Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/451 E. 2021/332 K. 12.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C
. İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/451 Esas
KARAR NO : 2021/332

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/05/2018
KARAR TARİHİ : 12/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin güvenlik sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının güvenlik ekipman ve hizmeti satın aldığı, davalı zaman zaman ödemeler yapmış olsa da bakiye 286.515,92 TL’yi tüm uyarı ve çabalara rağmen tahsil edemediklerini, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe davalı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiği ve takibin durduğu, itirazın iptali ve takibin devamına, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle % 20’den az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.

DELİLLER
1-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası
2-Davacının ticari defter ve kayıtları
3-BA/BS formları
4-Bilirkişi raporu
5-Davacı vekilinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, cari hesap ilişkisinden ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Bu açıklamalar ışığında davacının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında faturadan kaynaklanan 286.515,92-TL asıl alacak için takip yapıldığı, ödeme emrinin 24/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 27/04/2018 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali bilirkişinin 22/07/2019 tarihli 10 sayfadan ibaret kök raporunda özetle;davacı şirketin ticari defterlerinin mevzuatta belirlenen usullere uygun tutulduğu, defterlerin MMK md. 222 uyarınca Davacının lehine ve aleyhine delil teşkil eder nitelikte olduğu, inceleme günü davalının ticari defterlerini mahkeme salonuna getirmediği, davalının kanuni defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığı, davacı kanuni defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde dava konusu faturaların tamamının kanuni defterlere kayıtlı olduğu, kanuni defter kayıtlarına göre, davacının, dava tarihi itibariyle (21.05.2018) Davalıdan 286.515,92 TL alacaklı durumda olduğu, davacı tarafından düzenlenen ve dava konusu olan faturalarda yer alan bilgilere göre davacı firma tarafından fatura muhteviyatı malların şevki için sevk irsaliyelerinin düzenlendiği, davacı tarafından, düzenlenen sevk irsaliyelerinin bir kısmının ibraz edilmediği, ibraz edilen sevk irsaliyelerinin Kanunun öngördüğü şekil şartlarını taşımadığı, sevk irsaliyeleri üzerinde yer alan “Teslim Eden” ve “Teslim Alan”a ilişkin bölümlerde, 3 adet sevk irsaliyesi hariç, her iki tarafın imzasının bulunmadığı, her iki tarafın imzasının bulunduğu sevk irsaliyelerinin iade edilen mallara ilişkin olduğu, sadece 014650 no.lu faturaya ilişkin sevk irsaliyelerinin tamamında teslim alanın imzasının bulunduğu, söz konusu faturanın KDV dahil tutarının 22.431,75 TL olduğu, bu sevk irsaliyelerinde teslim alanın imzasının bulunmasının, söz konusu fatura muhteviyatı malların Davalı tarafından teslim alındığı kanaatini oluşturduğu, sevk irsaliyelerinde “Teslim eden” vc “Teslim Alan”a ilişkin imzaların tam olarak yer almaması ve bir kısım irsaliye içeriğinin okunabilir olmaması nedeniyle fatura konusu malların ne kadarının teslim edildiği konusunda kesin bir kanaate varılamadığını belirtmiştir.
Mali bilirkişinin 10/02/2020 tarihli 10 sayfadan ibaret ek raporunda özetle;Davacı tarafından yapılan satışlarla ilgili olarak düzenlenen sevk irsaliyelerinin tamamında teslim edenin imzası bulunan satışların tutarının 108.941,60 TL olduğu, sevk irsaliyelerinin tamamında teslim alanın imzası bulunan satışların tutarının 22.431,76 TL olduğu, diğer satışlarla ilgili olarak düzenlenen sevk irsaliyelerinin bir kaçında teslim edenin, bir kaçında da teslim alanın imzasının bulunduğu, sevk irsaliyelerinin okunaklı olmamasından dolayı herhangi bir satış için düzenlenen sevk irsaliyelerinde teslim alanın imzası bulunan malların neler olduğunun sağlıklı bir tespitinin yapılamadığı, sevk irsaliyesi dosyaya girmeyen 64.838,00 TL tutarındaki satış ile ilgili olarak bir tespit ve değerlendirme yapılmasının mümkün bulunmadığı, huzurdaki uyuşmazlıkta davalı tarafın ödemelerde bulunmuş olmasının ve bazı sevk irsaliyelerinde imzasının bulunmasının davalı tarafın sözleşme tarafı olduğu konusundaki iradesinin dosyaya yansıdığı sonucuna götürdüğü, buna göre taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine dayanarak Davacının düzenlediği faturaların davalıya teslim edildiği ispat edilebildiği takdirde ve TTK md. 21/2’deki sekiz günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmediği takdirde faturanın kesinleşmiş ve Davalının Davacıya fatura bedeli kadar borcunun doğmuş kabul edileceği, ancak dosyaya ekli icra dosyasındaki fatura fotokopilerinin hiç birisinde davalı taraf imzasına rastlanmadığı, davalının davacıya yaptığı ödemelerin ait olduğu faturalar dışındaki faturaların davalıya teslim edildiğinin belgelendirilmesi gerektiği, dosyadaki fatura fotokopilerinde Davalı tarafın imzası bulunmadığından bu belgelendirmenin davalının BA formlarının dosyaya celbi halinde elde edilebileceği, davalının bilanço esasına değil, işletme deften esasına göre kayıt tutması halinde Ba-Bs formlarını Maliye İdaresine verme yükümlülüğü olmayacağından bu belgelendirme imkânının olmayacağı, davalı tarafın fatura veya sevk irsaliyesi üzerinde imzası bulunmayan faturalar için de ödeme yaptığı, fatura ve irsaliye üzerinde teslim alan imzasına sıkı sıkıya bağlı kalmanın davalının, üzerinde imzası bulunmayan fatura veya irsaliyeler için yaptığı ödemeleri açıklanamaz hale getireceğini belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu ve bu anlamda cari hesap borç ilişkisinin oluştuğu, davacının bu cari hesap alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacının alacağına dayanak olan faturaların … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 13/01/2021 tarihli cevabı yazısı ile BA formlarının gönderildiği, dava konusu faturaların davalının BA formlarında bulunduğu, bu hali ile faturaların davalıya tebliğ edildiği, faturaya itiraz olmadığı faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğunun kabulü gerektiği, dolayısıyla davalının bu faturaya ilişkin işin yapıldığının kabulü gerektiği, aksini davalının yazılı delil veya kesin delil ile ispat edebileceği, davalının ise herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediği, tüm bu açıklamalarla davacının davasını tüm bu açıklamalarla ispatladığının kabulü gerektiği,
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptaline, takibin 286.515,92-TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacağa avans faiz uygulanmasına,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 57.303,18 -TL’nın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine

3-Alınması gereken 19.571,90-TL harcın, peşin alınan 3.460,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 16.111,50-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvurma harcının ve 3.460,40-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.379,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 28.506,11-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
12/04/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır