Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/422 E. 2018/1078 K. 13.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/422 Esas
KARAR NO : 2018/1078
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ: 20/05/2016
KARAR TARİHİ: 13/11/2018
Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin 09/10/2012 tarihinde … A.Ş. ile… ada, C blok, 1 numaralı bağımsız bölümü satın almak amacıyla sözleşme imzaladığını, sözleşme eki olarak senetler düzenlendiğini, müvekkilinin bu sözleşmenin feshi ve sözleşmeden kaynaklanan tüm senetlerin iptali için … A.Ş.aleyhine İstanbul…Tüketici Mahkemesinin …E. sayılı dosyası ile dava açtığını, mahkemenin …sayılı kararıyla, satış vaadi sözleşmesinin feshi ile bu sözleşmenin eki niteliğindeki tüm senetlerin iptaline, bu senetler yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verdiğini, mahkeme kararının 10/11/2015 tarihinde kesinleştiğini, ancak senetlerin kötü niyetli olarak davalı … A.Ş.’ ye ciro edilip teslim edildiğini, davalı şirket tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin borcu olmadığı halde iptal edilmiş senetler için toplamda 43.654,72 TL ödediğini, dava konusu senetlerin hem nama hem de emre yazılı olduğunu, bu senetlerin Tüketici Kanunu gereği geçersiz olduğunu beyanla müvekkilinin senetler gereğince davalıya borçlu olmadığının tespitine, senetlerin iptaline, ödenen 43.654,72 TL’nin dava tarihinden itibaren başlamak üzere değişen oranlarda yasal faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili yanıt dilekçesi ile icra takibine konu edilen bonlarda müvekkili şirketin yasal hamil olduğunu, bu nedenle davacının lehtara karşı ileri sürebileceği def’ileri müvekkili şirkete karşı ileri süremeyeceğini, söz konusu mahkeme kararının ancak davacı ile dava dışı şirket arasında bir hüküm doğurabileceğini, müvekkili şirketin dava konusu senedi yasal ciro silsilesi içerisinde dava dışı … Şti.’ den alacaklarına karşı aldığını ve iyi niyetli olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul … Tüketici Mahkemesi’nin 26/01/2017 tarihli …esas, … karar sayılı görevsizlik kararı üzerine Mahkememize tevzi edilen dosya, Mahkememiz esasının 2018/422 sırasına kaydedilmiştir.
Bakırköy …İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, dosyamız davalısı tarafından dosyamız davacısı ile birlikte dava dışı Kentyap İnşaat şirketleri aleyhine, kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan takip olup, takip dayanağı kambiyo senetlerinde davacının keşideci, …AŞ’nin lehtar olduğu, davacı borçlunun, ihtirazi kayıtları, kapak hesabına göre dosya borcunu ödediği anlaşılmıştır.
İstanbul …Tüketici Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde, dosyamız davacısı tarafından, senet lehtarı dava dışı şirket aleyhine açılan menfi tespit davası olduğu, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin feshi talebinin kabulüne, takibe de dayanak kılınan senetler nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve senetlerin iptaline karar verildiği, kararın denetimden geçmeden kesinleştiği görülmüştür.
Dava, tüketici işlemi kapsamında verildiği iddia olunan senetlere dayalı olarak başlatılan takip dosyası kapsamında ihtirazi kayıtla ödenen miktarın istirdadı istemini konu almaktadır.
Öncelikle eldeki davada görev sorununun çözülmesi gerekmektedir. İstanbul …Tüketici Mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş ve İstanbul BAM 16.Hukuk Dairesince istinaf istemi reddedilmiş ise de Yargıtay …Hukuk Dairesinin 28/04/2016 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere uyuşmazlık temelde tüketici hukukundan kaynaklanmaktadır. Davalı yönünden uyuşmazlık her ne kadar kambiyo hukukundan kaynaklanmakta ise de temel uyuşmazlık konut satışı olup Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına girdiğinden görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olup, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır. Yine Yargıtay …Hukuk Dairesinin 23/05/2016 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamında da “dava ve takip konusu senedin davacı ile dava dışı müteahhit arasında akdedilen daire satış sözleşmesi gereği verilen sıralı senet olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Senedin dayanağı olan temel ilişki tüketici işlemidir. Buna göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir.” denilerek görevli mahkeme tayin edilmiştir. Yüksek Mahkeme kararlarında da belirtildiği üzere eldeki davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine ait ise de Bölge Adliye Mahkemesince, Tüketici Mahkemesinin görevsizlik kararına karşı istinaf istemi kesin olarak reddedildiğinden, Mahkememizce görevsizlik kararı verilememiştir.
6102 sayılı TTK.nun 778.maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 687/1.maddesi gereğince, poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.
Bununla birlikte, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Yasanın 4/5.maddesi uyarınca tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir. Aynı husus, senetlerin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan 4077 Sayılı TKHK.nun 6/A maddesinde, taksitli satışlarda kıymetli evrak niteliğinde düzenlenecek senetlerin, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenleneceği, aksi halde kambiyo senedinin geçersiz olacağı yönünde belirtilmiştir.
Eldeki davada her taksit için ayrı ayrı düzenlenen bonolarda alacaklı olarak “…AŞ veyahut emrühavalesine” ibaresi bulunduğundan, bu senetler nama yazılı olmadığından geçersizdir.
Yargıtay …Hukuk Dairesinin 01/03/2017 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamına konu olan ve dosyamız uyuşmazlığı ile aynı olan uyuşmazlıkta Yüksek Mahkeme, senetlerin geçersizliğini belirttikten sonra, ödemenin, ciro yolu ile senetleri devralan şirketten de tahsiline karar verilmesi gereğine işaret ederek kararı bozmuştur. Yine İstanbul …Tüketici Mahkemesini 24/04/2015 tarih, …esas ve… karar sayılı kararına konu olan ve lehtarı Kentyapı şirketi olan, ciro yolu ile davalıya geçmiş senetlere ilişkin olarak açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda, Mahkemece ” 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki yasanın 6/a maddesi ile taksitli satışlarda sözleşmeden ayrı kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse senedin her taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde sadece nama yazılı olarak düzenlenceği aksi halde kambiyo senedinin geçersiz olacağı düzenlemesi getirilmiştir. Anılan yasal düzenleme emredici nitelikte olup hakim tarafından resen gözetilmesi gerekir. Bu yasal düzenleme karşısında dava konusu senet sadece nama yazılı olarak düzenlenmediğinden geçersizdir, bu durumda senedin ciro yolu ile devri geçersizdir.” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve bu karar Yargıtay ….Hukuk Dairesinin 29/01/2018 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamı ile onanmıştır.
Görüldüğü üzere, benzer mahiyetteki uyuşmazlıklarda, hatta yine Kentyapı lehine düzenlenen ve ciro edilen senetlere ilişkin davada, Yüksek Mahkeme ciro ile devralan lehtarın da keşideci tüketiciye karşı takip yapamayacağı yönünde karar vermiştir.
Buna karşın, gerek Yargıtay …Hukuk Dairesi ilamlarında gerek Hukuk Genel Kurulu’nun kararlarında, TTK hükümlerine atıfla senedin tüketici senedi olarak verilmesi nedeni ile TKHK’nun 6/A maddesi gereğince nama yazılı düzenlenmesi gerektiği iddiasını takip alacaklısına karşı ileri süremeyeceği gibi, keşidecinin bu durumu sonradan iyiniyetli hamile karşı da ileri sürmesinin mümkün olmadığı belirtilmiş ise de Mahkememizce yukarıda özetlenen ve temyiz mercii olan Daire kararlarının somut olaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Hem 4077 sayılı Yasada hem 6502 sayılı Yasada, nama yazılı olmayan senetlerin tüketici yönünden geçersiz olduğu kesin olarak ifade edilmiştir. Bu hükümlerde, iyiniyetli hamil ayrımı yapılmaksızın senetlerin tüketici yönünden geçersiz olacağı kabul edilmiştir. Şayet yasa koyucu, TTK hükümlerini saklı tutmak istese idi, TTK hükümlerinin saklı olduğuna dair istisna hükmü düzenlerdi, oysa TTK’dan sonra yürürlüğe giren Tüketici Yasası’nda da bu hususa hiçbir istisna belirtilmeksizin senetlerin tüketici yönünden geçersizliği esası kabul edilmiştir. Yasada açıkça senetler geçersizdir denilmiş olup kimin yönünden geçersiz olduğu hususunda (6762 sayılı TTK’nun 690.maddesinin yollamasıyla bonolarda da uygulama yeri olan 6762 sayılı TTK’nun 599.maddesine ve 6102 sayılı TTK.nun 778.maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 687/1.maddesi rağmen) hiçbir ayrım gözetilmemiştir.
Yasanın düzenleme biçimi ve amacı birlikte değerlendirildiğinde de senetlerin herkese karşı geçersiz olduğu anlaşılmaktadır. Hüküm tüketiciyi korumak için getirilmiş olup, ciro halinde bu hükmün uygulanmaması, hükmü tamamen anlamsız kılmaktadır.
Gerek senetlerin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Yasanın, gerek dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Yasa’nın, 6762 ve 6102 sayılı Yasanın açık hükmüne rağmen, senetlerin tüketici yönünden geçersiz olduğunu düzenlemesi, Yasanın amacı ve düzenleniş biçimi hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava dayanağı senetlerin davacı için davacı yönünden geçersiz olduğu, bu senetlerin sözleşme kapsamında tanzim edildiğinin Mahkeme kararı ile sabit olduğu, sözleşme kapsamında Yasaya aykırı olarak düzenlenen senetleri ciro yolu ile devralan hamile karşı da bu hususun dermeyan edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Şu halde davacı tarafından ödenen 43654,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekir. Mahkememizce de bu yönde karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile 43.654,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 2982,00 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı ile 754,52 TL peşin harcın ve davacı tarafından karşılanan 110,25 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; davalı tarafından karşılanan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 5151,94 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …