Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/440 E. 2021/492 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2018/440 Esas
KARAR NO:2021/492

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:16/05/2018
KARAR TARİHİ:07/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; 10/01/2012 tarihinde saat 06.30 sıralarında … Mah…karşısında sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, yaya konumundaki müvekkili …’a çarpması neticesinde yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasında yaya konumunda olan müvekkili …’ın ağır derecede yaralandığını, kaza sonucunda müvekkilinin … Devlet Hastanesi ve … Eğitim Araştırma Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, söz konusu kazanın … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … Soruşturma ve … Karar numaralı dosyada soruşturmasının yürütüldüğünü, … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketinde kaza tarihinde ZMMS poliçesi olduğunu, müvekkilinin belirtilen kazadan kaynaklı geçici ve kalıcı maluliyetinin tespiti ile bu maluliyete tekabül eden maddi zararının davalı sigorta şirketinden tazmininin talep olunduğunu, bu nedenlerle toplam 200 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden kusuru oranında tahsili ile müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından eksik olan evraklar tamamlanmadan dava açma yoluna başvurulduğunu, bu nedenle öncelikle davanın dava şartı yokluğundan reddini talep ettiklerini, dava konusu kaza tarihinde dava dışı …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı araç için; müvekkili şirketçe, 31.05.2011 – 31.05.2012 tarihleri arasında, … no’lu poliçe numarası ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi düzenlendiğini, poliçe üzerinde ölüm/sakatlık halleri için kişi başına teminat limitinin azami 200.000,00-TL ile sınırlandırıldığını, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, kaza tespit tutanakları veya herhangi bir bilirkişi incelemesine dayanmadan sigortalı sürücüye atfedilmiş olan kusur oranına itiraz ettiklerini, manevi tazminat talebinin teminat dışı olduğunu, trafik kazasının 10.01.2012 tarihinde vuku bulduğu gözetildiğinde davanın zamanaşımına uğradığını, iki yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmayan davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın ticari faizi talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava ile ilgili delillerin taraflarına tebliğ edilmediğini, bu nedenlerle öncelikle davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddini, haksız ve mesnetsiz açılan davanın tamamen reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-… C.Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası
2-Poliçe,hasar dosyası
3-Araç takyidat kaydı
4-Davacının kaza nedeniyle tedavi gördüğü hastane evrakları
5-SGK yazı cevabı
6-Adli Tıp Kurumu maluliyet raporu
7-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
Sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Mahkemece yapılması gereken dava konusu trafik kazası nedeniyle yapılan tedavilere ilişkin tüm evraklar toplanarak, Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyet raporu almak, tarafların kusur oranları hususunda bilirkişi raporu almak ve tüm belgeler toplandıktan sonra aktüerya raporu almaktır.
… C.Başsavcılığı’nın … soruşturma nolu dosyasının incelenmesinde; taksirle yaralama suçu kapsamında suçun şikayete tabi olması, tarafların şikayetçi olmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
SGK yazı cevabının incelenmesinde; davacıya dava konusu trafik kazası nedeniyle rapor tarihinden geriye dönül 1 yıl içinde 90 gün sigorta primi olmadığından ödeme yapılmadığı, 24.04.2012-03.05.2012 tarihli raporu için 201,65-TL ödeme yapıldığının bildirildiği görülmüştür.
Hasar dosyası ve poliçenin incelenmesinde; poliçe tarihinin 31/05/2011-31/05/2012 tarihleri arasını kapsadığı, kazanın 10/01/2012 tarihinde meydana geldiği, kaza tarihi itibariyle davalı şirketin sorumluluğunun olduğu görülmüştür.
Adli Tıp kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan rapordan özetle; davacının bir tıp fakültesi ya da eğitim araştırma hastanesinin Ortopedi bölümüne sevki sağlanarak yeni yaptırılacak; eklem açıklıklarını dereceleri ile belirtir, nötral sıfır metoduna göre, sağ ve sol taraf mukayeseli yapılacak ortopedik muayenesi (kısalık-atrofi-pseudoartroz, nörolojik hasar bulunup bulunmadığı vb.) sonucu düzenlenecek raporun gönderilmesi, varsa kırık/yaralanma alanını içine alan grafilerinin mümkün olduğu takdirde dijital ortamda (DICOM) bu incelemelerin düzenlenecek raporları ile birlikte teminen gönderilmesi istediği bildirmişlerdir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, 10/01/2012 tarihinde davacı ile dava dışı sürücü arasında trafik kazası meydana geldiği, dava dışı aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu mali mesuliyet sigortacısının davalı olduğu, davacının malul kaldığı iddiası ile davalı başvuruda bulunduğu, davalının belgelerin eksik olduğu gerekçesiyle ödeme de bulunmadığı, dava şartı yönünden başvurunun yapıldığının kabulü gerekeceği, davanın zamanaşımına uğramadığı, zira 1-Davalının zamanaşımı itirazının 2918 sayılı KTK.nun109/2 maddesinin “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmünün uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterli olduğu, mahkememizce tarafların tüm delilleri toplandığı, maluliyet raporu alınmak üzere Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, ön raporun düzenlendiği görülmüştür.
Mahkememizce ATK ön raporu davacı tarafa 06/04/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekili tarafından ön rapordaki eksiklikler giderilmek üzere 22/11/2019 tarihinde talep dilekçesi gönderilmiş, mahkememizce ilgili hastaneye müzekkere yazılmış, duruşma günü eksikliklerin tamamlanma süreci dikkate alınarak 27/04/2020 tarihine bırakılmıştır.
Mahkememizin 27/04/2020 tarihli 3. celsesi Covid-19 tedbirleri kapsamında 21/09/2020 tarihine ertelenmiştir.
Mahkememizin 21/09/2020 tarihli 4. Celsesinde eksikliklerin giderilmediği görülmüş, davacı vekili tarafından celse de hazır bulunulmak suretiyle eksiklikler giderilmek üzere asile tebligat çıkarılması talep edilmiş, mahkememizce 1 nolu ara karar ile talebin davanın vekil aracılığı ile takip edilmesi nedeniyle reddine karar verilerek davacı vekiline eksiklikleri gidermek üzere bir sonraki celseye kadar kesin ve ihtaratlı süre verilmiş, bir sonraki celse eksiklikleri gidermesi de nazara alınarak 25/01/2021 tarihine bırakılmıştır.
Mahkememizin 25/01/2021 tarihli 5. Celsesi davacı tarafından takip edilmeyerek HMK madde 150 uyarınca işlemden kaldırılmıştır. İşlemden kaldırmadan sonra davacı vekili tarafından süresi içerisinde yenilenerek, yenileme tensip zaptının 3 nolu ara kararı ile davacının bildirmiş olduğu … … Üniversitesi Hastanesi’ne müzekkere yazılarak davacı tarafından başvuruda bulunup bulunulmadığı sorulmuş, ilgili hastanenin 01/04/2021 tarihli cevabı yazısı ile davacı tarafından başvuruda bulunulmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizin 6. Celsesi olan son celsesi 07/06/2021 tarihli duruşmasında ön rapordaki eksikliklerin halen giderilmediği görülmüş, davacı vekili tarafından yeniden süre talebinde bulunulmuştur.
Bu hali ile davacının 06/04/2019 tarihinden mahkememiz son celsesi olan 07/06/2021 tarihine kadar 2 yılı aşkın sürede ön rapordaki eksiklikleri gidermediği görülmüştür.
Tüm bu hususlar dikkate alındığında mahkememizce davacı vekiline davacının maluliyete uğradığına ilişkin olarak raporunu sunabilmesi, yani davacının maluliyete uğradığını ispatlayabilmesi amacı ile yeterince süre verilmiş gerekli yazışmalar davacı vekilinin talebi doğrultusunda yapılmıştır. Buna rağmen davacı vekili verilen kesin süre içerisinde müvekkilinin hastaneye sevkini sağlamamış ayrıca davacının maluliyete uğradığına ilişkin olarak başka bir delil de sunmamıştır. Buna göre mahkememizce davacının maluliyete uğradığını ispatlayamamış olması nedeni ile davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE
2-Alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 35,90-TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,40-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 200,00-TL vekalet ücretinin (dava değeri nazara alınarak) davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/06/2021

Katip …. Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır