Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/161 E. 2021/1025 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2018/161 Esas
KARAR NO:2021/1025

DAVA:Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/03/2016
KARAR TARİHİ:29/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin görevsiz mahkemeye tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Davalıların dava konusu eyleminin müvekkilinin mevzuat hükümleri uyarınca korunan tasarım haklarına saldırı niteliğini teşkil ettiğini ve TTK’nin haksız rekabet hükümleri ihlal etmiş olduğunun sabit olduğunu, Kasım 2015’te müvekkiline davalı … şirketinin şubesinde “…” markalı, “… …” etiketli ve müvekkilinin özgün ürünü olan “…” ibareli bardakları karıştırmaya yol açacak derecede benzerinin satıldığını bilgisinin geldiğini, bunun üzerine gerek “…” markasının sahibi … A.Ş. gerek … … ve Hediyelik Eşya firmaları adreslerine 01/12/2015 tarihli, … 20. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini fakat herhangi bir cevap gelmediğini, bunun üzerine …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası ile bilirkişi raporu aldırıldığını, bilirkişi raporunda iddialarının doğrulandığını, davalı tarafından karıştırılmaya yol açacak şekilde tasarlanan … bardakların ne kadar ve hangi miktarda satıldığı konusunda davalıların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle davalarının kabulünü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … vekilinin görevsiz mahkemeye sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacının bahse konu kendisine ait olduğunu iddia etiği tasarımın TPE nezdinde tescilli bir tasarım olduğuna ilişkin olarak herhangi bir ibare mevcut olmadığını, davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, yetki yönünden itirazlarının bulunduğunu, davacı tarafından iddia edilen “…” isimli çay bardaklarına ilişkin olarak hak sahipliği yönünden herhangi bir belge sunulmadığını, haksız rekabet için gerekli olan şartların iş bu dava bakımından mevcut olmadığını, söz konusu ürünün harcıalem olduğunu, davacının kendi internet sitesinde bile yer verilmeyen bir ürünün kendilerine ait olduğu iddiasının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, “…” markasının hak sahipliği tespit dosyasında taraf olarak gösterilen … A.Ş.’nin iş bu dava dosyasında davalı olarak yer almamasının hatalı olduğunu ve bu konuda itiraz ettiklerini, dava tarafın ihtiyati tedbir taleplerine itiraz ettiklerini, bu nedenle davanın öncelikle yetki ve görev yönünden reddini, aksi halde esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan …’a usulüne uygun tebligat yapılmış olup davalı davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
DELİLLER
1-…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası
2-İhtarname
3-Tarafların ticari defter ve kayıtları
4-Bilirkişi raporu
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i ve maddi-manevi tazminat talebi ve rekabete konu ürünlerin satışının durdulması istemine ilişkindir.
… 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/… Esas 2016/… Karar sayılı davanın haksız rekabet hükümlerine göre çözülmesi gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı verildiği, hükmün 14.02.2018 tarihinde kesinleştiği, dosyanın mahkememize tevdi edilerek 2018/161 Esas sayısını aldığı görülmüştür.
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanununun 54. Maddesi “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde,
Aynı yasanın 55. Maddesi “a) dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar” kategorisinin (4) numaralı alt bendinde, yanıltıcı duruma( karışıklığa veya karıştırılmaya) yol açma(iltibas ve iktibas) fiili, “başkasının malları, işürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklinde ifade edilmiştir.
Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticari işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, özellikle başkasının haklı olarak kullandığı, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak haksız rekabettir.
İltibasın varlığı saptanırken başvurulacak bir başka ölçüt ise, söz konusu olan ürünün orta yetenekteki olağan müşteri ya da alıcılarının yanılma olasılıkları, başka bir anlatımla, bunların herhangi bir ürünün yerine diğerini satın almalarının sözkonusu olup olmadığıdır. Bu nedenledir ki, örneğin bir çiklet ya da çikolatanın ambalajının bir diğer işletmenin ürünü ile iltibas yaratıp yaratmadığı saptanırken bu ürünlerin olağan tüketicileri olan çocukların değerlendirmeleri esas alınacak, aynı şekilde bir deterjan bakımından ev kadınlarının, ilaç adları arasındaki haksız rekabetin değerlendirilmesinde ise bunları reçeteye yazan hekimlerin ya da bunları satan eczacıların görüşleri temel alınabilecektir. İltibasın var olup olmadığı araştırılırken her somut olayın özellikleri de gözönünde tutulmalıdır. (Prof. Dr….- Prof Dr. …-Prof. Dr. …-Prof. Dr. …- Doç Dr. …- Doç Dr …, Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2006, sf. 460 vd)
Haksız rekabetin önlenmesindeki amaç, serbest piyasa düzeninde herkesin dürüstlük kuralları içerisinde hareket etmek suretiyle rekabet kurallarına uygun olarak piyasada faaliyet göstermesi ile mal ve hizmetlerin nihai tüketicilerinin aldatılmasına izin verilmeksizin kaliteli mal ve hizmetlerin piyasa kurallarına göre oluşan en uygun fiyatla satışa sunulmasıdır.
Aynı sektörde faaliyet gösteren firmalar, ticari hayatta dürüstlük ilkesine uygun bir şekilde ve iltibastan kaçınmak suretiyle piyasaya mal veya hizmet ürettikleri takdirde, piyasada ilk kez üretim yapan ürünün tanınmasını sağlayan kişinin üstün hakkı bulunduğundan sözedilerek, sonradan faaliyete başlayan kişilerin eylemleri haksız rekabet olarak nitelendirilemez. Böyle bir üstün hakkın varlığının kabulü aynı zamanda, rekabet hukuku ilkelerine aykırı olarak piyasada o mal veya hizmetle ilgili tekel yaratılması ve serbest rekabetin ortadan kaldırılması suretiyle ekonominin sağlıklı bir biçimde gelişmesini engelleyeceğinden kabul edilemez. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.06.2015 tarih, 2014/10921 Esas; 2015/7758 Karar sayılı ilamı ve yine aynı Dairenin benzer 2006/12564 Esas, 2007/14906 Karar, 2015/ 2240 Esas,2015/5406 Karar sayılı ilamları )
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, tespit dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından karşı taraf … A.Ş. ve … A.Ş. aleyhine “…” isimli iş ürününe konu tasarımın … markalı çay bardakları üzerinde marketlerde satışa sunulup sunulmadığı yönünde inceleme yapılmasının talep edildiği, 17/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda tespit isteyen vekilinin yanında getirdiği ve tespit isteyen firmanın ürettiğini beyan ettiği yazı karakteri ve dizayn bakımından hemen hemen aynı şekilde tasarlanmış … barkodu ile “Tavşan kanı, Demli, Açık” ibarelerinin kullanıldığı … bardaklarının …’ın …, …, … şubelerindeki mağazaları içerisinde bulunan raflarda … … ölçekli çay bardak 6 parça birim fiyat KDV dahil 11,99-TL bedel üzerinden satışa sunulup satıldığını, ürünlerin kimden satın alındığının satın alma yetkilisi tarafından beyan edilmemesi nedeniyle tespit edilemediğinin belirtildiği görülmüştür.
İhtarnamelerin incelenmesinde; … 20. Noterliği’nin 01.12.2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinde … tarafından … ve … … ve …’ın ihtar edenin özgün iş mahsulü olan “…” adlı özgün tasarımının aynısının … markalı çay bardakları üzerinden ayırt edici ve özgünlük unsurlarına zarar verir şekilde haksız kullanımların son verilmesi, söz konusu ürünlerin üretim ve satışlarının durdurulması, envanter ve satış bilgisinin verilmesinin ihtar edildiği, … A.Ş.’nin 29.12.2015 tarihli cevabi ihtarnamesinde; raflarda yer alan ambalaj ve dekorlu ürünlerin firmalarınca bir araya getirilmediğini, firmanın bu yönde bir kullanımı olmadığını, pembe renkli kutuların hiçbirinde tezniyat işleminden geçmiş dekorlu ürün bulunmadığını, pembe ambalajların dekorsuz, bej ambalajların dekorlu ürünler olarak satıldığını, ihtara konu görsellerin ürün satılan firmalar tarafından oluşturulduğu, mesnetsiz iddialardan vazgeçilmesinin ihtar edildiği görülmüştür.
Endüstri Tasarımcısı, Mali Müşavir ve Haksız Rekabet Uzmanı bilirkişi heyetinin 08/04/2019 tarihli 6 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacı … şirketi ve davalı … şirketi arasında ticari defterlerinde herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, … şirketi ile diğer davalı şirket arasındaki 2014 yılındaki ticari ilişkide diğer davalının, … şirketine yüzlerce fatura satışı yaptığını, taraflar arasındaki işlem hacminin 918.869,58 TL (KDV dâhil) olduğunu, 2015 yılında … şirketi ile diğer davalı şirket arasındaki 2015 yılındaki ticari ilişkide diğer davalının, … şirketine yüzlerce fatura satışı yaptığı, taraflar arasındaki işlem hacminin 1.028.264,61 TL (KDV dâhil) olduğunu, 2016 yılında … şirketi ile diğer davalı şirket arasındaki 2016 yılındaki ticari ilişkide diğer davalının, … şirketine yüzlerce fatura satışı yaptığı, taraflar arasındaki işlem hacminin 496.133,19 TL (KDV dâhil) olduğunu, davacının dava konusu yaptığı ve her iki davalının arasındaki ticarette dava konusu ürünler ile ilgili alımların parasal tutarı, taraflar arasındaki işlem hacminin çok yoğun faturalara dayanması nedeniyle tespiti yapılamadığını, tarafların faaliyetine konu çay bardağı şekilleri itibarıyla değil; bu bardaklarda yer alan kelimeler/ibareler itibarıyla ele alınacağını, iş ürünü, TTK’da tanımlanmamışsa da TIK m. 55/1-(c)-(1)’de örnekleme yoluyla sayıldığını, somut olayda davacı yanın çay bardağı üzerine işlemiş olduğu sözcükler, fikri mülkiyet hukuku bakımından bir hususiyet arz etmemekte ve bu kapsamda eser niteliğini taşımadığını, buna karşın davacının bu sözcükleri çay bardağına işlemesinde bir emek sarf etmiş olması ilgili ürünleri, bir iş ürünü haline getirdiğini, bu noktada tarafların faaliyetlerinin ticari olduğu ve iş ürününün bu ticari faaliyetler kapsamında meydana getirildiğinin açık olduğunu, bir kimsenin iş ürünlerinden faydalanılmasının haksız rekabet teşkil edebilmesi için, tarafların iş ürünleri arasında karıştırılma tehlikesi yaratması gerekeceğini, davacı yanın ve davalı yanın iş ürünleri dosya kapsamında yer alan görseller dikkate alınarak incelenmekle tarafların iş ürünü niteliğindeki “çay bardağı üzerine yazılı sözcükler” birebir aynı sözcükler olmakla birlikte, aralarında sadece yazı tipi ve kalınlığında ufak bir fark olduğunu, yazı tipi ve yazı kalınlığındaki fark, iş ürünleri arasındaki ayırt edilemeyecek ölçüdeki benzerliği kaldırır nitelikte olmadığını, sonuç olarak dava konusu iş ürünleri, çay bardağı üzerine yazılı sözcükler olup; taraflara ait iş ürünleri arasında işaretsel ve işitsel anlamda ayırt edilemeyecek ölçüde benzerlik bulunduğunu, davaya konu iş ürünlerinin yer aldığı ürünlerin satın alma faaliyetlerinde ortalama bir tüketicinin dikkat düzeyi düşük olduğunu, bu ürünlerin satışa arz edildiği yerler de bu duruma işaret eden bir diğer husus olduğunu, taraf iş ürünleri işaretsel açıdan ayırt edilemeyecek kadar benzer olup; iş ürünlerine konu yazıların da işitsel yönden aynı olduğunu, ürünün hızlı alınan tüketicinin ekstra özen göstermediği veya vakit harcamadığı ürünlerden olduğunu; bu bağlamda taraf ürünleri arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunun görüldüğünü, herhangi bir kimsenin tekeline bırakılmayacak bu ifadelerin davacı yanın sahiplenmesini sağlayacak şekilde ciddi ve yoğun bir emek söz konusu olmadığını, her ne kadar “Açık”, “Demli” ve “Tavşan Kanı” ifadelerinin çay bardağı üzerine işlenmesi özgün bir faaliyet olsa da bu sözcükler halk tarafından yoğun bir şekilde kullanılan ve davaya konu emtialar bakımından -ayırt ediciliği bulunmayan ifadeler olduğunu, iş bu ibareler, ilgili emtialarda çay ürününü/çayın koyuluğunu niteleyen temel ve yaygın ifadeler olup, somut olay bağlamında ayırt ediciliği yüksek başka ibarelerle desteklenmediği göz önüne alındığında çay bardakları üzerinde “Açık”, “Demli” ve “Tavşan Kanı” sözcüklerinin iş ürünü olarak davalı yanca kullanılmasının haksız rekabet teşkil etmediğini, belirtmiştir.
Endüstri Tasarımcısı, Mali Müşavir ve Haksız Rekabet uzmanı bilirkişi heyetinin 20/01/2020 tarihli 6 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; kök rapor kapsamında davacı yanın çay bardağı üzerine işlemiş olduğu sözcüklerin, fikri mülkiyet hukuku bakımından bir hususiyet arz etmediği tespit edilmiş olup, bu tespitten dönülmesini gerektirir bir durum görülmediğini, yapılan inceleme neticesinde davaya konu yazıların iş ürünü niteliğini haiz olduğunu, başkasına ait iş ürünleri ile karıştırılma tehlikesi yaratacak şekildeki aldatıcı veya bir başka şekilde dürüstlük kuralına aykırı kullanımlar haksız rekabet teşkil edeceğini, kök raporda yapılan inceleme neticesinde taraflara ait iş ürünlerinin karıştırılma tehlikesi yaratacak ölçüde benzer olduğunu; buna karşın gerçekleştirilen kullanımın aldatıcı olması ya da dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz nitelikte olmadığını, dava konusu ürünler ile ilgili alımların parasal tutarın, taraflar arasındaki işlem hacminin çok yoğun faturalara dayanması nedeniyle tespit edilemediğini, davacı yanın emeği sonucunda ortaya çıkan iş ürünü çay bardağı üzerine yazılı sözcüklerin davalı yanca da çay bardakları üzerine yazılıp kullanıldığını, davacının çay bardaklarına “Açık”, “Demli” ve “Tavşan Kanı” ibarelerini koymasının iş ürünü niteliğinde olduğunu, davacı tarafından çay bardaklarının üzerine koyulan “Açık”, “Demli” ve “Tavşan Kanı” sözcüklerinin davaya konu emtia/çay bardağı bağlamında yaygın, ayırt ediciliği bulunmayan ifadeler olduğu ve davaya konu kullanımın objektif bir gerçeği ifade ettiğini, bu bağlamda çayın açıklık, demlilik ya da tavşan kanı renginde olacağı seviyelerin gösterildiği bir işaret ölçeğinin birisinin tekeline bırakılamayacağını, davalı kullanımlarının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmeyeceğini, bu bağlamda davalı yanın faaliyetinin haksız rekabet teşkil etmediğini belirtmişlerdir.
Endüstri Ürünleri Tasarımcısı, Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi heyetinin 26/03/2021 tarihli 18 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacının ve davalı …’ın 6102 sayılı TTK’nın 82 ve 83. maddelerine göre dava konusu döneme ait ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunu, defterlerin 6100 sayılı HMK’nın 222, maddesi gereğince sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğunu, davaya konu çay bardağının davacı … şirketine maliyeti ve karı yönünden; davacının 2014 yılında İnce Belli Cay Bardaktaki net karı 11.448,88 TL, 2015 yılında 6.447,44 TL, 2016 yılında 12.783,69 TL olduğunu, buna göre, davacının haklı olması halinde davalıların davacıya ödemesi gereken tazminat miktarının (2014, 2015 ve 2016 yılları için) 30.680,01TL olduğunu, somut olayda iş ürünü olarak nitelendirilen açık, demli, tavşan kanı” ibarelerinin, “siyah çay” ürünleri bakımından sıklıkla kullanılan tanımlamalar olduğu görülmekle bu ibarelerin harcıalem niteliğinde olmaları nedeniyle bir kişinin tekeline verilemeyeceğini dolayısıyla, davacıdan başka kimsenin “siyah çay” ürünleri ile ilgili olarak bu ibareleri kullanmalarının yasaklanması hukuken mümkün olmadığını, davacı taraf bu ibareleri çay bardağı üzerine konumlandırmak suretiyle bir ayırt edicilik sağlamakla birlikte, söz konusu ibarelerin iş ürünü olarak nitelendirilmesi, bunların kimsenin tekeline verilemeyecek, siyah çay ürünü bakımından harcıalem tanımlamalar olması itibariyle mümkün olmadığını, bu itibarla davacı iddialarının aksine somut olayda TTK m. 55/1,a-4 uyarınca korunabilecek bir iş ürününün varlığından bahsedilemeyeceğini her ne kadar TTK m. 55/1,a-4 kapsamında haksız rekabet eyleminin varlığından bahsedilemeyecek olsa da huzurdaki uyuşmazlığın TTK m. 54 uyarınca da değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini, zira bir eylemin TTK m. 55 kapsamındaki hallerden birine dahil olmaması, eylemin TTK m. 54 kapsamında da haksız rekabet teşkil etmediği sonucunu doğurmadığını dolayısıyla genel hüküm niteliğindeki TTK m. 54 kapsamında somut olayın değerlendirilmesi zaruri olduğunu, emeğin sömürülmesini açıkça haksız rekabet olarak nitelendirdiğini, belirtilen kararlardan da anlaşılacağı üzere, bir kimsenin emek sarf ederek meydana getirdiği bir ürününden veya herhangi bir ticari değerinden bir başkasının haksız yere faydalanması; başka bir ifadeyle bir kimsenin uzun zamana dayanan, masraflı ve yorucu gayretleri sonucu elde ettiği bir durumdan bir başkasının aynı emek, masraf ve gayreti harcamadan faydalanması emek ilkesine aykırı bir davranış ve dolayısıyla bir haksız rekabet hali olarak nitelendirildiğin, sonuç olarak, 6102 sayılı TTK’nın haksız rekabete ilişkin somut olayda davacı tarafın, “siyah çay” ürünü bakımından harcıalem nitelikte olan “açık, demli, tavşan kanı” ibarelerini çay bardakları üzerine uygulayarak, ürünlerinde ayırt edicilik sağladığını, davalı taraf ise davacıya ait bir ürünün benzerini, davacıdan sonraki bir tarihte piyasaya sürdüğünü, davalı tarafça gerçekleştirilen bu eylem incelendiğinde, benzer yazı karakterlerinin ve yazı düzeninin kullanılarak, aynı ibarelerin farklı çay bardağı modelleri üzerine uygulandığı görüldüğünü, davalıya ait çay bardağı üzerindeki ibareler genel görünüm itibariyle de davacı ürünü ile benzerlik arz ettiğini,bu itibarla davalı eyleminin TTK m. 54 kapsamında haksız rekabet teşkil edebileceği,belirtmiştir.
Endüstri Ürünleri Tasarımcısı, Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi heyetinin 29/09/2021 tarihli 9 sayfadan ibaret raporunda özetle; somut olayda her ne kadar TTK m. 55/1,a-4 veya TTK m. 55/1,c kapsamında bir iş ürününün varlığından bahsedilemeyecekse de TTK m. 54 uyarınca davalı eyleminin haksız rekabet olarak değerlendirilebileceğini, zira haksız rekabet hukukuna ilişkin düzenlemelerin temelinde emek ilkesinin yer aldığı ve davacı emeğinden yetkisiz yararlanıldığı sonucuna ulaşılabileceğini, bu itibarla haksız rekabet hukuku yönünden yapılan değerlendirmeler bağlamında kök rapordan ayrılmayı gerektiren bir hususun bulunmadığını, Mali değerlendirme bakımından raporun sonuç ve değerlendirme eksik bırakıldığından anılan eksikliklerin giderilmesi için ek rapor alınması talebinin değerlendirilmesi bağlamında, davalı … Şirketi’nin 2014, 2015, 2016 yılları Maliyet Muhasebesi verileriyle bu şirketin Vergi Dairesi’ne sunduğu ilgili yıl Kurumlar Vergisi Beyannameleri analiz edilerek raporda hesaplamalar yapıldığını, buna göre; öncelikle davalı … Şirketi’nden temin edilen Maliyet Muhasebesi verilerine göre davaya konu 42.381 İnce Belli Çay Bardak 6PRC’nin bu davalı şirkete giren ilgili yıl, miktar, çıkan miktar, kalan miktar, brüt birim fiyatı, net birim fiyatı, brüt tutar, net tutar, giren maliyet değer, çıkan maliyet değer, kalan değer ve bunların sonucunda ilgili yıldaki kar veya brüt maliyet farkı çıkarıldığı daha sonra … Şirketi’nin ilgili yıldaki gelir tablosu verilerle dönen net karı oranının hesaplandığını, bu hesaptan vergi ve diğer yasal yükümlülüklerin çıkarıldığını, buradan hareketle kar veya maliyet farkına dönem net karı oranıyla çarpılarak davalı … Şirketi’nin davaya konu ince belli bardaktan elde ettiği net karın hesaplandığını, diğer bir anlatımla vergi sonrası bu kar davacı şirketin kazancından imtina etmiş olabileceği miktar kadar olduğunun düşünüldüğü belirtilmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; davacı tarafından piyasada satışa sunulan ürünün davalı … … tarafından üretilmek, diğer davalı … tarafından satışa sunulmak da olduğu iddiası ile eldeki davanın açıldığı görülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık üzerinde tavşan kanı, demli, açık ibareli çay bardağının aynı nitelikte ve iltibasa yol açacak şekilde üretilip satılmasının haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı hususundadır.
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanununun 55. Maddesinin “a) dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar” kategorisinin (4) numaralı alt bendinde, yanıltıcı duruma( karışıklığa veya karıştırılmaya) yol açma(iltibas ve iktibas) fiili, “başkasının malları, işürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklinde ifade edilmiştir.
Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticari işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, özellikle başkasının haklı olarak kullandığı, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak haksız rekabettir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/11-396 Esas 2010/371 Karar sayılı emsal ilamında da belirttiği üzere, ekonomik ve ticari hayatta herkes, ahlak ve objektif iyi niyet kurallarına uygun bir şekilde hareket ederek, ancak kendi emek ve gayreti ölçüsünde bir kazançla yetinmelidir. Bir tacirin kendi emek ve gayretine dayanan kazancı, gerek ahlaki gerekse kanuni yönden meşrudur. Fakat bir kimsenin en ufak bir yorgunluğa ve zahmete girmeden bir başkasının yıllar yılı didinip alın teri ve göz nuru dökmen suretiyle ancak meydana getirdiği ve tamamen kişisel emek ve gayretinin ürünü olan çalışmasına ortak olması hali, hem ahlak kurallarına bir aykırılık oluşturur ve hem de haksız rekabeti meydana getirir, Bu şekilde bir haksız rekabet “parazit-tufeyli’ rekabet olarak nitelendirilir. Bir başkasının yıllarca çalışmak suretiyle ancak elde edebildiği emek ve şöhretine el atmak suretiyle -deyim yerindeyse- onun sırtından para kazanmak isteyen kimsenin hareketi, kendi emeğine dayanmadığı için, ahlak kurallarına ve kanun hükümlerine göre, haksız rekabettir.
Mahkememizce tüm deliler toplanmış alanında uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Alınan ilk rapor hüküm kurmaya ve denetime elverişli görülmeyerek takdiri mahkememize ait olmak üzere ikinci heyetten rapor alınmış, mali incelemeleri ile de ayrıntılı ve hüküm kurmaya ve denetime elverişli olan ikinci rapor hükme esas alınmıştır.
Somut olay da davacı tarafından çay bardaklarının üzerine yerleştirilen “açık, demli, tavşan kanı” ibarelerinin siyah çay ürünü için genel nitelikte tanımlamalar olmakla bu ibareler kimsenin tekeline verilemeyecektir. Bu halde ibarelerin haksız rekabet hukuku bağlamında iş ürünü olarak nitelendirilmesi de mümkün değildir. Ancak bir eylemin TTK m. 55’de sayılan hallerden birine girmemesinin bu eylemin haksız rekabet teşkil etmeyeceği sonucunu doğurmayacaktır. Söz konusu eylemin TTK m. 54 kapsamında da değerlendirildiğinde ise Yargıtay HGK emsal ilamında da belirtildiği üzere emek ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerekecektir. Davacının çay bardakları üzerine uyguladığı ibarelerin genel görünüm itibariyle çok benzerinin davalı tarafça yine çay bardakları üzerinde kullanıldığı, davalının davacı ürünlerinin piyasaya arz edilmesinden sonra bu eylemi gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. Davalının bu eylemi ile davacıya ait bir çalışmanın, harcanan bir emeğin neticesinde oluşturulan bir üründen yetkisiz yararlanıldığı sonucunun doğabileceğini, bu yönüyle davalı eyleminin TTK m. 54 kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varılmıştır. Bu kapsamda mali bilirkişi incelemesi ile davacının maddi zararının 30.680,01-TL olduğu tespit edilmiş, davalıların eyleminin aynı zamanda bir haksız fiil teşkil ettiği, dolayısıyla somut uyuşmazlık yönünden davacı tarafça haksız fiil tarihinden itibaren avans faizi isteyebileceği, davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde de hükmedilecek tazminat tutarlarına 01/02/2016 tespit tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesi talep ettiği, o halde somut uyuşmazlık yönünden davacı yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat tutarına, 01/02/2016 tespit tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesi gerektiği kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacının manevi tazminat talebi yönünden ise; haksız fiil sonrası kişinin uğradığı manevi acı ve ıstırap karşılığı hak sahibi manevi zararının tazminin isteyebilecektir. Mahkeme hak sahibinin uğradığı manevi elem ve ticari hayattaki güven zedelenmesinin karşılığında manevi zararı genel hükümlere göre belirleyecektir. Hak sahibi gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabileceğinden tüzel kişiler de manevi zararının giderilmesini isteyebilirler. Bu davada kusur ve manevi zararın varlığı aranır. İspat külfeti iddia eden yani hak sahibi davacıdadır. Manevi tazminat zenginleşme amacı sağlamamakla birlikte zarara uğrayanda manevi huzuru sağlayacak oranda ve karşı tarafa da caydırıcı etki bırakacak oranda olmalıdır. Manevi tazminatın miktarını hakim takdir edecektir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır.( HGK 23/06/2004, 13/291-370 ).
Somut olay da davalılar haksız rekabet fiilini işlemekle kusurlu oldukları, bu halde davacının uğradığı manevi zararı gidermesi gerektiği, davacının talebinin 10.000,00-TL olduğu, bu miktarın ülkenin ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü, davalıların kusurlu olması, taraflar şirket olmakla birlikte davacıyı zenginleştirmeyeceği gibi davalılara da caydırıcı etki bırakacağı, olayın ağırlığı ve davacının itibarının zedelenmesi ile uygun olduğu nazara alınarak davacının manevi tazminat davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın Kabulü ile, davalının eyleminin haksız rekabet olarak tespitine, haksız rekabetin menine, satışın yasaklanmasına,
2-Maddi tazminat talebininin Kabulü ile 30.680,01-TL’nin 01.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Manevi tazminat talebinin Kabulü ile; 10.000,00-TL manevi tazminatın 01.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Kararın kesinleşmesinden sonra TTK 59. maddesi uyarınca Türkiye genelinde dağıtılan ve trajının 50.000 üzerinde olan bir gazetede bir kez yayınlanmasına, ilan masraflarının davalılara ait olmasına,
5-Maddi Tazminat talebi yönünden; alınması gereken 2.095,75-TL harcın, peşin alınan 781,17-TL (256,17-TL peşin harç+525,00-TL ıslah harcı toplamı) harçtan mahsubu ile bakiye 1.314,58-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Maddi Tazminat talebi yönünden; dvacı tarafından yatırılan 29,20-TL başvurma harcı,256,17-TL peşin harç, 525,00-TL ıslah harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Maddi Tazminat talebi yönünden; davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Manevi Tazminat talebi yönünden; alınması gereken 683,10-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Manevi Tazminat talebi yönünden; davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 7.623,00-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
11-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
12-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/11/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır