Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/432 E. 2020/756 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/432 ESAS
KARAR NO : 2020/756 KARAR
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/05/2018
KARAR TARİHİ : 17/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 15.05.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; ”davalı şirketin bağımsız satış temsilcileri aracılığıyla doğrudan satış yapan bir kozmetik şirketi olduğunu, müvekkilinin ise davalının Türkiye çapında hizmet vermeyi planladığı perakende satış mağazalarının Kurulum ve İşletimini üstlenmek amacıyla kurulmuş olan kozmetik firması olduğunu, davalının 2017 yılı başlarında perakende satışa geçmeye karar verdiğini, bunun için dava dışı … ile anlaşma sağlandığını, …’ de … … ile anlaştığını, ancak perakende mağazalarının, açılışlarının ilk etapta ciddi bir maliyet gerektirdiğinden yardım desteği konusunda … ile anlaşma sağlandığını, tüm bu anlaşmalar sonucunda müvekkili … Mağazacılığın 25/12/2017 tarihinde … ve … … tarafından kurulduğunu, perakende satışı için reklam organizasyonu, saha içi çalışmalar vb. olmak üzere müvekkilleri tarafından bütün hazırlıkların yapıldığını, sözleşmenin imzalanacağının düşünüldüğü 23/02/2018 tarihli toplantıda ise davalı şirket tarafından sözleşme akdinden vazgeçildiğini, bunun üzerine davalı şirkete haksız bir şekilde sözleşme imzalamaktan vazgeçmiş olması sebebiyle …. Noterliğinin 30/03/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilerek tebliğ edildiğini, ancak davalı şirket tarafından gönderilen karşı ihtarname ile müvekkilinin zararlarının ödenmeyeceğinin bildirildiğini beyanla neticeten fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000,00-TL maddi tazminatın 05/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masraf ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin doğrudan satış sistemi ile tüketiciye ulaştığını, dönem ürünlerinin tüketiciye ulaşabileceği çeşitli platformlarda da yer alarak kazanç sağladığını, 2017 yılından itibaren ürünlerinin doğrudan satışın yanında bazı özel mağazalarda da satışın gerçekleştirilebilmesi amacıyla çeşitli plan ve çalışmalar yaptığını, bu kapsamda sektörde deneyimli bir isim olan … ile birlikte böyle bir çalışmanın yapılması amacıyla çeşitli görüşmeler gerçekleştirildiğini, müvekkili tarafından perakende satış sektörüne giriş amacı ile 40 kişilik bir proje ekibi oluşturduğunu, ekibin yönetimine … ‘ in getirildiğini, bu esnada … A.Ş.’nin ekonomik iflası sebebiyle müvekkilinin … şirketi ile işbirliği yapmasının mümkün olmadığını, … tarafından müvekkili şirket …’e ait … isimli bir şirkete yönlendirildiğini, … ile görüşmeler yapılırken davacı şirketin ortaya çıktığını, müvekkili şirketin iyi niyet ile davacı ile sözleşme görüşmelerine başladığını, ancak davacının iddiasının aksine sözleşmenin ana konularında mutabakat sağlanamamış ve görüşmelere …’ın da gelmemeye başladığını, sözleşme görüşmeleri devam ederken temel konularda fikir ayrılıkları meydana geldiğini, görüşmeler devam ederken … şirketinden haklarını alamayan işçilerin müvekkili şirketi rahatsız etmeye başladığını, müvekkiline davacı şirketin …’ın paravan şirketi olduğunun beyan edildiğini, davacı tarafından haklarının müvekkili şirket tarafından verilmesi gerektiğinin beyan edildiğini, tüm bu hususlar sonucunda müvekkili şirketin davacı ile birlikte bu projenin sürdürülebilirliğine inancı kalmadığını ve davacı şirkete olan güveninin sarsıldığını, bu nedenle de davacı şirket ile olan proje görüşmelerinin sonlandırılmasına karar verildiğini, müvekkili şirket tarafından görüşmelerin sonlandırıldığı bilgisi 23/02/2018 tarihli toplantıda davacı ortağı … ve danışmanı …’e şifahen söylendiğini, akabinde … Noterliği aracılığı ile resmi bildirim yapıldığını, ancak ihtarnamenin davacı şirketin ticaret sicilinde tescilli adresinde belirtilen binanın fiziken olmaması sebebi ile tebliğ edilemeden iade edildiğini, ticaret sicilde tescilli adresi bile gerçek olmayan davacının, bu olay sebebi ile uğradığı tek bir somut zararının olmadığını, dilekçesinde de uğradığını iddia olunan hiçbir zarar somut bir şekilde ortaya konmadığını beyanla neticeten davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını karar verilmesini talep etmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 09.12.2019 tarihli 7 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Dosyada, güzellik uzmanı bilirkişinin incelemesi çerçevesinde, yazılı olarak imzalanmış herhangi bir prensip anlaşması, ön anlaşma mutabakat belgesi veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu süreçte davacı tarafın yaptığını iddia ettiği masraflar ile ilgili herhangi bir resmi belge veya fatura dosyada mevcut değildir. Bu rapor da, heyetimizden kaynaklanmayan sebeplerle, mezkûr kapsamda bir tekemmül etmiş bilirkişi raporu mahiyeti arz edememektedir. Davacının bu aşamadan sonra delil ibraz edip edemeyeceği de, Usul Hukukuna ait bir yön olup münhasıran Mahkemenin takdirindedir. Davacı tarafın, davalı … San. Tic. A.Ş.’nden yaptığını iddia ettiği giderler için tazminat isteyebilmesi için bu giderleri belgelendirmesi, resmen kabule salih belgeler üzerinden iddialarını ıspat etmesi gerekmektedir. Bunun akabinde, eğer Mahkeme davacı yana delil sunma imkanı sağlarsa, meselenin culpa in contrahendo ilkesinin işaret ettiği yönde malı ve sektörel açıdan değerlendirilmesinin mümkün olabileceği” şeklinde ön kanaat raporunu sunmuştur.
Bu raporda eksikliği belirlenen hususların tamamlanmasından sonra yan vekillerinin itirazları da dikkate alınarak bilirkişi kurulundan ek rapor düzenlenmesi istenilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 03.06.2020 tarihli 4 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “Davacının uğradığını iddia ettiği zarar nedeniyle düzenlenmiş olduğu herhangi bir fatura olmadığından, bu hususta taraf defterlerinden herhangi bir kaydın olmasının fiilen mümkün olmadığını, savunmalar yönünden asli takdirin yüce yargı makamına ait bulunduğu yönündeki tespitimizde bir değişiklik olmadığı, sektör uzmanı bilirkişisininde kök raporda yer bulan kanaatinin özünü muhafaza ettiği, KÖK RAPORUNDAN sonra davacısının dilekçe ekinde sunduğu fatura ve belgelerin yukarıda arz edildiği şekilde olduğu, sunulan bu gerçek masraf faturaların ve gerekse diğer belgelerin dava konusu olaya ilişkin olup, olmadığı tespitinin uzmanlık alanımıza girmediği, yine mevcut dosya durumuna göre, taraflar arasında sözleşme akdedilmemesi sonrasında, davacının yaptığını idda ettiği, bu masraflardan başka bir iş nedeniyle faydalanıp, faydalanmadığınındı anlaşılamadığı” yönündeki tespitlerini ek rapor olarak sunmuşlardır.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki dava bir tazminat davası olup, davacı, davalı şirketin perakende satış mağazaları açabilmesi için yürütülen sözleşme görüşmeleri esnasında gerekli tüm altyapı çalışmalarını yaptığı iddiası ile davacının sözleşme imzalamaktan imtina ettiği bu nedenle de doğan maddi zararının fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00-TL’sini 05/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmektedir
Davalı ise, taraflar arasında sözleşme görüşmeleri yürütüldüğü, ancak sonuca ulaşılamadığı, görüşmeler sonunda sözleşme imzalama zorunluluğu olmadığı, görüşmelerin sona ermesinde davacının kusurunun mevcut olduğu, davacının bir zararının olmadığı, buna ilişkin dava dilekçesinde de somut bir done sunulmadığı, sözleşme görüşmelerinin sona ermesinde harcanan para ve mesai bir yana şirketlerinin perakende pazarına giriş stratejisinin sekteye uğradığı ve maddi ve itibari olarak zarar gördükleri gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesini istemektedir.
Kozmetik markası olan … tarafından, 1886 yılında Amerika’ da New York’ta … adında bir parfümeri şirketi olarak kurulmuştur. Bu şirket 1928 yılından sonra da … adını aldığı anlaşılmıştır.
… ürünleri, (parfüm, kişisel bakım ve kozmetik ürünleri), serbest kadın satış temsilcileri iş modeli ile katalog üzerinden müşterilere doğrudan satılmaktadır, 100’den fazla ülkede toplam 6 milyonun üzerinde temsilcisi bulunmaktadır.
Dosyada, bilirkişinin incelemesi çerçevesinde, yazılı olarak imzalanmış herhangi bir prensip anlaşması, ön anlaşma mutabakat belgesi veya sözleşme bulunmamaktadır.
Davacı tarafından sunulan USB bellek içindeki donelerin tetkikinde, davacının yapmış olduğunu iddia ettiği hazırlıklara ilişkin herhangi bir ticari defter kaydı ya da faturaya rastlanılmamış olup, sunulan USB içinde aşağıda listelenen belgeler mevcuttur.
Bunlar 1- … Lansman Detayları, 2- Lansman Davetli Listesi, Kartvizit, Sunum, 3- … Logolu İşler, 4-… Eğitim Planları Dokümanları, 5- … İşletim Sistemi Donanımı, 6- Mağaza Konsept Tüketici Testi Çalışmaları, 6- Sözleşmeler, 7- Stok Belirleme Ürün Görselleri, 8- … ile yapılan e-mail yazışmalarının bulunduğu bilirkişi kurulumuzca saptanmıştır, ancak davacı şirketin, davalı şirket ile yapmış olduğu sözleşmeden kaynaklanan masraflarının faturalarını sunduğunu beyan etmekte ise de söz konusu faturalara gerek dosyanın tetkikinde ve incelemede sunulan USB’lerde de rastlanılmamıştır.
Zaten, davacı tarafından söz konusu yapılmış olduğu iddia edilen masraflara hazırlıklara ilişkin olarak davacı tarafından düzenlenmiş herhangi bir faturaya da dosyada rastlanılmadığından davalı kayıtlarında herhangi bir tespit yapmak da mümkün olmamıştır.
Ancak davalı tarafından davacıya tebliğ edilen … Noterliğinin 07/03/2018 tarihli … yevmiye nolu İhtarnamesinde ;”…taraflar arasında gerçekleştirilmesi düşünülen işbirliği projesinin, daha önce bildirilen sebepler ile sona erdirildiğini, 23/02/2018 tarihindeki şirket genel merkezindeki toplantı ile açıklandığını, e- posta ile de bildirildiğini, akabinde talebini sonucunda yapılan 26/02/2018 tarihli toplantıda da bir kez daha projenin sonlandırıldığının bildirildiği, ” şeklinde olduğu görülmektedir.
Davacının uğradığını iddia ettiği zarar nedeniyle, düzenlemiş olduğu herhangi bir fatura olmadığından, bu hususta taraf defterlerinde herhangi bir kaydın olmasının fiilen mümkün olmadığı belirlenmiştir.
Ancak diğer yandan, HMK.md.194 gereği, davalının sözleşmeden cayması sebebiyle davalı projesi için yapılan hazırlıklardan zarar ettiği iddiasına ilişkin olarak, uğradığını iddia ettiği zarar kalemlerini isteme hakkına haizdir, buna ilişkin geçerli masraf belgelerini ( fatura, perakende satış fişi vs. ) detaylı ve somut olarak ortaya koyması ve açıklaması gerekir.
Davacı …Ş. ile davalı … San. Tic. A.Ş. arasında … perakende mağazaları açmak amacıyla görüşmeler yapıldığı yanlar arasında ihtilafsızdır.
Bu görüşmelerde 22.12.2017 tarihinden itibaren e-mail aracılığıyla sözleşme planlama, görüş bildirme içerikli yazışma ve dokümanlar 1- Mağaza konsepti belirlenmeye çalışıldığı, 2-… online eğitim planı üzerinde çalışıldığı, 3-… perakende mağazalarında kullanılmak üzere kartvizit, koku, giftcard, poşet vb. üzerinde görüş alışverişinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında 15.02.2018 tarihinde bir tanıtım toplantısı organize edildiği, … San. Tic. A.Ş. tarafından bu süreçte faturalandırılmış bazı ödemelerin yapılmış olduğu, … Ofisi’ne 15.12.2017 tarihinde “Mağazacılık İşbirliği Sözleşmesinin Hazırlanması” karşılığı 9.800,00-TL … Şirketi’ne 07.02.2018 tarihinde 33.984,00-TL … Ofisi’ne “… Sözleşmesi ile ilgili Rekabet Hukuku yönünden …’dan danışmanlık alınması” karşılığı 19.02.2018 tarihinde 5.768,00 TL … Tic. A.Ş ‘ den mağaza dekorasyonunda kullanılmak üzere alınan muhtelif ürünlere karşılık 06.04.2018 tarihinde 98.777,00-TL görülmekledir. Bu rakamların toplamının 148.329,00-TL etmesine rağmen davacı vekili ek rapor incelemişine sunduğu dava dışı şirketler tarafından davacı şirket adına düzenlenmiş olan 2.186.993,86 TL’li kayıt sunmuştur. Bu fatura karşılığı alınan ürünlerin başka amaçla kullanılıp kullanılmadığı, iki taraf arasında sözleşme görüşmelerinin yürütüldüğü ancak sonuca ulaşılamayan iş ilişkisinde kullanılıp kullanılmadığı belirlene bilmiş değildir.
Davacıya bu raporlar çerçevesinde davasını ıslah etmesi için süre verilmesine rağmen davacı mahkememiz bilirkişilerince bulunan ve mahkememizin kabulünde bulunan 148.329,00-TL ye veya kendilerinin yaptıklarını iddia ettikleri masraf tutarı olan 2.186.993,86 TL ye davalarını ıslah etmemişlerdir.
Dosyamızdaki talep menfi zararın bir sözleşmenin imzalanması aşamasında yerine getirilmemesi nedeniyle güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarar olduğu, davacının sözünü ettiği masrafların ise dava dışı şirketler ile sözleşme öncesi yapılması gereken bu nedenle ortaya çıkan masraflar olduğu, bu giderlerin davalıdan talep edilemeyeceği, iş hacminin gelişmesine engel olunduğuna yönelik iddianın da yerinde görülmediği, kaldı ki davacı şirket tacir olup destek sözleşmesi kapsamında ajans ile görüşmeler yaparken bayilerin kurulması için de gerekli hazırlığı yapması ve yurt dışından getirilecek olan ürünlerin ithalat süresini göz önünde bulundurması gerektiği, hazırlıkların bu nedenle daha esnek ve uzun sürdüğü kanaatine varılarak ıslah edilmeyen bu davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile şimdilik talep gibi 20.000,00-TL üzerinden hüküm kurmak gerekmiştir.
Taraflar tacir olduklarından ilişkilerinde faiz esas olup, önceden kararlaştırılmasa bile faiz istenebilir. Bir alacağa faiz istenebilmesi için, ödeneceği tarihin net olarak belli olması veya belli değilse alacaklı tarafından çekilerek bir ihtar veya ihbar ile borçlunun temerrüde düşürülmesi veya icra takibine başvurulması gerekir. Dosyamızda davalının temerrüdüne dair bir belge ve iddia yoktur. Bu nedenle temerrüt dava tarihinde oluşmuştur, zaten talepte bu yöndedir.
Tüm bu açıklamalardan belirlendiği üzere asıl davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile şimdilik 20.000,00-TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-İş bu asıl davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile şimdilik 20.000,00-Tl’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar ve ilam harcı 1.366,20-TL nin peşin alınan 341,55-TL den düşümü ile kalan 1.024,65-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 381,65-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 5.869,61-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır