Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/443 E. 2022/632 K. 07.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/443 Esas
KARAR NO : 2022/632
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/05/2018
KARAR TARİHİ : 07/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında, ticari ilişkiye binaen davalı tarafa 28.07.2015 ve 30.07.2015 tarihli 2 adet toplam 15.106,58-TL fatura düzenlendiğini, bu faturaların ticari defterlere işlendiğini, alacaklarının 15.106,58-TL olduğunu, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla bu faturalara ilişkin 9.000,00-TL’lik kısmının takip konusu yapıldığını, davalı aleyhine …. İcra Dairesinin 2017/… Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, ancak davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, sonuç olarak huzurdaki davanın açıldığını, tüm bu açıklanan nedenlerle …. İcra Dairesinin 2017/… Esas sayılı icra dosyasına yapılan haksız itirazın kaldırılmasını, davalının kötü niyetli olarak icra takibine itirazı nedeniyle, %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının herhangi bir alacağının olmamasına hatta borcu olmasına rağmen, kötü niyetle aleyhlerine icratakibi başlattıklarını, oysaki davacı adına … ‘a 9 adet ve 202.500,00-TL bedelinde çekler verdiğini, davacı şirketin tek yetkilisinin … görülmesine rağmen tüm işlerin … tarafından gerçekleştirildiğini, davacıdan alacaklı olduklarını, zaten davacının ticari defterleri incelendiğinde bu durumun ortaya çıkacağını, kaldı ki takibin dayanak olmadan başlatıldığını, tüm bu açıklanan nedenlerle davanın reddedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce ticaret sicil kayıtlarının, vergi dairesi kayıtlarının, esnaf odası kayıtlarının celp edildiği ve dosya kapsamına alınmıştır.
Celp edilen …. İcra Dairesinin 2016/…E. sayılı takip dosyasının davalının savunmasındaki çeklere ilişkin davacı yanca başlatılan kambiyo takibine konu edildiği görülmüştür.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin 2017/… Esas sayılı takip dosyasında faturadan kaynaklanan 9.000,00-TL asıl alacak 1.105,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.105,00-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin dayanak faturanın alacaklı tarafça değiştirilmesi nedeniyle iki kez düzenlendiği,
… İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/… E., 2018/… K sayılı dosyada davacı alacaklının şikayeti kapsamında davalı borçluya çıkarılan ikinci ödeme emri tebliğinin geçersiz olduğunun tespiti istenmiş ise de ilgili Mahkemece “Şikayet eden, takip talebinde maddi hata yapılarak 01.06.2016 tarihli fatura alacağı denmiş ise de bu durum sonrasında düzeltilerek 28.07.2015 ve 30.07.2015 tarihli faturaların icra dosyasına eklendiğini ancak icra dairelerinin 07.12.2017 tarihli kararı ile sadece faturaları tebliğ etmesi gerekmesine rağmen yeniden ödeme emri tebliğ ederek borçluya ikinci kez itiraz hakkı verdiğinden bahisle 07.12.2017 tarihli memur işleminin kaldırılmasını talep etmiş ise de; İİK.nın 58. Maddesine göre takip talebinde senet, senet yoksa borcun sebebinin gösterilmesi ve alacak belgeye dayanmakta ise belgenin aslı veya onaylı örneğinin takip talebi anında icra dairesine tevdi zorunlu olup, davacı takip talebinde 01.06.2016 tarihli fatura alacağından bahsettikten sonra, borçlunun bu alacağa dayanarak itiraz etme hakkı olduğu, sonradan alacak sebebinin 28.07.2015 ve 30.07.2015 tarihli farklı faturalara dayandığına ilişkin beyanın maddi hata olarak değerlendirilemeyeceği ve borç sebebinin değişmesinin borçluya yeni itiraz imkanı tanıyacağı icra müdürlüğünün tekrar ödeme emri çıkarılmasına ilişkin kararının somut olaya usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla” gerekçesiyle şikayetin reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Bu durumda davalı borçlunun ödeme emrine itirazı süresinde görülmüş, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mali Müşavir … in 27/07/2020 tarihli raporunda özetle; dava dosyası ve inceleme günü davacının sunduğu; ticari defter, belgeleri ile muhasebe hesap ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde:
Taraflar arasında, ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, davacı taraf 2015 takvim yılına ait kanuni defterlerinin; HMK’nun 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil ettiği, davacı ticari deflerleri ile muhasebe hesap ve kayıtlarına göre; 30.07.2015 tarihinden itibaren, davacının davalıdan, 22.032,03-TL alacağının olduğu, ancak; davacı vekili tarafından 28.07.2015 ve 30.07.2015 tarihli 2 adet toplam 15.106,58-TL bedelli faturalara ilişkin 9.000,00.-TL’lik kısmın takip konusu yapıldığı, 07.01.2020 tarihli Duruşma tutanağının 3 maddesinde: “Taraf ticari defterlerini inceleme günü ibraz elmelerinin ihtarının yapıldığı, 11.06.2020 tarihli bilirkişi incelemesi gün tayini ara kararının davalmın bizzat kendisine tebliğ edildiği, ancak davalının ticari defter ve belgelerini mahkemeye ibraz etmediği ibrazdan kaçındığı, …. İcra Dairesi 2017/… esas sayılı ödeme emrine; davalı tarafından “ödeme emrine konu 23.07.2015 tarih, … seri nurnaralı, 30.07.2015 tarih … seri numaralı faturalar ait borcunun olmadığı” yönünde itiraz edildiği ve takibin durduğu, ödeme emrine konu faturaların tebliği ve mal/hizmet teslimi ile ilgili; 29.07.2015 tarih Seri … Sıra numaralı faturanın tebliğine ilişkin herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığı, 30.07.2015 tarih Seri … Sıra numaralı faturanın tebliğine ilişkin herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığı, 29.07.2015 Tarih Seri … Sıra numaralı fatura içeriği mal/hizmetin davalıya verildiğine ilişkin dosyada herhangi bir sevk irsaliyesi, teslim tesellüm makbuzu ya da kargo gönderisinin olmadığı, 30.07.2015 Tarih Seri … Sıra numarali fatura içeriği mal/hizmetin davalıya verildiğine ilişkin dosyada herhangi bir sevk irsaliyesi, teslim tesellüm makbuzu ya da kargo gönderisinin olmadığı, ancak; davalı tarafından yüce mahkemenize verilen 16.09.2019 kayıt tarihli dilekçede davalının faturalara itiraz etmediği, borca itiraz ettiğini beyan ettiği yani faturaların tarafına düzenlendiğini ikrar ettiği, davalı tarafından cevap dilekçesine ekli 9 adet 202.500,00-TL toplam bedelli çekin davacıya ciro edilerek verildiğinin iddia edildiği, çekler incelendiğinde ödeme emri konusu faturalara uygun 2015 tarihi ve sonrası 3 adet olduğu, bu çeklerin: 30.11.2015 Vadeli, … Keşideli, … mumaralı 20.000,00-TL bedelli … çeki, 30,06.2016 Vadeli, … Keşideli, … numaralı 30.000,00-TL bedelli … çeki, 30.09.2017 Vadeli, … Keşideli, … numaralı 30.000,00-TL bedelli … çeki olmak üzere toplam 70.000,00-TL bedelli çekler olduğu, davacı ticari defterlerinde davalı adına 92.896,50-TL alacak kaydının girildiği, bu rakamın 70.000,00-TL üzerinde olduğu, kalanı çek vadelerinin ise ödeme emrine konu fatura tarihlerinden önce 2014 yılı ve öncesi vade tarihli çekler olduğu, davalı taraf ticari defterlerinin incelemeye ibraz edilmediği bu nedenle başkaca bir incelemenin yapılamadığı, dosyada davacı tarafından davalıya keşide edilen herhangi bir ihtarın olmadığı, tarafların aralarında akdettikleri yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, borcun ifa edileceği günün taraflarca belirlenmediği, yani belirli bir vadenin söz konusu olmadığı; bu nedenlerle ödeme emrinde davalının davacıdan talep ettiği faizin yersiz olduğu, …. İcra Dairesi 2017/… Esas sayılı ödeme emrine; davalı tarafından edilen itirazın 9.000,00-TL asıl alacak üzerinden iptali ile icra inkar tazminat hükmünün yüce mahkemenizin takdirinde olduğu sonucuna ulaşıldığı belirtilmiştir.
Mali Müşavir … ‘in 03.03.2021 tarihli ek raporunda özetle; dava dosyası ve inceleme günü davacının sunduğu; ticari defter, belgeleri ile muhasebe hesap ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde: taraflar arasında, ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, davacı taraf 2015 takvim yılına ait kanuni defterlerinin; HMK’nun 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil ettiği, davacı ticari defterleri ile muhasebe hesap ve kayıtlarına göre; 30.07.2015 tarihinden itibaren, davalının davacıdan 22.032,03-TL alacağının olduğu, …. İcra Dairesi 2017/… Esas Sayılı ödeme emrine; davalı tarafından “ödeme emrine konu 28.07.2015 tarih, … seri numaralı, 30.07.2015 tarih … seri numaralı faturalar ait borcunun olmadığı” yönünde itiraz edildiği ve takibin durduğu, davalı tarafından cevap dilekçesine ekli 9 adet 202.500,00-TL toplam bedelli çekin davacıya ciro edilerek verildiğinin iddia edildiği, çekler incelendiğinde ödeme emri konusu faturalara uygun 2015 tarihi ve sonrası 3 adet olduğu, bu çeklerin: 30.11.2015 Vadeli, … Keşideli, … numaralı 20.000,00-TL bedelli YKredi çeki, 30.06.2016 Vadeli, … Keşideli, 22135 numaralı 30.000,00-TL bedelli … çeki, 30.09.2017 Vadeli, … Keşideli, 2414 numaralı 30.000,00-TL bedelli … çeki olmak üzere toplam 80.000,00-TL bedelli çekler olduğu, davacı ticari defterlerinde davalı adına 92.896,50-TL alacak kaydının girildiği, bu rakamın 80.000,00-TL üzerinde olduğu, kalan çek vadelerinin ise ödeme emrine konu fatura tarihlerinden önce 2014 yılı ve öncesi vade tarihli çekler olduğu, zaten bu çeklerin davacı ticari defterlerine işlenmesi neticesinde davalının davacıdan alacaklı duruma geldiği, ancak; davacı vekili tarafından 28.07.2015 ve 30.07.2015 tarihli 2 adet toplam 15.106,58.-TL bedelli faturalara ilişkin 9.000,00.-TL lik kısmın takip konusu yapıldığı, oysaki davacının kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davalıya 22.032.03.-TL borçlu …. İcra Dairesi 2017/… Esas sayılı ödeme emrine; davalı tarafından edilen itirazın haklı olduğu sonucuna ulaşıldığı bildirilmiştir.
Mali Müşavir … ‘ın 03/11/2021 tarihli raporunda özetle; dava ve icra takip dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu, açıklanan gerekçelerle yüce mahkemenin kabulü halinde, davacının ibraz olunan ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter tasdiklerinin tam olduğu, ancak 2015 yılı dönem sonu kapanış kaydı ile 2016 yılı dönem başı açılış kaydındaki farklılık nedeniyle sahibi lehine delil vasfına haiz olmadığı, davalının ticari defter ibrazında bulunmadığı, davacının 31.12.2015 dönem sonu itibariyle 22.032,03-TL borçlu göründüğü, davacının takibe dayanak 28.07.2015 tarihli 42333 numaralı 7.853,76TL tutarlı ve 28.07.2015 tarihli … numaralı 8.257,82TL tutarlı faturalarının davalının 2015 yılı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak 2015 yılı dönem sonu kapanış kaydında davalı kayden alacaklı görünmesine rağmen 2016 yılında davalı hesabına 34.461,70TL borç kaydedilerek davalının kayden 12.429,67TL davacıya borçlu hale getirilmiş olduğu, söz konusu muhasebe kaydının açıklanmaya ve dayanağı belgenin sunulmaya muhtaç olduğu, davacının ticari defterlerine göre (davalının hesabına borç kaydedilen tutar izaha muhtaç olmak üzere) davacının 12.429,67TL davalıdan kayden alacaklı göründüğü, davacının takibe konu alacağının oluşturan faturaların davalı aleyhine borç doğurduğu hususunun ispata muhtaç olduğu, davacının ticari defterlerindeki verilere, defterlerinin delil niteliğine ve davacı faturalarının davalı aleyhine borç doğurmuyor olması sonucuna göre davacının alacak iddiasının bu aşamada ispata muhtaç olduğu, davacının alacak iddiası benimsense bile takipten önce temerrüt oluşmadığından işlemiş faize mahal olmadığı, ayrıca TTK 1530 hükmünün taraflar arasındaki ilişkide uygulama imkânının olmadığı, davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda; Merkez bankası verilerinden, 28.01.2017 takip tarihi itibari ile avans faizi oranının %9,75 olduğu anlaşıldığından davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Mali Müşavir … ‘ın 12/02/2022 tarihli ek raporunda özetle; dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucu, açıklanan gerekçelerle yüce mahkemenin kabulü halinde, davalının itirazlarına ilişkin hususlara esasen Kök Rapor’da değinildiği ve ek rapor aşamasında da davalının yeni bir bilgi ve belge sunmadığı gözetilerek, bu aşamada da, aynı perspektif ile Kök Rapor’daki görüşün özünün muhafaza edildiği, bunun yanında kök rapordaki görüş ve kanaatler oluşturulurken esasen sadece davacının kendi ticari defterlerine dayanıldığı, davacının ticari defterlerinin takip ve dava konusu alacak iddiasının şüpheye mahal vermeyecek surette kayıtlar içermediği, ancak Sayın Mahkemenin HMK 282 gereği bilirkişi görüşü ile bağlı olmadığı gözetilerek, Sayın Mahkemenin davacı savları yönünde hüküm kurmakta muhtar olduğu mütalaa edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki faturaya dayalı cari hesap alacağına ilişkin yapılan icra takibine davalının itirazı sonucu takibin durması ve mahkememize açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki davalı dava tarihinde tacir değil ise de dava konusu iddia olunan alacağın dönemi (2015) itibariyle Vergi Dairesi yazı cevabına göre (2017) tacir kaydı bulunduğundan nısbi ticari davaya bakma görevinin Mahkememizde olduğu anlaşılmıştır.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca, faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği,bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; Taraflar arasında bir dönem ticari ilişki bulunduğunun iki tarafın da kabulünde olduğu, ancak davalının sunmuş olduğu cevap dilekçesinde davacıya borcunun bulunmadığını, ticari ilişkide dava dışı … … (şirket yetkilisinin eşi olduğu beyan ediln) ile muhatab olunduğunu, davacı firmaya fatura borcunun bulunmadığını, takibe konu faturaların itiraz üzerine değiştirilerek eklendiğini, oysa böyle bir fatura bulunmadığını, aksine davacıdan alacağının bulunduğunu, bunun da verilen çeklerden anlaşılacağını beyan ettiği görülmüştür. Davacı ticari defterleri incelendiğinde davaya konu faturaların davalıya tebliğ edilmediği, herhangi bir sevk irsaliyesi veya kargo gönderimine konu edilmediği 20/07/2020 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Aynı raporda her ne kadar davalının 16/09/2019 tarihli dilekçesi ile faturaya itirazının bulunmadığından bahisle borç ikrarının bulunduğu beyan edilmiş ve rapor sonucu da bu tespit üzerine davacının alacaklı olduğu kanaatiyle mütalaa edilmiş ise de ilgili dilekçede davalının borca itirazlarını bilirkişi incelemesine savunduğu çek ödemelerinin de dahil edilmesi amacıyla sunduğu, bu beyanlarının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü savunma ile çelişmediği, tek başına ikrar olarak düşünülemeyeceği, ispat yükünün halen davacı üzerinde olduğu, nitekim yukarıda yasal dayanakları ve ilgili içtihatlar kapsamında davacının salt faturaya dayalı alacağını ve sözleşme ilişkisini belgelendiremediği, alınan 03/11/2021 tarihli 2. raporda da davacı defter kayıtlarının kendi içerisinde çelişkili olduğu ve tasdiklerinin tam olmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Ticari defterde kayıtlı faturaların muhasebe standartlarına uygun olmadığı, davacının kendi alacağını açıklamaya muhtaç şekilde kaydettiği, ilk raporda davalının ikrarı üzerine kurulan tespitlerin ikinci rapordaki muhasebesel kayıtlar ile çelişki doğurmayacağı, bu nedenle yeni bir rapora ihtiyaç duyulmadığı, davalı süresinde defterlerini sunmamış ise de usulüne uygun tutulmayan davacı defterlerinin kendi aleyhine delil olacağı, salt davacının defterleri kabul edilse dahi kendi içerisinde çeliştiği, davalı defterlerini ibraz etmemiş ise de davacının izaha muhtaç olan defter kayıtları ile HMK 222/3 maddesinden yararlanamayacağı ve alacağın varlığını ispata muhtaç olduğu, faturanın defterlere kayıtlı olmasının alacağın varlığına tek başına ispata yeterli olmadığı, ispat yükünün davacıda olduğu kanaatiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu harcın 188,90-TL peşin harçtan düşümü ile artan 108,20-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 250,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
6-…. İcra Dairesinin 2016/…E. sayılı takip dosyasının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.07/11/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸