Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/262 E. 2020/378 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/262 Esas
KARAR NO:2020/378 Karar

DAVA:Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:22/03/2018
KARAR TARİHİ:07/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekilinin vermiş olduğu 22.03.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Davacı şirketin ısı, ses, mekanik tesisat, yalıtımında kullanılan her türlü malın imalatı alımı satımı toptan ve perakende satımı ithalat ve ihracatı konusunda faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalıdan şirketin de 2013-2017 yılları arası Ticari Ürünler Takım Lideri olarak görev yaptığını, ancak taraflar iş sözleşmesini 22/10/2017 tarihinde fesh ettiğini, davalının firmayla aynı konuda iştigal eden … Firmasında Ürün Müdürü olarak çalışmaya başladığını, yanlar arasındaki sözleşmeye göre davalının 2 yıl aynı iş konulu işyerlerinde çalışmamayı taahhüt ettiğini, bu durum haksız rekabet koşullarını ihlal niteliğinde olduğunu, ileri sürülen nedenle, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak koşulu ile 9.042,00-TL‘nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 18.05.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava zamanaşımına uğradığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini yanlar arasındaki sözleşmede haksız rekabet nedeniyle cezai şart içeren sözleşme imzalamak istenilmediğini ancak davacı bu sözleşme imzalanmadan işe başlamayacağını bildirince rızası dışında imzalamak zorunda kaldığını, davalı davacı firmanın İzmir bölgesinde satış temsilcisi olarak çalışmaya başladığını 2 yıl içeresinde …’a gelerek Temmuz 2014 tarihinde çalışmaya başladığını, davalının söz konusu sözleşmenin birinci sayfasında imzası olmadığın bu nedenlerle davanını reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 19.09.2019 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Tarafların iddia, talep ve savunmaları, sunulan delil ve belgeler, icra dosyası kapsamı, davacının 2017- 2018 yılları ticari defter ve dayanağı belgelerin incelenmesi sonucunda, rapor içeriğinde ayrıntıları ile açıklandığı üzere; Dava konusunun; davacı yanın davalı ile yapmış olduğu İş Sözleşmesi uyarınca aynı iş kolunda 2 yıl çalışmaması gerektiği hükmünü ihlal ettiği gerekçesi ile şimdilik 9.042,00- TL tutarlı ceza-i sarf alacağının davalı yandan tahsil edilmesi gerektiği İddiası üzerine çıkmış bulunduğu, Davalı işçinin davacı şirkete rakip olan … Yalıtım ve İnşaat Malzemeleri San. ve Tic. A.Ş. firmasında “Ürün Müdürü” olarak çalışmaya başladığı anlaşılmış olup, sayın Mahkemenizin davalı işçinin 17.12.2013 tarihli rekabet yasağı ve gizlilik taahhütnamesine aykırı davrandığı yönünde karar vermesi durumunda, davacı yanın davalı yandan talep edebileceği tazminat tutarının akdedilen mezkur Sözleşmenin 4. maddesi gereği, mali müşavir bilirkişi hesap ve mütalaasına nazaran, (9.042,00 TL x 12 =) 108.504,00- TL olduğu, karar anında “Netice-i Talep İle Bağlılık İlkesi”nin gözetilmekliği gerekeceği düşünülmektedir. Bu bir seçenek olarak muhterem Mahkemenin huzurundadır. Bu noktada sayın Mahkemenin yapacağı hukuki tavsife göre mukarrer cezai şartı resen indirme imkanına sahip TBK md. 182/1 ve 182/3 hükümleri birlikte değerlendirilerek cezaî şartı uygun göreceği oranda indirebilir (bu konuda ayrıntılı açıklama için bkz: Prof. Dr. Safa Reisoğlu; Türk Borçlar Hukuku- Genel Hükümler, İstanbul 2012, 23. bası, sh. 458- 460). Bundan başka ayrıca, yekdiğer seçenek olarak, muhterem Mahkeme, yüce Yargıtay’ın 11. HD’nin 2012/11736 E. ve 2013/9814 K. sayılı 13.5.2013 tarihli içtihadının somut olaya kıyasen uygulanabileceğine ve buna bağlı olarak yanlar arası işlemin davalı aleyhine bir “kelepçeleme sözleşmesi” olarak tavsifinin ” mümkün olduğuna karar verecek olursa, davalı yan yararına hüküm kurmakta muhtardır.” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Bu rapora yapılan itirazlar üzerine itirazların değerlendirilmesi için dosya ek rapor düzenlenmek üzer yeniden bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 31.03.2020 tarihli 5 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “Kök Rapor’da belirtmiş olduğumuz gibi; Bilirkişiliğimizce yapılan mali incelemeler doğrultusunda; davalı yanın davacı şirkete rakip olan … Tic. A.Ş. firmasında “Ürün Müdürü” olarak çalışmaya başladığı …yukarıda arz edilen çerçevede… anlaşılmış olup yüce Mahkemenizin davalı işçinin 17.12.2013 tarihli REKABET YASAĞI VE GİZLİLİK TAAHHÜTNAMESİNE (kısaca: “Mukavele”) aykırı davrandığı yönünde karar vermesi durumunda davacı yanın davalı yandan talep edebileceği tazminat tutarının akdedilen sözleşmenin 4. maddesi gereği (9.042,00 TL x 12 ) 108.504,00- TL olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Tarafların Beyan ve itirazları Boyutunda Sözlesmesel Değerlendirmeye Göre; Yukarıda yer bulan husus saklı kalarak: eğer, davalının ileri sürdüğü üzere, davacının bu davadaki isteminde dayandığı Mukavele ‘nin altında ver bulan İmza davalıdan sadır değilse veva aksi ihtimalde (yani; imza davalıdan sadırsa dahi; sayın Mahkemenin delillerle doğrudan temasına ve buna müsfen/ fefs/rine istinaden…); mevcut içeriğe göre işlem “sadece davalı yana külfet yükleyip karşılıklılık içermeyen bir “kelepçeleme sözleşmesi” olarak tavsife salih ise, “çalışma özgürlüğünü düzenleyen mevzuatın genel ahkamı da nazara alınmak suretiyle…” Mukavele olarak davacının dayandığı metin davalıyı takyit etmeyeceğinden, davanın reddi bahis konusu olabilecektir. Ancak, davalının bu savunması uzmanlığımıza dâhil değildir. Bu alanda, sayın Mahkeme gerek görürse, icabında. Heyetimizden tamamen müstakil olarak, grafolojik alanda inceleme yaptırmakta muhtardır.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada davacı şirketin ısı, ses, mekanik tesisat, yalıtımında kullanılan her türlü malın imalatı alımı satımı toptan ve perakende satımı ithalat ve ihracatı konusunda faaliyet gösteren şirket olduğu anlaşılmaktadır. Davalıda şirketin de 2013-2017 yılları arası Ticari Ürünler Takım Lideri olarak görev yaptığı sırada taraflar iş sözleşmesini 22.10.2017 tarihinde fesh ettiği yanlar arasında ihtilafsızdır.
Ancak davalının firmayla aynı konuda iştigal eden … Firmasında Ürün Müdürü olarak çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Yanlar arasındaki sözleşmeye göre davalının 2 yıl aynı iş konulu işyerlerinde çalışmamayı taahhüt ettiğini, bu durum haksız rekabet koşullarını ihlal niteliğinde olduğundan bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, davacı yanın davalı ile yapmış olduğu iş sözleşmesi uyarınca aynı iş kolunda 2 yıl çalışmaması gerektiği hükmünü İhlal ettiği gerekçesi île şimdilik 9.042,00-TL tutarlı Ceza-i Şart alacağının davalı yandan tahsil edilmesi gerektiği iddiası üzerine çıkmış bulunmaktadır.
Dava dosyası incelemelerimizde davca şirket ile davalı arasında 17.12.2013 tarihlî belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalanmıştır. Yine sözleşmeye ek olarak 17.12.2013 tarihli rekabet yasağı ve gizlilik taahhütnamesi başlıklı sözleşme imzalanmıştır.
Bu anılan taahhütnameye göre; “…davalının işveren ile arasındaki hizmet akdinin devamı boyunca ve iş akdini haksız olarak feshetmesi veya istifa etmesi veya işi bırakması veya iş akdinin işveren tarafından haklı olarak feshedilmesi hallerinde yasanın 2 yıl süre ile devam edeceğini davalının işverenin faaliyet alanına giren aynı veya benzer bir işle iştigal eden ve işverenle rekabet edebilecek nitelikte bir işi kendi namına yapamayacağı, böyle bir şirket kurum ve kuruluşa doğrudan veya dolaylı olarak malik olamayacağı, yönetemeyeceği, işletemeyeceği, kontrol edemeyeceği, katılmayacağı, danışmanlık vermeyeceği, çalışmayacağı veya sair sıfatla alakadar olmayacağını kabul ve taahhüt ettiğini, yine Marmara bölgesi içerisinde faaliyet gösteren yalıtım malzemecisi üreticisi, satıcısı ve dağıtıcısı firmalar ile bunların devamı ve bu firmalar tarafından kontrol edilen yönetilen, kısmen veya tamamen hissesine sahip olunan veya birlikte hareket ettikleri firmalar, dağıtıcılar, satıcılar ile sınırlanmış olunduğundan bu sayılanlar ile rekabet yasağı süresi boyunca yukarıda açıklaması yapılan şekilde ilişkiye girilmeyeceği” taahhüt edilmiştir.
Türk Borçlar Kanununda fahiş cezai şartın hâkim tarafından tenkis edilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Dava konusu edilen rekabet yasağı sözleşmesi, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin emsal kararları uyarınca, kelepçeleme sözleşmesi olarak değerlendirilmiştir.
Sözleşmenin 4. maddesinde: bu sözleşmenin ihlali halinde son aylık brüt aylık ücretin 12 katı tutarında tazminatın işverene ödeneceği belirlenmiştir. Davacı tarafından 22.10.2017 tarihinde davalı yanın “Ticari Ürünler Bildirimin kapatılacağı sebebiyle 4857 Sayılı İş Kanunun 17. ve 18. Maddelerine istinaden iş akdi fesih edilerek” işten çıkarılmış olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından davalı yana ait son çalıştığı dönem olan 2017 Ekim Ücret Bordrosu dosyaya İbraz edilmiş olup, davalı yanın son aylık brüt ücretinin 9.042,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davalı yanın davacı şirkete rakip olan …Tic. A.Ş. firmasında “Ürün Müdürü” olarak çalışmaya başladığı anlaşılmış olup davalı işçinin 17.12.2013 tarihli rekabet vaşağı ve gizlilik taahhütnamesine aykırı davrandığı kanaatine varılmıştır. Davacı yanın davalı yandan talep edebileceği tazminat tutarının akdedilen sözleşmenin 4. maddesi gereği (9.042,00 TL x 12 =) 108.504,00-TL olduğu belirlenmiştir. Ancak dava ıslah edilmediğinden mahkememizce tenkis edilmesi gereken miktar belirlenmemiştir.
Mahkememizde açılan davanın kabulü ile 9.042.00-Tl nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- İş bu asıl ve ıslahla açılan davanın kabulü ile 9.042,00-Tl’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine
2-Karar ve ilam harcı 617,65-TL nin peşin alınan 154,42-TL den düşümü ile kalan 463,23-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 190,32-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.517,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/07/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır