Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/22 E. 2021/929 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/22 Esas
KARAR NO:2021/929

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:08/01/2018
KARAR TARİHİ:25/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; 02/07/2017 tarihinde … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … caddesi üzerinde dava dışı araç sürücüsü …’ın idaresindeki …plakalı araç ile yaya olan müvekkillerinin kızı olan …’a çarpması neticesinde …’ın ağır şekilde yaralandığını, araç sürücüsünün olay yerinden firar ettiğinden olaya ilişkin kaza tespit tutanağı tutulmadığını, …’ın vücudunda kalıcı sakatlık oluştuğunu, kaza nedeniyle … CBS’nin … Soruşturma sayılı dosyasından soruşturma başlatıldığını, araç sürücüsü …’ın asli kusurlu olduğu kanaatinde olduklarını, kazaya sebep olan …plakalı aracın olay tarihi ve saatinde geçerli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesinin bulunmadığını, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu 14/2-b maddesi uyarınca olayda davalı … Hesabı’nın sorumlu olduğunun izahtan vareste olduğunu, bu nedenle davanın kabulünü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya bırakılmasını talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle;Karşı tarafın başvuru şartının gerçekleşmediğini, davacının müvekkili kurumdan ödeme talep etmiş olmasına rağmen ödeme yapılabilmesi için gerekli belgeleri kuruma iletmediğini, söz konusu durumun karşı tarafa bildirildiğini ancak başvuru sahibinin belgeleri tamamlamadığını, müvekkilinin çocuklar için geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, tazminat talep edilebilmesi için öncelikle yaya olan …’ın dava konusu trafik kazasında kusurunun olup olmadığının tespitinin gerektiğini, …’ın malul kaldığının tam teşekküllü hastane raporları ile belgelendirilmesi gerektiğini, müvekkili kurumun sorumluluğunun tespiti açısından gerekli olana birçok hususun dava dilekçesinden anlaşılamadığını, kusur oranının bilirkişilerce belirlenmesi gerektiğini, müvekkili kurumun temerrüte düşmediğini, bu nedenlerle davanın öncelikle usulden reddini, yasaya aykırı davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER
1-… Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası
2-Trafik Tescil Şube Müdürlüğü yazı cevabı
3-Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi yazı cevabı
4-Hasar dosyası
5-Davacının (küçüğün) kaza nedeniyle tedavi gördüğü hastane evrakları
6-Adli Tıp Kurumu maluliyet raporu
7-Kusur aktüerya bilirkişi raporu
8-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava trafik kazası nedeni ile sürekli iş göremezlik zararının … hesabından tazmini istemine dairdir.
Başvuru dava şartı yönünden; 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunu’nun 5. maddesiyle değişik 97. maddesi ile zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği belirtilmiştir. Davacının tarafından 27/10/2017 tarihinde davalı … Hesabı’na başvurulduğu hasar dosyasının incelenmesi ile görülmüştür.
Davalının başvurunun eksik belgeye ile yapıldığına ilişkin dava şartı itirazı ise Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafında yapılan ve 02/08/2016 tarihinden itibaren geçerli olan değişiklik, (yani tazminat ödemelerinde istenilecek belgelerin hangi belgeler olduğuna ilişkin değişiklik) KTK’nın 99.maddesi hükmüne bağlı olarak getirilmiş bir düzenleme niteliğinde olup, dava şartı koşulu bakımından getirilmiş bir düzenleme olmadığından davalının dava şartı itiraz yerinde değildir.
(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/661 Esas 2019/519 Karar sayılı ilamı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/393 Esas 2019/171 Karar sayılı ilamı )
2918 sayılı KTK’nın 91.maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Hesabı Yönetmeliğinin 9.maddesinde; trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için … Hesabına başvurulabileceği belirtilmiş, motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK’nin 3.maddesinde; motorlu bisikletin, silindir hacmi 50 cc’yi geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50km den az olan bisiklet olduğu düzenlenmiş, 2918 Sayılı KTK’nın 103. maddesinde ise; motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
… Hesabı, trafik sigortası bulunmayan bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Mahkemece yapılması gereken dava konusu trafik kazası nedeniyle yapılan tedavilere ilişkin tüm evraklar toplanarak, Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyet raporu almak, tarafların kusur oranları hususunda bilirkişi raporu almak ve tüm belgeler toplandıktan sonra aktüerya raporu almaktır.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli 2019/40 esas 2020/40 karar sayılı iptal kararı doğrultusunda 11/10/2008 tarihinden önce; Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008-01/09/2013 tarihleri arasında; Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arasında; Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arasında; Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine 20/02/2019 tarihinden sonrada; Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Aktüerya raporlarında ise; Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli 2019/40 esas 2020/40 karar sayılı iptal kararı ve güncel Yargıtay 17. ve 4. Hukuk Dairesi içtihatları doğrultusunda TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılarak progresif rant formulüne göre hesap yapılması gerekmektedir.
… Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; taksirle yaralama suçu kapsamında sanık …’ına sli kusurlu bulunarak sanık hakkında adli para cezasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmüştür.
Samsun İl Emniyet Müdürlüğü’nün cevabı yazısının incelenmesinde; …plakalı aracın … adına kayıtlı olduğu, trafikten men bilgisi bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi yazı cevabının incelenmesinde; …plakalı aracın poliçe, hasar bilgisi, kasko poliçesi, ihtiyari mali mesuliyet sigortası ve yeşil kart poliçe bilgilerine ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Davalı kurumun hasar dosyasının incelenmesinde; …plakalı aracın sebebiyet verdiği kazada malul kalan … tarafından 27.10.2017 tarihinde kuruma başvuruda bulunulduğu, … sayılı hasar dosyası oluşturulduğu, herhangi bir tazminat ödemesi yapılmadığı, sağlık kurulu raporu ve ikmali talep edilen belgelerin sunulması halinde tazminat talebinin değerlendirileceği hususunda yanıt verildiği görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 12/03/2020 maluliyet raporunda özetle; 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre, meslekte kazanma gücü kaybı oranının %5,1 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 2,5 aya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 01/09/2020 maluliyet raporunda özetle; 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayınlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği’ne göre, tüm vücut engellilik oranının %7 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 2,5 aya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Makine Yüksek Mühendisi ve Aktüer bilirkişisinin 02/03/2021 tarihli 10 sayfadan ibaret rapordan özetle; 31.12.2012 doğumlu davacı, olay tarihinde 4 yıl, 6 ay, 1 günlük olup, 5 yaşında kabul
edilerek, P.M.F.1931 işaretli yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (58)yıl ve muhtemelen
(63)yaşına kadar yaşayacağını, Yargıtay kararlarında kazaya uğrayan kişi küçük de olsa “tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarf etmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer
olarak görülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir” dendiğini, bu kararlardan hareketle her ne kadar kazalı, olay tarihinde henüz 18 yaşından küçük ise de; eğitim çağında olan kazalının emsallerine oranla maluliyeti ile orantılı olarak daha fazla efor sarf
ederek yaşamsal faaliyetini sürdüreceği ve bu şekilde zarara uğradığı kabul edilerek kaza tarihinden
itibaren zarar hesabı yapılacağını, buna göre Yargıtay’ın bu konuda yerleşmiş içtihatlarında aktif çalışma yaşı sonu 60 olarak kabul
edilmekte olup buna göre kazalının aktif çalışma hayatının (60)yaşına kadar süreceği kabul
olunarak, olay tarihinden (60) yaşına kadar bakiye aktif hayat süresi (60-5)= 55 yıl ve pasif devresi
3 yıl olduğunu, her ne kadar kazalı olay tarihinde çalışarak her hangi bir kazanç sağlamamakta ise de;
kazalının yaşamsal faaliyetine devam ettirmek için sarf edeceği emek ve mesainin parasal değerinin
yasal asgari ücretlerin altında olmayacağı ancak 18 yaşına kadar geçen dönem
hesabına esas alınan asgari ücret, ücretli çalışılarak elde edilen bir kazanç olmadığından, brüt asgari
ücretler netleştirilirken asgari geçim indirimi dikkate alınmayacağını, Sigorta Bilgi Merkezi’nden gönderilen 31.12.2019 tarihli yazıda …plakalı
otomobilin kazanın meydana geldiği 02.07.2017 tarihinde ZMSS poliçesinin olmadığını belirttiği; Dava dışı sürücü …’ın idaresindeki …plakalı otomobili ile seyrederken
yeterince dikkatli ve tedbirli olmadığı; hızını aracının teknik özelliklerine, görüş, yol ve trafik
şartlarına göre ayarlamadığı; 4 yıl 6 ay yaşındaki …’a çarparak sürekli sakat kalacak
nitelikte yaralanmasına neden olduğu için KTK 47/d – 52/b ve KTY 95/d – 101/b maddelerinde
açıklanan kusurları işlediği; yaralanmalı trafik kazasının meydana gelmesinde asli ve %90
kusurlu olduğu;
Davacı anne … ve davacı baba …’ın 4 yıl 6 ay yaşındaki kızlarını yeterince
gözetmedikleri ve sahip çıkmadıkları ve de küçük …’ın davranışlarının …plakalı
otomobil ile kazaya karışmasında tali derecede etkili olmasına engel olmadıkları için KTK 47/d
ve KTY 95/d maddelerinde açıklanan kusurların işledikleri; yaralanmalı trafik kazasının meydana gelmesinde birlikte tali ve %10 kusurlu oldukları;
Davalının %90 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre davacı …’ın;
geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararı = 2.859,19 TL olup, Dava dilekçesinde sadece kalıcı iş göremezlik tazminatı talep edilmiş olması ve bu konudaki Yargıtay kararlarına göre olay tarihinde 5 yaşında olan ve gelir getiren bir
işte çalışmayan davacının geçici iş göremezlik dönemi için maddi tazminat talep hakkının bulunup
bulunmayacağı hususundaki takdirin Mahkemeye ait olduğu,
Sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zarara ilişkin olarak
1.seçenekte; ATK tarafından 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Çalışma Gücü ve Meslekte
Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenen %5,1
maluliyet oranına esas alındığında;
Sürekli iş göremezlik dönemine ait
%5,1 maluliyeti ile ilgili maddi zararının = 86.155,79 TL olduğu,
2.seçenekte; ATK tarafından 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine
göre belirlenen %7 maluliyet oranı esas alındığında;
Sürekli iş göremezlik dönemine ait%7 maluliyeti ile ilgili maddi zararının = 118.253,03 TL olduğu,
davacının belirlenen her iki seçenekteki maddi zararlarının poliçe limitleri içinde
kaldığı,
davalı tarafından yapılan başvurunun 99.maddeye uygun olmaması nedeniyle temerrüdün
08.01.2018 dava tarihinde gerçekleşmiş olacağı,
Mahkemece aksi kanaate varılması ve başvuru tarihine göre temerrüt tarihinin
belirleneceğinin kabulü halinde ise başvuru tarihine göre temerrüdün 09.11.2017 tarihinde
gerçekleşmiş olacağı
dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğunu belirtmiştir.
Aktüer bilirkişisinin 05/05/2021 tarihli 6 sayfadan ibaret ek raporda özetle; Adli Tıp Kurumu tarafindan düzenlenen rapor ile davacının iyileşme süresinin 2,5 ay
olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/17502 ile 20l4 /8884 Esas sayılı kararlarında yaşı küçük olan ve gelir getiren bir işte çalışmayan küçüğün iyileşme döneminde mahrum kaldığı bir kazancının olmaması nedeniyle geçici iş göremezlik dönemi için zararının bulunmayacağının belirtildiğini, Yargıtay 17. HD’nin 2013/9064 Esas sayılı daha eski kararında ise küçüğün iyileşme döneminde başkalarına göre daha fazla efor sarfederek hayatını idame ettireceğinden bu dönem için zarar hesabı yapılması gerektiğini belirtildiğini, davacının 2,5 aylık iyileşme dönemindeki maddi zararının %100 malul gibi hesaplanacağını, davacının sürekli iş görmezlik dönemindeki maddi zararı ise iyileşme bitiminden itibaren maluliyetiyle orantılı hesaplanacağını, davacı küçüğün olay tarihinde 4 yıl 6 ay 1 günlük olup 5 yaşında kabul edilerek TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrünün 74 yıl ve muhtemelen 79 yaşına kadar yaşayacağını, aktif çalışma yaşı sonu 60 olarak kabul edilmekte olup buna göre kazalının aktif çalışma hayatının 60 yaşına kadar süreceği kabul olunarak 60 yaşına kadar bakiye aktif hayat süresinin 55 yıl ve pasif devresi 19 yıl olduğunu, 02.07.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalının %90 kusur oranındaki sorumluluk
durumuna göre davacı …’ın geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının = 2.859.19 TL olup,
dava dilekçesinde sadece kalıcı iş göremezlik tazminatı talep edilmiş olması, bu konudaki Yargıtay kararlarına göre olay tarihinde 5 yaşında olan ve gelir getiren bir işte çalışmayan davacının geçici iş göremezlik dönemi için maddi tazminat talep hakkının bulunup bulunmayacağı hususunun mahkemeye ait olduğunu, sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zarara ilişkin olarak; 1.seçenekte ATK tarafından 11.10.2008 tarihli raporda belirlenen %5,1 maluliyet oranı esas alındığında %5,1 maluliyeti ile ilgili maddi zararının 108.695,32-TL olduğunu, 2. seçenekte ATK tarafından 01.09.2020 tarihli raporda belirlenen %7 maluliyet oranı esas alındığında %7 maluliyeti ile ilgili maddi zararının 149.189,64-TL olduğunu, davacının maddi zararlarının her iki seçenekte de poliçe limitleri içinde kaldığını, davalı tarafından yapılan başvurunun 99. maddeye uygun olmaması nedeniyle temerrüdünün 08.01.2018 dava tarihinde gerçekleşmiş olacağını, mahkemece aksi kanaate varılması ve başvuru tarihine göre temerrüt tarihinin belirleneceğinin kabulü halinde ise başvuru tarihine göre temerrüdün 09.11.2017 tarihinde gerçekleşmiş olacağını belirtmiştir.
Bedel artırım dilekçesi; davacı vekili 21/06/2021 tarihli dilekçesi ile talep sonucunu 149.189,64-TL’ye artırdığını bildirmiş, dilekçesi davalı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Temerrüt ve faiz yönünden ise; davaya konu edilen zarar doğurucu haksız fiil, trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Ancak haksız fiil faili olan sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili, araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına alan trafik sigortacısının, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2.maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve sigortacının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafın, davadan önce başvurusunun bulunmadığı durumda ise, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir.
Aynı zamanda söz konusu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına göre davacının alacağının tamamına temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmekte olduğu gibi Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/15535 Esas 2019/7234 Karar sayılı emsal ilamında da belirttiği üzere, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, 02/07/2017 tarihinde davacıların velayetindeki küçük … ile dava dışı aracın sürücüsü arasında trafik kazası meydana geldiği, dava dışı aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu mali mesuliyet sigortasının olmadığı, bu halde davalı … Hesabının sorumluluğu bulunduğu, davacının malul kaldığı, davalı … Hesabına başvuruda bulunduğu, sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığı, davacılar tarafından eldeki davayı açtığı, mahkememizce tarafların tüm delilleri toplandığı, kusur raporu alınmak üzere Makine Mühendisi ve Aktüer bilirkişilerin hüküm kurmaya ve denetime elverişli kusur raporunda davacının %10, dava dışı … plakalı araç sürücüsünün %90 kusurlu olduğunun bildirildiği, alınan maluliyet raporunun ise kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmeliğe uygun olduğu, davacının maluliyetinin belirlendiği, dosyada aktüerya bilirkişi raporunun kaza tarihi esas alınarak TRH-2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre düzenlendiği, davacı küçüğün olay tarihinde herhangi bir kazanç sağlamamakta ise de gelir hesabının asgari ücret esas alınarak yapıldığı, davacının alınan aktüerya ek raporuna itirazı olmadığı, rapor doğrultusunda talebini artırdığı, davacı tarafından davalıya 27/10/2017 tarihinde başvuruda bulunulduğu, başvurudan itibaren 8 iş günü eklenmek suretiyle davalının 09/11/2017 tarihi itibari ile temerrüde düştüğü, davacının belirsiz alacak davası olarak açtığı davasına bu tarihten itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği kanaatiyle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 149.189,64 TL sürekli işgöremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 09/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine;
2-Alınması gereken 10.191,14 TL harcın peşin alınan 35,90 TL peşin harç, 473,66 TL ıslah harcı toplamı 509,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.681,58 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvurma harcı, 35,90 peşin harç ve 473,66-TL ıslah harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.814,35-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 10/07/2020 tarihli 562,00-TL ve 14.01.2020 tarihli 562,00-TL olmak üzere toplam 1.124,00-TL ATK fatura giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 18.123,02-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/10/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır