Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/322 E. 2019/90 K. 31.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/322
KARAR NO : 2019/90

DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 11/04/2018
KARAR TARİHİ : 31/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Hakem Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin KKTC’de yerleşik bir sigorta şirketi olduğunu, davalı taraf ile 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait … Sözleşmeleri imzalandığını, bu sözleşmelere istinaden taraflar arasında ihtilaf doğduğunu ve davalının sözleşmeye istinaden ihtilafın çözümü için hakim yoluna müracaat ettiğini, taraflar arasındaki ilişkinin yabancılık unsuru taşıdığını, oluşturulan hakem kurulu kararının 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununa aykırı olduğundan iptali gerektiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre tahkim hukukukunun Türk Hukuku, tahkim yerinin İstanbul, tahkim makamının ise İstanbul Ticaret Odası olarak belirlendiğini, sözleşmede açık hüküm bulunmadığı halde hakem kurulu oluşturulduğunu ve 4686 sy’nın 15.1.d bendi uyarınca hakem kurulunun yetkisi olmadığı halde yargılamaya devam edildiğini, duruşma taleplerinin kanuna aykırı şekilde kabul edilmediğini, hakem kurulunun çelişkili işlemleri nedeniyle kendilerine olan güvenin sarsılarak kamu düzeninin zarar gördüğünü belirterek … 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası ile saklanan Hakem Kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili şirket ile aralarında gerçekleştirilen tahkim yargılamasına ilişkin olarak hakem heyetinin hukuka aykırı olarak oluşturulduğu ve duruşma talebinin kanuna aykırı olarak kabul edilmediği gerekçesi ile hakem heyeti kararının iptali talebinde bulunduğunu, davacı tarafın iddia ve taleplerinin haksız ve dayanıksız olup davanın reddinin gerektiğini, taraflar arasınki sözleşme ile tahkim şartı kabul edildiğini, Türk Hukukunun uygulanacağı ve tahkim yerinin İstanbul olacağının açıklandığını, Hakem atama mercii olarak ise İstanbul Ticaret Odası Tahkim Mahkemesi Genel Sekreteri olarak belirlendiğini, sözleşme metninde açık olarak hakem atama mercii olarak anılmış yargılama mercii şeklinde bir ibarenin yer almadığını, bu durumda Milletlerarası Tahkim Kanunu hükümleri kapsamında tarafların kendi hakemlerini belirlemesi ve atanan iki hakemin oybirliğiyle üçüncü ve başkanlık yapacak hakemi belirlemeleri söz konusu olduğunu, bunun mümkün olmaması durumunda ise diğer tarafın veya üçüncü hakemin tayini için atama merciine başvurulmasının gerekeceğini, tarafların bu konuda ihtilafa düşmedikleri durumda atama merciine başvurmalarının gerekeceğini, davacı tarafa hakem atamasına ilişkin bildirim gönderildiğini, karşı tarafında hakemini ataması talep edildiğini, davacı tarafın içinde aktif olarak bulunmuş olduğu süreç içerisinde hakem heyeti teşkil ettiği ve göreve başladığını, davacı taraf işbu hakem heyeti nezdinde davalarına karşılık karşı dava dahi ikame ettiğini, usul olduğunu iddia etmiş olduğu bir heyet nezdinde dava ikame edilmeyeceği dava ikame edilmiş ise hakem heyetinin teşkil tarzının ve yargılama yetkisinin kabul edildiği hususunun izahtan vareste olduğunu, sonuç olarak hakem heyetinin oluşması ve tahkim yargılaması tarafların iradesine dayalı olarak yürütüldüğünü ve sonuçlandırıldığını, yargılamaya konu her iki tarafın talebi de tahkime elverişli olduğu gibi verilen karar itibariyle de kamu düzenine aykırılık teşkil edecek bir durum söz konusu olmadığını, sayın Hakem Heyetince verilen karar usul ve yasaya uygun olup davacı tarafın iddia ve taleplerinin haksız ve dayanıksız olup davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama sırasında 6100 sayılı HMK’nın 439/1. maddesinde, 7101 sayılı Kanun’un 60. maddesi ile yapılan değişiklik yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 410 ve 439. maddesinde yapılan değişikler mahkemelerin görevine ilişkin olup, 7101 sayılı Kanun’da görev kuralına ilişkin yapılan değişikliklerin eldeki davalara uygulanıp uygulanmayacağı konusunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiş, geçiş hükmü düzenlenmemiştir.
Belirtmek gerekir ki 6100 sayılı HMK’nın geçici 1/1. maddesinde “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış davalarda uygulanmaz.” düzenlemesi ile aynı Kanunun geçici 3/3. maddesinde yer alan, “Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hâllerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmü yer almakta ise de, bu maddeler 6100 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemelere ilişkin olup, 6100 sayılı Kanun’da değişiklik yapan 7101 sayılı Kanun hükümlerini de kapsadığı kabul edilemez.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu nedenle yeni bir kanunla kabul edilen görev kuralları geçmişe de etkilidir. Yani davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir kanun ile görevsiz hâle gelmiş ise ( davanın açıldığı anda görevli olan fakat yeni kanuna göre görevsiz hâle gelen) mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekir ( Kuru B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt 1, İstanbul 2001, s.310).
Yargılama sırasında yapılan kanun değişikliği dikkate alındığında açılmış olan iptal davasının bölge adliye mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
Bu nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 439/1. maddesinde, 7101 sayılı Kanun’un 60. maddesi ile yapılan değişiklik sonrasında uyuşmazlığın çözümünde bölge adliye mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından görevsizlik kararı verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-6100 sayılı HMK’nın 439/1. maddesinde, 7101 sayılı Kanun’un 60. maddesi ile yapılan değişiklik sonrasında uyuşmazlığın çözümünde bölge adliye mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın, HMK 114/1-c maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20 madde gereğince karar kesinleştiğinde ve talep halinde iki hafta içerisinde müracaat edildiği taktirde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-HMK 331/2 madde gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde harç ve yargılama giderinin ve gider avansının harcanmayan bölümünün mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.31/01/2019

Başkan … ¸
Üye …

Üye … ¸
Katip …
¸