sorumluluğu bulunduğu aracın kusuru ile neden olduğu kazada yaya olan davacının yaralanması nedeni maddi ve manevi tazminat istemini konu alıp davacının zararı bulunup bulunmadığı, varsa miktarı, davalının sorumlu olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
Sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370). Bunun yanında ağır yaralanma ve ölüm halinde zarar görenin yakınları tarafından da manevi tazminat talep edilebilecektir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde,
Maddi tazminat yönünden yapılan incelemede; 03/04/2016 tarihinde davalı sigorta şirketine … sayılı ZMMS poliçesi ile sigortalı davalı … …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halindeyken … plakalı araç ile çarpışması ve hızını alamaması sonucu kaldırımda yaya olarak duran davacı …’a çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, mahkememizce tüm delilerin toplandığı, … CBS’nin 31.05.2016 tarih, 2016/… Soruşturma sayılı dosyasında şikayet yokluğu nedeniyle takipsizlik kararı verildiği, tarafların kusur oranlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderildiği, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü … …’ın %50 oranında kusurlu, dava dışı sürücü … ‘nin %50 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, davacının maluliyet oranlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp … İhtisas Dairesine gönderildiği, davacının tüm vücut engellilik oranının % 3 olduğu, iyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, alınan maluliyet raporlarından kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik uygun olduğu, davacının maluliyetinin belirlendiği, dosyanın aktüerya raporu alınmak üzere bilirkişiye tevdi edildiği, alınan bilirkişi raporu ile aktüer raporunun TRH 2010 yaşam tablosuna göre düzenlendiği, aldırılan adli tıp raporları ve bilirkişi raporlarının hükme ve denetim elverişli olduğu, var olan bir ödeme bulunmadığı, poliçe tarihinin kaza tarihini kapsadığı, bu hali ile davacının tazminat talep edebileceği, aktüer raporu doğrultusunda talebini artırdığı anlaşılmıştır.
Davacının maddi tazminata dair talep sonucunu tam olarak açıklaması için verilen ihtaratlar kapsamında genel olarak davacının sürekli nitelikli beden gücü kaybı ve tedaviye bağlı masrafların talep edildiği görülmüştür. Davacı vekilinin ıslah dilekçesi de tam açık olmamakla (açık olmayan hususlar 14/08/2023 tarihli ara karar ile detaylıca açıklanmıştır) ve kazaya karışan dava dışı diğer sürücü … ‘nin de adının geçtiği, hangi kusur oranı üzerinden kimden ne talebinin bulunduğu açıklanması istenmiş, dilekçeler kapsamında yüzde yüz kusurluluğa atıf yapılırken aynı zamanda rapor ile belirlenen yüzde elli kusur karşılığı olan miktar üzerinden talepte bulunduğu anlaşılmış, karar celsesinde de bu durum HMK 31 maddesi kapsamında davacı vekiline açıklatılmış ve davalıların yüzde elli kusurluluk oranına göre haksız fiile birlikte sebebiyet veren dava dışı sürücünün kusurluluğu dışlanarak dava değerinin artırıldığı netleştirilmiştir.
Karar tarihine en yakın tarihli güncel aktüer raporuna ve yüzde elli kusur oranına göre davacının sürekli iş göremezlik maddi zararının 93.328,05-TL, tedaviye bağlı giderlerinin 247,50-TL olmak üzere toplam 93.575,55-TL maddi zararın bulunduğu, miktarın poliçe teminat limitlerini aşmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar aktüer raporunda geçici iş göremezlik tazminatı hesap edilmiş ise de bu yönde dava dilekçesinde ve talep açıklama dilekçelerinde talep bulunmamakla davacının kaza tarihinde 14 yaşında ve çalıştığına dair iddia bulunmadığı da gözetilerek ıslah ile artırılan bu miktara itibar edilmemiş, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Dosyada sigorta şirketine yapılan başvurunun tebliğ tarihini gösterir belge bulunmadığından sigorta şirketinin 25/05/2018 dava tarihinden önce temerrüde düştüğünün belirlenemediği, davalı araç sürücüsü bakımından ise herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın temerrütün 03/04/2016 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, sigortalı aracın kullanım şeklinin hususi olduğu anlaşılmakla, alacaklara yasal faiz işletilmiştir.
Manevi tazminat yönünden yapılan incelemede; Kazanının oluş şekli, kazanın oluşumunda tarafların kusur oranı, davacının kaza sonrası duyduğu acı, elem ve üzüntü, davacının manevi tazminat talebinde haklı olduğu, çocuk yaşta vücuduna platin-vida takılarak hayatını idame ettirmek durumunda kalması, davacının kusursuzluğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, meydana gelen zarar ve kusur durumu, olay tarihine göre paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkeleri, TBK’nun 56. maddesinin hükmü ve yukarıda sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararı bir arada değerlendirildiğinde, davacının manevi tazminat isteminin tam kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Zorunlu trafik sigorta poliçesinin manevi tazminat taleplerini kapsamaması ve dava dilekçesi ile sonraki beyanlarda defaatle müşterek ve müteselsil sorumluluk ile talepte bulunulması nedeniyle sigorta şirketi yönünden bu talep reddedilmiştir. Manevi tazminattan davalı … …’ın sorumlu olacağı, temerrüdün haksız fiil tarihinde doğacağı görülmekle yasal faiz işletilerek karar verilmiştir.
Maddi tazminata dair dava değerinin dava dilekçesinde 1.000,00 TL olduğu, talebin 500,00 TL iş göremezlik, 500,00 TL tedaviye bağlı gider olarak ayrıştırıldığı, ıslah dilekçesinde dava değerinin 94.734,65 TL’ye artırıldığı, talebin 93.575,55 TL olarak kısmen kabul edildiği, 1.159,10 TL fazla talebin reddine karar verildiği, manevi tazminatın ise 5.000,00 TL olduğu ve davalı sürücü aleyhine tümden kabul gördüğü, sigorta yönünden de tümden reddedildiği gözetilerek yargılama giderine hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmişir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat talepli davasının Kısmen Kabulü ile, 93.328,05 TL sürekli iş göremezlik ile 247,50 TL tedaviye bağlı gider olmak üzere toplam 93.575,55 TL tazminatın, davalı … … yönünden 03/04/2016 haksız fiil tarihinden; davalı sigorta şirketi yönünden 25/05/2018 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya dair talebin Reddine,
2-Davacının manevi tazminat talepli davasının davalı … … yönünden Kabulü ile 5.000,00 TL’nin 03/04/2016 haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı sigorta şirketi yönünden manevi tazminat talebinin Reddine,
4-Maddi tazminat talebi yönünden;
a)Karar tarihi itibari ile alınması gereken 6.392,15-TL karar ve ilam harcından 54,40-TL peşin harç, 3.184,42-TL ıslah harcı toplamı 3.238,82-TL harcın düşümü ile eksik kalan 3.153,33-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
b)Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL başvuru harcı, 54,40-TL peşin harç ve 3.184,42-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.293,22-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
c)Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 14.972,09-TL (kabul miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
ç)Kabul-red oranına göre davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.159,10-TL (red miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
d)Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti, adli tıp rapor ücreti olmak üzere toplam 4.887,70-TL yargılama giderinin kabul ve red durumuna göre 4.827,90-TL’lik kısmının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Manevi tazminat talebi yönünden;
a)Alınması gereken 341,55-TL karar ve ilam harcından 35,90-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 305,65-TL harcın davalı … …’dan tahsili ile hazineye irad kaydına,
b)Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvurma harcının ve 35,90-TL peşin harç olmak üzere toplam 71,80-TL harcın davalı … …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
c)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.000,00-TL vekalet ücretinin davalı … …’dan alınarak davacıya ödenmesine,
ç)Davalı … Sigorta Şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta Şirketi’ne ödenmesine,
6)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.11/09/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza