Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/313 E. 2020/616 K. 19.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/313 Esas
KARAR NO : 2020/616

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/04/2018
KARAR TARİHİ : 19/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin …, …, …, …gibi birçok derginin yayıncısı olduğunu, dergi reklamcılığı piyasasında tüm sektörler bazında en çok reklam toplayan dergi grubu olduğunu, müvekkil şirket ile davalı arasında arasında süre gelen ticari ilişki çerçevesinde davalı borçlu firmanın ilanlarını müvekkil firmanın yayıncısı olduğu dergilerde yayınlatdığını, söz konusu yayınlar karşılığında toplam bedeli 28.000,00 TL bedelli reklam faturası düzenlendiğini, söz konusu alacaklar için tahsilat görüşmelerinin yapıldığını ancak borcun ödenmediğini, bununla ilgili İstanbul … İcra Müd. …Esas sayılı dosyasından takibe geçildiğini, davalının takibe konu borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, bunun zaman kazandırmaya yönelik bir hareket olduğunu, bu nedenlerle davalının takibe yönelik haksız itirazının iptalini, takibin devamını, %20 icra inkar tazminatı ile mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasını dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı tarafa usulüne uygun tebligatlar yapılmış olup, süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamış, 25/11/2019 tarihli duruşmaya davalı asil katılarak dava konusu faturaların taraflarına tebliğ edildiğini, ancak talep edildiği kadar hizmet almadıklarını, bu nedenle kısmi ödeme yaptıklarını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER
1-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası
2-Davacı tarafın ticari defter ve kayıtları
3-Bilirkişi raporu
4- Tarafların beyan beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Bu açıklamalar ışığında davacının sunmuş olduğu tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının İstanbul … İcra Dairesinin…esas sayılı takip dosyasında faturadan kaynaklanan 28.000,00-TL asıl alacak takip yapıldığı, ödeme emrinin 02/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 05/02/2018 tarihinde borca ve yetkiye itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Davalının İcra Dairesinin yetkisine itirazı yönünden; İtirazın iptali davasının öncelikle görülme şartı; yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun yapılıp süresinde itiraz ile durmuş bir icra takibinin bulunmasıdır. İcra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildikten sonra itirazın iptali davası açılması halinde, mahkemece öncelikle (mahkemenin görev ve yetkisinden önce) icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı incelenmeli, icra müdürlüğü yetkisiz ise dava, dava şartı yokluğundan HMK 114/2.maddesi uyarınca usulden reddine karar vererek işten el çekmesi gerekir. İtirazın iptaline bakan mahkemenin icra dairesini yetkili daireye göndermek gibi bir karar vermesi mümkün değildir.
2004 sayılı İİK’nun 50/1 maddesi yollamasıyla icra müdürlüğünün yetkisi bakımından HMK’nun yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekir. HMK’unun 10. maddesi gereğince borcun ifa yeri mahkemesi de yetkilidir. 6098 sayılı TBK ‘unun 89/1 maddesi uyarınca aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanıdaki yerleşim yerinde ifa edilir. Buna göre dava konusu icra takibinin alacaklının yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki yetkili icra dairesince yapılmış olduğu anlaşılmakla, Mahkememizce ilk celse 1 nolu arar karar ile davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.

Mali ve reklamcı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinin 04/03/2020 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; Reklamcılık yönünden yapılan incelemede davacı tarafın çıkardığı…dergisi eki olan…ekinin davalı tarafından hazırlanmasının sağlandığını, dava konusu işin davacı tarafından yapıldığını, davalının faturaya dayanak yapılan hizmeti davacıdan aldığını, davacının sunmuş olduğu maillerden 25.000,00-TL+KDV olarak anlaşıldığının tespit edildiği, maillerde anlaşılan işin yapıldığı, davacı yanın takibe konu ettiği faturayı davalı yana tebliğ ettiğine dair dava dosyası içerisinde herhangi bir belgenin yer almadığını, rapor içerisinde yer verilen mali mevzuat hükmü dikkat alınmış olduğundan, e-arşiv faturanın düzenlenmiş olmasının, tek başına faturanın muhataba tebliğ edildiği anlamını taşımadığını, teknik inceleme sonucunda davacı yanın takibe konu fatura muhteviyatı hizmeti davalı yana verdiği anlaşılmış olduğunu, davacı yanın ilgili faturayı yasal mevzuata uygun olarak muhataba tebliğ ettiğini ispatlaması halinde, takip konusu alacağı talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığını belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu, davacının bu alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, Mahkememizce tüm delillerin toplanıldığı, dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, davacının ticari defterlerinin incelendiği, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, davacının alacağına dayanak olan faturaların davalıya tebliğ edildiği, fatura tebliğine ilişkin dosya kapsamında belge sunulmamakla davalının 25/11/2019 tarihli duruşmada faturaların tebliğ alındığına ilişkin ikrar beyanında bulunduğu, faturaya itiraz olmadığı, dolayısıyla davalının bu faturaya ilişkin işin yapıldığının kabulü gerektiği, aksini yazılı delil veya kesin delil ile ispat edebileceği, davalının ise herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediği, davacının davasını tüm bu açıklamalarla ispatladığının kabulüne karar verilerek,
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptali ile, takibin 28.000,00-TL asıl alacak üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacağa avans faiz uygulanmasına,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında icra inkar tazminatı 5.600,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 1.912,68-TL harcın, peşin alınan 338,17-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.574,51-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvurma harcının ve 338,17-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.475,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesi gereğince 4.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/10/2020

Katip … Hakim …
e-imza e-imza