Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/274 E. 2019/338 K. 02.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/274 Esas
KARAR NO : 2019/338 Karar

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/03/2018
KARAR TARİHİ : 02/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 27.03.2018 tarihli dilekçesinde özetle; “Müvekkilinin aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 4.860-TL bedelli 10.08.2013 keşide tarihli çeke dayalı bir takip başlatıldığını, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinde imza itirazına ilişkin 2017/90 esas sayılı davada 5 günlük süre içerisinde imzaya itiraz etmediklerinden süre yönünden davanın red olduğunu, İstanbul …İcra Müdürlüğünün dosyasında bulunan … numaralı çek …Dış Tic.- … adına atılmış bulanan imzanın müvekkiline ait olmadığını, İstanbu… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konulan 10.08.2013 keşide tarihli 4.680,-TL lık çekte müvekkiline atfen atılmış olan imzanın müvekkiline ait olmamasında dolayı, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava sonuna kadar icra veznesine yatan paranın davalıya ödenmemesine, davalının icra takibi başlatmakta haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine, mahkeme masrafı ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı halde cevap vermediği anlaşılmaktadır.
İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası dosyamız içerisine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 10.08.2013 keşide tarihli 4.680,-TL lık çekin takibe konulduğu anlaşılmaktadır.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri ile tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Zamanaşımını, kanunda belirtilen şartlar altında ve belli bir süre içinde alacaklının hareketsiz kalması sonucu alacağın ifasını isteme yetkisinin sona ermesi olarak tarif edebiliriz. Zamanaşımına rağmen borç ilişkisi varlığını devam ettirir. Ancak alacaklı borçlunun rızası olmadan alacağını elde etme imkanını kaybetmiş olur.
TBK’nın 127. maddesinde, zamanaşımı sürelerinin kesin olduğu ve sözleşme ile değiştirilemeyeceğini emredici bir şekilde hükme bağlanmıştır. Türk Borçlar Kanunu’nda hangi hakların zamanaşımına tâbi olduğu konusunda bir hüküm yoktur. Ancak, TBK’nın 146. maddesinde “Bu kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak on yıllık zamanaşımına tabi” olduğu belirtilmiştir. Bu maddedeki “Her alacak” kavramını “Bütün alacaklar”,“Bu kanundaki” tabirini ise“Kanunlarımızdaki” biçiminde anlamak gerekir. Çünkü sadece Borçlar Kanunu’ndaki alacaklar değil; aile, miras ve eşya hukukundan doğan alacak hakları da zamanaşımına tâbidir. Dolayısıyla bütün alacaklar kural olarak zamanaşımına uğrar. Bu alacakların sözleşmeden, haksız fiilden veya sebepsiz zenginleşmeden doğması arasında fark yoktur.
TBK’nın 147/4. bendinde “Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacakların…” beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirtilmiştir.
Zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Alacağın muaccel olmasının bir bildirime bağlı olduğu hâllerde, zamanaşımı bu bildirimin yapılabileceği günden işlemeye başlar.(TBK’nın.m.149) Bu maddeden de anlaşılacağı gibi, zamanaşımının başlaması için alacağın muaccel olması yeterli olup, ayrıca borçlunun temerrüde düşürülmesine gerek yoktur. Hatta alacaklının ya da borçlunun borca vakıf olması dahi aranmaz. Öte yandan asıl alacak zamanaşımına uğradığında faiz ve diğer fer’i alacaklar da zamanaşımına uğrar.(TBK’nın m.131)
Bu durumda öncelikle alacağın ne zaman muaccel olacağına bakmak gerekir. 6098 Sayılı TBK’nın 90. maddesi gereğince ifa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmakdıkça her borç doğma anında muaccel olur. Aynı yasanın 91/2. maddesi gereğince borcun ifası için gün belirtilmeksizin sadece ay belirlenmisse, bundan o ayın son günü anlaşılır.
Zamanaşımının durduran haller, TBK’nın 153. maddesinde, kesen haller TBK’nın 154. maddesinde tek tek sayılmıştır. Yasa koyucu zamanaşımı durduran nedenleri tek tek saydığından kıyas yoluyla zamanaşımını durduran sebeplerin arttırılması mümkün değildir. Kaldı ki yasada belirlenen zamanaşımını durduran sebepler dikkat alındığında bu sebeplerin alacaklı tarafından borçludan borcun ifasını isteme olanağının bulunmadığı, örneğin velayet, vesayet, evlilik birliğinin ve hizmet ilişkisinin devamı süresince zamanaşımı işlemeyecektir. Dolayısıyla somut uyuşmazlıkta yasa koyucunun amacına uygun olarak ve kıyas yapmayı gerektirecek şekilde alacağın ifasını borçludan isteme imkanının bulunmadığı bir durum söz konusu değildir. Zamanaşımının ileri sürmesi kural olarak hakkın kötüye kullanılması kabul edilmez. Ancak, borçlunun açıkça, alacaklıyı aldatma veya korkutma ile dava açmaktan alıkoyması yahut borçlunun alacaklıyı oyalaması veya ifaya dair güven uyandırması gibi hallerde borçlunun zamanaşımını ileri sürmesi bir hakkın kullanılmasının sınırı olan dürüstlük kuralına (MK’nın m.2) aykırılık meydana getirebilir. Zamanaşımının ileri sürülmesi bir hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde ise hakim bu hususu re’sen dikkate alır.
Somut olayda, davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 4.860.-TL bedelli 10.08.2013 keşide tarihli çeke dayalı bir takip başlatıldığı sabittir. İstanbul… İcra Hukuk Mahkemesinde imza itirazına ilişkin… esas sayılı davada 5 günlük süre içerisinde imzaya itiraz etmediklerinden süre yönünden davanın red olduğu anlaşılmaktadır. İstanbul… İcra Müdürlüğünün dosyasında bulunan …numaralı çek .- … adına atılmış bulanan imzanın davacıya ait olmadığını, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konulan 10.08.2013 keşide tarihli 4.680,-TL lık çekte davacıya atfen atılmış olan imzanın davacının eli mahsulü olduğunu iddia etmek icra takibini akamete uğratmaya yönelik alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla Bir hakkın kötüye kullanımı”yapıldığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda da belirtildiği gibi aksine hüküm bulunmadığı taktirde tüm alacaklar alacağın muaccel olmasından itibaren zamanaşımına tabidir. İİK 71 Md yollaması ile İİK 33 Md uyarınca davacının 10.08.2013 keşide tarihli 4.680,-TL lık çekteki borcunu ödememek için İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinde imza itirazına ilişkin … Esas sayılı dosyasında davanın reddedilmesine rağmen 5 yıl sonra yeniden imzaya yönelik dava açılması “Bir hakkın kötüye kullanımı” sayılacağından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın Zamanaşımı nedeniyle Reddine,
2- 44,40-TL karar harcının peşin alınan 79,93-TL den düşümü ile kalan 35,53-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacının yatırdığı teminatın ve gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/04/2019

Katip …

Hakim …