Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/404 E. 2022/723 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/404 Esas
KARAR NO : 2022/723

DAVA : İtirazın İptali (Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/05/2018
KARAR TARİHİ : 08/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Banka ile davalı grup şirketleri arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi ile kredi ilişkisine girilmiş ve davalı borçlu firmatara nakdi ve gayrinakdi krediler kullandırılmış olduğunu, davalı gerçek şahıs borçlular ise, iş bu genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, borçlular krediden kaynaklanan taksit borçlarını vadesinde ödemeyince kendilerine Bakırköy … Noterliğinden keşide edilen 12.03.2018 tarıh ve … yevmiye no.lu hesap kat ihtarnamesi keşide edilmiş; fakat ihtarnamenin gereği yerine getirilmemiş, müvekkil banka alacaklarının ödenmediğini, bunun üzerine davalı asıl borçlu firmalar ile müşterek borçlu ve müteselsil kefiller de dahil olmak üzere kendileri aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatılmış ve takip akabinde de müvekkil bankanın alacağının tehlikeye düşmemesi ve mal kaçırmaları ihtimaline binaen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D iş sayılı dosyası ile ihtiyati baciz başvurusu yapılmış ve Mahkemece verilen ihtiyati haciz kararı esas takip dosyasından icraya konulduğunu, davalı borçluların itirazı ile takibin durduğunu, davalı borçlular kendilerine gönderilen hesap kat ihtarnamesine ve eki hesap özetine İcra ve İflas Kanunu’nun 68/b.maddesinin 2.fıkrasındaki ‘Süresi içinde (Değişik ibare: 4949 – 17.7.2003 / m.18) “gönderilen” hesap özetinin muhtevasına, alındığından itibaren bir ay içinde itiraz etmeyen krediyi kullanan taraf, hesap özetinin gerçeğe aykırılığını ancak borcunu ödedikten sonra dava edebilir’ hükmü gereğince davalı borçlular tarafından hesap özetine itiraz edilmemiş olup, davalı borçlular, hesap özetindeki borca ancak borcun tamamını ödedikten sonra itiraz edebilir. Bu nedenle davamızın takibe konu asıl alacağa uygulanacak yıllık %3,96 oranı ile birlikte talebin kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takibe haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olarak yapmış olduğu türn itirazlarının iptali ile takibin devamına, haksız ve kötü niyetli davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahküm edilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; genel kredi sözleşmesi üzerinde bulunan imza müvekkillerinin eli ürünü olmadığını, ortada hukuken geçerli bir sözleşmenin varlığı davacı tarafından ispatlanamamışken davacı tarafın sözleşmeye dayanarak alacaklı olduğuna yönelik beyanları dayanaksız ve kötüniyeti açık olan beyanlar olup Mahkeme tarafından imza aşıtlarının dosyaya celbi ile sözleşme aslı üzerinde Grafolojik İnceleme yapılarak imzaların geçerliliğinin saptanması gerektiğini, davacı tarafından müvekkili tarafından varlığı inkar edilmiş ve imzaları kabul edilmemiş genel kredi sözleşmesi hükümlerine dayanılarak faize ve sözleşmenin buna bağlı olarak banka kayıtlarının kesin delil vasfi taşıdığına ilişkin beyanlarda bulunutmuş olup Mahkeme tarafından takdir edileceği üzere sözleşmenin hukuki varlığı tespit ve ispat olunmadan davacının bu afakı beyanlarının hiçbir geçerliliği bulunmadığını, keza müstekar Yargıtay İçtihatları gereğince davacı tarafın öncelikle sözleşmenin varlığını ispat etmesi ve alacağını belgelendirmesi gerektiğini, imzaya itiraz Adana … İcra İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına da sunulmuş olup dava dilekçesinde belirtilen hesap kat ihtarı usulüne uygun düzenlenmediği gibi ayrıca itiraza uğramış ve içeriği kabul edilmediğini, bir an için dayanak gösterilen genel kredi sözleşmesinde bulunan imzaların müvekkillere ait olduğu düşünülse dahi; davalı müvekkilin, davacı tarafa herhangi bir borçlan ya da taahhütleri bulunmadığını, herhangi bir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an davacı ile müvekkil davalı arasında genel kredi sözleşmesi sözleşmesinin var olduğu düşünülse dahi, davacı tarafın iddia ettiği gibi, söz konusu sözleşmeye istinaden, davalı müvekkil lehine dava dışı banka tarafından kredi kullandırılmadığını, ihtarnameye itiraz edilmiş ve borcun bulunmadığı ayrıca imzaya itirazlarımızın saklı tutulduğu davacı tarafa ihtarname ile iletilmekle bu nedenle muacceliyet ve temerrüt olgusu gerçekleşmediğini, davacı yanın likit olmayan ve muhakemeyi gerektiren alacaklarda icra inkar tazminatına hükmedilmesi, gerek yasaların emredici hükümlerine gerekse Yargıtay içtihatlarına aykırı olup söz konusu alacağın olup olmadığının belirlenmesi için ayrıntılı bir bilirkişi incelemesi gerektiğini, somut olayda, yanlar arasında alacak tutarını gösteren yazılı bir sözleşme olmadığından alacağın miktarı bilirkişi incelemesiyle ortaya çıkmış, yani muhakemeyi gerektirmekle bu haliyle icra inkar tazminatı isteminin hiçbir şekilde yerinde olmadığını, davanın reddine, davacı yan aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Genel Kredi Sözleşmesinin incelenmesinde; Davacı banka ile Davalı grup şirketleri borçlular …. A.Ş., …A.Ş., …A.Ş., … Tarım Ürünleri San. ve Tic. A.Ş., … Holding A.Ş. ve… Tük. Ürün. Paz. Dağ. ve Ticaret A.Ş. arasında 17.07.2014 tarihinde 20.000,000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı-borçlular… ve…’in de düzenlenen Müteselsil Kefalet ve Hesap Rehni Sözleşmesi ile 20,000.000,00 TL kefalet limitiyle sorumlu olmak kaydıyla kefalet imzalarının bulunduğu, sözleşme kapsamında davalı borçlu firmalara nakdi ve gayrinakdi krediler kullandırıldığı, kullandırılan bu kredilerden kaynaklanan borcun bankaya ödenmemesi somucu davaya konu borçların oluştuğu anlaşılmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının İstanbul … İcra Dairesinin …esas sayılı takip dosyasında kredi sözleşmesinden kaynaklanan 4.047.517,85-EUR asıl alacak 14.265,01-EUR işlemiş faiz, olmak üzere toplam 4.061.782,86-EUR için takip yapıldığı, borçlunun da süresi içerisinde 16/04/2018 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu görülmüştür.

Banka müfettişi bilirkişinin 09/03/2020 tarihli 12 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacı banka ile Davalı grup şirketleri borçlular …. A.Ş., …A.Ş., … Tic. A.Ş., … Tarım Ürünleri San. ve Tic. A.Ş., … Holding A.Ş. ve… Tük. Ürün. Paz. Dağ. ve Ticaret A.Ş. arasında 17.07.2014 tarihinde aslı Mahkeme kasasına, sureti dava dosyasına sunulu 20.000,000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı-borçlular …ve…’in de düzenlenen müteselsil kefalet ve hesap rehni sözleşmesi ile 20,000.000,00 TL kefalet limitiyle sorumlu olmak kaydıyla kefalet imzalarının bulunduğu, sözleşme kapsamında davalı borçlu firmalara nakdi ve gayrinakdi krediler kullandırıldığı, kullandırılan bu kredilerden kaynaklanan borcun bankaya ödenmemesi sonucu davaya konu borçların oluştuğu, sözleşmenin geçerli olduğu dikkate alındığında, davacı bankanın davalıları takip ve dava hakkının mevcut olduğu, 26.03.2018 Takip tarihi itibariyle; Davacı bankanın Davalılar, … Tarım Ürünleri San. Ve Tic.A.Ş., … A.ş., … A.ş. ve …A.Ş. firmalarına kullandırdığı işletme destek kredilerinden 4.047.517,85 EURO Asıl alacak ile 14.265,01 EUR MKKP (mahrum kalınan kar payı) toplamı 4.061.782,86 EUR alacaklı olduğunun tespit edildiği, Davacı Bankanın 28.03.2018 takip tarihinden itibaren, borç tamamen tahsil oluncaya kadar 4.047.517,85 EUR tutarındaki asıl alacağı (matrah) için aylık %0,33, yıllık ise %3,96 MKKP (mahrum kalınan kar payı) ve … üzerinden hesaplanacak %5 oranındaki BSMV’ni talep edebileceği, tarafların masraf, vekalet ücreti, tazminat ve benzen diğer taleplerinin mahkemenin takdirleri içinde kaldığı belirtilmiştir.
Grafolog bilirkişinin 03/11/2020 tarihli 8 sayfadan ibaret raporunda özetle; Yazı ve imza incelemelerinde geçerli tüm grafolojik tanı yöntemleri dikkate alınarak; lup, stereomikroskop, … dacument dedector ve bilgisayar’scan kullanılarak yapılan incelemelerde,
İnceleme konusu 1 ve 2 numaralı belgelerde (GKS ve müteselsil kefalet ve hesap rehni sözleşmesi) …’e atfen atılmış imzaların ve borçlu şirketlere ait kaşeler üzerine atılmış sol taraftaki imzaların, aynı zamanda, inceleme konusu 3 numaralı belgelerde (kredi tahsilat planı belge asılları)… A.Ş, …A.Ş. ve … Tarım Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.’ne atfen atılmış imzaların …’in eli ürünü olduğu,
İnceleme konusu 1 ve 2 numaralı belgelerde Şekip…’e atfen atılmış imzaların ve borçlu şirketlere ait kaşeler üzerine atılmış sağ taraftaki imzaların Şekip…’in eli ürünü olduğu,
İnceleme konusu 4 numaralı talep formundaki … A.Ş. atfen atılmış imzaların Aslan…’in eli ürünü olduğu belirtilmiştir.
Banka müfettişi bilirkişinin 09/06/2021 tarihli 15 sayfadan ibaret 1. ek raporunda özetle; Davacı banka ile davalı kredi lehtarları …A.Ş., … A.Ş., … Tarım Ür. San. Ve Tic. A.Ş. arasında Müteselsil Kefalet Ve Hesap Rehni Sözleşmesi ve Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, iş bu sözleşmeyi davalı kefillerinde (… – Şekip…) müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşmeye istinaden (4) adet proje kredisi kullandırıldığını, bahse konu proje kredileri ödenmediği için, davacı bankanın davalı kredi lehtarı 3 adet şirket ile 2 adet gerçek kişi kefiller aleyhinde takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği,
Kefalet Limiti ve Davalı Kefillerin Sorumluluğu: Davalı kefillerin (… – Şekip…) sözleşmede gösterilen kefalet limitinin 20.000.000,00-TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 19.999,999,95-TL’nın (4.047.517,85 Euro x 4,9413-) kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefillerin hem kendi ve hem de davalı kredi lehtarları şirketlerin temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı, kefalet limitiyle sınırlı olmaksızın (Çünkü, hesap kat ihtarıyla temerrüde düşürülmüşlerdir de ondan) müteselsilen sorumlu sayılabileceklerinin düşünülebilineceği (lütfen bkz: TBK 589 m. mülga B.K 490.m’.nın sayın yargı makamınca değerlendirilebilineceği)
Davacı bankanın takip tarihi itibariyle alacakları;
… Tarım Ürün. San ve Tic A.Ş. yönünden; Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 3.939.601,94 EURO’ya yıllık 03,96 oranında sözleşmesel olarak işleyecek temerrüt kar payı İle birlikte istenilebileceği,
¸ …Tic.A.Ş. yönünden; Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 92.434,76 EURO’ya yıllık %3,96 oranında sözleşmesel olarak işleyecek temerrüt kar payı ile birlikte istenilebileceği,
¸…A.Ş. yönünden; mahkemece raporun benimsenmesi halinde, takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 15.481,15 EURO’ya yıllık %3,96 oranında sözleşmesel olarak işleyecek temerrüt kar payı İle birlikte istenilebileceği,
¸Yukarıda 3 ayrı başlık altında firmalar bazında sunulan alacakların icmali;
¸
Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; fazlaya ilişkin 5.921,56 EURO’nun (4.061.782,86-4.055.861,30-) reddi durumunda, takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı (ticari nitelikli krediler için) 4.047.517,85 EURO’ya yıllık %3,96 oranında sözleşmesel olarak işleyecek temerrüt faizi ile birlikte istenilebileceği,
Davacı her ne kadar 1) … A.Ş. 2) … A.Ş. 3) … Holding A.Ş. ve 4) … Tük. Ür. Paz. Dağ. ve Tic. A.Ş. firmaları hakkında takip ve dava açmış ise de, anılan davalılar adına herhangi bir kredi kullandırılmadığı gibi, yine bu firmaların kefaleten de bir sorumlulukları bulunmadığı için, anılan bu davalılar bakımından dava açılmasında hukuki bir yarar bulunmadığının düşünüldüğünü,
Dava tarihinden sonra olmak üzere toplam 39.082,11 TL’lık kısmi tahsilat sağlandığını, iş bu tahsilatın dosyanın kesin infazı sırasında nazara alınması gerektiği belirtilmiştir.
Banka müfettişi bilirkişinin 16/03/2022 tarihli 3 sayfadan ibaret 2. ek raporunda özetle; mahkemece gelinen bu aşamada sözleşmede imzası bulunup da doğrudan kredi kullandırılmayan ve de açıkça kefaletleri de belli olmadığı sanılan; … A.Ş. … Holding A.Ş., … A.Ş. ile… Lojistik A.Ş. firmalarının kaşe ve imzalarının çapraz kefalet olarak nitelendirilmesi durumunda (yani her bir şirket hem asaleten ve hem de kefaleten birbirlerine karşı sorumlu sayıldığı durumda) anılan bu şirketlerin kefaleten diğer kredi kullanan 3 adet firmaya karşı sorumlu sayılabilecekleri düşünülebileceği belirtilmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediye ilişkin alacağın asıl borçlu ve kefiller tarafından ödenmemesi üzerine açılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Somut olayda;
GKS, ihtar, ihtarın tebliğine ilişkin evraklar, ticari defterler, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya içeriği ile bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğine;
Davacı banka defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, sahibinin lehine delil olarak kullanılabilecek niteliği taşımaktadır.
17.07.2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ile davacı banka ile Davalı grup şirketleri borçlular …. A.Ş., …A.Ş., … A.Ş., … Tarım Ürünleri San. ve Tic. A.Ş., … Holding A.Ş. ve… Tük. Ürün. Paz. Dağ. ve Ticaret A.Ş. arasında 20.000,000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı,
davalı-borçlular … ve …’in de düzenlenen Müteselsil Kefalet ve Hesap Rehni Sözleşmesi ile 20.000.000,00-TL kefalet limiti ile müteselsil kefil olduğ, anlaşılmıştır.
Davaya konu alacağın dayanağı 17.07.2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ileMüteselsil Kefalet ve Hesap Rehni Sözleşmesidir.
İmza itirazında bulunulmuş olsa da, alınan bilirkişi raporu ile imzaların aidiyetinin tespit edildiği, kaldı ki kredi lehdarları açısından imza şirket yetkilisine ait olmasaydı bile krediyi hesaplarına aktarıp kullanan şirketlerin imza inkarının TMK 2. Maddesine aykırı olacağı anlaşılmıştır.
Davalılar …, …, … Holding, … Tüketim şirketleri açısından açılan davada, bu davalılar GKS’de kredi lehdarı olduğu gibi ne GKS’de ne de Müteselsil kefalet ve hesap rehni sözleşmesinde ne de yeniden yapılandırma sözleşmesinde kefil, tek bir GKS ile grup şirketlerden bir kısmına kullandırılan krediler açısından bir kefaletleri bulunmamaktadır, davaya konu kredilerin kredi lehdarları da, bu davalılar olmadığından bu davalılar açısından açılan itirazın iptali davasının pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı taraf, bu davalıların GKS’de imza ve kaşelerinin bulunduğunu beyan etse de bu davalıların imzası kredi lehdarı (müşterisi) olarak bulunmakta olup, aynı zamanda kefil olarak bu imzayı attıklarına ilişkin şekil şartlarını taşıyan bir ifade dahi bulunmamaktadır. Yine davacı taraf, yapılandırma sözleşmesi gereğince, davaya konu kullandırılan kredilerden bu davalıların sorumlu olduğu iddia edilmiş ise de; yapılandırma sözlşmesinde 2.2 nolu maddede belirtilen borçluların müteselsil kefil olarak belirtildiği bu kişilerinde 2.2.’de davalılarımız Serdal ve Şekip oldukları, başkaca kefil olmadığı, davalılar …, …, … Holding, … Tüketim şirketleri isimleri aynı yapılandırma sözleşmesinde borçlular (müteselsil borçlular kısmında değil) geçmekte ise de, alacaklı kısmında alacağı devreden banka dışında …, …,…,. … Bank, … Yatırım, …, …, …,…gibi başkaca bir çok bankanın bulunduğu gerek bu husus ve gerek ise somut uyuşmazlığımızda takibe ve davaya konu kullandırılan 3 kredinin lehdarı bu davalılar olmamakla, yapılandırma sözleşmesin, lehdar veya kefil olmayan bu davalılar açısından yükümlülük doğurmayacağı, yapılandırma sözleşmesinin 3. Kişinin borcu yüklenmesi, garanti olarak da kabulünün mümkün olmadığı anlaşılmış ve takibe/davaya konu krediler açısından bu davalıların bir sorumluluğu tespit edilemimiştir.
Davaya konu krediler, aynı GKS ile her biri kredi lehdarları olan …,… ve …Tarım’a kullandırılan 3 ayrı taksitli ticari proje kredileridir.
Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı yeni TBK’nu yürürlüğe girdikten sonra tanzim edilmiştir. Davalı kefil açısından kefalet limitlerinin sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu ve TBK.’nun 582. 583. ve 584 m. öngörülen kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması, kefaletin türü, sorumlu olunacak azami kefalet limiti, kefaletin tarihi ve yasada şartların bizzat kefillerin kendi el yazıları ile yazılmış olduğu kefalette bulunduğu, tüm bunlara göre geçerli bir kefalet akdinin kurulmuş olduğu, TBK’nun 598/3. maddesindeki 10 yıllık sürenin henüz dolmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşme yasal değişiklik tarihi 28.03.2013’den sonra akdedilmiş olması nedeniyle, davalı gerçek kişi kefilin şirket ortağı ve/veya yöneticisi olduğu anlaşıldığından, eş muvafakati belgesine gerek olmadığı kanısına varılmıştır.
TBK’nun 589 ve 590. maddesine göre; “Kefil her durumda, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur.
Kefilin/lerin sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı da ayrıca sorumludurlar.
26 Kasım 2013 tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.” hükmüne yer verilmiştir.
TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı Eski TTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Kat İhtarnamesinin incelenmesinde; davacı banka tarafından Bakırköy … Noterliğinin 12.03.2018 tarihli … yevmiye nolu ihtarname keşide edildiği, ihtarnamenin davalılara 14.03.2018 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede davacı tarafından ödeme yapılmak üzere 2 gün süre verildiği, temerrüt tarihinin tebliğden itibaren 2 gün eklenmek suretiyle 17.03.2018 olduğu görülmüştür.
Kat ihtarı usulsüz olduğu iddia edilmiş ise de, mahkememizce bir ususlsüz görülmediği gibi, hesap kat’ının kredinin ödenmemesi nediniyle usule uygun olarak kat edildiği, süresinde ödenmeyen kredi için katta verilen 2 günlük sürenin de hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır.
GKS’nin 1. maddesine göre “…ödemede gecikmesi/temerrüde düşmesi durumunda …..kar payı en yüksek olanına uygulanan kar payı oranı üzerinden hesaplanıp…” düzenlemesi gereğince takip ve dava konusu kredilere fiilen uygulanan akdi kar payı aynı olup % 3,96’nın yıllık temerrüt faizi oranı olduğu, anlaşılmıştır.
Sözleşmedeki faizin fahiş olduğu iddia edilmiş ise de, GKS’deki temerrüt faizi matrah oranının fiilen uygulanan şeklinde anlaşılması gerektiği, fiilen uygulanan faiz oranı kıstas alınarak belirlenen temerrüt faizi oranın da fahiş nitelikte olmadığı, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ”genel kredi sözleşmesi” başlıklı olup kullandırılan kredi ticari nitelikte olup, ticari işlerde TBK’nun 88. ve 120. maddelerinin uygulanamayacağı, 6102 sayılı TTK.nun 8.maddeleri gereğince tarafların faiz oranını serbestçe belirleyebilecekleri anlaşılmıştır.
Teknik ayrıntısı yukarıda özetlenmeye çalışıldığı ve bilirkişi raporunda tam detayı olduğu üzere bilirkişi tarafından hesap kat tarihinde, takip tarihinde asıl alacak ve temerrüt tarihi ve temerrüt faiz oranına göre fer’ileri hesaplanmıştır.
Takip ile dava tarihinde tahsilat bulunmadığından hukuki menfaatin tespiti açısından dava tarihinde asıl alacak ve fer’ileri hesaplanmıştır. Dava tarihinden sonra yapılan kısmi ödeler ise kapak hesabında icra müdürlüğünce takdir edilecektir
İcra İnkar Tazminatı yönünden; Dava konusu kredi borcu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
Kötü Niyet Tazminatı yönünden; Kötüniyet tazminatı İİK 67/2 maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir. Alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır.
Öğretide ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu hâlde, icra takibine girişen alacaklının kötü niyetli olduğu kabul edilmektedir.
Anılan yasa hükmünde düzenlenen ve ‘kötü niyet tazminatı’ olarak adlandırılan tazminat, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötü niyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir.
Hemen belirtilmelidir ki, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.06.1980 tarihli ve 1979/9-82 E., 1980/2073 K.; 10.04.2002 tarihli ve 2002/19-282 E., 2002/299 K.; 27.04.2005 tarihli ve 2005/19-286 E., 2005/268 K., 21.10.2015 tarihli ve 2013/19-2415 E., 2015/2335 K., 01.03.2017 tarihli ve 2015/1048 E., 2017/380 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Başka bir ifadeyle; İİK’nın 67/2. maddesi hükmüne göre, itirazın iptali davasının davalı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa, davalı (borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Burada takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davalı(borçlu)’nun üzerindedir.
Kötü niyet kavramının, somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerekmesi itibariyle, açıklanan bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde davacı tarafından GKS’ne dayalı olarak açılan iş bu davada davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın davalı … Tarım’ın kullandığı kredi nedeniyle Davalılar …, …, … Holding, … Tüketim şirketleri dışındaki tüm davalılar açısından davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Dairesinin …sayılı takip dosyasındaki itirazlarının;
3.939.601,94 EURO asıl alacak,
3.419,36 EURO işlemiş akdi faiz (Bu alacak kalemi açısından sadece … Tarım’ın itirazın iptaline, bu kalem açısındanDavalı kefiller Şekip ve Serdal’ın itirazının iptali talebinin reddine)
4.701,62 EURO işlemiş temerrüt faizi (…) olmak üzere
toplamda 3.947.722,92 EURO üzerinden itirazın iptaline,
İşleyecek faiz oranına ( …) itirazın ise “asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek %3,96 yıllık sözleşmesel temerrüt faizi ile” şeklinde iptali ile
İmzaya itirazının iptali ile
Takibin bu şekilde ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
– 3.947.722,92 EURO’nun takip tarihindeki 4,9413 TL kur üzerinden bulunan 19.506.883,26 TL’nin % 20’si olan 3.901.376,65 ( davalı kefiller 3.897.997,43 TL ile sınırlı olmak üzere) tazminatın bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2- Davanın davalı İsmar şirketinin kullandığı kredi nedeniyle Davalılar …, …, … Holding, … Tüketim şirketleri dışındaki tüm davalılar açısından davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasındaki itirazlarının;
92.434,76 EURO asıl alacak,
80,23 EURO işlemiş akdi faiz (Bu alacak kalemi açısından sadece … Tarım’ın itirazın iptaline, bu kalem açısındanDavalı kefiller Şekip ve Serdal’ın itirazının iptali talebinin reddine)
110,32 EURO işlemiş temerrüt faizi (MKKP) olmak üzere
toplamda 92.625,31 EURO üzerinden itirazın iptaline,
İşleyecek faiz oranına ( …) itirazın ise “asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek %3,96 yıllık sözleşmesel temerrüt faizi ile” şeklinde iptali ile
İmzaya itirazının iptali ile
Takibin bu şekilde ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
– 92.625,31 EURO’nun takip tarihindeki 4,9413 TL kur üzerinden bulunan 457.689,44 TL’nin % 20’si olan 91.537,88 ( davalı kefiller 91.458,59 TL ile sınırlı olmak üzere) TL tazminatın bu davalılardan müteselsilen ve müştereken alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Davanın davalı … şirketinin kullandığı kredi nedeniyle Davalılar …, …, … Holding, … Tüketim şirketleri dışındaki tüm davalılar açısından davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasındaki itirazlarının;
15.481,15 EURO asıl alacak,
13,44 EURO işlemiş akdi faiz (Bu alacak kalemi açısından sadece … Tarım’ın itirazın iptaline, bu kalem açısındanDavalı kefiller Şekip ve Serdal’ın itirazının iptali talebinin reddine)
18,48 EURO işlemiş temerrüt faizi (…) olmak üzere
toplamda 15.513,07 EURO üzerinden itirazın iptaline,
İşleyecek faiz oranına ( MKKP ) itirazın ise “asıl alacak üzerinden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek %3,96 yıllık sözleşmesel temerrüt faizi ile” şeklinde iptali ile
İmzaya itirazının iptali ile
Takibin bu şekilde ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
– 15.513,07 EURO’nun takip tarihindeki 4,9413 TL kur üzerinden bulunan 76.654,73 TL’nin % 20’si olan 15.330,94 ( davalı kefiller 15.317,66 TL ile sınırlı olmak üzere) TL tazminatın bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Davalılar …, …, … Holding, … Tüketim şirketleri açısından açılan itirazın iptali davasının reddine
5-Kötü niyet ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine,
6-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.369.016,25 TL karar ve ilam harcından 242.401,32 TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 1.126.614,93 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, (Davalılardan …, …, … Holding, … Tüketim şirketleri hariç olmak üzere)
7-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 242.401,32 TL peşin harç olmak üzere toplam 242.437,22 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, (Davalılardan …, …, … Holding, … Tüketim şirketleri hariç olmak üzere)
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 412.412,27 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,(Davalılardan …, …, … Holding, … Tüketim şirketleri hariç olmak üzere)
9-Davalılardan İsmar, … Tarım Ürün., … Birlik, …ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak iş bu davalılar tarafına verilmesine,
10-Davalılardan …, … Holding, … Tüketim Ürün. … Toplu T.(tam red olan davalılar yönünden) kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 9.200,00 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak iş bu davalılar tarafına verilmesine,
11-Davacı tarafından yapılan 9.288,15-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 9.274,61-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine;,(Davalılardan …, …, … Holding, … Tüketim şirketleri hariç olmak üzere) arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
12-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/12/2022

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”