Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/282 E. 2019/883 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/282
KARAR NO : 2019/883
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2018
KARAR TARİHİ : 19/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili banka arasında Genel Nakdi ve Gayrinakti Kredi Sözleşmeleri imzalandığını ve sözleşmeler kapsamında adı geçen şirkete kredi kullandırıldığını, davalı borçluların kredi sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, dava dışı borçlu firma kredi sözleşmelerinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine, borcun muaccel hale geldiğini, borcun ödenmemesi üzerine borçlu firma ve kefillerine 14.08.2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname keşide edildiğini, ancak borçluların herhangi bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine borçlular hakkında … İcra Müd. … E. sayılı dosyasından genel haciz yoluyla icra takibine başlandığını, ancak davalı borçluların icra takibine haksız yere itiraz ettiğini ve takibin durmasına sebep olduklarını, borçlunun itirazlarının gerçek dışı olup, itirazın iptali gerektiğini, borçlunun müvekkil bankaya muaccel olmuş borçlarının bulunmadığı iddiaları sadece takibi durdurmaya yönelik ve kötü niyetli olarak yapılmış itirazlar olduğunu, taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmelerine göre banka kayıtlarının kesin delil teşkil ettiğini, davalı borçlunun borca, faizine ve ferilerine itirazının da yerinde olmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında faiz talep edildiğini, borçlunun itirazları sırf müvekkili banka alacağının tahsilini geciktirmek, takiplerini sürüncemede bırakmak amaçlı, kötü niyetle yapılmış bir itiraz olduğunu, itirazın iptali için işbu davayı açmak zorunluluğu doğduğunu, açıklanan nedenlerle … İcra md. … E. sayılı dosyasında yürütülen icra takibine yönelik itirazın iptaline, takibin devamına, davalının % 20’den aşağı olmamak üzere iera inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, müvekkil banka harçtan muaf olduğundan, bu dava nedeniyle harç alınmamasına, alınan peşin harcın iadesine, icra ve yargılama masrafları ile avukatlık ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; esas borcun tamamının kat edilmesi süre içeren bildirimde bulunmaya bağlı olduğundan ve kefil olduğu iddia edilen müvekkiline bu yönde bildirimde bulunulmadığını, doğrudan 14.08.2017 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarname ile, borcun kat edildiği ve muaccel hale geldiği bildirildiğini, borcun TBK md. 590/3 hükmü gereği, kefil olduğu iddia edilen müvekkilinden talep edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin sadece 31.04.2014 tarihinde imzalanan Genel Nakdi ve Gayrinakti Kredi Sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, bu nedenle öncelikle belirtmek gerekir ki, müvekkilinin imzasının bulunmadığı kredi sözleşmelerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin 26.07.2016 tarihinde hissesini devretmesiyle, 31.04.2014 tarihli kefalet sözleşmesi bakımından işlem temelinin çöktüğü açık olup, bu nedenle müvekkilinin 31.04.2014 tarihli sözleşmeden de, devir tarihinden sonra sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, 31.04.2014 tarihli kredi sözleşmesi imzalandığı tarihte müvekkili evli olup, müvekkilinin eşinin de yazılı ya da sözlü bir rızası bulunmadığından da kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkilinin imzasının bulunduğu 31.04.2014 tarihli kredi sözleşmesinden doğan bir borcun olup, olmadığının da tespiti gerektiğini, gayri nakdi kredi alacağının bankaya depo edilmesi yönündeki talebinde kabulünün mümkün olmadığını, zira davacının artık kefil sıfatını taşımayan müvekkile, kefil olsaydı dahi gayri nakdi alacağının bankaya depo edilebilmesi için, genel kredi sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğuna dair bu yönde acık bir düzenleme bulunması gerektiğini, davacı bankanın icra inkar tazminatı talebinin de kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine, … İcra md. … E. sayılı dosyasından yürütülen takibin iptaline, davacı tarafin % 20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama masrafları ile avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, icra takip dosyasında yapılan takibe davalının itirazı sonucu açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 18/10/2018 tarihli celsesi 4 numaralı ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 22/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
”İNCELEMELER:
İnceleme ara karan gereğince dosya kapsamında ve kasa zarfında sunulu bulunan belgeler üzerinde yapılan incelemeler aşağıda sunulmaktadır.
Sözleşme:
Davacı bankanın … Şubesiyle dava dışı … Tic. Ltd. Şti. arasında, asılları kasa zarfında sunulu bulunan aşağıdaki Genel Nakdi ve Gayrinakti Kredi Sözleşmeleri imzalanmıştır.
Kredi Hesaplarının Tetkiki:
Davacı banka tarafından dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ne; 1)Taksitli ticari kredi, 2)Çek kredisi kullandırılmıştır. Kullandırılan kredilerle ilgili incelemeler aşağıda sunulmaktadır.
1)Taksitli Ticari Kredi:
Davacı bankaca dava dışı borçlu firmaya, … Fonu kefaletiyle aşağıda detayı gösterilen aylık taksitli ticari kredi kullandırılmıştır:
Kredi kullandıran tarihi
Kredi tutarı(TL)
Faiz oranı
Taksit sayısı
Taksit tutarı(TL)
Geri ödenme toplamı(TL)
İlk taksit vadesi
Son taksit vadesi
14.4.2017
304.000,00
14,88%
48
8.557,02
410.736,96
13.5.2017
15.4.2021
Açılan kredi tutan 14.04.2017 tarihinde borçlu şirketin … IBAN nolu vadesiz ticari mevduat hesabına alacak verilmiştir. Kredi tutarının; 5.438,20-TL’si kredi kartı borcuna, bakiyesi … nolu kredi borcunu mahsup edilmiştir.
Kredinin hiçbir taksiti ödenmemiştir.17.07.2017 tarihinde kredi borcuna karşılık 248.21 TL tahsilat sağlanmıştır. 26.09.2017 tarihinde … Fonu’ndan 273.600.- TL tahsilat sağlanmıştır.
2)Çek Kredisi:
Dava dışı kredi borçlusu şirkete davacı bankaca verilen çek karneleri aşağıda gösterilmiştir:
Tarih
Seri No
Yaprak Adedi
17.6.2016
…-…
10
3.8.2016
…-…
10
19.10.2016
…-…
10
Davacı bankaca dava dışı şirkete 3 adet çek karnesi (toplam 30 yaprak) verilmiştir.
Kredi Hesaplarının Kat’ı ve Temerrüt Tarihinin Tespiti:
Davacı bankanın … Şubesi; … Tic. Ltd. Şti., …, …, …’ye, keşide ettiği 14.08.2017 tarih ve … no’lu ihtarnameyle kredi hesaplarını 13.08.2017 tarihi itibariyle aşağıdaki şekilde kat ederek;
320.953.01-TL’nın 7 gün içinde ödenmesini, aynı süre içinde 24.900.-TL çek yasal yükümlülük tutarının depo edilmesini, aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar etmiştir. İhtarname her iki davalıya 15/08/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalıların temerrüt tarihi 23/08/2017 olarak belirlenmiştir.
Davalı Kefillerin Kefalet Limitinin Tespiti:
Davalı … ‘nın 150.000.- USD ve toplam 117.000.-TL’lık sözleşmelerde müteselsil kefaleti bulunmakta olup, TCMB döviz satış kurundan 28.08.2017 temerrüt tarihindeki TL karşılığı 642.540,00-TL’dir.
Davalı …’ın 4.000.- USD’ye toplam 329.000.- TL’lık sözleşmelerde müteselsil kefaleti bulunmakta olup, TCMB döviz satış kurundan 23.08.2017 temerrüt tarihindeki TL karşılığı 343.014,40-TL’dir.
Temerrüt Tarihi İtibariyle Asıl Alacak Tutarının Tespiti:
Temerrüt tarihi itibariye taksitli ticari kredi asıl alacak tutarı 23.08.2017 temerrüt tarihi itibariyle taksitli ticari kredi asıl alacak tutarı 321.035.41 TL olarak tespit edilmiştir.
Ancak, davacı yan icra takibinde 320.978.72 TL tutarında asıl alacak istemiş olduğundan, asıl alacak tutan talep gereğince 320.978.72 TL olarak kabul edilmiştir.
Yapılan İcra Takibi:
Davacı banka 05/09/2017 tarihinde … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile … Tic. Ltd. Şti., …, …, … aleyhine 329.937,52-TL tutarlı haciz yoluyla icra takibi yapmıştır.
Alacaklı banka, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren %40 temerriit faizi istemiştir. Takip talebinde; Kısmi ödemelerin TBK 100. md. göre öncelikle faiz ve masraflara mahsup edileceği belirtilmiştir. Takip dayanağı olarak; Genel Nakdi Gayrinakdi Kredi sözleşmeleri, ihtarname ve hesap özetleri gösterilmiştir. Ödeme emri … ‘na 07.09.2017’de, diğer borçlulara 08.09.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. İtiraz söz konusu olmadığından … Tic. Ltd. Şti. ve … yönünden takip kesinleşmiştir.
… vekili 14.09.2017 tarihinde süresinde; alacaklıya müvekkilinin borcunun olmadığını, bu nedenle borca, faize ve tüm ferilerine itiraz etmiştir.
… vekili 12.09.2017 tarihinde süresinde; Önemle belirtmek gerekir ki, alacaklı tarafın müvekkili aleyhine ikame edilen icra takibinde, müvekkili her ne kadar asıl borçlunun yanı sıra kefil sıfatıyla yer almakta ise; müvekkil … ile … Tic. Ltd. Şti. arasındaki ilişki 26.07.2016 tarihli hisse devir ve işbirliği sözleşmesi ile müvekkil hissesini …’a devretmesi ile tamamen son erdiğini, bu nedenle, müvekkilinin alacaklıya karşı herhangi bir borcu bulunmamakta olup, asıl borçlunun takibe istinaden düzenlenen ödeme emrinde yer alan … Tic. Ltd. Şti. olduğunu, dolayısıyla müvekkili aleyhine başlatılan huzurdaki icra takibinin tarafı olamayacağı için, kendisine borçla ilgili bir husumet yöneltilmesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, öte yandan, kesinlikle kabul manasına gelmemekle birlikte, bir an için müvekkilinin işbu icra takibinin tarafı olarak kabul etsek dahi, müvekkilinin alacaklıya bir borcu bulunmadığını belirtmiş oldukları tüm bu nedenlerle hukuken korunacak bir dayanağı bulunmayan icra takibinin durdurulması gerektiğini beyan ederek, takibe itiraz etmiştir.
Davacı banka 29.03.2018 tarihinde, 329.937.52 TL nakit alacak tutar üzerinden itirazın iptali davası açmıştır.
Banka Kayıtlarının Delil Kabul Edilmesi:
Sözleşmelerin 13.5. Maddesine göre, anlaşmazlık halinde banka defter ve kayıtlarının HMK 193. md. uyarınca geçerli delil olacağı kabul beyan ve taahhüt edilmiştir.
Temerrüt Faiz Oranının Tespiti:
Taraflar arasında akdedilen Genel Nakti ve Gayrinakti Kredi Sözleşmelerinin 10.5 maddesinde; “Müşterinin kredi borcunu (taksitlendirilmiş kredilerde taksitlerden herhangi birini), masraf, komisyon ya da her türlü ad altındaki ücreti ödeme tarihinde/vadesinde ödenmemesi veya borcun sözleşme kapsamında muaccel hale gelmesi halinde; Müşteri, borcun hangi tür krediden doğduğuna ve bu kredi vadesine bakılmaksızın alacağın muaccel hale geldiği tarihten itibaren bankaca BCH seklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranında gecikme faizi ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder.” hükmü kabul edilmiştir. Davacı taraf, BCH şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanacak faiz oranını kasa zarfında sunulu 26.12.2018 tarihli yazısı ekinde bulunan 25.11.2016 tarih ve 11451 Uygulama Talimatı ile 31.10.2016 tarihinden geçerli olmak üzere %20 olarak belirlenmiştir. Sözleşme koşuluna göre istenebilecek temerrüt faiz oram, %20 akdi faizin 2 misli %40 olarak belirlenmiştir. Davacı banka da icra takibinde sözleşme koşuluna uvgun olarak %40 temerrüt faizi istemiştir.
Çek Depo Talebinin ve Kefil Olan Davalılardan Talep Edilip Edilemeyeceğinin Değerlendirilmesi:
Davacı banka, icra takibinde bankaya iade olmayan 8 adet çek banka sorumluluk payı olarak (8×1.290.- TL) toplam 10.320.- TL tutarında çek depo talebinde bulunmuştur. 5941 sayılı Çek Kanunu 20.12.2009 tarihli 27438 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 5941 sayılı yasanın “İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası” başlıklı 3. maddesi aşağıdaki gibidir.
MADDE 3- (1) Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2)“Karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.
(3)Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,
1) Çek bedeli 600.- TL veya üzerinde ise 600.- TL,
2) Çek bedeli 600.- TL’nin altında ise çek bedeli,
b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,
1) Çek bedeli 600.- TL veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı 600.- TL’ye tamamlayacak bir miktarı,
2) Çek bedeli 600.- TL’nin üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak 600.- TL’yı ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye istatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazete’de yayımlanır.
TCMB tarafından, bankaların ödemekle sorumlu oldukları çek yaprağı bedeli, 20.01.2017 tarih ve 29954 sayılı R. Gazetede yayınlanan TCMB tebliği ile 27.01.2017 tarihinden geçerli olmak üzere 1.410.- TL olarak belirlenmiştir. Bu miktar 2018 yılı için 1.600.- TL olarak belirlenmiştir.
Davacı bankaca dava dışı şirkete verilen çek karnelerinden, takip ve dava tarihi itibariyle 17 adedi karşılıksız olup, 1 adedi borçlu firma nezdinde bulunmaktadır. Toplam 18 adet çek bankaya iade edilmemiştir, (bkz. yukarıda “Çek Kredisi” başlıklı bölüm) Deposu talep edilen çeklerden … nolu çek dava tarihinden soma 02.05.2018 tarihinde bankaya ibraz edilmiş, bankaca 5941 sayılı Çek Kanununun 3. md. uyarınca 1.600.-TL sorumluluk bedeli ödenmiştir.
Bu durumda deposu talep edilebilecek çek adedi takip tarihi itibariyle 17 adet x 1.410.- 23.970-TL olarak belirlenmektedir.
Bankanın ödeme yükümlüğü çekin karşılıksız çıkması ile doğmaktadır. Sözleşmenin 10.3 -maddesinde: “… Boş çek yapmaklarının iadesini veya gayri nakdi risk tutarlarının depo edilmesi talep edebilir” hükmü kabul edilmiştir. Sözleşme hükmüne göre, davacı banka, bankaya henüz iade edilmeyen çeklerin deposunu dava dışı firmadan talep hakkına sahip bulunmaktadır. Dava tarihinden sonra 02.05.2018 tarihinde, … nolu çek için banka sorumluluk payı ödenen 1.600.- TL icra takibine konu edilebilecektir. Sözleşme hükmüne göre dava dışı şirket nezdinde bulunan ve henüz bankaya ibraz edilmemiş bulunan 17 adet çek yaprağına karşılık 17 x 1.410.- TL= 23.970.-TL’nın dava dışı firma tarafından bankaya deposu gerekir. Çek depo bedellerinin kefil konumunda olan davalılardan talep edilip edilemeyeceğinin de tartışılması gerekir. Sözleşmenin 10.3 maddesinde; “… Boş çek yapraklarının iadesini veya gayri nakdi risk tutarlarının depo edilmesi talep edebilir.” hükmünün kefilleri kapsadığı açıkça belli değildir. Yargıtay kararlarında, kefillerden depo talebinde bulunabilmesi için,sözleşmede açık hüküm bulunması gerektiği kabul edilmektedir. Konu ile ilgili 2 adet emsal Yargıtay kararı aşağıda verilmektedir.
Yargıtay 19.HD’nin 05.12.2017 T., 2016/6902 E., 2017/7727 K. sayılı kararında”. Davalı, dava dışı … İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. ile imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin müşterek borçlu ve müteselsil kefilidir. Kefilin gayrin akdi kredilerin deposundan sorumlu tutulabilmesi için imzalanan sözleşmede açık ve net bir şekilde sorumluluk içeren düzenleme bulunması gerekir. Uyuşmazlık konusu sözleşmenin 36. maddesinde bu yönde bir düzenleme bulunmadığından kefil gayrinakdi kredilerin deposundan sorumlu tutulamaz. Diğer yandan kredi alacağına uygulanacak olan temerrüt faizinin kredi hesabının kat edildiği tarihte aynı tür kredilere uygulanan akdi faiz tespit edilerek sözleşme hükümleri uyarınca bunun %50 fazlasının temerrüt faizi olarak uygulanması gerekirken Merkez Bankası’na bildirilen ve krediye fiilen uygulanmayan temerrüt faizinin alacağın tespitinde esas alınmasında kabul şeklinde doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek yeni bir bilirkişiden veya hükme esas alman bilirkişiden ek rapor alınarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 01/11/2017 T., 2016/13472 E.t 2017/7537 K. sayılı kararı da aynı yöndedir: “Genel kredi sözleşmesi uyarınca dava dışı borçluya verilen çek karnesinden dolayı bankanın ödeme zorunda olduğu zorunlu karşılıkların bankaya depo edilmesinin kefilden istenebilmesi için sözleşmede bu yönde açık hüküm olması gerekir. Yanlar arasındaki 25…2008 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefilin sorumlu olacağına dair açık hüküm bulunmamaktadır. Davalı bankanın gayrı nakdi alacak yönünden kefilden istemi yerinde değildir.”.
Davalı … vekilinin dava cevap dilekçesinde yer verilen Yargıtay 19. HD. 2016/11391 E., 2017/5843 K. ve 13.09.2017 tarihli karan da aynı mahiyette bulunmaktadır, (bkz. dava cevap dilekçesi 6. sayfa, 6. md.)
Yukarıdaki Yargıtay kararları dikkate alındığında, taraflar arasında düzenlenmiş sözleşmelerde açık bir hüküm bulunmadığından, çek bedellerinin deposunun davalı kefillerden talep edilemeyeceği değerlendirilmiştir.
Sayın mahkemenizce aksinin düşünülmesi halinde, 17 adet çek yaprağına karşılık 17 x 1.410.- TL= 23.970.-TL’mn davalı kefiller tarafından bankaya deposu gerekir.
Davalı … Vekili İtirazlarının Tartışılması ve Değerlendirilmesi:
Davalı vekili, müvekkiline doğrudan hesap kat edildiğinin bildirildiğini, TBK 590/3. md. Aykırı davranıldığmdan borcun müvekkilinden talep edilemeyeceğini ileri sürmüştür. Hesap kat ihtarı davalı ve dava dışı kredi borçlusu firmaya 15.08.2012 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalılar ve asıl borçlu firma 23.08.2017 tarihinde temerrüde düşmüşlerdir. Kaldı ki, TBK 586. madde uyarında alacaklı taraf, asıl borçluyu takip etmeden müteselsil borçlu/kefili takip etme hakkına sahiptir. Borçlu şirket tarafından kredi borcunun ödenmesi söz konusu olmadığından, davalı vekili itirazının yerinde olmadığım düşünmekteyiz. Konunun hukuki yönden tetkiki Sayın Mahkemenin takdirinde bulunmaktadır.
Davalı vekili, sözleşme imza tarihinde evli olan müvekkili … ‘nın eş muvafakati mevcut olmadığından kefaletinin geçersiz olduğunu savunmuştur. 11 Nisan 2013 tarihli ve 28615 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6455 sayılı Kanunun 77. maddesi ile Borçlar Kanununun söz konusu 584 üncü maddesine; “Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.’’ 31.01.2014 sözleşme akit tarihinde, davalı … , dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı olduğundan, es muvafakatine gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle, kefaletin geçersiz olduğu yönündeki davalı vekili itirazı tarafımızca yerinde bulunmamıştır.
Davalı vekili, müvekkilinin 26.07.2016 tarihinde hissesini devretmesiyle, 31.04.2014 tarihli kefalet sözleşmesi bakımından işlem temelinin çöktüğü açık olup, bu nedenle müvekkilinin 31.04.2014 tarihli sözleşmeden de, devir tarihinden sonra sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını savunmuştur. Davalı … ‘nın 31.01.2014 tarihli kredi sözleşmelerinde 150.000.- USD ve toplam 117.000.- TL müteselsil kefalet imzası bulunmaktadır. Davalı … , kurucu ortağı olduğu … Tic. Ltd. Şti.’ndeki mevcut 5.000.- TL’lık hissesini 09.08.2016 tarihinde yapılan tescille, şirket dışında …’a devrederek ortaklıktan ve şirket müdürlük görevinden ayrılmış, keyfiyet 15.08.2016 tarih ve 9137 sayılı T.Ticaret Sicili Gazetesi’nin 303. sayfasında yayınlanmıştır. Hisse devri ile birlikte …, münferit imza ile 10 süre ile şirket müdürü seçilmiştir. Hisse devrinden sonra borçlu şirket ortaklık yapısı aşağıdaki gibi olmuştur:
Ortak ismi
Hisse tutarı(TL)
Hisse oranı

5.000,00
0,5

5.000,00
0,5
TOPLAM
10.000,00
1
Dava konusu taksitli kredi ise 14.04.2017 tarihinde 304.000,00-TL üzerinden kullandırılmıştır.
Görüleceği üzere, davacı banka dava konusu kredi kullandırım tarihinden önce, şirketteki hisse devir hususunu da dikkate alarak, …’ın müteselsil kefaletini alarak toplam 329.000.- TL ve 4.000.- USD kredi sözleşmesi tanzim ederek, dava konusu 304.000.- TL’lık kredi kullandırdığı anlaşılmaktadır. Kullandırılan dava konusu kredi ile, kredi borçlusu şirketin … nolu kredi borcunu ve kredi kartı borcu kapatılmıştır. Bu durumda, davacı bankaca yeni kredi sözleşmeleri imzalanarak ve yeni kefil alınarak kredi kullandırımı yapılmış olduğundan, davalı … ’nın dava konusu kredi borcundan sorumlu olmadığı, davalının kefalet imzalarının bulunduğu kredi sözleşmelerinden doğan bir sorumluluğunun bulunmadığı değerlendirilmiştir. Yargıtay kararlarında, kredi borcunun hangi sözleşmeden kaynaklandığı hususuna dikkat çekilmekte olup, konu ile ilgili bir Yargıtay kararı aşağıda verilmektedir.
YARGITAY 19.HD.E 2013/825 K2013/4805 T.19.03.2013 kararında; ” … Davacıların sorumluluğunun tespiti için öncelikle takibe dayanak yapılan alacağın hangi kredi sözleşmesi kapsamında verildiğinin tespiti ile tespit edilen sözleşmede davacıların kefil sıfatıyla sorumluluğu bulunup bulunmadığının araştırılarak karar verilmesi gerekirken kredinin dayanağı olan sözleşme tespit edilmeden yazılı gerekçe ile eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” Demek suretiyle hükmün BOZULMASINA verilmiştir.
Konu ile ilg ili olarak dava cevap dilekçesinde (bkz. sayfa 5, 5 mad.) emsal iki adet aşağıdaki Yargıtay kararları gösterilmiştir:
Yargıtay 19. HD. 2014/11880 E., 2014/16110 K. 12 .11.2014 tarihli kararı: “…Bankanın müvekkilinin imzasını taşıdığı ileri sürdüğü kredi sözleşmesinden doğan herhangi bir kredi borcu olmadığını, bu sözleşmeye dayalı bir kredi kullandırmışsa bunun ödendiğini, varsa alacağını yeni imzalanan ve müvekkilinin imzasını taşımayan sözleşmeden doğduğunu ileri sürerek itiraz etmiştir. Hükme esas alınan b.kişi raporu ve ek raporunda bankanın kredi alacağının hangi sözleşmeden doğduğu açıklanmadığından davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmüştür.”
Yargıtay 19. HD. 2014/180 E., 2014/4463 K. 06/03/2014 tarihli kararı:”Kefil davalının kendi imzasını taşıyan genel kredi sözleşmelerine dayalı olarak borçluya kullandırılan kredilere kefil davalı,kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumludur. Ne var ki, alınan bilirkişi raporunda kredi alacağının hangi sözleşmeden kaynaklandığı ve davalının sorumlu olduğu borç miktarı yeterince incelenip araştırılmadığı gibi, rapor Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Bu durumda öncelikle davalı kefilin imzasını taşıyan sözleşmeden doğan bir borç bulunup, bulunmadığının belirtilmesi ve daha sonra kefilin durumunun ağırlaştırılıp, ağırlaştırılmadığının irdelenmesi yönünden konusunda uzman yeni bir b.kişi kurulundan rapor alınıp, uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile vazıh şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. … yurukarıda açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.”
Takip Tarihi İtibariyle Davacı Alacağının Tespiti:
Takip tarihi itibariyle davacı alacağı 05.09.2017 takip tarihi itibariyle taksitli ticari krediden kaynaklanan davacının davalı …’tan olan alacağı 325.846.90 TL olarak hesaplanmıştır. Sayın mahkemenizce davalı … ‘nın dava konusu kredi borcundan sorumlu olduğuna karar verilmesi halinde, adı geçenin borcu da …’ın sorumlu olduğu borç miktarıyla aynı olacaktır. Davacı banka ise icra takibinde davalılardan 329.937,82-TL talepte bulunmuştur.
Dava Tarihi İtibariyle Davacı Alacağının Tespiti:
Takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce davacı bankaca … Fonu’ndan 26.09.2017 tarihinde 273.600.-TL tahsilat sağlandığı görülmüştür. Bu tahsilatın TBK 100. mad. göre, mahsubuyla 29.03.2018 dava tarihi itibariyle davacı alacağı 73.014.68 TL olarak hesaplanmıştır. Davacı banka ise davayı 329.937.52-TL üzerinden açmıştır.
SONUÇ:
Yapılan incelemeler sonucunda aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir:
1) Davacı banka, kredi alacağının tahsili için davalılar hakkında yapılan aşağıdaki icra takibine davalılar tarafından yapılan itirazın iptalini dava etmiştir:
2)Yapılan incelemede, takip tarihi itibariyle davacının davalı …’tan olan alacağı 325.846,90-TL’dir.
Sayın mahkemenizce davalı … ‘nın dava konusu kredi borcundan sorumlu olduğuna karar verilmesi halinde, adı geçenin borcu da …’ın sorumlu olduğu borç miktarıyla aynı olacaktır. Kredi sözleşmesinde çek deposunun davalı kefillerden istenebileceği yönünde açık hüküm bulunmadığından, davalıların çek depo tutarından sorumlu olamayacağı değerlendirilmiştir. Sayın mahkemenizce aksinin düşünülmesi halinde 17 adet çek yaprağına karşılık 17 x 1.410.=23.970.-TL’nin davalı kefiller tarafından bankaya deposu gerekir. Davacı banka kayıtlarına göre, dava dışı … Tic. Ltd. Şti. asaleten, davalı taraf da müteselsil kefil/kefaleten borçlu durumda bulunmaktadırlar. Uyuşmazlık halinde Sözleşmelerin 13.5. Maddesine göre, banka defter ve kayıtlan delil kabul edilmiştir.
3) … Fonundan 26.09.2017 tarihinde sağlanan 273.600.-TL tahsilatın TBK 100. mad. göre mahsubuyla dava tarihi itibariyle davacı alacağı 73.014,68-TL olarak hesaplanmıştır.
4)Davacı banka, sözleşme koşulu uyannca asıl alacak tutanna takip tarihinden itibaren %40 oranında temerrüt faizi isteyebilecektir.
Keyfiyeti sayın mahkemenizin takdirlerine saygıyla arz ederiz.” denilmiştir.
Bilirkişi raporuyla da tespit edildiği üzere davacı banka yeni kredi sözleşmesi imzalayarak yeni kefil alınarak kredi kullandırıldığından ve bu GKS’inde kefaleti bulunmadığından davalı …’ın dava konusu krediden sorumluluğu (husumet ehliyeti) bulunmamaktadır.
Davalı … açısından davacının kötü niyeti sabit olmadığından davalı …’ın tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı …’in sorumlu olduğu alacak miktarına ilişkin teknik ayrıntısı bilirkişi raporunda açıklandığı üzere üzere hükümde belirtilen miktarlar kadar olduğu, kefaletinin şekil koşullarını taşıdığı anlaşılmıştır.
… Fonundan tahsil edilen alacağın düşülmesi gerektiği iddia edilmiş ise de … Kurumlarına Sağlanan Hazine Desteğine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararının 6/5. bendine göre bankanın tahsil ettiği tahsilat tazmin edilen kefalet oranında KGF’na aktarılır düzenlemesi gereğince mahsup edilmemesi gerektiği, KGF’u adına tahsil sorumluluğu ve yetkisinin bankada olduğu anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davalı … açısından davanın reddine,
2-Davalı … açısından davacının kötü niyeti sabit olmadığından davalı …’ın tazminat talebinin reddine,
3-Davalı … açısından davanın kısmen kabulü ile 320.978,72-TL asıl alacak, 4.636.36,-TL işlemiş faiz, 231,82-TL BSM olmak üzere 325.846,90-TL alacak üzerinden asıl alacak ve fer’ilerine itirazın ve ayrıca %40 temerrüt faizine itirazın iptali ile takibin bu miktarlar üzerinden ve ödeme emrindeki koşullarla davalı … açısından devamına,
4-Davalı … açısından fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-325.846,90-TL’nin %20’si olan 65.169,38-TL tazminatın davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 22.258,60-TL ilam harcından peşin alınan 3.984,82-TL’nin mahsubu ile bakiye 18.273,78TL ilam harcının davalı …’tan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan 3.984,82-TL peşin harç ve 35,90-TL başvuru harcı olmak üzere 4.020,72-TL’nin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 25.500,81-TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalı …, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.725,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 1.844,50-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 1.821,60-TL’nin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.19/09/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”